- 2112 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Dostluk
İki bin on iki yılının bir ayrıcalıklı gecesinde on iki olmasak ta iki sayısının katı olan dört yaşam sevdalı dost buluştuk. Kimi ovada, kimi kentin kalbinde, kimi bir otelin restoranında derken bir çınar seyrinden sonra Uludağ’ın yamacındaki Aşiyanda buluyoruz kendimizi. Hepimiz yaşamımızdaki herhangi bir şey için bir yanıt arıyor gibiydik… Bu arayış özgün, yansız ve bizi mutlu olmak adına bir yaşam tanımlı anlayışları irdeleyecek arayışlar olmasını düşünüyoruz.
Aslında Evrenin sorunlarımızı tüm hayatımız boyunca tarafımızdan bilinerek, bilinmeyerek ve/ya tesadüfen kendimizce yanıtlayacağımızı düşünüyoruz. Ancak tüm bunların farkında olmadığımız için yanıtlarını bulamadığımız noktasında bile uzlaşacağımızı düşünüyoruz. Yaşam sevdası adına kendi hayatımıza veya başkalarının hayatına baktığımızda gördüğümüz bir şey var. Bizler kendimiz için her zaman iyi şeyler düşünmüyor kendimizi tamamıyla sevmiyoruz. Kendimizi sevmememiz, dileklerimizi bizden uzak tutuyor. Buda bize gelecek şeyleri öteleyerek kendimizden uzaklaştırıyoruz. Hâlbuki istediğimiz ne olursa olsun onu sevgiyle beslemeliyiz.
Mükemmel insan güzel sağlıklı ve güzel bir ruh hali içinde olması sevgiyi duyumsaması demektir. Buradaki güçlük sevgiye dair en yüksek frekansı yaymak zor olmamalıdır. Buradan hareketle Can dost dediğin biri farklılıkların getirisiyle aniden bir başkasının tanımlı tarifinde can dost oluyorsa yaşama sevdasına dair içsel sevgiyi duyumsamamış demektir.
Bu anlayış irdelendiğinde ilişki ve dostluklar düşünceden can dost anlayışı özel sevgi duyumsamalarından doğduğunu anlıyoruz. Bu bize kendi sevda dünyamızın yanı sıra sevdalandığımızda sevdalı anlayışını yapılandıracaktır. Dostluk kusursuzluk düşüncesini düşünün. Bu düşün detaylarında uyumlu kusursuzluk barındırmaz. Bilim vücudumuzun içsel pozitif algılarla kendini baştan aşağıya yenilendiğini söylüyor. Bu savın doğruluğu yaşam istem seviyemizi sevdamızı reel olarak yaşama olanağı sağlayacağından kuşku yoktur. O zaman bize uygun mükemmel sevdayı sizi anlayan can dostunuz yoksa kendi bedeniniz içinde yaşamak bile sizi mutlu edecektir. Çünkü her şeyde bir enerji gizemi vardır. Bu gizem her şeyi, sizi, sizde her şeyinizle kendinizi yaşama sevdasında mutlu bir yaşama ortamı yaratmanız size yakışacaktır. Eğer bulduklarınızla sizi huysuzlandırıyorsa güzel anılar, doğa, en sevdiğimiz müzik özlemle baktığımız renkler ile bazı faktörler duygularımızı değiştirerek başka frekansa geçmemizi sağlayacaktır. Özetle çekim yasasının karşı konulmaz gücü sevgiyle düşüncenin bir araya gelişidir. Bu anlamda duruşlar farklı arayışların arayışında olduğu sürece gelecek yapılanmalar insanı doğru hedefe götürmeyecektir. Dileğim her bireyin kendine yakışan duruşta kendi mutluluğunu yaşamasıdır.
Bedri Demirpençe
YORUMLAR
Ey dost!
Sana gelmek yasama sevincidir. Hatta bir yasama biçimidir.
Sana geldigimde donanmis, onanmis olurum. Dosta gelmek bir irfan mektebine ermek, bir irfan meclisine girmek demektir, bilirim.Hayâti yeniden, bir daha ve her an yorumlamaya seninle baslarim. Her sey yeniden ve tâze bir anlam kazanmaya baslar sâyende.
Ey dost!
Kentin o süflî, abûs çehresinden soyutlanarak sana gelirim.
Maddî olan seylerin kiymeti arttikça dostluklarinin ve dostlarinin degeri tükenen sehir insanindan kaçarak sana yönelirim. Çünkü ben kendimi, yani seni dahasi sendeki beni aramak için gelirim.
Ey dost!
"Herkesin kisisel bir menkibesi vardir." derler.Benim menkibemin baslangici da sonu da sendedir. Sen hep bana; "Odunlarin dogrusunu tasimayi" ögütlersin. Çünkü senin kapindan egri odun giremez. Kisisel menkibemi ararken rehberim, kilavuzum sen olursun hep.
Ey dost!
Ummâna kavusmak için irmaklar nasil mecrâlarini seçerse, ben de gönlümdeki ummâna giden yol olarak seni seçerim. Sana hep sâde ve susuz gelmek isterim. Gönlümün derinliklerine dalmani, bütün yaralarimi sarmani ve hasta rûhumu onarmani beklerim.
Ey dost!
Ben sana dostça seslenen bir âsık gibi gelirim... O dostuna diyordu ki: "Leylâ degilim dost, lâkin çöle çagirirsan gelirim. Sana "yalan" halde gelmem, toplarim özümü "yalin halde gelirim. Kapiyi çaldigimda "kim o" dersen, "sensin efendim" derim. Ben olmam kapinda, "sen" olur gelirim. Sen "gel" de yeter ki, yola yük olmam, "yol" olur gelirim."(¥
Ey dost!
Senin huzûrunda ne gam ne keder nede dünyevî mesgaleler var. Çünkü sen her an O(c.c.)'nunlasin. Senin seyrin O(c.c.)'ndan O(c.c.)'na ve O(c.c.)'nunladir. Sende dâimâ O(c.c.)'nu hatirlatan bir seyler var. Senin yaninda birden baska bir âleme girmis gibi olurum. Âlemim degisir .Dünyam kaybolur. Dahasi ben kaybolurum. Bu yüzden hâlimi arz etmem imkânsizlasir. Fuzûlîce sizlanirim hep:
"Arz-i hâl etmeye cânâ seni tenhâ bulamam
Seni tenhâ bulicak kendim aslâ bulamam"
Ey dost!
Hangi vakit yaninda bulunsam hep ayni hislerle dolarim! Benim aradigim dünya iste bu dünyadir, bu âlem benim rüyâlarimin süsüdür.Ben hep bu hasret ile yanarim. Bütün sorularimin cevâbi sendedir. Ben hep bu âni özlerim.Belki de beni bu hayata baglayan çok az sebepten birisi; sen gibi hakîkî bir dostla bulusmaktir. Bir Allah dostunun söyledigi gibi: "Beni bu dünyada tutan üç sey var. Allah için sevdigim dostlarim, Namaz, Ve seherlerde kalkip yaptigim gece ibâdetleri."
Ey dost!
Senin yaninda doktorun odasinda ki hasta gibiyim. Heyecan, korku, sürûr; hepsi bir arada. Hem iyilesmek istiyorum, hem korkuyorum. Hem sana kosmak, hem de senden kaçmak istiyorum. Senin sefkat yüklü yüreginde isinmak, acitan reçetelerinle tedâvî olmak istiyorum. Kimi zaman senden hiç ayrilmamak kimi zaman da hiç karsilasmamayi diliyorum. Ne garip degil mi?
Ey dost!
O kadar yakinimdasin ki; beni sen sanirim. Sana o kadar yakinim ki; seni kendim sanirim. Bagisla saskinligimi. Bu hâlime anlam vermekte oldukça zorlaniyorum.
Âsık bir gönlün serzenisini andiriyor benimkisi:
"Bana öyle yakinsin ki/Seni ben sandim
Sana öyle yakinim ki /Beni sen sandim
Sen mi bensin?/Ben mi senim?
Ey dost!
Ancak seni görünce yüzüm gülüyor. Senin lâtif varligin ve gönül çalan güzelligin karsisinda çâresizim. Bakislarin bana mutluluk veriyor, kabima sigmaz bir hâle bürünüyorum. Senin sevdâ atesin öylesine yakici, öylesine derinden ki, bunu anlatmaya ne gücüm var ne de tahammülüm. Seni anlatmak âtesten kelimeler toplamak, bir yangina körükle gitmek gibidir biliyorum.
Ey dost!
Derdimi kimseye dökemiyorum. Bu hâlimden dolayi beni kiniyorlar. Aldiris ettigimi sanma. Sadece üzülüyorum. Anlasilmak gibi bir derdim de yok. Her gün onlarca yüzle karsilasiyorum. Ne var ki o yüzler bana tanidik gelmiyor. Hep seni ariyorum. "Bagda binlerce ay yüzlü güzeller var. Güller ve misk kokulu menekseler var."(Hz. Mevlânâ) Oysa benim için senden baskasi yok.
Ey dost!
"Sana âsık oldugum için bana ögüt veriyorlar. Ögüt bana ne yarar verir? Zehirli su içmisim. Bana sekerin ne yarari olabilir? Benim için ayagini baglayin diyorlar. Oysa deli olan gönüldür. Ayagimin baglanmasinin ne faydasi var?" (Hz. Mevlânâ) Züleyhâ'yi kinayanlar Yûsuf(a.s.)'un güzelligi karsisinda ne yaptilar? Onlarin yarasi "El Yâresi" idi. Ya bu "Dîl Yâresi"ne ne demeli!
Ey dost!
Sözü uzun tuttugum için beni bagisla! Senin yâdindan baska , gönlümü neye baglarsam, ona tövbe olsun.Seni zikretmeksizin, seni anmaksizin, nerede oturursam tövbeler olsun. Sen bana yine kus dili ile konus. Beni askinla deli dîvâne kil. Sûretinden ve dahasi sîretinden mahrum etme. Bu gönül senin evindir.
Ey Gönüller Sultani
Her dem seninle, senin özlemindeyiz,
Senin himmetinle gözler yerde mahçup ve hüzündeyiz.
Hicraninsa ayakta tutuyor bizi.
demiş mevlana.. dostluğu sevgiyi anlatırken.. ve tüm bunlardan mahsun olan bir yürek asla kendi kendine mutlu olamaz derim ben..bakmak ve görmektir.. bakarsanız vardır mutlak çevrenizde sizi mutlu edecek bir can dost..
Katılmadığım tek cümleniz.." O zaman bize uygun mükemmel sevdayı sizi anlayan can dostunuz yoksa kendi bedeniniz içinde yaşamak bile sizi mutlu edecektir" etmeyecektir ve aramaya devam edilecektir.. ve bu eksikliği bazen hastalıkla, bazen çok çalışarak, bazen hiç bir şeyi umursamaz ve güçlü görünerek kapatmaya çalışılacaktır.. ve iç huzursuzluğu ve içsel mutsuzluk devam edecektir diye düşünürüm naçizane ben..yaşamda can dost çok azdır.. sevda bambaşkadır.. can dostuna sevda ise belki mükemmelidir.. bunuda bulmak çok zordur.. şems ve mevlana birbirini bulmuşlar ve bilirsiniz ki başlarına gelmeyen kalmamıştır.. o yüzden zordur dostluk.. zordur emek ister yürek ister.. ve yüreği ortaya koymak ister.. ve tüm bunlar sıkıntılı gözükmez sıkıntı vermez gerçek dostluksa yaşanan.. şikayet edilmez ve sadece yapılır.. ve onun için yapılan her şey ne kadar zahmetli de olsa duygusal bir haz ve mutluluk verir bilinçaltında.... anlamlıydı yazınız.. düşündüren farklı perpektiflerden bakmayı sağlayan.. kutlarım kalemi.. saygımla..
Bedri Demirpençe
Saygılarımla
Bedri bey bu kez da dostluk sevdası üzerine anlamlı bir yazı okudum...Mutlu olmanın yolları kişinin elinde..Bunu çok iyi açıklamışsınız. Aslında mutlu olmak ya da olabilmek çok çok kolay ...
Ama kolay olmasına rağmen bunu başaran kişiler çok az. Elindekiyle yetinmesini bilenler mutlu kişilerdir...
Sizi tebrik ediyorum. Paylaşımınınız için çok teşekkürler, sevgiyle klaın...
Bedri Demirpençe
Değerli yorumunuza teşekkür ederim..
Saygılarımla..
Emeğinize Sağlık.
Çok Güzel Bir Yazıydı okuduğum.
Tebrikler Güzel Yazınıza.
Sizi Okumak Gerçek Anlamda Büyük Bir Zevk.
Saygılarımla.
Bedri Demirpençe
Teşekkür ederim..
Saygılarımla..