MEĞERSE AŞK YÜZÜNDEN
MEĞERSE AŞK YÜZÜNDEN
Henüz on dört yaşındaydım birisinin ölüm infazını istemeden gerçekleştirirken. Amcam; ‘’Erkek olacaksın! Hadi yiğidim! Al babanın öcünü. Kanı yerde kalmasın!’’ dedi saçlarımı okşarken. Daha önce hiç bu kadar yakın bu kadar sıcak davrandığına şahit olmamıştım amcamın. Ölüm nedir bir çocuk için? Öldürmek nedir? Babasız büyümüş bir çocuk için baba nedir-kimdir? Nereye gitmiştir de bir türlü dönememiştir? ‘’İyi de amca ben sünnet olunca erkek olmamış mıydım?’’ diye sordum henüz çocukluğumun saflığını kaybetmeden önce. Yine mi oturacaktım o sünnetçinin önüne... Yine mi o beyaz gömleği giyip gezecektim günlerce. Ve kızlar yine mi benimle dalga geçeceklerdi? Hem babamın kanını yerden nasıl çıkaracaktım? ‘’Yok bu öyle değil! Şimdi hakiki erkek olacaksın…’’ dedi amcam en tok sesiyle. Omuzlarımdan tutup ‘’Aslan yeğenim! Vakit geldi. O şerefsiz hapisten çıkmış. İşte silahı şöyle tutup alnının çatına ya da kalbine saplayacaksın kurşunu. Tıpkı babana yaptığı gibi…’’ Donup kalmıştım karşısında. Benim bildiğim tek tabanca dedemin elleri ile yaptığı tahtadan tabancaydı. Onunla da mahalledeki çocuklar bile dalga geçer, benimle oynamazlardı. Yetim ya da öksüz olmak bir çocuk için hayata yenik başlamak, bir yanının eksik olması demekmiş. Hayata karşı hep ürkek olmak, kalp kırıklarının çok olması demekmiş. Ve bir çocuğun kalbinin kırıkları bir ömür boyu ne yaparsan yap temizlenmiyormuş, en acısından öğrendim.
Annem babamın ardından sanki üçer beşer atlamış gibiydi yılları. Ellerinin nasırı, yüzünün çizgileri her gün daha çok artmaktaydı. Dört çocukla genç yaşında dul kalmıştı. Baba evine dönemezdi zira herkes birbiri ile akrabaydı. Hem nerelere sığardı dört çocukla, kim bakmak isterdi böylesi bir kalabalığa. Bir göz odaydı evimiz. Ablalarım on beşine gelmeden evlendirildiler başlık parası uğruna. Bakılıp büyütüldüklerinin karşılığını almalıydı bakanlar. Gerekçeleri de hazırdı; ‘’babasız kızlar, başlarına bir şey gelmeden evlendirelim de kocaları sahip çıksın!’’ Çıktılar mı; evet çıktılar. Bir kez de onlar çaresizliklerini sahipsizliklerini her gün bedenlerinde mor güller halinde hatırlatarak. Bizler ise tarla tapan işlerinin bedava ırgatlarıydık. Yetmezdi anam kolu komşunun tarlasına parayla ırgat giderdi. Okumamı istiyordu anam. Okuyup memur olmamı ve yaşlılığında olsun rahat edebilmeyi. Ortaokuldan sonra astsubaylık sınavlarına sokacaktı beni. Bir bu hayali kalmıştı elinde. Bir ben kalmıştım son defa umutlarını yeşertecek. En büyüğümüz olan ağabeyim o sıralar yeni askere gitmişti. Amca baba yarısı derler. Eğer babam da amcama benziyorsa idi; iyi ki yokmuş diye düşündüğüm çok zamanlar olmuştur. Bize davrandığı gibi kendi çocuklarına davranmazdı. Kırmızı bir lastik top için günlerce ağlamıştım mesela. Oysa oğlu bisiklet istedi diye o gün bütün şehri alt üst edip onun istediği gibisini almıştı. Kendi çocuklarının bir isteği iki olmazdı, ama bizim isteklerimiz hep fazlalık gelirdi baba yarısına. Belki de doğanın yasası buydu; hani kargaya yavrusu şahin gözükürmüş ya…
Annem günlerce yalvardı amcama. ‘’Etme ağam; çocuktur. Nasıl sağ kalır bir başına içerde. Hele biraz daha büyüsün. Babasına kıydılar, siz yavrusuna kıymayın. Elim dalım bir bu oğlan yanımda. Hepten kırmayın kolumu kanadımı.’’ Kimse dinlemedi annemi. ‘’Sen sus, bilmez misin töreyi!’’ dediler. İçim içime sığmıyordu benimse. Bir an evvel dediklerini yapıp gözlerinde büyümek, söz sahibi olmak istiyordum. Defalarca filmlerde izlememiş miydim? Nasıl da alıyorlardı babalarının öçlerini… Sonrasını hiç hesaplamıyordum. Filmlerde yıllar hızla geçmiyor muydu? Elbette zaman su gibi akıp gidecekti. İçerden çıktığımda herkes saygı duyacaktı. ‘’Bak babasının kanını yerde bırakmadı, helal olsun!’’ diyeceklerdi. Onların da bir gün cezam dolup ben dışarı çıktığımda peşime düşecekleri aklıma bile gelmiyordu. Ölüm ölümü getiriyordu. Babamı vuranı öldürmenin benim ölümümü de hazırladığını büyüklerim anlatmamıştı. O adamı vurduktan sonra ben bir ölü adamdım aslında vurulacak olduğum güne kadar, bilmiyordum. Yaşamadan sonlanacaktı yani ömrüm. Ve artık ben babamı vuran o adamın yerindeydim bir çocuğu babasız bırakacak…
‘’Neden?’’ diye sordum anneme, ‘’Bu kan davasının sebebi ne?’’. Gözleri yaşararak anlattı garip anam. Dedelerimizden birisi köyden sevmemesi gereken bir kız sevmiş. İstemiş vermemişler. Kaçırmış. Sevgiye saygı duyarlar sanmışlar. Olmamış. Hem kızı hem oğlanı vurmuşlar. Sonra bizimkiler onlardan birini, sonra onlar bizimkilerden birini. Her on beş yirmi yılda bir; iki aileden biri girmiş kara toprağa. Diğeri de tabi mahpus damlarına…
O gün geldiğinde kendimi çok güçlü hissediyordum. Büyük adam olma günüm gelmişti işte. ‘’Arkandayım korkma!’’ diyordu amcam. ‘’Korkma!’’ Korkuyor muyum diye kendimi yokluyordum. Sadece heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Hepsi bu. Belki korku neydi, neden korkmalıydım bilmiyordum. Polisler geldiğinde ne diyeceğimi de ezberlemiştim. ‘’Bu adam babamı vurdu Hâkim Bey! Ben babasız büyüdüm. Babamı aldı elimden. Çıkacağı günü bekliyordum. Duyunca amcamın silahını da alıp yoluna çıktım. Babamın öcünü aldım. Her şeyi ben yaptım kimse yardım etmedi. Haberleri bile yoktu hiç kimsenin.’’ Satır satır ezberletmişti amcam. ‘’Bak benim adımı demeyeceksin. İkimiz de hapse gireriz o zaman. Sen küçüksün cezan az olur. Ama ben girersem ölüm çıkar. Babasız kaldın. Amcasız da kalmak ister misin?’’ Kalbim amcasız kalmayı istese de dilim ‘’Allah korusun amca, başımızda büyük bir sen varsın. Sen olmazsan olmaz.’’ Diyordu.
Karşısına geçip durdum babamın katilinin. Öylece bakıştık birbirimize. Bir şeyler söylemek istedik ikimizde beceremedik. O yutkundu, ben yutkundum. Bir ağlama geldi içimden. Her şeyi bırakıp kaçmak istedim. Yer yarılsın içine saklanayım istedim. Yaşlanmıştı adam. Mecalsiz görünüyordu. Sanki ayağına çelme takıp kaçsam yere düşse ölürdü. Yüzünde anlamsızlık vardı. ‘’Boşa geldik boşa gidiyoruz!’’ der gibiydi. Ceketinin düğmelerini açtı. Kollarını yanına düştü. ‘’Vur!’’ dedi. ‘’Vur ki bitsin bu işkence. Vur ki asıl şimdi ödeyeyim suçumun bedelini. Vur ki beklemekten kurtulayım. Geceleri kâbuslarım, gündüzleri pişmanlığım dinsin. ’’ Duyduklarım doğru muydu? O da mı kendini vurma mı istiyordu? Aklım karışmıştı iyice. Sesim çıkmıyordu. Anlamıyordum söylediklerini. Amcamın sözleri yankılanıyordu sadece kulaklarımda; ‘’O seni babasız bıraktı! Şimdi sıra sende!’’
‘’VUR!’’ diye bağırınca korktum, elim tetiğe değdi, kurşun onun sinesine. Her yer kırmızıya boyandı. Her yer karanlık. Olduğum yere çöküp ağlamaya başladım. Gök gürültüsü gibiydi silahın sesi. Koşup anneme sığınmak istedim. Onun kolları ile sarmalanmak ve bırakılmamak. Hiç büyümemek, hiç babasız kalmamak, hiç olmamak…
Hâkim sordu; ben amcamın bana ezberlettiklerini söyledim. Bağırdı, kızdı aynısını anlattım. Baba gibi sordu, gene aynı cümleleri kurdum. O sordu ben hep aynı şeyleri tekrarlayıp durdum. Erkek olmuştum ya; sözümden dönmek olmazdı. Cezam kesildi, kaderim tayin edildi. Onca yıl boyunca amcam iki kere yanıma geldi. Bana yine annem ve ağabeyim baktı. Verilen sözler yalan oldu. Her günüm özlemekle geçti. Her günüm bin yıl uzunluğunda... Her türlü zorluk ve istismara uğradım. Garibanlığım, sahipsizliğim içerde de sürdü. Gittikçe bilendim. Gittikçe her şeyden nefret ettim. Aynaya baktığımda artık tanımadığım bir yüz var karşımda. Az günüm kaldı dışarıya çıkmaya şimdilerde ve az günüm kaldı toprakla buluşmaya. Tanımadığım babamın öcünü aldım ben. Herkesin gözünde bir kahraman olacaktım. Sözüm dinlenecekti artık. Yetimliğim sona erecekti. Öyle anlatmışlardı bana. ‘’Erkek!’’ olacaktım. Ve on dört yaşımda kaldı hayallerim, nüfus cüzdanım kaçı gösterirse göstersin.
Şimdi sıra onlarda. İyi ki bir çocuğum yok benim kanımı sürecek diyorum. Belki bu defa sona erer bu anlamsız dava. Bilmem kaçıncı kuşaktan dedelerimizden biri sevdi diye bütün bunlar. Hepsi aşk yüzündenmiş meğerse. Hepsi aşk yüzünden…
05/2012
YORUMLAR
Canım hoş geldin. Seni burada görmek sevindirdi beni. Çok etkileyici bir öyküydü. Araştırdığında bir çok kan davasının başlangıcı aşk yüzünden ortaya çıktığı görülüyor. Ne kadar acıtıcı bir gerçek aslında, sevgi için kan dökülür mü ama dökülüyor işte ve nesiller boyu da sürüyor maalesek. Tebrik ederim canım.iSevgilerimle...