- 835 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
HUZUR EVİ 25
Yaren, Rıdvan’la birlikte girip de evleneceklerini söylediklerinde yüzlerindeki şaşkınlığı gözünün önüne getirdi. Arkadaşları çok komik gözüküyorlardı. Rıdvan huzurevine elele girmeyi çok istiyordu. Herkesin önünde evleneceklerini söylemek, bombayı patlatmak istiyordu. Arkadaşlarının o yüzlerindeki şaşkınlığı hayal etti. Hepsi birden AAA diyecekti. Yaren buna yanaşmıyordu. Eğer öyle yaparlarsa o zaman birkaç gündür birlikte olduklarını anlarlardı. Bunun şimdilik huzurevinde bilinmesini istemiyordu.
Yaren doğru söylüyordu. Rıdvan, ‘’Tamam, senin istediğin gibi olsun. Huzurevine ayrı gireriz ve akşama söyleriz. Hatta istersen birkaç gün bekleyelim bakalım neler yapacaklar ve aynı gün oralıktan kaybolmamız hakkında neler düşünecekler. Dedikodumuzu yapacaklar mı?’’ dedi. Yaren Rıdvan’ın muzırca gülüşüne, ‘’Çok fenasın, ama çokta tatlısın seni tatlı olduğun için seviyorum’’,dedi. Rıdvan ise olabildiğince şımarık bir tavırla ‘’O zaman beni yemede yanımda yat’’,dedi. Yaren’in yanakları yine kızardı.
Yaren takside tek başına huzurevine giderken bunları düşündü. Yine Rıdvan’ın hınzırca gülüşü aklına geldi ve kendini tutamayıp sessizce güldü. Taksi huzurevinin bahçe kapısından içeriye girdi. Binanın kapısında durdu. Yaren taksiden inip huzurevinin kapısına geldi ve büyük bir nefes aldı. Arkadaşları salonda oturuyorlardı. Yaren’i görünce hepsi ‘’hoş geldin, kaç gündür nerelerdesin kaçak’’, dediler. Yaren biraz tedirgin ‘’Yeğenimdeydim. Biraz sıkıntıları var, onun için bırakmadı, bende birkaç gün kaldım’’, dedi. Hülya, Yaren’e manalı ‘’Hoş geldin Yaren, yeğendeydin demek, iyi yapmışsın sen pek yeğeninde kalmazdın’’, dedi. Yaren de yalan söylemenin verdiği suçluluk psikolojisiyle savunmaya geçip,’’Haklısın ama bazı problemler var, onu o halde bırakamadım. O da hala lütfen kal değince kaldım. Bu ne kızlar sorguya mı çekiyorsunuz?’’,dedi ve onların yanından ayrıldı. Fatma, Suna’ya ‘’Pek inanmadım ama neyse’’, dedi. Suna da’’Yok canım koca kadın yalan mı söyleyecek?’’ dedi.
Yaren odasına gitti ve aynaya baktı, acaba yanakları kızarmış mıydı? Yalan söylediğinde ve utandığın da yanakları kızarır, kendini ele verirdi. Aynada yüzünü inceledi yine yanakları kızarmıştı. ‘’İnşallah yalan söylediğimi anlamamışlardır’’, dedi. Aynada kendisini süzdü, sanki gençleşmiş ve güzelleşmişti. ‘’Aşk bana yaradı’’, diye kendi kendine. Gözleri başka bakıyordu sanki gözlerinin feri gelmişti. Elleri sanki farklıydı, yüzü her şeyi farklıydı. Bu aşktı işte, aşkın güzelliği insanın gönlüne ve yüzüne yansıyordu. Sapanca’yı düşündü, oteli düşündü, sonrada otelde Rıdvan ile yaşadıklarını düşündü ateş bastı. ‘’Kızım sana neler oluyor bu yaşta cinselliği düşünüyorsun. Ah aşk sen beni ne hale getirdin böyle. Allahım sen beni kalp krizinden koru’’, dedi Sonra da aşkın ne kadar acayip bir şey olduğunu ve yaşa başa bakmadığını gördü örneği kendisiydi. Demek ki Aşkın yaşı yok boşuna demiyorlardı.
Tekrar salona geçti. Koridordan salona dönen köşede, Rıdvan ile burun buruna geldiler, az kalsın çarpışacaklardı. İkisinin de eli ayağı birbirine dolandı. İkisi de birbirilerinin gözlerine takıldı gözleri, birkaç saniye öylece kalakaldılar. Ahmet ikisine de baktı, ‘’Size neler oluyor böyle hiç mi birbirinizi görmediniz?’’ dedi. Rıdvan, Yaren ile Ahmet’in yüzüne baktı ‘’yok bir şey’’ dedi. Ahmet omuz silkip, ‘’İyi o zaman ‘’, deyip yürüyüp gitti. Yaren ve Rıdvan da gözlerini birbirilerinden kaçırıp salondaki koltuklara oturmaya gittiler.
Ahmet, Rıdvan’ın yanına oturdu. ‘’Nerelerdesin kaçak bir gittin, kayboldun. Kaç gündür nereler desin? Anlat bakalım’’ dedi. Rıdvan da ‘’ Sorma ya eski bir arkadaşımla karşılaştım, o da yalnız yaşıyor illa gel birkaç gün bende kal misafirim ol dedi. Bende kıramadım’’, dedi. Ahmet, merakla arkadaşına, ‘’Arkadaşın bayan mıydı?’’ deyip çapkınca güldü. Rıdvan ne diyeceğini bilemedi. Bayan dese anında huzurevi bir bayanla birlikte olduğunu öğrenirdi. Yarenle evleneceğimizi söylediğimizde, Yarenle birlikte olduğumuzu anlarlardı. Adama bundan birkaç gün öncesi başka bir kadında kalıyor ve onunla birlikte oluyor, şimdide Yaren ile evlenmeye kalkıyor diye düşünürlerdi. Onun için en iyisi yalan söylemekti. ‘’ Yok, gemide o da kaptandı eski bir dost onun yanındaydım’’, dedi. Ahmet önce inanmıştı. Sonra aklına, Yaren’in de yeni geldiği geldi ve acaba bunlar ikisi birlikte mi? Sonrada yok canım saçmalıyorum, dedi kendi kendine.
Yine de Rıdvan’a da zarf atmaktan geri kalmadı, ‘’Biliyor musun? Yaren hanımda senden bir saat önce geldi. Aynı gün ortadan kayboldunuz ve aynı gün ortaya çıktınız. Çok ilginç değil mi?’’ dedi. Rıdvan şaşırdı ve ne diyeceğini bilemedi. Ahmet’in yüzüne baktı ve inandırıcı bir ses tonuyla ‘’Ya, öylemi o neredeymiş peki, tesadüf işte, bana bak sen ne demek istiyorsun‘’, ‘’Ben bir şey demek istemiyorum tesadüfe bak canım’’, dedi Ahmet. Rıdvan ise’’Ayıp ayıp düşündüğün şeylere bak’’ diye arkadaşını tersleyip susturdu.
Rıdvan, dudaklarında belli belirsiz bir tebessümle içinden şarkılar söyleyerek ortalıkta dolanıyordu. Gözleri Yaren’i aradı, ‘’ya bu hatun beni ne hale getirdi’’, diye sessizce söylenmeye başladı. Bağıra bağıra şarkı söylemek geliyordu içinden ve aşkını herkes duysun diye istiyordu. Bir şeyi saklamak ve yokmuş gibi davranmak ne kadar zormuş meğer. Yaren’i gördü sanki ayın ön dördü gibi parlıyordu ve halesiyle efsunlu gibiydi, onu içine çekiyordu. Aşk buydu işte, aşk farkında olmadan içine kendisini çekmesiydi. Aşkın da yaşı olsaydı eğer şimdi hissettiklerini hissetmemesi gerekiyordu. Aşıktı işte bunun başka açıklaması yoktu.
Yaren, Fatma ve Suna birlikte sohbet ediyorlardı. Sohbetten çok sanki Yaren’i sorguya çekme gibiydi. Fatma,’’Yeğenin nesi varmış’’, dedi. Yaren bir an söylediği yalanı unuttu ve’’ Ne yeğeni’’dedi. Fatma, ‘’Sen yeğenimin morali bozuktu onun yanındaydım demedin mi?’’. Yaren, silkelendi ve söylediği yalanı hatırladı,’’Ha yeğenim mi iyi biraz teselli verdim, kocası olacak adamın başkasıyla ilişkisi varmış ve evi terketmiş’’dedi, sonunda yalanını toparlamıştı.
Suna, Yaren’e sokularak sanki başkasının duymasını istemiyormuş gibi, ‘’Kaptan Rıdvan da senden bir saat sonra geldi. Senin yeğenine gittiğin gün o da dışarıya çıkmıştı ve yeni geldi’’, dedi kıkırdıyarak. Fatma ise meraklı ve çok önemli bir habermiş gibi, ‘’Aaa o nerelerdeymiş’’, dedi. Yaren de konuyu değiştirmeye çalışarak ‘’Ya bize ne nerdeyse nerde sizde iyice dedikoducu oldunuz. Siz anlatın bakalım buralarda ben yokken neler oldu’’, dedi. Suna hemen lafa atladı, ‘’Ne olsun valla Ahmet Beyin suratı asık birkaç gündür. Nişanlısı Gül ile tartışmış galiba’’, dedi bir yandan da yan gözle Ahmet Beye bakıyordu. Çok şükür konunun kendilerinden uzaklaşıp değişmişti.
Üç kadında Ahmet Beye baktı, gerçektende mutsuz gözüküyordu. Belli ki Gül ile aralarında bir sorun vardı. Yaren arkadaşına baktı oysa üç gün öncesi ne kadar mutluydu. Üç günde birçok şey değişebiliyordu. Yaren ve diğer kadınlar, inşallah aralarındaki sorunu çözerler diye dua ettiler. Yaren ve Rıdvan birbirilerini kimseye belli etmeden takip ediyorlardı. Yaren bakalım kaç gün kimseye çaktırmayacağız, acaba kuşkulandılar mı, yok ya sanmam diye düşündü. Rıdvan’ı gördü çok rahat hareket ediyordu oysa kendisi diken üzerinde oturuyor gibiydi. Bu gizlilik ve yalan söylemek onu tedirgin ediyordu. Sanki ağzından her şeyi kaçıracakmış gibi geliyordu.
Müdür, Rıdvan’ın yanına geldi ve konuşmaları gerektiğini söyledi. Rıdvan ile Müdür, Müdürün odasına girdiler. Müdür söze başladı, ‘’Rıdvan Bey hoş geldiniz, Gittiğiniz gün sizden haber alamayınca telaşlandım. Polise kaybolduğunuzu haber verdim. Hastaneleri aradık, karakolları aradık. Sonra polis araştırmaya başladı. Siz bana Yaren hanımla bir konsere gideceğinizi söylediniz. Hangi konsere gittiniz?’’ diye sordu. Rıdvan önce yalan söylemeyi düşündü, sonra da ya öğrendilerse ve yalan söylediği anlaşılırdı. En iyisi doğruyu söylemekti ve ‘’Münir Nurettin Selcuk’u anma konseri vardı oraya gitmiştik’’, dedi. Müdür zafer kazanmışçasına, ‘’Bende öğle tahmin etmiştim. Polisle konser yerine gittik, salonun kamera kayıtlarını tam izlemeye başlamıştık siz aradınız’’, dedi. Rıdvan birden panikledi, acaba izlemişler miydi? Eğer izledilerse Yaren ile taksiye bindiklerini görmüşlerdi. Taksi plakasından taksiyi bulup bizi nereye götürdüğünü öğrenirlerdi. Bizim de birlikte olduğumuzu anlarlardı. Müdürün bir şey bilip bilmediğini öğrenmesi gerekiyordu. Rıdvan, Müdür’ü kuşkulandırmadan sordu, ‘’Müdür bey peki kamera kayıtlarını izlediniz mi?’’ diye sordu. Müdür de, ‘’Siz arayınca polis izlemeye gerek kalmadığını söyledi ve izlemedik’’, dedi. Rıdvan bir oh çekmişti. Müdür pek akıllı bir adam değildi zaten anlamamıştı.
Müdür masasının alttaki büyük çekmecesinden para torbasını çıkardı. Rıdvan torbayı görünce tanıdı, Arif’in verdiği paraları koyduğu torbaydı. Rıdvan,’’Müdür Bey bu benim odamdaydı, sizde ne işi var?’’ şaşırmıştı ve kendisi yokken odasına girilmesine ve karıştırılmasına kızmıştı.‘’Telaşlanmayın ben aldım. Sizden o gün haber alamayınca, Allah da biliyor ya paraları alıp kaçtınız zannettim. Mecburen odanıza girdim, arayıp buldum. Siz yokken burada saklaman daha güvenli olacağını düşündüm. İçinde ne kadar para olduğunu biliyor musunuz?’’, diye sordu. Rıdvan paraları saymamıştı, zarfın içinde ne kadar para olduğunu bilmiyordu. Sadece içinden bir deste para almıştı, onunda harcamamıştı. Müdüre bir deste para aldığını söyleyip söylememede tereddüt etti. Sonrada söylemenin doğru olacağını düşündü ve söyledi.
Müdür torbadan para dolu zarfı çıkardı. İçindekileri masanın üzerine boşalttı. Rıdvan, ‘’Müdür Bey, Arif parayı sen nasıl biliyorsan öyle yap, istersen senin olsun istersen arkadaşlara dağıt dedi. Bende arkadaşlar arasında eşit şekilde dağıtmayı uygun görüyorum’’, dedi. Müdür, Arif’i sustururmuşçasına,’’Tamam, tamam huzurevinde 25 kişi var 3 personel birde ben varım. Beni de sayıyoruz değil mi? Toplam 29 kişiyiz’’, dedi.
Paraları saydılar 30 deste para vardı. Bir deste artıyordu, onu da huzurevinin eksikleri için ayrıldı. Paralar masanın üzerinden toplandı, Müdür kendi hakkı ve huzurevinin hakkı olarak ayırdığı iki deste parayı çekmeceye koydu. Daha önceden zarftan çaldığı iki deste parada oradaydı. Bu işten en karlısı Müdürdü ve dört deste parası olmuştu. Paragöz ve aç gözlülerin şeytani gülümsemesiyle paralarını okşadı. Bir destede 50 banknot vardı ve her banknot yüz dolardı. Bir deste beş bin dolar ediyordu.
Müdür ile Rıdvan salona gittiler. Müdür herkesin dinlemesini istedi. Herkes neyle ilgileniyorlarsa bıraktılar. Müdüre odaklanıp dinlemeye başladılar. Müdür, Rıdvan’a bakarak, ‘’Buyurun Rıdvan Bey anlatın lütfen’’, dedi. Rıdvan, Arif’in onu konuşmaya çağırdığını ve kısaca kendisine anlattığı hayat hikayesini anlattı. Çok parası olduğunu, avukatı ihtiyaçları için gerektiği kadarını ayırdığını ve geri kalanını da ona verdiğini. Bu paraları arkadaşlara eşit miktarda dağıtmasını istediğini söyledi. Salonda sevinç nidaları yükseldi. Müdür herkese paraları dağıttı.
Herkes çok mutlu oldu, bazıları parayı çocuklarına verecekti. En çokta sevinen Fatma olmuştu. Geliri yoktu, çocukları aralarında para toplayıp buranın parasını ödüyorlardı. Reklamdan aldığı parayla huzur evinin aylık parasını vermişti. Bu parayı da huzurevine verecekti. Bu sayede çocukları biraz rahatlayacaklardı. Kemal ise parayı oğluna verecekti. Torunu şehir dışında üniversiteyi kazanmıştı. Bu para en azından bir yıllık eğitim masrafını karşılardı. Ahmet balayı parası yapmayı düşünüyordu. Sadık ise bankaya yatırıp, daha sonra tatile gidecekti. Bazıları şimdilik dursun ilerde bir şeye lazım olur belki diyorlardı. Herkes çok mutlu oldu, havadan para gelmişti daha ne istiyorlardı. Hepsi bir ağızdan Arif’e’’Allah senden razı olsun. Hapishaneden bir an önce kurtulursun inşallah’’, diye dua ettiler.
Rıdvan ile Yaren birbirilerine baktılar. İkisinin de aklından aynı şey geçiyordu. İkisi de Sapanca dan alacakları ev veya arsa parasına katacaklardı. Para tam zamanında gelmişti. Yaren’in reklam parası da duruyordu, onu da Rıdvan’a verecekti. Ev ikisinin de olacaktı çünkü aile olacaklardı ve ailede senin paran benim param olmazdı. Bu çok hoşuna gitmişti, aile olmak hayata, yaşamaya ortak olmak. Evet evlilik bu demekti. Hayatı, yaşamı paylaşmak ve tek olmamaktı. Bu koca dünyada TEK olmamak aile demek diye düşündü. Rıdvan’ın sesi geldi kulağına, ‘’Neden kendi kendine gülümsüyorsun’’, dedi. Yaren, ‘’Hiiççç’’, dedi ve göz kırptı.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
YORUMLAR
efendim bu bölümde harika kurgulanmış kılı kırka yararak her şeyi en ince detayına kadar düşünülüp yerleştirilmiş buda yazıyı beğenile okunmasına neden oluyor kutlarım sizi saygılarımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
SEVGİLER
glenay
kolay gelsin, başarılar..
uzadı galiba yazı biraz daha.sanırım daha güzel oluyor.hadi hayırlısı.
bağlandık ha...
iyi gidiyor dizi gibi.
kaleminize sağlık.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Bunu roman haline getirmek istiyorum bakalım
sayfama gelip okuduğunuz için teşekkürler
saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Bunu roman haline getirmek istiyorum bakalım
sayfama gelip okuduğunuz için teşekkürler
saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
erolabi
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler