- 6663 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
PERGAMON ALTARI; BERGAMA ZEUS SUNAĞI
PERGAMON ALTARI;
BERGAMA ZEUS SUNAĞI,
________________________
(Bergama Akropolisi’nden sökülüp Berlin Müzesi’ne kaçırılan Muhteşem bir Anadolu Yapıtı )
BERLİN PERGAMON MÜZESİ: Adını Bergama antik kentinden alan Pergamon Müzesi, ilk defa 1830 da açılmış, sonradan getirilen eserler sığmayınca 1930 da genişletilip restore edildikten sonra tekrar açılmıştır.
Pergamon Müzesi, Berlin’de Müze adası diye adlandırılan yerde bulunmaktadır. Bu müze Pergamon Zeus sunağı yanında, Milet Pazar kapısını, Sümer, Asur, ve Pers medeniyetlerinden de bir çok değerli eseri bünyesinde bulundurmaktadır.Getirilenler, orijinal büyüklük ve şekliyle aslına uygun olarak burada yeniden kurulmuşlardır.Müze girişinde ücretsiz olarak temin edilebilecek kulaklıklı teyplerle gezi sırasında, Türkçe dahil her dilde faydalı bilgiler edinmek mümkündür. Müzede sergilenen bütün eserler numaralanmış olduğundan bir eserin önüne gelindiğinde, eserin üzerindeki numaranın, teybin üzerindeki numaratörden tuşlanması kafidir. O eser hakkındaki faydalı bilgiler anında kendi ana dilinizde kulağınızda çınlamaya başlar.
BERGAMA KRALLIĞI : Bergama Krallığı M.Ö. 3.yy.da Büyük İskender’in ölümünden sonra,onun Yunanistan’dan Hindistan’a kadar uzanan büyük mirasının generalleri arasında paylaşılma savaşları sonunda kurulmuş ve bundan sonraki 150 yıl boyunca Helenistik kültürün en önemli merkezlerinden biri olmuştur. İlk görkemli yapılar, kral unvanını ilk defa kullanmağa başlayan I. Attalos zamanında yapılmış ve krallığın sınırları Marmara denizi kıyılarına kadar kadar ulaşmıştır. Bergama’nın en parlak devri ise I.Attalos’un oğlu II.Eumenos ( M.Ö. 197.159 ) Roma yanlı akıllı devlet politikalarıyla Bergama Krallığını Helenistik dönemin en güçlü devletlerinden biri haline getirmiş ve akropolisteki en güzel yapılar da bu dönemde yapılmıştır. Kentte 200 bin rulo yazma yapıtın bulunduğu bir kütüphane vardı. Krallık M.Ö. 133 de Roma’ya , .M.Ö.Roma’nın Asya ( Asia ) eyaletine bağlandı.Bu kütüphanedeki bütün eserler Antonius tarafından M.Ö. 41 de Kleopatra’ya armağan edilmek üzere Mısıra kaçırıldı. M.Ö. 2.yy.da Mısırlılar Papirus satışını durdurunca, Bergamalılar keçi derisinden yazı malzemesi üretmeye başladılar.Parşömen keçi derisinden anlamında Yunanca Pergamene ve Latince Pergamena sözcüklerinden türemiştir.Roma döneminde de önemini koruyan kent, Hıristiyanlıktan sonra bir piskoposluk merkezi olmuştur.
Bu gün müzenin en fazla ziyaretçi çeken eseri, 120 m uzunluğundaki kabartmalarıyla PERGAMONALTAR (Zeus Sunağı ) dır.
Bergama kralı II. Eumenos (M.Ö. 197 - 159 ) döneminde, prestij ve tapınma amaçlı mermerden inşa edilen bu muhteşem sunak, sanat değeri emsalsiz heykel duvar kaplamalarıyla antik çağdan kalan anıtsal mimari yapılar arasında çok önemli bir yere sahiptir.
İnşa edilen bu sunak aslında bir zafer anıtıdır. Bergama krallarının Galatlara karşı M.Ö. 165- 156 yılları arasında kazandıkları zaferleri ölümsüzleştirmek için yapılmış ve Baş tanrı Zeus ile onun savaş ve akıl tanrıçası sevgili kızı Athena’ya adanmıştır.
GALATLAR ( KELTLER ):M.Ö 4 yy.da Fransa üzerinden Balkanlara göç eden bu Barbar kavim, M.Ö. 277 de Anadolu’ya saldırdı ve bütün Batı Anadolu kentlerine korkulu günler yaşattıktan sonra, Ankara yöresinde kendi adlarını verdikleri Galatya’ya yerleşti.Galatlar kent yaşamını pek sevmeyen, gaddar ama alçak gönüllü göçebe bir kavimdi.Yüncülük, çadır dokumacılığı ve içki yapımıyla ünlüydüler.Özellikle et kurutma işinde rakipsizdiler.Yaptıkları kendilerine özgü çok lezzetli ekmek türüne GALAT EKMEĞİ adı verilmişti.
Sunağı çevreleyen harikulade kabartmalarda tanrılarla devlerin savaşları konu edilmiştir. Bu kabartmalar sanki Yunan mitolojisindeki devlerin ve tanrıların bir resmi geçididir. Bu kabartmalarda yıldırımlar yağdıran baş tanrı Zeus’un yanında, hayvan ve avcıların tanrısı Artemis’i, denizler tanrısı Poseidon’u, hatta devlerle çarpışmayı göze alan güzellik ve aşk tanrıçası Aforodit’i bile görebilirsiniz.120 m uzunluğunda 1.20 m yüksekliğinde bu kabartmalarda tanrılar ve devler, mitolojideki bütün özellikleri taşımaktadır.Sakallı , yılan bacaklı ya da kanatlı ellerinde ellerinde taş ve soplar bulunan son derece vahşi ve saldırgan devlerle, okları, yayları, baltaları,aslan, kartal ve köpekleri ile Tanrılar, kıyasıya savaşmaktadırlar. Kazanan tanrılar Bergamalıları, kaybeden devler ise düşman Galatları simgelemektedir. ( Merdiven, ön ve yanlarındaki frizleri 2.30 metre yüksekliğindedir.
Helenistik heykelin en tipik özellikleri olan, kıvrılıp bükülen vücutları, acı hüzün ve keder gibi duyguları ifade eden tutkulu yüz ifadeleriyle başta Zeus olmak üzere hemen hemen bütün yunan tanrıları bu heykel frizinde yer almaktadır.
Sunağın içindeki kabartmalarda ise Bergama’nın efsanevi kurucusu Telephos’un yaşam öyküsü anlatılmaktadır.
Hristiyanlığın ilk devresinde ve Bizans devrinde bu büyük eser önemini yitirerek taşları kent duvarının tahkimatında kullanıldı.
Pergamonaltar’ın Berlin yolculuğunun kronolojik öyküsü:
* 1864 - 1865 yıllarında Aydın yöresinde çalışan Alman yol mühendisi ve arkeolog Karl Humann 1865 kışında Bergama Akropolisini gezerken, tesadüfen bir kaç friz parçası bulur ve birkaç deneme kazısı yapar. Bu kazılarda bir çok antik fragmanlara rastlar ve ayrıca kent planlamasına ilişkin bilgier elde eder.
* Karl Humann 1878- 1886 Berlin Müzesi’nin desteği ile kazılara devam ederek, çok önemli kamu yapısını kalıntılarıyla ünlü Zeus Sunağı’nın kabartmalarını ortaya çıkarır. Daha sonra bu sunağı II.Abdulhamit tarafından verilen izin ile parçalar halinde Berlin Müzesine taşır oradaki salonda yeniden kurar.
* Bu ameliyenin akabinde Berlin Müzesi Müdürü, Alexander Conze Bergama buluntularını Berlin eski müzesinde ilk defa halka sunar.
* 1902 de Sunağın rekonstruksiyon işleri tamamlanır.
* 1930 da Berlin Müzelerinin 100.yıldönümünde sunağın batı tarafı orijinal büyüklüğünde yeniden inşa edilmiş olarak Yeni Pergamon Müzesi bir çok büyük salonla birlikte açılır.
Kaynak: Ana Britannica, Berlin - Pergamon Müzesi Kılavuzu.
AÇIKLAMA: Bu derleme, üyesi bulunduğum REHBERANT (Antalya Profesyonel Turist Rehberleri Derneği ) eğitim çalışmaları için, arkadaşımız Nurettin Korkmaz tarafından fotokopi olarak hazırlanarak, Çarşamba söyleşileri etkinliği çerçevesinde üyelere dağıtılan bir çalışmadır.
Şaban AKTAŞ
BERGAMA ZEUS SUNAĞINDAKİ KABARTMALARA İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:
1) Bergama kale tepesindeki binaların modeli:
Bergama Akropolisindeki Athena mabedinini altındaki terasta 34 x36 m.lik kareye yakın bir mekanda mermerden yaplmış Zeus sunağı yükselir.10 m. yüksekliğindeki yapı dört basamaklı bir temel üzerinde etrafı 120 m. uzunluğundaki yüksek rölyef frizleri ile bezenmiş kaide katı ve U biçiminde uzanan sütunlu galeriden oluşur. Sütunlar İon düzenindedir.
2) Sunağın batı cephesinin Berlin Pergamon Müzesindeki rekonstrüksiyonu:
Uzun yıllar alan arkeolojik ve yapı tekniği ile ilgili araştırmalar,dünya harikaları arasında sayılan böyle bir muhteşem yapıtın, rekonstrüksiyonunu mümkün kıldı.Titanlarla tanrıların savaşlarını canlandıran rölyef frizleri aynen orijinalindeki sıraya göre, merdiven yanlarına ve müzenin duvarlarına yerleştirildi.
3) Arkeolog Otto Puchstein orijinal sistem ölçüsünü çözerek,frizlerin duvarlara yerleştirlme işini bilimsel bir çözüme kavuşturdu.Bu kısımda görülen frizler Deniz Tanrılarını betimlemektedir.Bir blok üzerinde hâlâ ’ Triton ’ adı okunmaktadır. Bu deniz tanrısının belden üstü insan, alt tarafı balık ve ayakları at şeklinde olup, bu frizde üç titana karşı savaşmaktadır.
4) Zeus’un Titanlarla savaşı : Bu kısımda Olimpiya Tanrılarının Titanlarla savaşları betimlenmiştir. Zeus’un savaş frizi, bu betimleme sanatının dramatik zirve noktasını göstermektedir. Zeus burada elindeki yıldırım paketi ile yılan ayaklı bir Titan’a karşı mücadele vermektedir. Sağ ve sol frizlerde Zeus’un üstte oluşu,
ve yıldırımların hedefini bulmasından, Tanrının mücadeleyi kazandığı anlaşılıyor.
5 ) Athena grubu : (Doğu frizi ) Athena kanatlı genç Titan Alkyoneus’u saçından çekerek sürüklüyor. Athena’nın yılanı tarafından ısırılan Titan, oldukça fazla açılan ayaklarıyla yer tanrısı Gaia’nın kuvvet veren vücuduna dokunuyor. Gaia oğlunun hayatını kurtarmak için ricada bulunmak üzere, yerden yükseliyor. Sağ tarafta, sağ tarafta Zafer tanrıçası Nike uçuyor ve mücadeleyi kazanan Athena’ya çelenk sunuyor.
6 ) Artemis grubundaki Titan ( Doğu frizi ) Titanların acıları ve ölümleri detaylı ve çok etkileyici bir biçimde tasvir ediliyor. Sakallı ve yılan ayaklı bir titan, tanrıça Artemis’in ayakları önünde kıvranıyor. Artemis’in köpeği düşmanı ensesinden ısırıyor, ölmek üzere olan Titan ellerini köpeğin gözlerine sokarak kendini korumağa çalışıyor.
7 ) Helios Grubu ( Güney Frizi ) :Işık ve yıldız tanrılarının merkezinde güneş tanrısı Helios ortaya çıkıyor.Onun önündeki at üzerinde Tanyeri Tanrıçası Eos görülüyor.Titanın biri güneş arabasının önünü kesmeğe çalışıyor.
8 ) Burada yılan bağlı kabı düşmanlarına fırlatan Gece Tanrıçası Nyx görülüyor. Kuzey frizinden olan bu iki grup, bir çok parça eksik olduğundan tam çözümlenememiştir.
9 ) Moira, kader tanrısı ( Kuzey frizi ): İtilen bir yılan ayağı, bir tanrıçanın silah tutan eline doğru tehdit edercesine kıvranarak yükseliyor.Tanrıça yukarıya doğru kaldırdığı, sağ elindeki kılıcını da saçından yakaladığı düşmanına doğru savuruyor.
10 ) Deniz Tanrıları (merdiven önlerinde ): Su ve deniz tanrıları Titanlara karşı birlikte savaşıyorlar.
Nereus’un karısı Doris, yılan ayaklı bir Titan’ı bertaraf ediyor.Okeneos, takibedilen bir Titan’la merdiven basamaklarından aşağı düşüyor.
11 )Telephos Frizleri ( Üst taraftaki sunak salonunda ) : Herkül’ün oğlu olan Telephos, Bergama krallığının kurucusu ve Bergama krallarının atası sayılır.Bu friz tanrılar ile putperestlerin mitlerini Bergama tarihi ile birleştirir. Frizin başlangıcında Telephos’un annesi, Arkadya prensesi Auge’nin kaderi betimlenmiştir. Auge krallık sarayından gelecek belalardan kurtulmak için bir botun içinde denize salıverilir.Keder içindeki Auge, biraz sonra kayaların başında iki hizmetçisiyle oturuken dört kişi de botun yapımıyla meşguldür.
12 ) Telephos ve Arkadaşları frizi ( Üst taraftaki sunak salonunda ) : Burada Telephos’un renkli hayatından bir sahne görülmektedir.
Bir gün Bergama’ya yolunuz düşerse, eskiden bu muhteşem sunağın bulunduğu terasta, üç adet çam ağacının yükseldiğini görürsünüz.Bergama kentine hakim bu ağaçlar,rüzgarın her esişinde, bu toprakların bağrından parça parça kesilereksürgüne götürülmüş sunağa, tanrılara, vatanları Bergama’nın çalınmış kültür ve tarihine sessiz sessiz, melûl melûl ağlar gibidirler...
Veya şu türküyü mırıldanır gibidirler:
Muhteşem sunağımız sökülüp götürülmüş inmiş perdeler
Hani bizim ulu atamız Zeus, akıllı Athena’mız, koruyucu Artemis’imiz neredeler ?
Çok uzaklarda gidilip gelinmeyen bir yerdeler
Hala ağlıyoruz arkasından tanrılarımızın döneceklerini bilmeden...
Kaynak: Ana Britannica
19.02.2003
Değerli okuyucular,
Google arama motoru ile yapacağınız taramada bol miktarda görsele ve bu konuda yazılmış başkaca açıklamalara ulaşabilirsiniz.Bergama Zeus sunağı görselleri yazıp arayınız.
Dileğim odur ki bir gün bu muhteşem eser Anadolu’ya geri getirilsin. Buna benzer biçimde İngiltere, Londra British Museum’a kaçırılan Artemis Tapınağı da Dünyanın Yedi Harikası’ndan biridir.
Buradan şu sonuç çıkmaktadır ki, dünya harikaları arasında sayılan bu eserlerin, o çağlarda padişahların izni ile yurt dışına götürülmüş olmaları, Osmanlı’nın o dönemdeki Kültür anlayışını çok iyi ortaya koymaktadır.
Bu gün acaba müzelerimizdeki eserleri muhafaza edebiliyor muyuz, yoksa orijinalleri, taklitleri ile değiştiriliyor mu?
Irak’ın işgali sırasında orada Mezopotamya kültürlerine ait çok sayıda eser yağmalandı. İşgalcilerin yanısıra çapulcu ve yağmacı eşkiyaların İlk işleri tapu dairesini ve müzeleri ve bankaları yağmalamak oldu. Bu nedenle belleğimizi tazelemekte fayda var.
Saygılarımla.
Şaban AKTAŞ