- 887 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kimsesizleştirilmiş Düşler
Gözlerinde saklı duran yaşlar, kimsesizleştirilmiş düşlerin koynunda duruyor çoğu zaman...
Kimin nereden geldiği belli değil... Güneş yakarken tenini, yarınlarına yeni yangınlar hazırlıyorsun. Bir isyanın gölgesinde nefes alıyor ruhlarımız.
Atılan her adımın ardından yıldızlar kayıyor. Tutulan dilekler aya asılıyor birer birer...
Güneş doğuyor...
Denizden esen hafif rüzgâr gibi dokunuyor yüreğin, yüreğime...
Uçan balonları gökyüzüne bırakıp, gözden kaybolana kadar takip ederken, sessizlik işliyor zamana...
Sözden kayboluyoruz...
Seni bulana kadar; "Ki sen"siz çokça zaman geçiyor... Ekseni değişiyor dünyanın...
Sen hep vazgeçilmişliğin adını saklıyorsun sol yanında...
Gün ile gecenin adı oluyor Eylül... Islanmış yapraklar örterken caddeleri, denizler kızıla dönüyor... Herkes birer birer boğuluyor kendi suskunluğunda.
Yüzümdeki yara izi gibi duruyorsun... Herkes seni görüyorken, ben hep kaçıyorum. Biliyorsun, biz hep tekil kişiler olarak nefes aliyorduk. İşte bu nedenle sızıların tahribatı yüksek oluyordu çoğu zaman. Hiç bir ilaç çare olmuyordu ruhun acıyan yanına...
Ne vakit aynaya baksam, gözlerimde doğuyordun... Bir zaman sonra, kendini katlediyordu bu kaçışlar...
Mavi sonsuzluk, zifir rengini aldığı vakit, düşlerimi atıyorum birer birer... O an kırmızı şarap tadında hüzünler vuruyor sahillere...
Yok olmuşluğa umut dağıtıyor deniz fenerleri... Gözlerindeki ışık vuruyor karanlığa...
Adım adım yaklaşıyor bahar...
Ser’can Saraca___________MaviGölge
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.