GÖRMEK İÇİN BAKMAK
Bugün farklı olsun dedim saldım kendimi İstanbullun kalabalık caddelerinden birine ne çok insan var, her şehirden her köyden dinden, mezhepten birbirine yabancı bir o kadarda yakın olan insan seli
Bu defa yüzlerine daha bir dikkatli baktım bakmış olmak için değil görmek içindi bakışlarım, yüzlerin ardında gizili olanı hissedebilmek için kimileri bu bakışlara tebessüm edip geçti kimi sen deli misin dercesine bir bakış atı yüzüme her biri farklı nakışlarla işlemiş suretlerde ortak bir nokta vardı aslında
Hüzün, hüzün vardı birçok yüzde yer etmiş çizgide ne kadar gizlemeye çalışılmış olsa da gözler aynasıdır ya insanın…
Bir otobüse bindim bu defa biletçinin ilerleyelim beyler boş yerlere doğru diye bağırmasına aldırmadan kapının yanındaki demire sıkıca sarıldım önce oturanları izledim kimi başını cama yaslamış uyuklamakta kimi boş gözlerle dışarı dalmış kimi uyuklarken başı öne düşmüş otobüs her bir çukura düştüğünde irkilip kendini toparlıyor ardından yeniden uyuklamaya başlıyor daha arkalarda bir çocuk annesinin kolunu çekiştirip yoruldum diye mızmızlanırken oturanların hepsi sağır ve kör olmuş gibi kafasını ters yöne çeviriyordu ne çok istedim o an o kalabalıktaki düşünceleri okumayı düşüncelerini okuyamadım ama okunan bir şey vardı hüzün her yerde
Birkaç durak sonra indim kaldırıma çökmüş genç bir kadın kucağında bir bez parçasına sarılı bebeğiyle süt parası dilenmekte kadına mı kızmalı onu bu hale düşürene mi dedim sessizce içimden o an aklıma restoranlarda, fastfoodlarda bir çuval para verip yenmeden masada bırakılan yemekler geldi buruk bir tebessüm düştü dudaklarıma kimimiz bir parça ekmeği çöpten alırken kimimiz gereğinden fazla doymuşuz…
Neden kalabalıktaki çoğunluğun yüzüne bu denli hüzün çöktüğünü birbirlerine yabancı olsalar da aynı mutsuzluk bulutu altında ıslandıklarını anladım…
YORUMLAR
Sanırım yalnış düğmeye bastım ama ben kaldığım yerden devam edeyim , evet , bakmak ve görmek deyince aslında yazılması gereken çok şey var ama ben sana sadecebir fıkra yazacağım ;
Karı-koca birlikte tatile çıkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar. Tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar.
Birkac saat sonra kadın uyanır ve kocasını da uyandırır. Adam uyku sersemidir güzel bir rüyadan uyandırıldığı icin de biraz kızgındır
"Ne oldu? Ne istiyorsun?" diye sorar.
"Yukarıya bak ve bana ne gördügünü söyle. "
Adam gökyüzüne bakar ve cevap verir:
"Bunun için mi uyandırdın beni?. Baktım işte. Bir sürü yıldız görüyorum, ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız." Karısı tekrar sorar: "Peki, bu sana neyi gösteriyor?" Artik iyice uykusu kaçan adam biraz düsünür ve cevap verir: "Teolojik olarak Tanrının kudretini ve kendi acizliğimizi görüyorum. Felsefi olarak, evrenin sonsuzluğunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum. Astronomik olarak galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin varlığını görüyorum. Yıldızların konumuna bakarak saatin 3 olduğunu, Meteorolojik olarak da bugün havanın çok güzel olacağını görüyorum. Niye sordun bunu bana? Sana neyi gösteriyor?"
"Çadırımızı çalmışlar...''
Kutlarım şev , çok güzeldi yazın , sevgilerimle .........