- 807 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KOD ADI:
KOD ADI: MEHDİ
Bu öykü bir şizofreni hastasının hayatından, yaşadığı olaylardan esinlenerek yazılmıştır
Flubert1979
12/10/2008
Canım anneme değerli babama sonsuz teşekkürler
“bir kıvılcım düşer önce”
Tarih: Ekim 1999
Yer: Kocaeli meslek yüksek okulu Kullar Kocaeli
Fatih ÖSS yi kazanmış, Kocaeli meslek yüksek okulu pazarlama bölümüne kayıt yaptırmıştı. İlk defa ailesinden uzakta şehir dışına çıkıyordu. Okuduğu lisede kız öğrenci yoktu. Bu yüzden kızlarla iletişim kurmasını beceremezdi
Kendisinden önce Kocaeli üniversitesi makine mühendisliğini kazanan, çocukluk arkadaşı emin, ona Bursa da “ nereyi kazandın” diye sordu. Fatih “sofraya bir kaşık daha koy senin yanına Kocaeli’ ne geliyorum” dedi eminin yanına sığınmıştı. İlk günler yanından hiç ayrılmadı Emin in. Emin, 4 arkadaşı ve Fatih toplam 6 kişi hastane yolu semtinde ev tuttular. Bir yıllık kirayı peşin verdiler. Ama daha sonra evden ayrılıp Kullar’da ev tuttu.
Okulda ilk ders akşam saat 6 karanlık yeni çökmüştü. İlk ders ekonomiydi. Fatih’ in üstünde mavi kareli bir ceket vardı. İmza kâğıdı sıralar arasında dolaşıyordu. Fatih imzasını attı imza kâğıdını yanındaki kıza uzattı. Kız bunu ne yapacağım dercesine başını salladı. Fatih içinden “katla cebine koy” deyip şaka yapacaktı ki vazgeçti. “imza at” dedi.
Ders sırasında sınıfa bir kertenkele girdi. Sınıfta bir uğuldama oldu dersin akışı bozulmuştu. Hoca “dışarı atın şunu” dedi. Fatih bir kâğıt koparıp kertenkeleyi dışarı attı.
Ders arası olmuştu. Bahçeye çıktı. Bir banka oturdu. Sigarasını yaktı. Yanına bir kız oturdu. “ biz aynı sınıftayız” dedi. “fatih “iyi tamam” dedi. Ve sırtını dönüp sigarasını içmeye devam etti. Hiç konuşmadı.
Yıllar sonra bu olayı hatırladıkça “ben öküzlük etmişim çok kaba davrandım o kızla konuşmalıydım” deyip vicdan azabı çeker. Kızın adı Eda’ ydı.
Aradan 1 ay geçti. Okula doğru yürüyordu. Yanında sınıf arkadaşı murat vardı. Geriden gelen 3 kız fatih le Murat’ ın yanına yaklaştı beraber yürümeye başladılar. İçlerinden bir kız fatih e “ sen nerelisin” diye sordu. Fatih “ Bursalıyım” dedi. “Bursa’nın neresinden” Fatih şurası dersem bilecek misin bursa ya hiç gittin mi” dedi. Kız “ bir kez gitmiştim pembe çarşıyı gezmiştim” dedi. Bu sırada Murat kızla Fatih’ in arasına girdi. Kız “çekilsene aradan” dedi.
Fatih şaşırdı. Kız ona ilgi gösteriyordu. Umursamamaya çalıştı. Kızın adı Duygu’ ydu.
Birkaç gün sonra koridor da Duygu’ yla karşılaştı Duygu “asrın yakışıklısı ne haber” dedi Fatih’e Fatih “iyi” diyebildi. Fatih sarsılmıştı. Aman Allah’ ım kız ona ilgi gösteriyordu. O Anadolu’ nun saf bakir çocuğuydu. Duygu dünyası alt üst oldu. Biriktirdiği her şey yıkıldı. Tutuldu, sarsıldı. Evet, o günden sonra Fatih Duygu’ya delicesine tutku dolu bir sevda ile bağlandı.
Fatih bir gün sınıf arkadaşı Orkun’ a babasının onu evlendireceğinden bahsetti. Orkun sınıfta hocanın olmadığı bir zamanda “kızlar fatih i babası evlendirecekmiş “ diye bağırdı. Duygu gülerek “ben evlenirim” diye. Cevap verdi evet kesindi duyguda fatihi seviyordu. O kızı alacak onunla evleneceğim diyordu kendi kendine.
Fatih Duygu’ya arkadaşlık teklif etti. Duygu kabul etmedi. Aradan bir zaman geçti Fatih yine arkadaşlık teklif etti. Duygu yine kabul etmedi “ sen Suna’ yla çık dedi.. Fatih sırtından bıçaklanmış gibi hissetti. Oysa o tutkuyla seviyordu. “hayır” cevabına rağmen Fatih vazgeçmedi hatta sevdası daha da arttı. Aradan biraz zaman geçtikten sonra Duygu’nun mossad ajanı olduğunu kendisini kontrol altına almak için gönderildiğini düşünmeye başladı. Öyle bile olsa Fatih duyguyu seviyordu ve sevmeye devam edecekti. Ebediyen sevmek üzere yemin etti.
Sırtından paslı bir hançerle hançerlese bile.
Ona ihanet etse bile
Kendisini sevmese bile
O cennete girmeden kendisi de girmeyecekti. Uzun bir yemin yazıp kaldığı odanın Allah şahidim olsun duvarına astı. En sonuna Allah şahidim olsun, Allah şahidim olsun, Allah şahidim olsun yazdı Artık bu yemini bozamazdı.
Bir gün evde gözlerini kapamış yatakta düşünürken, gözlerinin önüne bir hayal geldi. Düş görüyordu. Kırklar cemi toplanmıştı. Duygu’ da ordaydı. Kırmızıçizgili kazak giymişti. Başını eşarpla örtmüştü. Beyaz sakallı insanlar vardı. Dedelerden biri.” Bu kızı eşin olarak kabul ediyor musun” diye fatih e sordu. Fatih tereddüt etti. Duygu “evet de” deyip koluna sarıldı. Fatih” evet” dedi. Aynı soruyu duyguya sordu oda evet dedi. Sonra bir şarap getirdiler. Tatlı ılık bir şaraptı. Aşkın şarabıydı ikisi de içti.
Fatih yıllar sonra karakol ifadelerini karıştırırken duygunun cep numarasını buldu. Ona “beni niye kabul etmedin çok mu fakirdim çok kibirliydim yıllardır bunu düşünüyorum ilaç içmeden uyuyamıyorum ne olur cevap ver ben Fatih” diye kısa mesaj attı. Duygu “ ben evlendim sen ölesiye seviyordun ama bir kadının isteklerini yerine getiremedin benim niyetim sadece eğlenmekti” diye cevap verdi Fatih “ teşekkür ederim artık kardeşimsin senin ayağına batan diken benim ayağıma batmış gibidir” diye cevap verdi ve bir daha duygu rahatsız etmedi. O akşam eve geldiğinde sağ ayağı acıyordu. Çorabını çıkarıp baktı. Bir demir kıymığı batmıştı ayağına çıkardı.
Mehdi uyanıyor.
Yer: Baç polis karakolu Kocaeli
Tarih: Kasım 2000
Vize dönemiydi. Fatih duygunun olumsuz cevaplarıyla artık öfke doluydu. Sınavdan çıktı. Üst dönemlerden bir kız önceki yılların sınav sorularını duygu ya verdiğini yanındaki kıza söylüyordu. Fatih bunu duydu. Önceki yılların sınav soruları önemliydi aynı yada benzer soruların çıkma olasılığı vardı. Duygu’yu aramaya başladı. Duygu’yu buldu. “ neden sınav sorularını herkese vermedin adi şerefsiz” diye Duygu’ya bağırdı elini kaldırdı ama vurmadı. Arkasını dönüp bahçe kapısından çıktı neden sonra beresini sınıfta unuttuğunu hatırlayıp sınıfa geri döndü. Bu sırada Duygu sınıfa gitmiş ve ağlamıştı. Sınıfın erkekleri bahçede Fatih’ in üstüne yürüdüler. Fatih’ in üstüne yürüyen Orkun’ du fatih ceketinin cebinden bir maket bıçağı çıkardı. Havaya kaldırdı. Orkun geriye doğru gitti. Tam o sırada polis geldi kavgayı ayırdı.
Birkaç gün önce….
Fatih in ev arkadaşı Emin Fatih’in ceketini giydi. Maket bıçağını Fatih’ in ceketinin cebine koydu.
Fatih büyük bir değişim geçiriyordu namaz kılardı dindar sayılırdı. Duygu’yla aramızdaki en büyük engel dindar olmam deyip namazı bıraktı. Bütün dini kitaplarını evin arkasındaki tarlada yaktı. Seccadesini takkesini yaktı. Tespihini kopardı. Yalnızca kuranını bir havluya sarıp bir ağaca astı.
Akşam vaktiydi kullar merkeze şeker ve çay almak için yürüyordu. Bir grup insan ilkokulun önünde toplanmıştı. Biri bağırarak “ağzını burnunu dağıtacaksın” dedi kot takımlı sakallı bir adamdı. Fatih umursamamaya çalışsa da aslında bu kişilerin kendisini uyandırmaya çalışan mossad ajanları olduğunu biliyordu. Biraz sonra yanından hızla bir araba geçti. Sonra kırık cam taşıyan çocuk yerde iple sarılmış bez bebek işaretler tamamdı. Bu mossadın işiydi. Bir yerlerden bu sahneyi hatırlıyordu.
Yıllar önce- o ilkokul 2. sınıfta iken- Gaziantep Nizip bölge ilköğretim okulunda görev yapan babası arkadaşından “ihanet çemberi mossad” isimli bir kitap almıştı. Fatih kitabı karıştırdı. Kitabın bir yerinde parfüm pazarlamacısı kılığındaki bir mossad ajanının
Filistin’de bir eve gittiğini, hızla geçen arabayı kırık cam taşıyan genci, ipe sarılı bez bebeği okumuştu veya öyle hatırlıyordu.
Hemen polise gitti. bac polis karakoluna “beni öldürmek istiyorlar” dedi. Biraz sonra karakola iki polis geldi “ biz okul da polisiz odamız b3 yanındaki oda sen bize yardımcı olursan bizde sana her konuda yardımcı oluruz dediler.
Olay günü….
Olay günü okulda görev yapan o iki polis Bac polis karakolundan bir minibüs geldi. Fatih i duyguyu ve Orkun u ifade almak Bac polis karakoluna götürdüler. Duygu “ ben şikâyetçi değilim” dedi fatih “ben şikâyetçi olmadığımı söylemedim” dedi. Duygu ilke Orkun un ifadesini alıp gönderdiler. Fatih i nezarete kapadılar. Nezarethanenin tam karşısında güçlü spot bir lamba vardı. Polisler mutfakta yemek hazırladılar. Polislerden biri spot lambayı yaktı ışık tam nezarethaneye vuruyordu. Fatih mesajı anlamıştı. Fatih “abi yakınlarda büfe var mı bisküvi aldırcamda” dedi. Polis “gel lan bizimle ye” dedi ve spot lambayı söndürdü. Fatih polislerle yemek yedi. Sucuklu yumurta ve çay yapmışlardı. Sonra bir polis fatih “eee yemeği yedin bulaşıkları yıka bakalım” dedi. Fatih “yardımlaşma testinden geçiyorum diye düşündü. Deterjan bulamadı. Çamaşır suyu ile yıkamaya çalıştı. İçerisi birden çamaşır suyu koktu. Fatih bir polise “beni zehirleyerek öldürmek istiyorlar” dedi.
1 saat kadar zaman geçti. Saat gece 11 civarıydı. Bir adam karakoldan içeri girdi. Karakolun giriş kapısı nezarethanenin tam karşısındaydı. Sakallı kot montlu adamdı. Kullarda ilkokulun önündeki adamlar biriydi. Fatihle göz göze geldiler.” Mossad ajanı” dedi fatih. İçerdeki polise bir şeyler söyledi. Fatih “yalan söylüyor” diye bağırdı. “sen kimsin kapa çeneni lan” diye bağırdı adam polis” sakin olun beyefendi” dedi. Bir polis spot lambayı tekrar yaktı. Telsiz odasına geçti. Telsizin sesini açtı. Telsizden birçok konuşma geçiyordu. Bir hareketlilik vardı. Adam karakoldan çıktı. Fatih çıkarken battaniye ilke üstünü örttü. Yüzü gözükmüyordu. Adam gitti. Fatih “bir şeyler olacak kendimi koruyacak bir şeyler bulmalıyım diye düşündü.
Nezarethane tahta kaplıydı tahtanın üzerinde halıfleks vardı. Halıfleksi kaldır. 4 tane büyük çivi buldu. Kendimi korumam için mit bıraktı diye düşündü. Eliyle şekiller denemeye başladı en sonunda çivileri parmaklarının arasına koydu elini yumruk yaptı. Kalan birini de sol eline aldı. Bir polis içerden” bağır lan” dedi. Fatih “vurun aslanlarım şahbazlarım vurun koman “ diye bağırmaya başladı. Sonra sustu.
Birkaç saat sonra genç bir delikanlı ve orta yaşlarda ev hanımı giysili bir kadın geldi. Fatih nezarethaneden “bunlarda onlardan bunlarda mossad ajanı” diye bağırdı.
Spot lamba yine yandı. Birkaç dakika sonra genç delikanlı kaçmaya çalıştı. Birkaç saat sonra kadınla genci polis saldı spot lamba söndü.
Sabah oldu. Fatih i içeriye ana odaya aldılar. İçeride polisler ve birkaç vatandaş vardı. Masada yaşlıca bir polis oturuyordu. Kolunda askerlerin çavuş işaretine benzer apolet vardı. Fatih in yanına bir adam oturdu. Fatih adamı incelemeye başladı adamın botları dikkatini çekti botlar yepyeni idi. Fatih in giydiği botun aynısı idi. Markası bile aynıydı “ricardo colli” fatih masada oturan yaşlıca polise “komiserim nasılsın” dedi. Polis
“sağol,sağol,sağol” diye cevap verdi. Biraz sonra fatih yanındaki adamı kastederek” bu adamın işini bitirin dedi. Polis “ o bizden” diye cevap verdi. Bir polis salonda dolaşırken tabancasının horozunu düşürdü tık diye bir ses geldi. Sonra masada oturan polis telefonla konuştu telefonun ahizesini tam yerine koymadı.
Sonra okuldaki iki polis geldi. Fatih’i koridora çıkardılar. fatihe “bize kız meselesi olduğunu niye söylemedin” dedi. Fatih ihanete uğradığını ve öldürüleceğini düşünüp
İçeriye “ telefonu kapat” diye bağırdı. Bu çatışma başlasın demekti fatihe göre. Ona göre bu bir koddu. Yaşlıca polis “ gel lan içeri” diye bağırdı.
Az sonra öteki odaya ifade almaya götürdüler fatihi. İfadesini alan polise “içerdeki polis çok iyi biri” dedi. Polis “o ilçe emniyet müdürü” diye cevap verdi.
İfadesini verdi. Adliyeye götürdüler. Savcı “tamam dava açılmayacak “ dedi. Fatih hayır bu dava açılacak” dedi çünkü duyguyu bir kez daha görmek istiyordu.
Mehdilik coşkusu
Yer:Üsküdar sahili
Tarih: karakol olayından iki gün sonra
Fatih bir yerden cam parçası buldu montunun cebine koydu. Sonra sahilde hızlıca yürümeye başladı. İnsanların yüzlerine bakıyor kendi duyabileceği sesle konuşuyordu.
“ha mim bu vatan Türklerindir ha mim” “ta ha eğer Türkiye’yi hemen terk etmezsen bütün mossad ajanlarını elvereceğim” “kehf ha ya ayn sad tarafınızı belirleyin israili desteklemeyin” diyordu.
Yürüdü bir adamı gözüne kestirdi. Sakalsız başında köylü takkesi olan sıradan giyimli bir adamdı bu. Kayalıklara indi. Birtaş buldu. Cebinden cam parçasını çıkardı. Taşla cam parçasına şekil vermeye çalıştı. Bıçak haline getirmeye çalışıyordu. Camı sivriltti. Sonra adamın üzerine yürüyüp “sen neden beni takip ediyorsun” deyip saldıracaktı ki nerden geldiğini anlamadığı bir adam koşarak fatih i tuttu. O sırada iki kişi daha olay yerine geldi. “ ne oluyo burada” “biz ast subayız” dedi. Fatihi tutan adam “biz genelkurmay istihbarattanız” dedi. Ve cebinden kimliğini çıkarıp gösterdi. İki astsubay uzaklaştı. Fatihi tutan ajan fatihe yere yat dedi çelme taktı ama yere düşmesine izin vermedi. Sonra köylü giyimli adama “ sen kimsin” adam ben haremden bilet aldım kayseriye gideceğim” dedi ve geç kalmıştı. Cebinden bir otobüs bileti çıkarttı. Ajan “tamam uzaklaş” dedi adama. Adam hızla oradan uzaklaştı. Ajan fatihe “bizimle gel” dedi ve yolun karşısına geçti. Bir otomobile bindi. Ajan fatihi beklemeden gaza bastı ve gitti. Fatih yolun karşısına geçti. Yol kenarında beklemeye başladı. Bir taksi selektör yaptı. Fatih elini kaldırdı.”bu taksi istihbarattandır” diye düşündü. Taksi durdu. Taksiye bindi. Taksiciye “beni öldürmek istiyorlar beni karakola götürür müsün” dedi. Taksici “kim seni öldürmek istiyor.” Dedi. “ kim olduklarını bilmiyorum” diye cevap verdi fatih. Taksici “ karakola gerek yok” deyip Üsküdar merkezde fatihi indir.
Bir gün önce Kocaeli…..
Fatih adliyeden çıktı. Üstgeçitten karşıya geçti. Ama minibüs durağına gidene kadar yolu uzatıyor bazen gittiği istikametin tam aksine yürüyor gerisin geri gidiyordu. insanların yüzlerine bakıyordu. Yolunu değiştiriyor bazen durarak insanların yüzlerine bakıyordu. Bu 15 dakika sürdü. Takip edilmediğine takip edenleri atlattığına kanaat getirince Durağa gitti. Kullar minibüsüne bindi. Önlerde bir koltuğa oturdu. bir kız gözüne ilişti” kulağına
“biz seni çok seviyoruz” cümlesi geldi.
Kimse konuşmuyordu. Fatih ağlamaya başladı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Eve gidinceye kadar ağladı.
Eve gitti. Akşam olmuştu. Odasına geçti. Kapıyı kilitledi. Işığı söndürdü. Mossad onu izliyordu. Bir mum yaktı. Bir kâğıda:
Yarab bana cehennem korkusu cennet ümidi olmayan askerler ver…
Yarab yeryüzünden kuranı hakimin hükmünü kaldır ki rahat hareket edebileyim…
Yarab düşmanlarımın kalbine ölüm korkusu ver…
…………
……….
Diye uzayıp giden 12 maddelik bir dua yazdı. Duanın sonuna büyük harflerle.
ÇOĞALTILAMAZ
YOKEDİLEMEZ
ÇOK GİZLİDİR
Yazdı.
Düşünmeye başladı. “ ben mehdiyim” diyordu. Kuran kerim deki hurufu mukatta* harfleri aklına geldi. Ha mim nedir diye düşündü kendi kendine anlam verdi. Bunlar haberleşme kodlarıydı. İçi boştu. Mehdi yani kendisine verilmişti o mehdiydi istediği anlamı verebilirdi.
Ha mim Muhammed’in haber alma teşkilatı yani mit i temsil ediyordu. Taha süresi hz Musa’dan ve Yahudilerden bahsediyordu. O zaman ta ha mossad demekti. Kehf ha ya ayn sad Meryem süresi vehristiyanlardan bahsediyordu. O zaman bu harfler cia temsil etsin dedi. Nun deli değilim demekti. Yani emir kesin demekti. Elif lam ra daki ra güneş demekti. O mehdiydi olağanüstü güçleri vardı.
Yıllar sonra babası bir gün fatihe bir kağıt verdi.
Kağıtta.hamimkonusuyor.sayfasi.com. Adresi yer alıyordu. Adrese girdi mehdilik ve alametlerinden bahsediyordu .babası “ Bunu derin devlet hazırlattı” dedi.
Üsküdar merkezde inen fatih yukarıya doğru yürüdü arkadaşı alinin kaldığı yurda gitti. Hareketleri iyice anormalleşmişti. Arkadaşları ve yurt yönetimi ondan rahatsız oldular. Ali Fatih’in liseden arkadaşı idi. Ne yapalım diye düşündüler. Karakola gittiler karakol bizim işimiz değil hastaneye götürün” demiş. İlk önce Haydarpaşa numune hastanesinin aciline götürdüler. Acildeki doktor bir ilaç verdi fakat fatih beni zehirleyecekler. Diye hiçbir şey yemiyor içmiyordu. İlacı içmedi. Ali sonradan gidip doktordan ilacı aldı. Vapurla karşıya geçtiler. Ali vapurda fatihe “salep içermisin” diye sordu. Fatih Ali ye güveniyordu.”içerim” diye cevap verdi. Ali ilacı toz haline getirip salebin içine kattı. Fatihe içirdi. Fatihin uykusu geldi. 5 gündür uyumamıştı. Birkaç araç değiştirerek Bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesine geldiler. Acilden giriş yaptılar. Fatih’i K4K2 yatırdılar.
Fatih “oh be mit hastane görünümlü sığınma evine aldılar beni burası mit in gizli sığınağı herkes burayı hastane sanıyor ama burası sığınma evi” dedi.
Acilde bir iğne yaptılar fatih 32 saat uyudu. Koluna serum bağladılar. Uyandı. Salona geçti
Haberlerde İsrail başbakanı “ Kudüs teki haklarımızdan vazgeçebiliriz” diye açıklama yapmış. Fatih “ölümden korktukları için böyle söylüyorlar” dedi.kanal7 de Ahmet hakan “ ilginç bir haber sayın seyirciler newyork ta bir grup hasidik Yahudi Siyonistlerle Yahudileri karıştırma yazılı pankartlarla gösteri yapıyorlar”. Show da reha muhtar “ sayın seyirciler sezen aksu eve kapandı. Yazılı bir açıklama yapan sezen aksu Bir Yiğit çıktı kötülere savaş açtı onun savaşı bitinceye kadar evden çıkmayacağım” evet ben mehdiyim diyordu fatih
15 gün kaldı hastanede konulan teşhis şizoaffektif bozukluktu ve fatih ömür boyu bu hastalıkla yaşayacaktı.
Mehdilik mi yalnızca ilaçlarını kullanmadığı zaman…..
*Hurufu mukatta harfleri kuran ı kerim de bazı sürelerin başında bulunup manasını yalnızca Allah ın ve hz. Muhammed s.a.v. bildiği ve kıyamet yaklaştığı zaman gelecek mehdi nin bu harflerin manasını açıklayacağına inanılır.örnek elif lam mim ha mim gibi
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.