MUTLULUK VE AŞK
Mutluluk nereden eseceği belli olmayan rüzgar gibidir. Bazen küçük bir bebeğin dudaklarından çıkardığı ilk kelimedir… Bazen aylarca emek verdiğin bahçende açan ilk gül tomurcuğudur…Bazen yıllar önce bir şeyler öğretmeye çalıştığın çocuğun yıllar sonra, o öğretmeye çalıştığının ustası olduğunu görmektir…
Güzel olan tarafı da maddenin yani paranın olmadığı yerde karşılık beklemeden yüreğinle attığın tohumun yeşermesidir…
Karşılıksız bir şeyler yaptığında toplumun sana enayi gözüyle bakmalarına karşılık doğru bildiğin yolda emin adımlarla ilerlerken ve henüz yolun sonuna gelmeden daha bu güzellikleri görmekten başka mutluluk olabilir mi?
Onun içindir, hep dediğim ve diyecek olduğum bir söz vardır…
‘’Tohumu attığında, attığın tohumu unut gitsin… Meyve verdiğinde senden daha çok mutlu olacak olan yoktur dünyada’’
Bana neci olma, nefes aldığın sürece yaşadığım topluma ne güzellikler ekebilirim de ve ek…
Bir lokma ekmeği ve bir yudum suyu nasılsa yer ve içersin. Yaşamak karın doyurmaktan ibaret değildir.
Eğer öyle olsaydı rabbim yeryüzünü yalnız hayvanlardan oluştururdu.
İnsanları diğer canlılardan ayıran bir özellik olmalı… Bunu düşünen her insan keşfeder.
Kendinden başka varlıklara ve insanlara bir şeyler kazandırmak. Hem de karşılığını beklemeden…
O, ne büyük hazdır ki bunu ancak tadan bilir… Milyarlarla alınamayacak olan bu haz AŞK olsa gerek.
Aşk ,öyle insanların bildiği gibi karşı iki cinsin sevdası olmakla sınırlı değil…Öyle olsaydı birbirlerine zarar vermezlerdi…Bir annenin evlada duyduğu, bir evladın anneye duyduğu sevgiyle de sınırlı değil.
Öyle olsaydı anne evladı-evlat anneyi kaybedince ardından yok olmalıydı…
AŞK sürelidir. Evet doğru sürelidir. Karşılık beklemeden bir anne evlada ona ihtiyacı kalmayana kadar kul köle olur… İki sevgili birbirine sihir bozulana kadar müpteladır. İki arkadaşın, iki dostun yüreği, aralarına şeytan girene kadar birbirinde atar… Dava için yola çıkan grup birbirine yalan söyleyene kadar aynı yoldadır.
Ve insanoğlu gerçek AŞK’ın karşılık beklemeden birilerine bir şeyler vermek olduğunu anlamalı artık…
Mutluluğun bunda gizli olduğunu anlamalı…
Bunun olmadığı yerde aşıklar yok olur, sessizce…
Gidenlere, ortadan kaybolanlara kızmayın. AŞIKLAR gereksiz laf üretmeyi sevmez, uluorta yerde sürekli kalmayı beceremez. Aynen sabah doğan güneş gibi akşama doğru kaybolup giderler…
Onlardan istifade etmeye bakın akşam karanlığı çökmeden ve onları küstürmeyin… Aşıklar geri bakmaz, daima karşıya bakan gözleriyle yolu tamamlamaya odaklanırlar. Bilirler ki onlara o misyonu veren Yüce Allah’tır. Onun rızasından başka rıza görmez gözleri…
Onlar çok mutludur kendi içlerinde…
21 mayıs 2012/nilgünkurt