- 570 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
“Çocuklara Dini Nasıl Öğretiriz” Geyiği Üzerine
“Çocuklara Dini Nasıl Öğretiriz” Geyiği Üzerine
İnançlar kişiye özeldir, inancın gereği toplumda yaşanırken kolaylık açısından başkalarını etkilemek ise inancın yayılmasına yönelik “iyi niyetli” bir çabadır!
İnsan bilmediğini öğretemez, inanç bilmek değildir. Bilmek olsa zaten inanç olmaz, bilinç olur. Yani “inandım” demez “bildim” der bilen. Bildim diyen çokları da zaten yanılır! O halde bilinç olmadan inancı savunmak da öğretmek de hakiki manada olmaz. Bilmiyorsan anlatma! Bilmediğini sırf maaş aldığı için anlatanlarla dolu zaten ortalık!
Benim şahsi kanaatim şudur: Çocuklara din öğretilmemeli. Sadece sorduğu sorulara doğru cevaplar verilmeli. Mesela bir soru sorduğunda o soruya doğru cevap veremeyen büyükler “İlerde öğrenirsin ben de bilmiyorum” diyebilmeli. Küçükken kavranamayacak soyut bir çok bilgi çocuğun beyninde zırva şeklinde kayda girer. Ve ilerde o zırvalardan kurtulmak zor olabilir. Muskacı hocalardan medet umanlar veya tarikat, cemaat liderlerine koşulsuz itaat edenlerin küçükken beynini kimler yıkadı. Tabi ki anne ve babadan başlıyor ilk beyin yıkama operasyonu. Manası bilinmeyen mistik öğretilerle çocukların zihni kodlanıyor. Bunun ilerde çok zararı oluyor çünkü o da aynını yapar ve zincirleme bir itaat, kölelik yerleşir topluma! Gereksiz bir korku ile Cennet umudu, Cehennem korkusuyla yaşar gider. Bu konularda da zaten savunmasızdır. Birileri bu kanaldan girip onları çok şeye ikna edebilir. Yani çocuğa bilmediğini sadece inandığını öğretenler kendi elleriyle onu köle olarak şeytani olanlara, kurnazlara teslim eder!
İnancı öğretmek ne kazandırır? Çok şey kazandırır. Birey hedefini inanca göre belirler mesela. Ama inancı öğretirken kimse kesin konuşamaz. Algılamalar zaten inanç düzeyinde iken eksiktir, bilinç düzeyinde dahi kişiye izafi, görecelidir. Kısıtlı duyularla eksik algılamalar yüzünden bir olan Allah; ilahmış gibi anlatıldığında şirke kapı açılır. “La ilahe illallah” (İlah yok Allah var) bu zihinlerde doğru yerleşmeden hiçbir öğreti yerini bulamaz.
Eleman diyor ki; “İnancımın ilkeleri konusunda ben söz sahibi değilim.” Ya hem inanacak hem de sorumluluğu ulu kişilere atacak. Ben buna “Pes” diyorum. İnsan neye inandığına kendisi karar vermeli, başkasının inancı paket olarak alınacaksa dahi buna kişi kendisi karar vermeli. Açık senet imzalamaya benzer içeriğini başkalarının belirlediği inançları sorgusuz kabullenmek! En vahimi de şu; bu ezber kabullerini başkasına çok rahat bir şekilde doğru olarak dayatabiliyorlar. Bu şuna benzer. Ağa bal yerken hiç bal yememiş, tadını bilmeyen biri seyreder ve ağanın ağız şapırtısından balın tatlı olduğuna hükmeder, sağda solda bal çok tatlı diye anlatır! Oysa o balın kabından parmağıyla tadan kadar balın tadı konusunda fikri yoktur.
Din öğretisi her zaman iyi niyetle olmuyor. Bazı menfaat elde etmek için olur. İnsanları kendi inancının etrafına toplayarak toplumda söz sahibi olmak isteği de olabilir. Bazı da geleneksel olarak inandığı şeyi aslında içsel olarak istemez ama mecburen yapar. Ele güne karşı yapınca da başkalarının o alanda serbest olmasını kıskanır. Mesela on bir ay boyunca dini inancının gereklerini yerine getirmez ama oruç ayında birden dindar kesilir ve bir ay boyunca açıktan yiyip içeni ayıplamak dahil sigara, içki içenleri; sevgilisiyle samimi olanları lanetlenmeye varan haksız tutum içersine girerler.
Son tahlilde inanç kişiye özeldir ve inanç üzerinden kimsenin kendini başkasının üzerinde görmeye hakkı yoktur. Kişi kendi inancının Allah’ın emrettiği şekle en uygun olduğunu düşünmediğinde zaten inancından şüphesi vardır. Herkesin böyle düşünmeye hakkının olduğunun kabul edilmesi gerekir. Yani nasıl kişinin kendi inancı kendince en güzel ise başkalarınca da (Başkasına göreceli yanlış olan) kendi inancı en güzeldir.
Dini inanç düzeyinde algılayanlara sesleniyorum; “Bırakın dağınık kalsın, bari zehirlemeyin saf zihinleri!”. Dini bilinç düzeyinde algılayanlara da “Eşek bokunun ardına saklanmayın da doğruları anlatın” Diyorum.
İnancı bilince çevirmek çoklarının işine gelmiyor! Zahmet var orada, bu yüzden inanç seviyesinde kalmayı tercih ederler, inanç seviyesinde öğretim olamayacağı için de aracıya; hoca, şeyh , ruhani lider(saçmalık) gibi pek çok kişilere muhtaç olurlar. Muhtaç oldukları kişiler de inanç düzeyindedir aslında…
Kısa kesiyorum.
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Cesaretle ifade edilmiş ve altına rahatlıkla imzamı atabileceğim değerli görüşleriniz için teşekürlerimi sunuyorum. Tespitleriniz çok doğru.
"Son tahlilde inanç kişiye özeldir ve inanç üzerinden kimsenin kendini başkasının üzerinde görmeye hakkı yoktur."
Bence sözün özü budur.
Saygılarımla,