- 797 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Tevhid ve Şirk
Allah dışındaki bir varlığa benlik vermek, ona daha fazla sevgi beslemek, ondan korku duymak ve yardım ummak, onun rızasını Allah’ın rızasından önde tutmak insanı tevhid inancından saptırarak şirke sürükler.
Yaratıcısından uzak yaşayan insan, tutkularının tutsağı olmuş, ağır zincirleri yüklenmiştir. Kur’an, Ankebut Suresi’nde, Allah’ın varlığına inandıkları halde, O’nu gereği gibi tanıyıp takdir edemeyen, gerçekte iman kalplerine girmemiş olan insanlardan söz eder.
Bu kişiler kendilerine sorulan, "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı? ve "gökten su indirip de ölümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?" gibi sorulara "Allah" cevabını verirler. Ancak Allah, "Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?" buyurur ve onların akletmediklerini haber verir.
Söz konusu kişiler yalnızca zorluk zamanlarında, dini yalnızca O’na ’halis kılan gönülden bağlılar’ olarak, Allah’a yalvarıp yakarırlar. Ama onları musibetten kurtarınca, hemen Allah’a şirk koşarlar.
Mü’minun Suresi’nde ifade edildiği gibi "Allah ile birlikte hiçbir İlah yoktur; eğer olsaydı, her bir ilah elbette kendi yarattığını götürüverirdi ve ilahların bir kısmına karşı üstünlük sağlardı." Allah, inkar edenlerin nitelendiregeldiklerinden Yücedir.
Sembolleştirilmiş Şirkler
Şirk koşmak din dışı toplum bireyleri için adeta bir ’yaşam biçimi’dir. Bu toplumda doğan her çocuk, genellikle o toplumun Allah yerine benimsediği ilahları tanıyarak gaflet içinde büyür. Bu yüzden ortak koşan kişi, yaptığının Allah’a karşı isyan ve iftira anlamına geldiğini, karşılığında büyük bir ceza ile karşılaşabileceğini düşünmez. Hatta şirk içinde olduğunu kendisine hatırlatan insanın uyarısına çok şaşırır, bir anlam veremez.
Peygamberimiz(sav) döneminde Mekke’nin önde gelen müşriklerinin gösterdiği tepki de aynı olmuştu. Onlar da Allah inancına sahiplerdi ancak çok sayıda küçük ilahları bulunuyordu. Sevgi, savaş, ticaret ve tarım gibi dünyevi işleri için ayrı ayrı küçük ilahları vardı. Bu şirk düzeni onlara çok normal ve mantıklı geliyordu. Bu nedenle Peygamberimiz (sav)’in tek bir Allah’a iman etmeye çağrısı ve diğer ilahları reddetmelerini istemesi onları şaşırtmıştı.
Bu kişiler, edindikleri bu küçük ilahların gerçekte hiçbir güce sahip olmadıklarını göremiyorlardı. Oysa bereketlendiren ve rızkı dilediği kuluna hesapsızca veren, genişleten, daraltan Yüce Rabb’imizdir.
Devam Edecek
YORUMLAR
Emeğinize Sağlık.
Çok Güzel Bir Yazıydı okuduğum.
Tebrikler Güzel Yazınıza.
Sizi Okumak Gerçek Anlamda Büyük Bir Zevk.
Saygılarımla.