- 1281 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ESKİ AŞKTAN DOST OLUR MU?
Ben şehirde doğdum ama annem ve babam köyden şehre göç ettikleri için çocukluğumun büyük kısmı köyümüzde geçti ve o kültürle büyüdüm. Ondan dolayı belki de bana nerelisin diye sorduklarında şehirde doğma, köyden olma diyorum.
Yolu yarılamış bir insan olarak gönül hazinemde birçok arkadaşlık ve sayılı dostluk biriktirdim. Katı bir kültürle yetiştirildiğim için dostlarım ve arkadaşlarım hemcinslerimden oldu hep. Meslek hayatımla birlikte karşı cinsten arkadaşlarda girdi hayatıma ister istemez ağabey ya da kardeş niyetiyle baktığım insanların niyetlerinin aslında benim düşündüğüm gibi olmadığını gördüğüm de oldu. Kimisi aşkına karşılık olmadığını görünce kendiliğinden vazgeçti arkadaşlıktan kimisini de ben çıkarttım hayatımdan ısrarcılıklarından dolayı.
En baştan dostlukla başlayıp dostlukla devam ettiğinde iki farklı cinsin arkadaşlığının hemcinslerle kurulan dostluktan çok daha derin olacağına da hep inanmışımdır. Örneklerini de gördüm ama fiziksel özelliklerim daha öne çıktığı için mi yoksa beni tanıdıkça aşık olacak bir yan buldukları için mi nedendir bilmiyorum karşı cinsle dost olmayı başaramadım ya da onlar başaramadı desem daha doğru olur. Aşktan ne haber derseniz ilk gençlik yıllarında bir kere aşık olduğumu sandım. Yıllar sonra gerçek aşkı tanıdığım da ise o gençlikte duyduğum hissin aslında aşk olmadığını anladım.
Aile ve dost olgusu benim için çok önemlidir. Bu nedenle ne aileme ne dostlarıma asla sırtımı dönmem, omuz veririm can veririm isterlerse. Bunlar kadar önemli bir başka olgu daha var ki hayatta o da “AŞK”.
İnsanın geçmişi bir bütündür bir kısmını bölüp parçalayıp yaşanmamış sayamazsınız. Hayata dair güzel anıları da kötü anıları da barındırırız yüreğimizde, unutmak mümkün değildir. En güzel anılar ve en kötü anılar da nedense hep aşka dair olanlardır. İlk gençlikte ağaçlara, ilerleyen yaşlar da yüreğinize kazırsınız aşkı. Gelecek vaat etmiyorsa ya da bitmesi gerekiyorsa bitirirsiniz, kimi zaman güzel sözlerle dostça dileklerle kimi zaman beddualarla kötü sözlerle. Benim hayatımda da bu böyle oldu. En büyük mücadeleyi aşk için verdim ama bittiği zamanda ardıma dönüp bakmadım bile. Bende güzel anılar bıraktıysa güzelliklerle hatırladım, kötü anılar bıraktıysa annesiyle birlikte hürmetle andım ama bittiği andan itibaren ne sözü sözüme, ne gözü gözüme değdi, değmesini de istemedim.
“Aşk bitti dost kalalım” demekte ki maksat iyi dileklerim seninle birlikte ya da hakkında kötü bir şey düşünmüyorum. Benim bu sözden anladığım bu sadece. Ancak “Aşk bitti ama dostluk devam etsin yine görüşelim yine konuşalım” derseniz bunun adı yeniden yaşanabileceklere kapı aralığı bırakmaktır yeni başlangıca yeşil ışık yakmaktır.
Ayrıldığınız insanın iyi haberlerini almak istersiniz, ne yapıyor, ne ediyor bilmek istersiniz kimi zaman ortak tanıdıklar aracılığıyla kimi zaman başka yollarla öğrenmeye de çalışabilirsiniz bundan doğal bir şey olamaz. Yine bu davranış şekli de ancak yeni bir aşkla tanışıncaya kadar korur tazeliğini sonra her geçen gün azalarak biter. Bir süre sonrada geçmişe dair meraklardan arınırsınız.
Sesi sesine, teni tenine değmiş belki de çok mahrem şeyler yaşadığın bir insanla konuşurken ya da görüşürken o anları aklıma getirmiyorum hiç diyen bir insanın varlığına benim aklım ermiyor nedense. Belki de bu yüzden eski aşktan dost olmaz dedim hayatım boyunca. Aşkı yaşayamayıp bitirdimse bir başka adla varlığını hayatımda istemedim eski sevgilinin istemem de. Sadece şunu söyleyebilirim. Bunca hayatı bir dost edinemeden geçirip eski sevdalının dostluğuna muhtaç olacak kadar boş geçirmişseniz yazık sizin ömrünüze. Bu görüşlerimden dolayı kalbimi kötülükle suçlayanlara sözüm önce siz yüreğinizi arındırın pisliklerden, kapınızın önünü süpürün sonra konuşun.
Benim dostlarımın hiçbiri eski aşklarımdan oluşmuyor çünkü benim zihnim bunu kabul etmiyor ve aşık olduğum insanın da hayatında dostluk adı altında eski aşkını barındırmasını reddediyorum. “Ayrılsakta dost kalalım” sözünün sadece umutsuzca bir bekleyişten ibaret olduğunu ve bu bekleyişe giydirilen kötü bir kıyafet olduğunu düşünüyorum. Bu görüşlerimden dolayı bana köylü ve bağnaz diyenler olabilir hatta kötü niyetlisin diyenler de olabilir. Onlara sadece şunu söyleyebilirim. Bence bir kere daha düşünün.
“Hey hattt eski aşkı kaybetmeye korktuğunuz için dost tutmuş olmayasınız gönlünüze kim bilir belki aralık bıraktığınız kapıdan tekrar girer diye…”
Yeşil ışıklarınız hiç sönmesin, kapılarınız hep aralık kalsın eskiye yeniye, oyalayın gönlünüzü bildiğinizce aşk sizin neyinize.
Ben mi? Ben köylü geldim köylü gideceğim bu dünyadan, çağ atlayamadım bir türlü nedense…
Bu yazı bir kadın yüreğinden döküldü bu nedenle bir sorum var beylere; sevdiğiniz kadının eski aşkını dost olarak hayatında tutmasını, herhangi bir iletişim aracıyla ya da yüz yüze görüşmesini yüreğiniz kabul eder mi?
“Hadi söyleyin eski aşktan dost olur mu? “
NOT: Evlenip ayrılanlar ortak paydası çocukları olanlar sonu ayrılıkta olsa çocuklarının hatırına dost olamasalar da bir araya gelmek zorundalar. Bu nedenle bu görüşümden onları tenzih ediyorum.
YORUMLAR
aşkın külleri içinden dostluk duyguları yeşermez. ekilip biçilme,dallanıp budaklanma gibi özelliğini yitimiş bir tohumu toprağa atsanız da sonuç neticesiz kalacaktır. bembeyaz bir kağıt çizilmiş karalanmış hatta yırtılmış ise artık o kağıta bir şey eklemeniz bir anlam ifade etmeyecektir,ne kadar silmiş olsanız da,hep ilk karaladıklarınızın izini taşıyacaktır. bir insan iki yolda aynı anda yürüyemez...
dostluğun cılız mum ışığı, aşkın zifiri karanlıklarına güneş olamaz. bir çiçekle bahar olmaz,dostluğun zarif çiçeğiyle aşkın baharının geldiğini iddaa edenler uçurumlarda nefes almaya mahkumdurlar. olmaz değerli kalem,tabi ki olmaz...göz kapamakla güneş yok sayılmaz...gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar... bu anlattığınız hakikat güneşine göz kapayanlar gecede kalmaya mahkumdurlar,siz hiç merak etmeyin...
yazınıza tebrik çiçekleri gönderiyor,hürmetlerimi gül kokularına sarıp gönderiyorum.
AYKAÇ
yakamoz deniz
Bu çok değerli bir yazı dost kalem, öncelikle kutluyorum sizi, gerçekten bir çok insanın hayatında olan ve hemen bir çoğumuzun belki de sorgulayamadığı ya da sorgulayıp söze, yazıya dökemediği duyguları dile getirmiş olmanız çok güzel, anlamlı... Farkındalık yaratan bir yazı, hayat özeti demek geldi içimden. Bu konuda erkek ya da kadın gözüyle bakmak farklı algılansa da çok haklısınız ki, eski aşktan dost asla olmaz ve olmamalı da. Bir şey ya vardır ya da yoktur gibi kesin bir olgudur aşklardaki de, hayatımıza girenler vardır, çıkanlar vardır ve hep olacaktır mutlaka ama kapı aralığında bekleyenlere, bekletilenlere ihtiyaç olmaz hayatta, doğa buna izin vermez, kül olup biten bir ateşi tekrar odun yapıp yakamazsınız, sanırım bu da öyle bir şey olsa gerek, önemli olan farkında olmak ve iyi anlamaktır, kabullenmek bitenleri, vazgeçmek tükenenlerden ve sadece hayatımızda olanlarla yola devam etmek gerekir elbette. Şehirli ya da köylü diye ayırt etmiyorum bunu yaşayanları, bunu yazdığınız gibi kabul edip farkında olanları, yetişme tarzı birazda, ben de kendime köylü derim ve hoşuma gider bu, köylü ya da şehirli olmaktan çok değerli olanlara önem vermek ve hayatımızda tutmak, değerini yitirenleri de yan cebimizde taşımak yerine tamamen vazgeçmektir. Bu olguyu fark edip benimsemek yeterli sanırım, her ne kadar az olsa da şehirlerimizde böyle düşünenler, anlatımlarınızda, sorgulamalarınızda çok güzel değinmiş, en açık şekilde dile getirmişsiniz, tekrar kutluyorum canı gönülden, yüreğinize sağlık, paylaşmanız güzel, umarım okuyup değerlendiren ve kendini sorgulayan insanları biraz daha düşündürür bu yazı...
Saygı ve selamlarımla...