KÜTAHYA ŞEHİDİNİ UĞURLARKEN - 1
17 Mayıs 2012 Perşembe günü Gavurdağlarında (Amonoslarda) teröristlerin açtığı ateş sonucu üç kahraman evladımızı şehit vermiştik.Kadere bakın ki memleketimin topraklarını korumak için bir kısım vatan evladı benim memleketimde görev yaparlarken,bende Kütahyalı genç şehidimizin memleketinde görev yapıyordum.Bugün gençliğinin baharında şehit olan Ahmet (TARIM) teğmenimizin cenaze merasimindeydim.Yaklaşık üç saat süren merasim boyunca yaşadığım duyguları sizinle paylaşmak istedim.
İkindi namazı vakti Yıldırım Beyazıd Han’ın yaptırdığı Kütahya Ulu camiinde kahraman bir vatan evladının huzurunda son görevimizi ifa etmek için toplandık.Ulu camii din görevlileri güzel kıraatleriyle Kur’an-ı Kerimden sureler okuyordu.Cenazenin hemen önünde şehidin yakınları olmak üzere onlarca rütbeli askeri personel ve halkımız sessiz bir bekleyiş içerisindeydi.Yerel ve ulusal basın ara ara çekimler yapıp resimler çekiyorlardı.Belliki şehidimin son anlarına şahit oldukları bu anları tüm ulusumuzla paylaşmak,acılarına ortak olmak istiyorlardı.Bir ara dedesi olduğunu söyledikleri sakallı yaşlı bir amca hıçkırarak albayraklara sarılı şehit torununun tabutuna sarıldı.Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.Daha sonra da tabutun önünde duran resmini öptü yiğit torununun.İnsanlar bu sahne karşısında oldukça duygulandılar tıpkı benim gibi.Genç ve yakışıklı jandarma teğmenimizin tabutu etrafında Cumhurbaşkanı,Başbakanlık,Milli Savunma Bakanlığı,Genkur,Jnd.Genel K.lığı başta olmak üzere onlarca çelenk göze çarpıyordu.Bayanlar bir kenarda bekleşiyorlar onlardan da hıçkırıklı ağıtlar yükseliyordu.Askeri bir görevli genç şehidimizin resmini kalplerimizin tam da üstüne takmamız için resimlerini dağıttı.Siyah beyaz bu resim sanki genç teğmenimizin hayatını anlatan siyah beyaz bir film karesi gibiydi.Hafif yağan bir bahar yağmuru altında,çınar ağaçlarının altında herkes sessizce okunan Kur’an-ı Kerimi dinliyordu,kimbilir içlerinde ne acı düşüncelere dalarak. Genç teğmenimizin babası Azot sitesinde şöförlük yaparak evlatlarını geçindirmeye çalışmış ve on yıl önce vefat etmişti.Duyduğumuza göre Kütahya şehitliğine değil de babasının yanı başına gömülmeyi vasiyyet etmişti.Yıllardır gurbeti yaşayan bir evlat olarak belki de babasına karşı duyduğu özlemi böylelikle giderebilecekti.Oysa seçtiği meslek gurbetin ta kendisiydi.Kütahya dan Alanya ya,Alanya dan,İzmir’e,İzmirden Hatay’a kısacık ömründe ne gurbeler yaşamıştı Ahmet teğmenim.Ve daha mesleğinin daha üçüncü yılındaydı.Kimbilir meslek hayatı boyunca ne gurbetler yaşayacaktı bu vatanın kutsal topraklarında.Ve bir Mayıs ayında gurbeti sona erdirdi serseri kurşunlar,Ahmet teğmenimi babasının yanıbaşında ebedi ikamete mecbur eyledi.Babasının vatana emanet ettiği yiğit evladı şu an musalla taşında tam da karşımızda duruyordu.Babasının ölümünden sonra Alanya ya göç etmişlerdi.Orada abisinin yanına taşındılar.Hayat devam ediyordu çünkü.
Selçuk üniveristesinde okumuş akabinde hayata bir an önce atılmak için sözleşmeli subay olarak silahlı Kuvvetlerin saflarına katılmıştı.2009-S-5 sicil numarasıyla jandarma teğmen olarak Silahlı Kuvvetlerdeki onurlu görevine başlamıştı.Bu arada geçen yıl müsatkbel eşi Neslihan hanımla evlenmişti.Şehadeti sırasında eşi Neslihan hanımın dört aylık hamile olduğu söyleniyordu.Yani arkada iki can,yaşlı bir ana ve bir o kadar da yakınını bırakmıştı.Yaklaşık beş ay sonra doğacak çocuğu yetim doğacaktı şehit teğmenimin.Cenaze namazı öncesi görevlinin Merhum Mehmet Akiften aktardığı "Ey şehid oğlu şehid isteme benden makber,sana ağuşunu açmış duruyor peygamber" nidaları şehidimize olan duygularımızı daha da kabarttı.Yakınlarına şu manaya gelen sözleri aktarıyordu görevli" üzülün aranızdan ayrıldı,sevinin şehitler kervanına katıldı."Ve kısa bir konuşmanın ardından şehidimize hakkınızı helal edermisiniz diye üç defa tekrarladı.Kalabalık cemaat yüksek perdeden "helal olsuuun" diye bağrıştık.Ahmet teğmenim gibi genç yaşta bu vatan topraklarında bir tohum gibi toprağa düşmüş şehidime helalliğin lafımı olurdu.Haklarımız helal olsun ne demekti,binlerce kez helal olsundu hakkımız varsa!Yoksa Ahmet teğmenimin bizlerde hakkı olmasındı,bizler laylay lom gezerken o vatanı için şehit düşmüştü!Ahmet teğmenim eğer şu an yaşıyor olsaydı benim canım bu vatana helal olsun,feda olsun diye binlerce defa söylerdi inanın.Çünkü bu göreve girerken canını vatana kurban edeceğini bilecek kadar eğitimliydi.Eşi Neslihan hanım bir şehid hanımı olacak kadar bilinçliydi,Ya daha doğmamış bebeye ne demeliydi inanın onu bende bilemiyorum !
(devamı gelecek..)
YORUMLAR
Her cenaze namazında imam soruyor. Nasıl bilirsiniz diye. iyi biliriz nidaları cemaatten. Hakkınızı helal ediyormusunuz diye sorulur. Helal olsun sesleri. Canını bu vatan için vermiş olan bu gencecik vatan evladına niye sormaz imam bu cemaate hakkını helal ediyormusun diye. Bu cemaati oluşturan halka beni nasıl tanırsınız diye imam şehit adına sormaz. Soramaz çünkü o cemaatın söyleyecek hiç sözü yoktur. Bellemişlerdir şehitler ölmez vatan bölünmez lafını. Bu gencecik bedenlerin yok oluşuna seyirci kalanlara sönen ocaklar olmaması için tetbir almayanlara,yataklarında rahat uyuyanların duyarsızlığına vatanı siyasetlerine alet edenlere sorumluluklarını yerine getirmeyenlere şehitlerimiz haklarını helal etmiyorlar. Susan ,sesleri çıkmayan bu halkıda iyi bilmiyorlar. Sen cennetinde rahat ol teğmenim. Bu gidişle Allah yar ve yardımcımız olur inşallah.
Kardeşim, aynı şehit cenazesinde bende bulundum bugün maalesef. Maalesef diyorum, çünkü bu tür sahnelere ne kalp dayanır ne de yürek. Orada şehidimizin annesinin ve küçük yeğeninin haykırışlarını görüp te gözlerinden yaş damlamayan kaldı mı bilmiyorum. Daha gencecik yaşta hain bir kurşunla yaşamına son verilen nice askerlerimiz oldu bugüne kadar. hepsi de Ahmet teğmen gibi gelecekten beklentileri olan, vatan aşkıyla yanıp tutuşan askerler veya güvenlik güçleri mensubuydular. Askere kurşun sıkan kahpeleri yüce Mevlam kahretsin işaallah. Bu nadide paylaşımınla bize şehitlik makamının ulviyetini bir kez daha hatırlattın değerli dostum. tebrik ediyorum seni.