- 677 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SEPİDİAHURA
SEPİDİAHURA
Mezopotamya topraklarında padişah Daeva uzun zaman hüküm sürmüş. Bu kadar uzun zaman hüküm sürmesinde çok akıllı ve zeki elçisinin ve vezirin yardımlarının da az olmadığını biliyordu. İç ve dış konularda asayiş ve yönetimle ilgili basit şeyleri vezir ve elçi, padişahları Daeva’ya söylemeden hallediyorlardı. İş, başlarını aşacak durumdaysa ya da ülkelerini seyrini değiştirecekse, işte o zaman padişahlarına haber veriyorlardı. Olayların padişaha çok az nakledilmesinden padişahın da keyfi ve mutluluğu yerindeydi. Vaktinin çoğunu sarayda, kimi zaman da halkın arasına karışarak geçirmesine fırsat buluyordu böylece. Bazen de ava giderek vaktini geçirirdi. Oğlu prens Sepidiahura babasından pek farkı yok denilebilir. Sepidiahura vaktinin çoğunu mahremleriyle kırda bayırda gezerek geçiriyordu. Şair ruhlu bir yapıya sahipti. Ülke yönetimine destek vermesini isteyen babasına rağmen, asayiş berkemal olmasından, Sepidiahura da ruhunun verdiği duygularıyla hareket ediyor ve böylece ülkenin yönetim işlerinden uzak, bunun yerine âşıklar meclisinde divanda sözün eri olmuştu. Sözünde belagatın zirvesini yapıyordu, cümlesini bitirirken dudaklarında yaptığı bir tebessümle. Fasih bir dille anlatıyordu meramını ki dinleyenleri de yormuyordu. Hani saatlerce konuşsa, dinleyenler farkına varmayacak desek, biliyorum çok tuz yalayan koyunun suyun yanından geçmesi kadar zor gelir ama çoban kavalına üfledikçe de koyunlar suyun farkına bile varmazlar. Sepidiahura’nın üflediği kavalı da kullandığı fasih dilidir.
devamı ilerki zamanlarda paylaşılacaktır....
Bilal İKİZASLAN
-2012-