- 1647 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KUR'AN TERBİYESİ
KUR’AN TERBİYESİ VE PEYGAMBER AHLÂKI
“Ey iman edenler, Allah’tan hakkıyla korkup sakınırsanız, O, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (Furkan) verir, günahlarınızı örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir.” (Enfal-9)
Furkan; doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden kısacası hakkı batıldan ayıran anlamlarına gelen bu kelime ile öyle büyük bir müjde veriliyor ki, gerçek mânâda Allah’ın emir ve yasaklarına tabi olan kulluk şuurundaki Furkan verilen mü’minler öyle bir kritere sahip olur ki onların cetveli her hâl ve durumda çizgiyi dosdoğru çizer.
Bu ayete anlamca çok yakın olan “İlmiyle amel edene Allah bilmediklerini öğretir.” mealindeki Efendimizin hadisi de bir anlamda “Furkan” ve “beyan” kelimelerini bizlere açıklıyor. Kur’an’a yüreğini açana, bu yüce kitap ile iletişime geçene, zamanını mesaisini harcayana, anlamaya çalışana ve anladığı ile amel etme çabasında olanlara Allah nice lütuflar sunuyor, yeter ki OKUyun, diyor.
O mukaddes kitabın cildine kapağına dokunan bile değişiyor, dönüşüyor, Kur’an yeni bir hayat inşa ediyor. Zaten nüzul sürecinin ta en başından itibaren ilahi bir inşa projesi olan Kur’an’ın dokunduğu taşlar bile hayat buluyor. İnsan sıradan bir beşer iken, vahiyle insan oluyor, adam oluyor. Kur’an’ın bir insanı nasıl adam ettiğine örnek olarak etrafımızdaki adam gibi adamlara bakmamız yeterli sanırım.
Kur’an âşığı, safahat hafızı Nihad FERAH Hocamız da bir gazelinde şöyle izah ediyor;
“Yarab! Bu zaman ehli, câhil, kendini bilmez,
Ol kendini bilmek gibi irfân ne güzeldir.
Yarab! Yetişir bizlere Kur’an-ı Mübinin,
Bu âleme zâtınca bu ihsân ne güzeldir.
Yarab! Yolumuz sevgili Peygamberinindir,
Ol cadde-i İslâm ile rahşân ne güzeldir.
Yarab! Bize dost ashâb-ı nebi ile velîler,
Onlar ile dost olmaya imkân ne güzeldir.”
Kur’an-ı Kerimin evrensel mesajının her çağda, her yaştan herkese hitap ettiğini ve kültür seviyesi ne olursa olsun herkesin Kur’an’ın anlamıyla buluşabileceğini ve buluşması gerektiğine inanıyoruz. Zira ucu cennete varan yol Kur’an’dan ve sünnetten geçer. Kur’an terbiyesinden ve Resulullah’ın ahlâkından geçer. Kur’anın Perygambersiz, Peygamber Efendimizin de Kur’ansız anlaşılması da mümkün değildir. Çünkü O’nun ahlâkı Kur’an’dı, ilk vahiy O’na geldi, ilk O yaşadı ve ilahi vahyi insanlığa ilk O öğretti. Peygamber Efendimiz ömrünü Kur’an’a adadı ve adeta yaşayan bir Kur’an oldu.
Herkesin özellikle ilköğretim ve lise çağlarındaki gençlerin Kur’an’ı ve meâlini çok okuması gerekiyor. İçinde yaşadığımız toplumun Kur’an terbiyesiyle ve Resulullah’ın ahlakıyla ahlâklanmış insanlarla ideal toplum olacağını şuuruyla, ilköğretim okulları ve lise müfredatına Kur’an ve Siyer derslerinin seçmeli olarak konulması çok önemli ve çok ciddi bir adımdır.
Kur’an’la ve anlamıyla buluşan yüreklere ne mutlu. Kur’anla yaşayan Kur’anla var olan, Kur’an’la adam olanlara ne mutlu.
Kur’an ve Siyer-i Nebi derslerini okullarla öğrencilerle buluşturma aşamasında emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.
Allah onlardan razı olsun.
YORUMLAR
Yazınıza bütünüyle katılıyorum, lâkin... Şu an bu işin siyasî ele alınması ile ilgili ciddi sıkıntı olduğu, insanların önyargıyla baktığı da kesin. Bu durumda umduğumuzu bulabilecek miyiz, endişeliyim, doğrusu...
Büyük çoğunluğu müslüman bir toplumda, en temel kavramları bilmeden yetişen çocuklarımızın ve gençliğimizin geldiği nokta ortada: Uyuşturucuya, alkole, sigaraya başlama yaşları, cinsel sapıklıklar ve cinsel suçlar, katlanarak artan şiddet... Yuvalara veya ölüme terk edilen ve hatta öldürülen gayrımeşru bebekler...
Umarım Kur'an ahlâkıyla tanışma fırsatı bulan çocuklarımızla dünyamız daha güzel hale gelir. Başka ne dilebilir ki?
Selâm ile.