- 1398 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Silüet.
-18-12-1974
Sizin hakkınızda ne düşünüyorum? Ne düşünmüyorum ki? Sizi ilk defa akasyalar da gördüm. Yanımdaki it herifle paylaşamamış sağdaki benim soldaki senin dediğinde işin olmaz demiştim. Sizi sevebilme ihtimalim kalbimin sınırlarını tahmin edemediğim için bir o kadar uzaktı bana. Sanırım bu benim kalbime olan uzaklığımdan ve somut mantığıma çok güvenmemden ileri geliyordu. Dış görünüşün bulunduğun ortam ve hareketlerin dışarıdan bakan gözlerin açısını yargılamaya imkan tanımayan bir davetkarlık ayrıca suçluluk olmasada masum olmamanın işaretlerini veriyordu. O gece bir anda kayboluşunuzun mecburiyetinize delalet ettiğini şu an düşünürken anlıyorum. Müteakkip gecelerin birinde size rastladığım an yanımda o it herifin yerine kardeşimin olması aslında bir dönüm noktasıydı hayatımızda. Çok güzel bir yüzünüz vardı güldüğünüzde ziyadesiyle sevimli oluyordunuz. Size başıma geleceklerden habersiz çok samimi bir şekilde yaklaştım. Sanki sizi tanıdığımı sandınız. Şu işe bakın aslında bende sanki sizi tanıyordum. Bir yerlerde karşılaşmış gibiydik. Şimdi anlıyorum kaderimin satırlarından birinde sizin adınız yazılıymış. Bana nazik davrandınız ticari kaygılarınız elverdiğince. Tanışmıştık artık, koreye gidinceye kadar ilan savurdunuz çevreye hatta kalanlarıda korede dağıttınız. Ben sizi dikkatle izliyor her areketinizi hatta mimiğinizi inceliyordum. Şu halime bakın saat 04:40 ve ben bunları yazıyorum. İnsaf ile düşündüğünüzde bu sizi gerçekten sevdiğimin ispatı değilmidir? Sonraları size ulaşmak isteği yayıldı tüm benliğime, benim için bir tutku oldunuz. İlk buluşuşumuz hazzın everestine çıkarmıştı bedenimi, aklımı ve fikrimide evrenin en sonundaki bir kara deliğin içine gizlemişti. Sizi düşünmeden edemiyordum artık, şu ana dek halen olduğu gibi. Sonrasında buluşmalarımız artarak süre gitsin kalbimin tam ortasında sizin adınıza bir mabed inşa olunmuştu nihayet. Bana ilk aşkım deyişinizi hatırlıyorum, titrektiniz sanki suç işlemiş gibi. Beni ilk öpüşünüzü hatırlıyorum affedin ama benden çok daha profesyoneldiniz. Hayatımda ilk defa bir kadını öncesini bilmemeyi sorgulamadan öpmeyi hazmediyordu midem. Davranışlarınızdaki açıklık ve şehvet yoğunluğu hoşuma gitmiyor değildi, gerçi ben buna aşık değidim. Sizi en çok sevdiğim anlar beni öpüşlerinizde değil başınızı omzuma yaslayarak daldığınız ilk uykudadır. Toplumumuzun statü değerlendirmesinde erkeğe tanıdığı ayrıcalıkların tarafgirliğine aldırmadan sizinle evlenmeyi düşünüyordum. Ne olduğunuz nerede yaşadığınız ve hatta neler yaşadığınız umrumda bile değildi. Sizi hep olduğunuz gibi sevdim. Hayata dair bir kütüphane dolduracak müktesebata dayalı tecrübelerim vardı. Tecrübelerime inat muhtaç yüreğim size dair hep umutla doluydu. Beni seviyormuydunuz? Aslında bir parça dış görünüme önem veren yapınız olduğunun farkındaydım. Çünkü kendi deyiminiz ile beni seviş nedeniniz olan kalbimi görmenizden yani zannımca kendimi ifade etmeye başlamamdan çok önceleri ipin ucunu bir hayli kaçırmıştınız. Satır arası olarak vermem gerekirse on beş gündür kendimi hapsettiğim evimden dışarı adım atmıyorum. Geceleri sabaha kadar kapanmıyor gözlerim. Bütün dünya güneşin ilk ışıklarıyla hayata tekrar gözlerini açarken ben tüm dünyaya inat kapatıyorum gözlerimi. Saat 05:12. Aslında kapattığım gözlerim değil yaralı yüreğimdir, örtündüğüm yorganım değil kabuğumdur. Ben size rastlayana değin hiç aşık olmamıştım. Hayvani deneyimlerim olmuştu ve hep kullanıp atmıştım. İki gün süren hiç bir beraberliğim olmamıştı. Ama kimseyle de oynamış değilim. Ru be ru istemiş almış ve biraz da kendimi bu soğukluğuma alıştırmıştım. Adanmışlık olgusu bana uzaktı her istediğime ulaşabiliyordum her istediğim zaman. İki insanın birleşmesi adına ulvi beklentilerim yoktu, maddi idi hep isteklerim. Şimdi düşününce anlıyorum düşünceler değişiyor zaman ile. Birlikte yaşamak namına sizden çok şey beklemiyordum. Ben bunların doyumuna defalarca varmıştım nede olsa. Sizi düşünüyorum da benden heyecanlı olmanızı gerektirecek çok daha fazla nedeniniz olmalıydı. Nede olsa fiziksel annelik heyecanını bile siz yaşacaktınız. Baba olmak anne olmanın duygusal yoğunluğuna göre bir çöl boş ve verimsiz değilmidir? Sizde aşık olduğum sıcaklığınız ve sevimliliğinizdi. Biliyormusunuz sizi hamilelik halinde hayal ediyor bunun sizi daha da bir sevimli yapcağını düşünüyordum. Sonra ne olduysa aramıza kara bulutlar girdi. Bu bulutlar hep problem doluydular. Bu problemlerin fotoğraflarını çeken siz o resimlerin negatiflerini hiç bir zaman vermediniz bana. Hep bazı şeyleri kendi içinde yaşadın. Kim bilir göz beğenini yitirmiştin belki? Nitekim el birlik edip katlettik sevgimizi. Arkasına sığınabiliceğinizi düşündüğünüz el ile tutulabilir mazeretler aradığınızı biliyorum. Ve sonunda magazinsel boyutundan bir kesitiyle hayatımın, karşıma çıktınız yazdığınız name ile. Halbuki ben sizi hiç kandırmamıştım. Çünkü gerçekten sizinle beraber yeniden doğmuştum. Siz benim tövbem olmuştunuz. Mezar taşımın doğum hanesine 1974 yazılacaktı. Ölüm hanesi ise boş kalacaktı çünklü ben hiç ölmeyecek sizde sıcaklığınızda yaşayacaktım. Doğmak ölüme razı olmaksa aşık olmak ölümü unutmaktır.Nereden bilebilirdim o mezara yüreğimi gömeceğimi ve ölüm hanesine de 1974 yazacağımı. Sonuç olarak beni sizi sevdiğim kadar sevmediğinizi düşünmediğinizi bağlanmadığınızı düşünüyorum. Bana sizden kalan not defterime kaleme aldığınız seni kocaman seviyorum ibareleridir. Heba edilenlerin ardında yürekleri kanatan pişmanlıklar bulunur. Güneş çoktan batmıştı kalemimi oynatmaya başladığımda lakin ben yalnızlıkla birlikte bir çok gün doğumu yaşamıştım.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
27-12-1974 03:47
Kulaklarımda bir teranedir gidiyor şimdi; bağır kapısını açtım yar ile tenha buluştum seherin bülbülü öttü ne bağ duydu ne bağbancı. Bir haftadır seyehatteydim. Bir çok yer dolaştım. Her gittiğim yerde türlü insanlar ile karşılaştım. Kimine selam verdim kimiyle tokalaştım. Aklımdan çıkarmaya çalıştım sizi, aslında başardım da. Ama ne çare eve dönüşüm sizi düşünmeye dönüşüm oldu. Her geçen gün kalbimde sebep olduğunuz acının sıkıntısı azalıyor. Bunun için ne kadar şükretsem azdır. Son namenize verdiğim cevap sizi hayli frenlemiş olmalı. Aslında sizinle berber kendimi de frenlemiştim. Aynen benim hissettiklerimi hissetmediğinizi ve beni sizi sevdiğim kadar sevmediğinizi artık iyice anlıyorum. Eğer bunlar yanlış ise üzülmeye ve pişman olmaya değecek bir şeylere sahibim demektir; kim bilebilir? Sizin beni ne kadar hatırladığınızı bilebilmek için son kuruşumu bile verebilirim. Ayrılığımızda beni teselli eden tek şey içimden gelen sizin sevgimi haketmediğinizi ve beş para etmeyecek bir kişi olduğunuzu söyleyen sestir. İşin doğrusu siz bunun aksini ispatlamadıkça ben bu sese iltifat edeceğim. Haksızmıyım bilmiyorum ama bunu ispatlayacağa da benzemiyorsunuz. Olsun siz beni unutsanızda, sevmesenizde ben sizi sevmeyeceğim belki ama unutmayacağım da. Vakit buldukça satırlara sizi yazacağım aslında size yazacağım lakin sizin bundan asla haberiniz olmayacak. Bir yanım sizinle bir yerlerde rastlaşmak istiyor öte yandan diğer yanım bunu reddediyor. Zira çağırsanız gelecek değilim. Acaba gelmelimiyim? Aman canım sanki çağıracakmışsınız gibi. Zaten çağırmıyorsunuz, çağırmayında. Yoksa çağırıyorsanızda çağrınız gururunuzun perdesine takılı kaldığından işitemiyormuyum? Görüyorsunuz değilmi nasıl bir düşünsel karmaşanın içinde bocalıyorum. Bocalayacağım tabii... Ben ilk defa size aşık olmuştum. Belki siz eski aşkınız zafer ile işi pişiriyorsunuz şimdi. Her neyse bu düşünce sizden beni nefret ettiriyor. Biliyormusunuz sevgi ve nefret çok kardeş duygular. Aralarında ancak çok ince bir zar var birbirlerinden birbirlerini ayıran. Galiba siz o zarı deldiniz. Kim bilir belki de bundan sonra bu yapraklara dökülecek olanlar size ait olan sevgiler olmayacak. Onun için arada bir zehirlenmiş sevgim yani nefretim de akarsa kusura bakma lütfen. Gerçi hep düşündüğüm bir şey var o da sizin talihli biri oluşunuz benden yana. Yerimde başkası olsa sizi incitirdi hiç acımadan. Bu da benim farkım. Kocaman bir burnum olduğunumu düşünüyorsunuz? Teşekkür ederim. 04:28.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
30-03-1975 Ne farkeder?
Merhabalar. Dediğim gibi merhabalar sayın siluet. Ne o şaşırmış gibi görünüyorsunuz? Haklısınız da.
Dört aydır kendimle kıyasıya muharebe ediyorum sizi yazmamak için. Sonunda şu an için muharip gazilik payesini almış bir aşık olarak neler yazmalıyım yada nasıl yazsam gönlümdeki sıkıntıyı akıtırım bilemiyorum. İyisimi aklımın estiği gibi yazayım. Aklımı meşgul etmediğiniz gün yok. Hiç harcanamayan bir para gibi size sahibim. Belkide hiç takamayıpta sahibi olduğum bir mücevher yahut nasıl anlatabilirim giymeyi geçin asılı durduğu dolabı dahi açamayıp aslında sahibi olduğum bir takım elbisem gibisiniz. Sizin zihnime düşmediğiniz gün zihniminde sizi inkar etmediği buluşma noktası yok. Gel deseniz kesinlikle gelmeyeceğim siz benimsiniz, benimsendiğiniz kadarıyla benim. Sizin maddi varlığınızı benimsemeyi bırakalı altı asır gibi devirdiğim altı kocaman ay oldu. Sizi istemiyorum ama sizsiz de bir günüm yok..Ben gerçek size aşığım ve o bende kaldı, hep de kalacak. Onu benden ayırmaya kuvvetiniz yetmeyecek hiç bir an. Gerçek olan siz yakut ve zümrüt kakmalı kutusunun içinde mütemadiyen her gün ziyaret edilecek ve gönlüm ile beraber benimle ebediyete ulaşacak. Bilmiyorum ebediyet benden ayırırmı seni gönlümün köşesi? Üstünüze alınmayın ama sahte ve süfli şeyi yani sizin bet yanınızı hayatımdan azlettim.Çünkü beni ancak sen anlarsın.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
30-03-1975 20:30
Kesmedi devam edeceğim. Ben doyumsuz biri değilim aslına bakarsanız. Elimdekiyle yetinmeyi ve mutlu olmayı çok iyi bilen biriyim. Ama ne çare hayatta bilemediğim bir kıymet varsa o da kendi kıymetimdir. Belki bir gün bunu da öğrenirim ama şu sıralar ondan da ziyadesiyle ihtiyaç duyupta arzuladığım şey bir başkası tarafından kıymetimin bilinmesi. Belki de içimden bir türlü kovamadığım şu sıkıntının sebebi sizden sonra kimsenin benim kıymetimi bilemeyeceğini yada gerçekten bilebilecek kimselerin varolmadığını düşünmemden ileri geliyor. Ağlamak istiyorum sağanak sağanak. Gözlerimden çağlayacak billurdan pınarlar yüreğimi pir-u pak edecekmiş gibi geliyor. Ne çare ki ağlayamıyorum. Bu bana Cenab-ı HAKK’ın verdiği bir ceza olsa gerek. Kundağındaki bir bebeğin masumiyetiyle seveceğim kıymetimi bilecek olanı. Hani bilirsiniz o bebeler bir an yanından ayrılsanız ağlarlar, bende ağlayacağım bir an ayrılsak. Ama ben bebek değilim. Bir bebeğe kıyasla çok daha çılgınca şeyler yapabilirim. Ağlayamayabilirim. Ömrümün vadesi dolupta bir bebek gibi kundaklandığımda, ancak o zaman ruhum hisseder ayrılığı sessizce ağlayabilirim.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
05-04-1975 23:55
Selam siluet. Bu gün birkaç işim olmasına karşın vurdum duymazlık içinde öğleye kadar yattım. Kahvaltı edip hiç bir yere uğramadan lokale gittim. Birkaç oyun yaparak bizim topal ihtiyar ile sohbet ettik. Akşam olunca eve gelip bir şeyler atıştırdıktan sonra yine soluğu lokalde aldım. Hemşerim cemil ile şuradan buradan konuşurken laf evliliğe geldi. Kısaca sizi anlattım ona ve bana yaptıklarınıza ayrıca sizi nasıl sevdiğime filan değindim. Sana toruldan bizim oralardan birini bakalım dedi ve içtenlikle dinledi cemil. Bilmem belki de ben çok içten anlatmıştım. Bana hak verdi en az size verdiği kadar. Sonra birkaç oyun daha oynadık ve şimdi evimdeyim. Anneme fırında gördüğüm kızdan bahis edip bu işi bitirmesini söyledim. Bu kız çok hoş bir kız güzelde bilakis. Beni mutlu edebileceğini sezdim dudaklarında kurabiye kırıntıları olan bu kızın. Sizden çok daha güzel ve temiz biri. Sadece dudaklarına bakmanız ile hayvansal çekimine girip titremeye başlamanız işten bile değil. Buna rağmen bu gün bir çok defa aklıma geldiniz. Doğum günümde beni hatırlamanızı ummakla geçiriyorum zamanımı şu aralar. Büyük ihtimal ile elinizi taşın altına sokmayacaksınız yine. Ama görün ben sizi eninde sonunda unutmayı başaracağım. Bilemem Cenab-ı HAKK nasip ederse fırıncının kızıyla bir ömür mutlu olacağım. O dünyalar güzeline sahip olmakla sizden de en güzel intikamı alacağım. Eğer fırıncı güzeliyle yollarımız ayrıysa hiç bıkmadan yine deneyeceğim sizden intikam alarak sizi unutmanın en güzel yolunu bulmayı. Arayacak ve hiç durmayacağım kalbim durana değin. Attığınız cimciğin acısı hiç çıkmayacak popomdan. Bende yaptıklarınızın eseri olan hazımsızlığımdan kutulacağım. Ve tüm dünyaya bütün halimle anlatacağım her biçimde haykıracak 24 saat canlı yayın yapacağım dramatik hikayemizin nihayete erdiğini.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
06-04-1975 21:25
Merhaba siluet. Bilmem nasılsınız ama durun tahmin edeyim mutlu olduğunuzu sanmıyorum. O kadar egoist kaç insan olabilir yeryüzünde kendi yıktığı enkazın üzerinde uyuyabilecek? Vicdan azabıyla pençeleştiğinizi bilmem size mutlu olmayı çok gördüğüm anlamına gelmiyor. Zira siz başkasına yer bırakmamacasına mutluluğu kendinize çok görüyor ve sizde saadeti arayanlaraysa onu zehrediyorsunuz. Sizi tatmin edebilecek birinin bu dünyada varolmadığını düşünüyorum. Şunu bilmelisiniz yaşadığınız her süfli tatminde mesut olduğunuzu sanıp kendinizi aldatacaksınız. Benliğinizi, iradenizi belki bir nebze kandırabilirsiniz zaman zaman ama ruhunuz asla tatmin ve huzur ile tanışmayacak. Bu arada biliyormusunuz annem dün fırında gördüğüm kızın yanına gidip tanışmış, kısmet. Size bunları neden mi yazıyorum? Kıskanmayacağınızı biliyorum. Çünkü siz Dünya yüzünde sevdiğini kıskanmayan ikinci türsünüz.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
12-06-1975 22:33
Selamlar yine yazıyorum. Geçen akşam üzeri size rastladım. Kardeşiniz ile beraber yürüyordunuz. Başınız iç dünyanızın halini betimlercesine önünüzdeydi. Ben ise başınızı kaldırmanızdan korkarcasına yüklendim gaz pedalına hemen arkanızdaki viraja rağmen. Sizden uzaklaştığımda o yönden neden geldiğinizi düşünmeye başlamıştım. Günlerden çarşambaydı ve salı pazarı cihetinden geliyordunuz. Aslında daha değişik şeylerden bahsetmek istiyorum şu an mesela gerçekten sevmiş ve değer vermiş olmamdan. Sizi tanıdığım günden itibaren hayatıma bir yön belirlemiş ve varlığınızı da pusulamın kuzeyine yani sıfır noktasına koymuştum. Şaşırmamak için rotamı hep size çevirmiştim. Sizden başka hiçbir yolu ve yönü olmayan bir kalp edinmiştim. Bu zarfta sadece sizinle ilgilendim. Görüşmediğimiz günlerde dahil tanıştığımız günden şu ana değin aramıza hiç kimseyi sokmadım. Yasemin meselesi varlığınızdan önce bitmiş ve aslında aynı günün sonunda pişman olduğum bir kaçamaktı. O gün liladaki soğukluğunuzun nedenini bana açmalıydınız ben bunun nedenini anlamlandıramamıştım. Nereden bilebilirdim o kal..ğın o gün lilaya geldiğini? Beni yargılamadan infaz ettiniz. Ben sizi hiç aldatmamıştım. Siz kolay olanı seçtiniz. Bence bu konuda benden misliyle suçlusunuz. Bu yüzden kahrolası gururunuz ile başınız önününüzde gezin hep. Beni anlama ve dinleme gereği duymadığınız gibi lilaya o f....eyle geldiğim iftirasını attınız. Bu da yetmedi iftiranızda ısrar ettiniz. Yazıklar olsun size ne yaptım ben bunları hak edecek kadar? Size kızdığımdan daha çok kendime kızıyorum. Ben at gözlükleriyle bağlanmış ölesiye aşık olmuşken sizin ne benim aşkıma ne kendi aşkınıza inancınız yokmuş. Aslında şu ana değin bu yazdıklarımdan haberdar olmamanızı istiyordum ama hakkınızda neler düşündüğümü tam olarak anlamanızı sağlayacağını umarak birer kopyasını çıkartıp size ulaştıracağım. Ve bir daha hakkınızda hiçbir şekilde kesinlikle yazmayacağım. Bilmiyorum size bunları yazarak pardon göndererek insafsızlıkmı ediyorum? Ama şunu bilin ki siz bana hiç insaf etmediniz.
Sevemeden, Eremeden, Veremeden, İstemeden, Mahvettiniz...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.