- 1133 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
VEYSEL BABA
Aşık Veysel, hayatını anlattığı bir şiirinde "Üç yüz-onda gelmiş idim cihana" diyor. Yıl 1894 oluyor hesapça. Sivas’a bağlı Şarkışla ilçesinin Sivrialan Köyünde dünyaya gelmiş. Anası Gülizar, bir yaz günü köy dolaylarındaki Ayıpınar merasına köyün sağmaya gittiğinde; oracıkta bir yol üstünde doğurmuş Veysel,’i. Göbeğini de kendi eliyle kesmiş. Yaman kadınmış Gülizar ana. Bebesini bir çaputa sarıp yürüye yürüye köye donmüş. Babası Ahmet; bebenin adını Veysel, koymuş.
Yıllar geçmiş aradan büyümüş, konuşmuş, yürümüş Veysel, çocuk. Böylece yedi yaşına varmış. O yıl bir çiçek hastalığı salgını olmuş Sivas’ta. Küçük Veysel, de yakalanmış. Sol gözünde, çiçeğin beyi çıkmış kendi deyimiyle... Göz akıp gitmiş. Sağ gözüne de perde inmiş önceleri. Yalnız ışığı seçebiliyormuş, bu gözüyle. Babasına "Çocuğu Akdağmadeni’ne götür, orada bu gözünü açacak bir doktor var." demişler. Sevinmiş Ahmet emmi.
Babası meraklı adammış. Halk ozanlarından şiirler okuyup ezberleterek avutmaya çalışmış oğlunu. Sivas’ın köyleri saz şairleriyle dolu. Onlar da ara sıra gelip Ahmet emminin evine uğrarlarmış. Veysel, ilgiyle dinlermiş çalıp söylediklerini. Babası, oğlunun ilgisini görünce; bir saz alıp vermiş ona. İlk saz derslerini, babasının arkadaşı olan Camsıh’li Ali Ağa’dan almış. Ve gitgide, kendini iyice saza vermiş Veysel. Ünlü Halk ozanlarının şiirlerini çalıp söylemiş bir zaman.
Yirmi beş yaşındayken (1919) anası, babası Veysel’i Esma adında bir kızla evermişler ve kısa süre sonra ikisi de göçüp gitmiş bu dünyadan (1921). Acı üstüne acı gelmiş, ama bitmemiş talihin kötü oyunu. İkinci çocuğu on günlükken, anasının memesi ağzına tıkanarak olmuş, ardından da karışı yanaşmalarıyla evden kaçmış. Bu olay çok koymuş Veysel’e. Daha dertli olmuş ve iyice içine kapanmış. Karısı koyup gittiğinde bir kızı varmış Veysel’in. Daha bir yaşını bile bitirmemiş. İki yıl kucağında gezdirmiş Veysel, ne çare o da yaşamamış. Bu sıralar Veysel’i yeniden evermişler. Bu karışı çocuk vermiş Asığı. Biri olmuş, iki oğlan, dört kız, altısı sağ. Onlar da 18 torun vermiş Veysel’e.
Aşık Veysel, Cumhuriyetin Onuncu yıldönümüne rastlayan 1933 yılına kadar, başka Ozanlara şiirlerini çalıp söylemiş. Kendi deyişlerini söylemekten utanır, çekinirmiş. O yıllarda şairlerimizden rahmetli Ahmet Kutsi Tecer tanımış Veysel’i. Onun ışık tutuculuğuyla Veysel’in şiirleri aydınlığa kavuşmuş. Veysel; şairliğinin gelişmesinde Tecer’in büyük yardımlarını gördüğünü söylerdi her zaman. Veysel’in gün ışığına çıkan ilk şiiri Gazi Mustafa Kemal Paşa için söylediği: "Türkiye’nin ihyası Hazreti Gazi" mısrasıyla başlayan şiirdir. Bundan sonra bütün yazdıklarını çalıp söyler olmuştu.
1933 yılına kadar, köyünden dışarı hemen hemen hiç çıkmadığı halde; bundan sonra bütün yurdu dolaşmış, yurdunun çeşitli şehirleriyle kasabalarını, köylerini yakından tanımıştır. Halk ozanlarından en çok Karacaoğlan’ı, Yunus’u, Emrah’ı, Dertli’yi severdi. Çağımızın ozanlarından Ahmet Kutsi Tecer’in ayrı bir yeri vardı Veysel’de. Onun aracılığıyla Köy Enstitülerinde bir süre saz öğretmenliği de yapmıştı Veysel. Sırasıyla Arifiye, Hasanoğlan, Çifteler Kastamonu, Yıldızeli, Akpınar Köy Enstitülerinde bulunmuştu. 1952 yılında İstanbul’da büyük bir jübilesi yapılan Asık Veysel’e 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, "Anadilimize ve Milli Birliğimize yaptığı hizmetlerden dolayı" özel bir kanunla vatanı hizmet tertibinden aylık bağlamıştı.
Veysel’in bir başka özelliği daha vardı; köyünde ve çevresinde ondan önce bir tek meyve ağacı olmadığı halde, Sivrialan’da ilk meyve bahçesini o yetiştirmişti. Hem öyle bir bahçe ki, içinde elmadan kayısıya, kirazdan cevize kadar türlü türlü meyve ve çiçek vardı. Veysel, kardeşlerinin yardımıyla bu bahçeyi yapmaya başladığı zaman köylüleri "Atalarımız bunca yıl böyle bir iş yapmamışlar, şu kör adam onlardan iyi mı bilecek ki böyle ise kalkıştı?" demişler. Birkaç yıl sonra ağaçlar yetişmiş, meyve vermiş.
Köylüler önceki dediklerini hatırlayıp utanmışlar ve bu defa "O kör değilmiş, meğer kör olan bizmişiz diyerek Aşık Veysel’i kutlamışlar. İste böylesine uzağa gören bir insandı o... Yetmiş yıl karanlık bir dünyada yaşadı (Ö
lümü 21 Mart 1973). Fakat karanlık gözlerindeydi yalnız, içi apaydınlıktı, şiirleri de öyle... Halk şiirimizin bu güçlü ozanı yarım yüzyılı aşkın bir süre yazdıklarıyla, çalıp söyledikleriyle çevresine ışıklar saçtı. Sanırım şimdi de mezarında son uykusunu ışıklar işinde uyuyordur. Yalnız çağımızda yaşayanlar değil, bizden çok sonra yaşayacaklar da "Dostlar Beni Hatırlasın" şiirini unutmayacaklar ve her zaman rahmetle anacaklardır.
Benim sadık yarım kara topraktır
Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın
Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca, yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın..
ALINTIDIR.
YORUMLAR
BİR ULU OZANDIR KALEMİMİMİZ YANINDAN YOKSUL KALIR ASRIN OZANI VEYSEL PİR BABA
HAKİKATIN NURU KALBİNDEKİ CEVERİ BALI İNSANA ÇİÇEĞİ ARISI İNSAN
MİLİYON YIL DAHA YAŞARSIN YAŞATIRSIN SEVGİLER YAZANA CİZENE ANLAYANA AŞK İLE SEVGİLER ..BEREKETLİ KALEMİN ÖZERİNE SÖZ OLMAZ..SEVGİLER
Değerli halk ozanımız bambaşka bir ruh taşıyordu, gönül gözüyle görebilen o güçlü yürek ne kadar da anlamlı eserler bıraktı ardında. Hâlâ geçerliliğini koruyor ve de ölümsüz olacak insanlık yaşadıkça. Ellerinize yüreğinize sağlık Mehmet hocam, çok güzel anlatmışsınız bu değerli gönül adamını, yürekten tebrikler. Sevgi ve umut ışığınız ebedi yansın, mutlu ve esen kalınız…
Ramazan ayı hanenize bereket ve hayırlar getirsin
Selamlar saygımla
* * *
Mehmet Turgut
O halde derim ki edebiyatında şiir yazmanında bir anlamı yoktur benim açımdan
Saygılarımla hürmet ederim
Sevgiyle kalın
çok değerli mehmet bey. Aşık Veysele hayranım . İlk okul 4 veya 5. sınıftaydım bizim okula gelmişti. Tatvan da onu dinlemiştim. sonra hayat hikayesini ve şiirlerini okudum . iki yıl öncede doğduğu ve yine öldüğü Sivralan köyüne gittim. Çok duygulandım. İnsanları bizi iyi karşıladılar. Evini gezdimç Ordaki insanları görünce ve o bölgeyi gezince Aşık Veyseli daha iyi tanıdım. Gurur duydumç Şimdi yazınızı okuyunca bir kez daha gönlüme yerleştirdim. Sağolun var olun.
Mehmet Turgut
Teşekkür ederim ilginiz ve yorumunuz için.Saygılar.
sizin yazılarınızı okuyup gerçekten gözlerim yaşardı halk ozanımızı böylesine güzel anmanız beni duygulandırdı.Aşık veysel der ki güzelliğin on para etmez bubendeki aşk olmasa dizeleri en güzel eserlerinden birisidir.