- 1400 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Beden Dili
Beden dili duygu ve düşüncelerimizin dışarıya yansıması. Ve tüm insanlar bu dili kullanıyor. Duygu ve düşüncelerimizi her zaman doğru iletişimde bulunacak kadar belli edemeyiz. Kimi insan içinde sakladıklarını dışarıya farklı bir şekilde aksettirir. Bunun nedeni içinde yaşadığı toplumun bireylerinin değer yargıları, kuralları, yaptırımları, beğenileridir. Bu yüzden birçok insan, diğer insanların benimsediği "desinler", "demesinler" mantığı gereği kendisini bir maske ile gizler.
Yapılan araştırmalar sonucu istemsiz ve istemli olmak üzere iki ayrı tür beden dili olduğu ortaya çıkmış. İnsanın bir şeyler anlatırken ellerini, kollarını, kaşlarını, göz kapaklarını, ağzını ve vücudunu farklı şekillerde hareket ettirmesine istemsiz beden dili denmiş. İnsanın bir yandan konuşurken, diğer yandan da karşısındakileri etkileyebilmek için bilinçli olarak bedenini kullanması da istemli olan.
Beden dili daha çok genetik eğilimler ile yönleniyor. Gözleri görmeyen ve dolayısıyla gülümseyen birini görmemiş bir çocuğun gülümsemesi gibi. Çevrenin etkileri ile ortaya çıkan davranışlar da olduğu söyleniyor. Beden dilini iyi kullanmak için insanlara çeşitli tüyolar veriliyor.
Beden dili konusunda çok ilginç bilgilere rastlamak mümkün. En ilginci de Darwinistlerin, evrim teorisini insanlara telkinleri çerçevesinde insanın evrimi, dilin evrimi, kültürün evrimi gibi iddialarına dayanak sağlaması için ileri sürdükleri görüşler. İnsanların tarih öncesi devirlerde çeşitli sesler ve hareketlerle iletişim sağladıkları, evrim sürecinde seslerin hecelere, sözcüklere, cümlelere ve sonunda da dillere dönüştüğü, hareketlerin ise iletişim açısından zamanla daha az farkedilen bir konuma geldiği aldatmacası.
Görülüyor ki evrim teorisyenlerinin el atmadıkları alan yok. Yarı insan yarı hayvan görünümlü, mağarada yaşayan, garip homurtular çıkaran, konuşamayan vahşi taş devri insanı hiç yaşamadı. Evrimin iddialarının aksine insan, var olduğu günden bu yana insandı. Bu, evrim teorisinin ilkelden gelişmişe bir evrim süreci yaşandığı yalanının bir parçası. Amaç da materyalist felsefeye dayanak sağlamak ve her şeyin bir Yaratıcı olmadan tesadüfler sonucu meydana geldiğini insanlara telkin etmek.
Toplumdaki Ortak Beden Dili
Toplumda beden dilinin nasıl kullanılacağına dair sayısız kural var. Bu kuralların dışına kolay kolay çıkılmaz. Din samimiyet, doğallık ve içtenliktir; müminler de samimi ve doğal insanlardır. Ancak büyük kentlerde din dışı, samimiyetten uzak, çoğunluğun karakterinin adeta bir parçası olmuş, yapay tavırlarla kendini gösteren ortak bir beden dili oluşmuş.
Allah’ı gereğince takdir edemeyen kişiler, yalnızca Allah’tan korkup sakınan müminlerin aksine sürekli korku, endişe, güvensizlik ve kişilik bozukluğu içindedirler. Toplumda küçük düşmek, ezilmek, dikkate alınmamak gibi endişeler yaşamlarının en önemli sorunudur. Bu zaaflarını gizlemek amacıyla da, "en iyi savunma saldırıdır" mantığına uygun davranışlar sergilerler.
Bu kişiler yapmacık davranışları, mimikleri, samimiyetsiz bakışlarıyla kendilerini hemen deşifre ederler. Tek kelime etmeden mesaj verir, ilgi çekecek davranışlarda bulunur, çoğu zaman gösteriş yaparlar.
Konuşarak değil de, bakış ve davranışlarla duygularını açığa vurmalarının nedeni, hissettiklerini açıkça ifade etmeyi kendilerine yedirememeleridir. Sinirlendiklerinde, bozulduklarında, kıskandıklarında sözle dile getirmez, ‘trip’ yaparlar. Kapı çarpma, sinirli bakış atma, cevap vermeme, sesini kısarak dişlerinin arasından konuşma, ortamı aniden terk etme gibi imalı anlatımları tercih ederler.
Bu basit kişiler üstünlük elde etmek için, karşı tarafı ezmenin zorunlu olduğunu, ancak bu şekilde yükselebileceklerini zannederler. Karşısındaki insanı ‘adam yerine koymamak’ çok sık görülen davranışlarındandır.
İlgisizlik, yaşamın her safhasında büyük bir özenle uygulanır. Bu kimseler için selam verilen kişi olmak oldukça önemlidir. Karşılarındaki insan selam vermeden kendileri selam vermezler. Bazı durumlarda verilen selamı da duymazdan gelir, bunun bir aşağılama yöntemi olduğunu düşünürler. Oysa inanan insan için selam vermek çok önemli bir ahlâk özelliğidir.
Kimi de bulunduğu ortamda aykırı tavırlarla herkesten farklı görünmeye çalışır, neşeli ortamlarda ciddidir fazla konuşmaz, kimsenin sevmediği müziği sever gibi yapar; kısacası ‘cool’ takılır. Ya da olaylara bazen normalden fazla tepki verir bazen de aşırı tepkisiz davranır. Değişik durur, farklı oturur, mimiklerinde ve el kol hareketlerinde abartılıdır; bu davranışların tümü ilgi çekmeye yöneliktir. Ve her biri, mesaj vermek, ilgi çekmek, gösteriş yapmak, çıkar gözetmek gibi belli amaçlara yöneliktir.
Amaç insanların beğenisini kazanmak olduğu için giysileri, mesleği hatta okuduğu kitap bile en popüler olandır. Her konuda tercih Allah’ın rızası değil, en özenilen, en kıskanılan kişi olmaktır. Onlar bunun için çalışırlar.
Bu kişiler farklı ve özel bir ilgi görebilmek için, zaten ‘tiyatro sahnesi’ olarak adlandırdıkları dünya hayatında sürekli rol yapar, perdeleri hiç kapanmayan bir oyun oynarlar. Bu oyunun senaryosu topluma aittir. Her davranış toplumun koyduğu ölçülere göredir.
Müminin Beden Dili
Mümin doğal, içten ve samimidir. Mümin attığı adımı Rabb’i için, O’nun adıyla atar, O’nun hoşnutluğunu gözetir ve O’nun adıyla hareket eder. Bedüzzaman’ın ifadesiyle Bismillah kelimesi; "şu mübarek kelime, İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisan-ı hâl ile vird-i zebânıdır." Bismillah tüm yaratılmışların beden dilidir, sık sık tekrar ettikleri sözdür. Her canlı, beden dili ile ile “Bismillâh” der.
Şöyle tefekkür eder Bediüzzaman: "Evet, bu kelime öyle mübarek bir definedir ki: Senin nihayetsiz aczin ve fakrın (muhtaçlığın), seni nihayetsiz kudrete, rahmete raptedip (bağlayıp) Kadîr-i Rahîm’in dergâhında aczi, fakrı en makbul bir şefaatçi yapar. Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki: Askere kaydolur. Devlet namına hareket eder. Hiçbir kimseden pervâsı (korkup-çekinmesi) kalmaz. Kanun namına, devlet namına der, her işi yapar, her şeye karşı dayanır. Her bir nebat (bitki) ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları, Bismillah der. Sert olan taş ve toprağı deler geçer. Allah namına, Rahman namına der, her şey ona musahhar (esir) olur. " (Risale-i Nur, Sözler 1. söz)
İnanan insan duruma, ortama ve koşullara göre tavır belirlemez, davranışlarını değiştirmez. Adımı attıran Allah’tır. O adımını Allah yolunda atar, dünya hayatına, şeytanın yoluna değil. Nutku verip konuşturan Allah’tır; konuşurken Allah’ı anar. İlmi Allah verir; Allah rızası için kullanır. Bilir ki, kullanmadığı gücü, nutku, ilmi için organları şahitlik edecektir.
Kaynak : www.haberhilal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.