KARDEŞİM 'e
Gözlerinde sevdanın ocakları tüterdi
Ilıman bir mevsimdi kahverengi bakışın
O bizim bahçemizin dikenli gülü idi. O dikenlerini bize, güzel kokularını kadife tenini cemaatine layık gören, her zaman "o mu benim ağabeyimdi ben mi onun ?" diye düşündüğüm, kardeşim.
Yüzyıllar geçse de hazineler kıymetlerinden bir şey kaybeder mi?
O her gün içerisine binlerce altın dökülen bir hazine gibi inancını ve ihlâsını çoğaltarak yürüdü
Sevdasını açan erik çiçekleri gibi taze tutarak ve muhakkak meyve vereceğini haykırarak yürüdü.
O muhacirlerin ensarileri,ensarilerin muhacirleri sevdiği gibi ve hatta onların bir birlerine bağlandığı gibi yüreğinin en derininde ve en kavi yerinde,dermanı tükenen güreşçilerin pes etmesi gibi arkadaşlarının ağabeylerinin sevgisine tuş oldu,teslim oldu.
Onun bağlılığı, teslimiyeti ve bu hal üzre verdiği sözleri ve ahitleri "o saadet zamanlarının " parıldayan nurlarından bizim hanemize düşen billur akisleriydi.
Büyük Tahir "Soygun çetesi kursa hiç düşünmem katılırım" diyen yüreğin, ağabeyine olan güveni, sadakati, teslimiyeti, inancı...
"Cemal Ağabey canımı istesin vereyim" dediğindeki dürüstlüğü ve kararlılığı.
"Hüseyin Yerinde için adam vururum" dediğinde bir an bile tereddüt etmeden dediğini yapabilecek kadar kardeşine olan bağlılığı, tavrı...
"Bünyamin kardeşimdir" derken yaralı kalbinde dağlayarak çizdiği kardeş resmini...
"Kara Murat gittikçe kararıyor mu ?"
"Eğer bu söylediklerin hakikatse bu kara adam cennetteki kaçıncı kara adam olacak kim bilir dediğimde ,"İnşallah" derken gözlerindeki sevinci...
Ve Tahir, İsmail, Enes, Hakan, Sivaslı iyi adam, Has kardeşler, Kia İbrahim, Özkan…
“Cafer Doğan ve Engin. Muhammet Kuvaş ,kaç kardeşiniz var geride sizi hatırlayacak?
Arkanızı gönül rahatlığıyla dönebileceğiniz kaç kişi var?
Kaç kişi "haydi" dediğinizde size "Nereye?" diye sormadan yanınızda yürüyebilir.
Kaç kişi "öleceksek abdest alalım" diyerek sizi hayatından daha değerli sayabilir?
Kaç yiğit “Mehmet ağabey desin ölüme giderim bir saniye tereddüt etmeden” diyebilir?
Kaç arkadaş var Tahir için, İsmail için, Hakan için… sizin için canını verirken arkada kalanları bir an olsun düşünmeyecek?
Kaç Ammar abi var ellerinden sıkıca tutulacak!
Kaç Fesih ağabey sayabilirsiniz?
Kaç Mehmet Güney bulabilirsiniz gönül adamı?
Kaç Bahattin Yıldız vardır yüreklerimize adı kazınmış?
Kaç espiriniz kaldı koridorlarda tebessümlere hayat veren?
Siz!
Hepiniz!
Hayran ve hayret dolu bakışlarımızın gölgesinde bize “Muhacirler ile Ensarilerin” kardeşliğini yirmi beş yıla yayılan bir dizi film gibi seyrettirdiniz.
O sizden, siz ondan.
Hepiniz Adnan.
Hepiniz Muhammed kokularıyla estiniz yetim yüreklere.