- 676 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
KURTAR BENİ- 10
Yaklaşık iki saat sonra geldiklerinde o ana kadar uğraşımın boşa gittiğini anlamıştım. Yüz ifadelerinden tam da Ahmet Bey’ in istediği gibi geliştiğini anlamıştım. Yalnız konuşmayı da o yüzden istemiş olmalıydı.
Melike, mahcup bir halde yanıma oturdu. Söze nereden başlayacağını bilemiyor gibi bir müddet bekledikten sonra ;
- Aysu Hanım, Ahmet ile uzun uzun konuştuk. Çok pişman olduğunu, eve geri dönmemi istiyor. Bundan sonra beni üzmeyeceğine dair söz verdi. Ayrıca, psikiyatri kliniğine gideceğine de söz verdi.
Kararını vermişti ve o durumda benim söyleyeceğim söz kalmamıştı. Üstelik kendine göre haklıydı. Geçici bir süre de olsa onunla ilgilenmiştim. Kendi halimde bir yaşantım ve onu sağlamaya yetecek kadar da gelirim vardı. Onların ihtiyaçlarını uzun süre karşılamam mümkün değildi. Tek dileğim, Ahmet Bey’ in verdiği sözlerini tutmasını istemekten başka çarem yoktu. Ruh hali çok değişkendi. Bu durum endişelendiriyordu. Yıkıcı konuşurken birden yumuşuyor, sakin bir şekilde konuşurken de birden saldırganlaşıyordu. Bir türlü ortasını tutturamıyordu.
- Emin misiniz Melike Hanım. Açıkça söyleyeyim ben hâlâ endişeliyim. Ama karar sizin. En doğru kararı siz verirsiniz. Benim tek dileğim, sizin ve Zümrüt’ ün mutlu olması. Yine de sıkıntınız olduğunda, dertleşmek, rahatlamak istediğinizde her an kapım açıktır size. Sizinle artık dostuz.
- Size minnettarım Aysu Hanım. Bu zamanda, kimsenin yapmaya cesaret edemediği iyilikleri yaptınız bana. Evinizi açtınız, lokmanıza ortak ettiniz bizleri. İnşallah, her şey istediğim gibi olur. Ahmet’ in son şansı zaten. Eve döneceğim fakat iş arayacağım. O şartlarla eve dönmeyi kabul ettim. Kendisi de kabul etti.
- Adınıza çok sevindim Melike Hanım. Davayı geri çekiyoruz o zaman.
- Evet, sanırım öylesi daha iyi olacak.
- Mutluluklar diliyorum o zaman. Daha oturacak mıyız? Bu gece kalırsınız bende?
- Yeterince size yük olduk Aysu Hanım. Beraber gidelim şimdi. Eşyalarımızı alarak eve geçeriz.
- Siz bilirsiniz Melike Hanım. Orası benim evim değil sadece sizin de eviniz.
- Evet öyle hissettirdiniz.
Hep beraber bürodan çıktık ve evime gittik. Eşyalarını hazırlamıştı. Kapının girişinden onları aldıktan sonra kapıda vedalaştık. Zümrüt, uzun süre sarıldı bana. Ben de geçen zaman içinde onlara alışmıştım. Onlar, arabaya binene kadar camdan baktım. Gitmişlerdi. Yüreğime bir hüzün çöktü. Yine yapayalnız kalmıştım. Odaları gezdim. Gittiklerini bildiğim halde sanki odadan çıkacaklarmış gibi umutla odalara baktım. Evde vakit geçiremeyecektim. En mantıklısı büroya gitmek ve ihmal ettiğim işlerime çeki düzen vermekti.
Gittiklerinin ikinci günü davayı geri çektim. Bu durumda yapılacak en mantıklı davranıştı. Mahkemeler yeterince dava dosyalarıyla doluydu. Aradan bir hafta geçmişti ve ben Melike’ nin durumunu merak ediyordum. Bir kaç kez aramak için eli telefona gitti fakat vazgeçtim. En iyisi her şeyi zamana bırakmaktı. Zaten, son zamanlarda bu konu özel hayatıma fazlasıyla etki etmişti. Ne arkadaşlarımla görüşebiliyordum, ne de kendime zaman ayırabiliyordum.
Masamda duran bir zarfı fark ettim. Bir nişan davetiyesiydi. Tamamen unutmuştum. Hukuk Fakültesinden arkadaşım Sinem’ in nişan davetiyesi. Oysa telefonla da aramıştı. Ben tamamen unutmuştum. İncelemeye başladığımda, rahatladım. Tarihi tesadüfen geçirmemiştim. Hafta sonuydu ve ben çok müsaittim. Arkadaşım Sinem, Yalova’ da oturuyordu. Büro açmıştı. Ara sıra telefonda konuşuyorduk. Nişanı haber verdiğinde de gitmem için çok ısrar etmişti. Hazırlanmam için bir gün vardı ve ben nişan için özel bir kıyafet bile almamıştım. Akşam olmuştu. Eve gitmek yerine, bu zamanı alışverişe ayırabilirdim. Alışveriş merkezine doğru yola çıktım. Biraz gezdikten sonra bedenime göre birkaç parça kıyafetle çıktım. Saçlarımı da ihmal ettiğimi fark ettiğimde, her zaman gittiğim kuaförümün salonundaydım. Değişime ihtiyacım olduğuma karar verdiğimde, kuaförüm Harun, beni baştan yaratmak için çalışmaya başlamıştı bile…
DEVAM EDECEK