- 709 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
3 dünya savaşına doğru
3 DÜNYA SAVAŞINA DOĞRU
Antagonist sınıflı toplumlarda savaşlar kaçınılmazdır. Egemenler ,kendi sınıf çıkarlarını korumak ve sömürülerini devam ettirmek; emekçi sınıflar ise, savaşın olmadığı bir toplum kurmak için savaşırlar.O nedenle ezen sınıfların savaşı haksız , ezilenlerinki ise haklı savaşlardır. Yani bütün karşı devrimci savaşlar haksız; bütün devrimci savaşlar ise haklı savaşlardır.Devrimciler, Haklı savaşlarıyla; savaşı yönetme stratejilerini inceleyip öğrenerek nihai olarak savaşı ortadan kaldırmayı hedeflemektir.
Öğrenmek için okumak,okunanı pratikte sınamak gerekiyor, çünkü öğrendiklerimizi pratik içinde sınarsak gerçek anlamda öğrenmiş oluruz. Öğrenmek için nasıl bir yol ve yöntem izlemeliyiz? Birincisi; karşı devrimcilerin ve kendimizin ayrıntılı tahlilini yapmalıyız. İkincisi; karşı devrimcilerin izleyeceği saldırıların ayrıntılarını inceleyerek taktiklerimizi ona göre belirleyerek,karşı devrimin yarattığı gündemin peşine değil, ülkenin gerçek gündemini doğru saptamalıyız Mücadelede doğru mevzilenmek için elde edilen bilgileri doğru yorumlamak, ayrıntılı inceleme yapmak ve doğru kararlar almak, devrimcileri başarıya götürür. Önder kadrolar, mücadelenin içeriklerini bilmeli, cesur ve bilinçli olmalıdırlar.
Kapitalist-emperyalist siyasetin özü dünya hakimiyetidir ve hakimiyet ancak savaşlarla sürdürülebilir. Savaşla ilgili önümüzdeki sürece ilişkin durum; ya savaşlar devrimlere yol açar, ya da devrimler savaşları önler. Bu genel marksist tanımlama günümüzde de geçerli. Olgular ise savaş etkenlerinin ağır bastığını gösteriyor.
ABD, ekonomisini askerileştirdiği için, savaş dışında başka bir seçeneği yok ve ABD dünya gericiliğinin en saldırgan merkezidir ve sürekli savaşlar üreten ölümcül bir makinaya dönüşmüştür ve faşizmin bugünkü merkezidir. ABD’nin ikinci dünya savaşından beri süre gelen saldırı ve işgal politikaları, Beyaz Saray’da oturanların iradesinde olmayıp,emperyalizmin karakterindendir. Emperyalizm karakteri gereği durmaksızın hegemonya peşinde koşar. Bu nedenle ABD, dünya halklarının da baş düşmanıdır.
Amerika,onbinlerce askeriyle dünyanın 715 noktasında asker bulunduruyor. 153 ülkede ise askeri üsler şeklinde konumlanmış.Yerel ve bölgesel savaşlarla etki alanını durmadan genişleterek kendisi için yeni alanlar açmaya çalışıyor.Bu yy’ın en önemli gerçeklerinden biri saldırı,ayrışma ve çatışmalardır.Özellikle ABD’nin son 20 yıllık pratiği Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve Afrika’da izlediği saldırı, işgal ve yağma politikası bu teori doğrulamaktadır.ABD,dünyada büyüyen son global krize karşı, çözümü olarak ekonomisinin büyük bir kısmını savaş ekonomisine yönlendirmiştir.. Bu nedenle olağan üstü bir silah üretimi ve ticareti yapmaktadır.Dünyayı uydularla, okyanusları denizaltılarıyla sürekli kontrol altında tutuyor.
Mao Zedung 1970 lerde şöyle diyordu;“Devletler bağımsızlık, milletler kurtuluş, halklar devrim istiyor” Bu slogan bugün de geçerlidir. Bir yandan başını ABD’nin çektiği saldırgan emperyalist devletler, diğer yanda her an emperyalizmin saldırı, talan ve yıkım tehlikesiyle yüz yüze olan ezilen mazlum dünya devletleri. Irak, Afgan ve Libya’nın mazlum halkları bu mücadelede örnek halklardır. Tunus ve Mısır’la başlayan Ortadoğu ve Afrika’ya yayılarak devam eden halk hareketleri, çelişmeler derinleştikçe kurtuluş savaşlarına kaçınılmaz olarak dönüşeceklerdir.Bütün bu işgal altındaki ülkelerdeki anti emperyalist,anti faşist ve anti feodal mücadeleler,Milli Demokratik Devrim ve giderek sosyalizmin zaferi için elverişli koşulları mutlaka yaratacaktır.
Savaşa Karşı Halkların Birleşik Cephesi,
Yeni bir dünya savaşı cephesi şekilleniyor. Başını Amerikan emperyalizminin çektiği saldırgan savaş cephesi, diğer taraftanda,başını Çin ve Rusya’nın çektiği Avrasya cephesi. ABD’nin, proaktif ve aktif savaş tehdidi bütün dünyayı hedef alıyor.Ancak Amerika aslında bugünden yenilmiştir. Yine tarihten ögreniyoruz, yenilmez denilen bütün ordular yenilmiştir.Büyük-Britanya, imparatorluğu.yenilmekten kurtulamaıştır.Asla yenilmez denilen Napolyon yenilmiştir.Wilhelm’in ordusuna da yenilmez deniliyordu. Fransızlar,İngilizler ve Ruslara yenildi. Hitler Almanya’sı;Sovyetler Birliği’ne yenildi.Amerika yenilecek.Çünkü bütün eyaletler yoksulluk içinde ve patlamaya hazır birer bomba gibi...
ABD’nin dünya halklarına yönelik saldırı ve işgalleri haksız, halkların kendilerini savunmak için yürüttükleri savaşlar ise haklı savaşlardır.O nedenle ABD, İşgal ettiği bütün ülkelerde direnişlerle karşılaşıyor.Yürüttükleri savaşın ’’haçlı seferi’’ olduğunu ilan etmeleri, bütün özgürlükçü halkları hızla Amerika’nın düşmanı yapıyor,ezilen dünya halkları Amerikan işbirlikçiliğini ve uşaklığını nefretle kınıyorlar ,ona karşı olanlar ise, sevgi ve saygınlık kazanıyor.Haksız bir savaş yürüten Amerikan askerinin ilham alabilecekleri,gurur duyabilecekleri hiç bir amaçları yok. ABD’ye karşı vatanlarını savunanlarda bir amaç vardır ve onlar bağımsızlıkları için savaşıyorlar.Çin, Rusya, Hindistan bloku,ABD’nin saldırganlığına karşı derin bir blok oluşturmaktadırlar,bu blok şimdilik dünya halkaları lehinedir.Almanya iç dinamiklerden hareketle ABD’ye direnecektir.Toplamda Kapitalist-emperyalist sistemde, ABD eksenli yaşanan kriz dünya halklarının çıkarınadır ve ABD, Dünyanın yarısını karşısına almıştır.Genişleyen savaş cephesi ve jeostratejik konumu nedeniyle dünyanın bir çok bölgesini yeterince denetleyemiyor.
Türkiye’de devrimci durum ve sınıfların mevzilenişi:
Temel itici güç,işçi sınıfı ve köylülük,şehir küçük burjuvazi,öğrenci gençlik ve yabancı sermayenin yok olmanın eşiğine getirdiği, iflasa ve işsizliğe sürüklediği şehir esnafında da geniş bir Amerikan karşıtlığı oluşmuştur.Türkiye’de, Türk,Kürt ve çeşitli milliyetlerden emekçiler ABD ye ve işbirlikçileri TÜSİAD’a karşı direneceklerdir,bunun dışında başka seçenekleri bulunmamaktadır,ya yok olacaklar,ya da direnerek kendilerini var edecekler.Çok cılız olan milli burjuvazi şimdilik,emperyalizmle uzlaşmış ve işbirliğine girmiş gibi gözüküyor. Milli burjuvaziyi; köylük bölgelerde orta ve zengin köylüler, şehirlerde TÜSİAD’ ın dışında kalan ve ayağı Türkiye topraklarına basan işveren kesimi ve KOBİ’ler ile burjuva aydınların önemli bir kesimi temsil ediyor.Devrimci mücadele geliştiğinde bu sınıfın önemli bir kesimi devrimden yana tavır takınacaktır.Emperyalist burjuvazinin acenteliğini yapan komprador burjuvazi ,Türkiye-Kuzey Kürdistan’ında da ABD ile işbirliği içinde olan feodalizmin ayrılıkçı kanadı,emperyalizmle işbirliği içindedirler Bunlar toplamda ihanet cephesini oluşturuyorlar.
Çelişmeler süreç içerisinde derinleştikçe ve mücadelenin kızışmasıyla bir taraftan halkların devrimci cephesi, diğer tarafta ABD,AKP, MHP, ve diğer faşist partilerin yer alacağı karşı devrim cephesi çok daha net ortaya çıkacaktır.Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarıyla karşı devrim cephesi arasındaki bu stratejik saflaşma gelip geçici değil, uzun vadelidir. AKP, gibi karşıdevrim saflarında saf tutmuş partilerde bile bölünmelerin yaşanılması kaçınılmazdır. Devrimcilerin önündeki en önemli temel görev,anti emperyalist,anti faşist ve anti feodal devrimci milli birleşik cephe kurmaktır.Bu cephenin görevi,emperyalizmi ve onun işbirlikçilerini ülke topraklarından atmak için büyük kuvvetleri seferber etmektir.
Erdoğan Ateşin
19.05.2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.