- 1102 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
TAVAN ARASINDAKİ HAYATLAR
TAVAN ARASINDAKİ HAYATLAR
Atmaya kıyamadığımız ya da tekrar kullanır mıyız diye tavan arasına kaldırdığımız eşyalar vardır... Onlar üzerlerinde geçmişe ait acı, tatlı izler taşıyan, tavan arasına hapsettiğimiz hayatlardır aslında...
Zar zor açtım paslanmış kilidini, tavan arası kapısının...İçeri girdiğimde, tozlanmış hüzünlerim, sevinçlerim, iyi ve kötü anılarım karşıladı beni...Her biri şikayet ediyordu sanki, elime aldığımda...Bir kenara atılmış, unutulmuş, terk edilmiş olduklarını söyleyip sessizce ağlıyor gibiydiler...
Dikiş makinasının eve geldiği gün, annemin sevinci canlandı gözlerimde... Yılların yorgunluğuyla bir iki gıcırtıydı makinanın verdiği tepki, paslanmış kolunu çevirmeye çalıştığımda... Oysa çocukluğumda nasıl da hızla çalışırdı, bayramlık elbiselerimi dikerken; yetiştirme arzusuyla...
Bir kenarda hatırlanma sırasının kendisine gelmesini bekliyor gibi, gece yatınca duyulmasın diye sesini yavaşça açarak yorgan altında dinlediğim küçük el radyom... ’’ Sazlıklardan havalanan bir ördek gibi sesin ’’ Aaah ! İlhan İrem...
Aklıma geliyor; uzun kış gecelerinde , kömür sobasının üzerinde kestaneleri patlatırken bir yandan da istek programını dinlerdik radyoda... Sırayla şarkı tutardık her birimiz... Her sabah heyecanla ’’arkası yarın’’ ı dinlerdik, çıt çıkarmak yasaktı...
Üzerinde kızartılan ekmeklerin ve odanın kokusunu alsın diye koyduğumuz portakal kabuklarının kokusunu duyar gibi oldum; içi tuğlalı emektar kömür sobasının yanında bulunca kendimi... Daha ucuz oluyor diye, yaz aylarında alırdık kömürü... Yağmurlarda ıslanıp ağır çekmesin diye odunu da... Borularının sarıldığı gazete kağıtları sararmış, üzerindeki tarihe gidiyor gözlerim... Heyhat ! Zaman nasıl da akıp gitmiş...
Eski güneş gözlüklerim... O zamanlarda da büyükmüş gözlük camları. Boşuna denmiyor ’’ eskiler moda oldu’’ diye...
Zamanın modası kıyafetler, renk renk ayakkabılar, annemin her atışta hedefi tutturduğu terlikler... Nasıl da dağılmış, her biri bir tarafta...
Küçük bir teneke kutuya ilişiyor gözüm; hani şu içinden mabel sakızları çıkardı ya... Bunu da saklamışım diyorum, kapağını açarken... Bayramlarda ve yılbaşlarında gelen tebrik kartları, yazıları silinmeye yüz tutmuş birkaç mektup ve şimdi tanımak için hafızamı yokladığım vesikalık resimler...’’ Arkadaşıma cansız bir hatıra’’ yazıyor arkalarında… Kim bilir diyorum, şu an gerçekten cansızlar mı acaba?...
Yüzüme bir gülümseme yayılıyor; kenarda duran kırık vazoyu görünce... Annem evde yokken top oynarken kırmıştım da, dayak yememek için küçük kardeşimin kırdığını söylemiştim... O günün anısına saklamışım herhalde...
Bir duvar saatinin içine saklanmış, farklı bir zaman dilimi daha... Tik tak’lar kesilmiş, içindeki kuşun kanadı kırılmış bir guguklu saat... Hani her saat başı_ başında beklerdim _ bir kuşun çıkıp ’’ guguk ’’ dediği... Her gece kurulurdu durmasın diye... Merakla seyreder, heves ederdim kurmaya... Olmaz ! derdi babam, bozarsın !...
Yorgun bedenini duvara dayamış tahta divanlar... Yanı başında Sümerbank gobleni yer yer yırtılmış, rengi solmuş yün yataklar... Ve yatağın üzerine atılmış, bir çoğunun kenarı kırılmış, tozlanmış plaklar... Pikap nerelerde acaba ? diye bakınıyorum... Bulsam da bir plak koysam, twist yapabilir miyim acaba romatizmal hastalıklardan muzdarip bu kol ve bacaklarla...
Kim bilir ne kadar sevinmişimdir ya da üzülmüşümdür o anları yaşarken... Paslanmış kapısını kilitleyip çıkarken, buruk bir tebessüm şimdi yüzümde tavan arasına kilitlediğim hayatlar...
__Gözlerimden akan bir kaç damla yaşla __ anladım ki silinmeyen ne kadar çok şey varmış....
( hayat ışığı )
YORUMLAR
Gözü yaşlı okudum arkadaşım..
Aynı duyguları yaşadığım baba evini terkederken..
Neler neler anımsadım yutkundum..
Ne çok anılar birikiyor tavan aralarında..
Yürekten kutlarım duyarlılığını..
BENİMDE TAVAN ARASINDA HAYATIM GEÇTİ,DUVARLAR BOŞ VE SOĞUKTU;SOBA YAKAMAZ AYDA BİR YIKANAMAZSIN,İS KOKUS BURNUMDAN SİS GÖZÜMDEN GİTMEZDİ,MİSAFİR KABÜLÜM OLMAZ VE MİSAFİRDE GİDEMEZDİM ÇÜNKİ ÜZERİM İS KOKAR YIKASANDA ÇIKMAZDI TA 1984 YILINA KADAR.RABBİME ŞÜKÜR İYİYİM ŞU HALİME ŞÜKÜR YAŞIYORUM.SELAMLAR KÜTAHYADAN AHMET YAVUZ.
Yazınızda o kadar aşina olduğum şeyler vardı ki saymakla bitmez...Özellikle ''Sazlıklardan havalanan ördek'' ve de İlhan İrem tabii ki. Sonra arkası yarınlar...Ama bir de Perşembe akşamları Radyo tiyatroları vardı. Bu arada tabii ki biz erkekler için maç naklen yayınları...
Size ilşginç bir şey diyim mi? Bizden önceki devirlerde Radyo spikerleri dinleyicilere ''Muhterem Sami '' diye hitap edermiş...Yani ''Sayın dinleyenler '' Her ne kadar o tavan araları artık kalmadıysa da yine de beynimizin tavan aralarında neler var neler...
Harika bir yazı olmuşçççEllerinize, gönlünüze sağlık...Çok haz alarak okudum...Çok çok sağ olun var olun...Mutlu ve huzurlu kandiller.
hayatışığı
Yaşlar beş aşağı on yukarı:) olunca,, ortak aşinalıklar oluyor ,,dediğiniz gibi; saymakla bitmez...
Mukabil dileklerimle kandilinizi kutlarım...
selam ve sevgilerimle...
efendim tavan arasındakilerle geçmişinize bir yolculuk yapmışsınız ne güzel tavana atılacak varmışda atmışsınız ya atamayan mesela ben gibi benim atılmış hiçbir şeyim olmadı bu güne kadar empati kurayım dedim yazınızla geçmişimi zerrece benzerlik bulamadım kutlarım sizi çok güzel anıların böylesine tavan arasındada olsa durması emeğinize sağlık saygılarımla selamlar
hayatışığı
Kendimizden bir parça bulmak,annemin parça kumaşlardan diktiği namazla şu elbisem şu senin pantalonun şu bayramlık elbisen fotograf albumü gibi hepsinin bir anısı vardı..
Tebrik ederim saygılarımla.
hayatışığı
teşekkür ederim,,esen kalın