- 667 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ON DOKUZ MAYIS YAKLAŞIRKEN
ON DOKUZ MAYIS YAKLAŞIRKEN
On dokuz mayıs gençlik ve spor bayramı 20.06.1938 tarih ve 3466 sayılı kanunla Mustafa Kemal Atatürk tarafından resmi bayram olarak kabul edilmiştir. Bu kabul sonunda anma ve kutlama Türk gençliğine armağan edilerek ebedileştirilmiştir.
Türkiye’nin işgal altındaki güzide toprakları işgal devletlerinden temizlenip yeni bir devletin kurulması, temellerinin atıldığı, cumhuriyet ve demokrasi yönetimine kavuşturulmasının başlangıç günüdür 19 Mayıs 1919.
Günümüze kadar her yıl büyük coşkuyla vatanın en küçük birimlerinden en büyük yerleşim yeri şehirlerine kadar stadyumlarda ve meydanlarında kutlana gelinmiştir.Bu içinde bulunduğumuz zaman diliminde gaflet ve delalet içinde emperyalistlerin emir ve talimatları ile yönlendirilen acz içindeki yöneticiler Türk milletinin bu ve bunun gibi milli bayramlarımızı unutturmak, zihinlerden silip yok etmek basiretsizliği içine düşmüşlerdir.
Atatürk’ün Türk milletine armağan ettiği belli günlerin bayram olarak kutlanması, sanki Bolşevik ihtilalinde ki kominist Moskova bayramları gibi tek merkezde kutlanma veya anma hastalığına düşülmüştür. Ankara’da kendi hükümetlerinin propaganda boy gösterme siyasetine dönüştürülmek istenmektedir. Böyle milli bayram kutlamaları olmaz. Böyle bayramlar memleketin her tarafında bu törenlerle gurur duyan ve duyacak Türk halkı ile beraber coşku içinde kutlanır. Eğer böyle olursa milli olur ve değer taşır.
Türk kelimesini anmaktan ve gururla Türküm demekten imtina edenler Cumhuriyet’in getirdiği tüm değer ve ekonomik kazanımları birer birer ona buna pazarlayıp peşkeş çekip yok ediyorlar. Devleti borç batağına sıcak para tuzağına ve cari açığı bütçe seviyesine kadar yükseltenler her şeyi pazarlama hastalığına düşmüş durumdalar. Temelleri çatırdayan devleti süslü reklam söylemlerle cilalı palavra nutuklar ile halkın beginisine sunanlar bilmiyor ki devletin içini yemiş karpuza döndüğünü.
Atatürk’ün YURTTA SULH CİHANDA SULH veciz sözünün bile ellerinin tersi ile itip tüm komşularımızla düşman ve nizalı hale getirildik. Komşu ülkelerin haddimiz olmadığı halde iç işlerine kadar karışır olduk. O ülkelere demokrasi getirme şövalyeliği taslıyoruz. Sen kendi ülkene demokrasinin D. sini uygulamıyorsun. Hak hukuk adalet tepe taklak faşist baskıcı dikta uyguluyorsun. Sorgusuz sualsiz işine gelmeyen sana muhalif olanları toplama kamplarına kapatıyorsun. Sen den olmayanların burnundan getiriyorsun. Hatta senden olmayan şehir belediyelerine müstemleke muamelesi yapıyorsun. Buna da demokrasi diyorsun.
Devletin yönetim dizginleri emperyalist ülkelerin görünmez güçleri elinde. Gizli örgütler sahtekar rantcı dinci bölücü devlet düşmanı cemaatler işbirlikçileri konumunda. Devlet yönetimi ne kapitalist ne sosyalist ne de din ağırlıklı teokratik tamamen aşure başı bozuk günü birlik saçma sapan kararlarla her kafadan çıkan olumlu olumsuz fikirlerle yönetiliyor. Kin ve nefretin egemen olduğu bir yönetim sistemi.
İşte milli bayramlar bu durumlara düşülmemesi için önem arz ediyor. Geçmişi bu günlere gelişimizi çok iyi bilmeliyiz. Ama bütün bunlar yıkıcı ve bölücülük faaliyetler ile yıkılıp yok ediliyor. Gençlik adeta yozlaştırılıp kendi tarihinden uzaklaştırılıyor. İçinden çıkılmaz biat kültürü siyaset hastalığı bulaştırılıyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen kendisini Türk gören ve gerçek Türk gençleri ve büyüklü küçüklü milli değerlerine bağlı insanlarımız bu yıkıcı bölücü zihniyetin tuzağına düşmeyecektir. Bayramlarını ilk günlerdeki gurur ve heyacanı duyarak kutlamaya devam edeceklerdir.
Türk gençliğinin bu milli bayramı gençlik ve spor etkinliklerini anma günü tüm ulusumuza ve genç nesillerimize kutlu olsun. Halim Yağcıoğlu’un şiiri bizlere Atatürk’ten bir nasihat gibi. Şu veciz sözü sevmeyenlere inat:NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
Durmuş Karabağlı
2012
Atatürk’ten Son Mektup
Siz beni halâ anlayamadınız .
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş ’Yıl 1919, Mayıs’ın 19’u’ diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz .
Mustafa Kemâl’i anlamak bu değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ?
Mustafa Kemâl’i anlamak yerinde saymak değil.
Mustafa Kemâl’in ülküsü, sadece söz değil.
Bana, muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?
Mustafa Kemâl’i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz .
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın !
Uluslar, feşine çıkıyor, uzak dünyaların..
Mustafa Kemâl’i anlamak göz boyamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..
Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;
Laboratuarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
Mustafa Kemâl’i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?
Mustafa Kemâl’i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.
Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !
Mustafa Kemâl’i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil...
Halim Yağcıoğlu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.