SARI GÜLLER
Anneler günü vesilesi ile bütün dükkânların camekânları anneler günü için çeşit, çeşit yazılar ile spotlar ile süslenmişti. Oysaki geçen yıl bu yazıları titizlikle okuyarak en güzelini en zevklisini almak istemiştim gurbetteki anneme. Şimdi vitrinlere bakmıyordum. Çiçekçi arıyordum şöyle en güzelinden dış mekân çiçekleri.
A n n e.. Bildiğim bütün kelimelerin en güzeli..İnsanın yaradılışında mayasına nakşedilen sihirli söz. Ruhun dinginliği, gözyaşına sebep, ferahlık ,minnetin en güzeli, söylendiğinde bütün bedeni etkileyerek vücut kimyasının değiştiği tek güzel söz A n n e ..
Onu ilk tanıdığımda yüzündeki derin hüzünden çok etkilenmiştim. Hürmetle elini öperken hasret kaldığım öz annemin kokusunu duymuştum. Bana “çok yaşa oğlum” derken yaşadığım hayatta öz olmasa da bir anneyi ne kadar sevilirse o kadar sevebileceğim hiç aklıma gelmemişti. Belki hasretliğin verdiği özlemlerin yoğunluğu ile sarılı vermiştim gurbetteki anneme. O güzel insana. O büyük değere.
Yaşının verdiği ve yılların yorgunluğu Alzaimer teşhisini kondurduklarında hep aklında olup durmadan bana gelinliğinde zulmeden kaynanasını ve nasıl korkuttuğunu defalarca anlatmış..Dalıp dalıp gitmelerinde durmadan “Sen gelinliğinde kaynananı korkutmuşsun öylemi?”dediğimde mahzun bir tebessüm ile en ince detayına kadar defalarca anlattırıp hüznünü dağıtmıştım onun.
Almanya da yıllarca çalışıp emekli olup gelmişti annem. Bazen benim yanımda Koca Çınar olan eşi ile konuşurken hemen lafı Almancaya götürür kendi aralarında benim duymamam için kanal değiştirdikleri olursa da ben hiç duymam azlıktan gelip onların bu güzelliklerinin altında ne konuştuklarını merak ederdim.
Evlendiklerinde Koca çınarın askere gitmesi ile kaynana ve Kaynananın anası ile evde kalıp onların genç gelinken kahırlarını çekmesi ve koca çınarın orman taşımacılığı yapmasından dolayı içinde hep yalnızlığın verdiği bir hüzün ve azcık hayatta dirençten kaynaklanan inadından hiç vazgeçmemişti.
Çocuklarına hasretliğini dile getirirken etrafında neşe kaynağı olan torunlarının yokluğunu “Oğlum; Sümüklerini bile özledim” dediğinde boynuna sarılmış bak anneciğim ben buradayım yerini tutmam ama idare et diye takıldığımda. Benim ona sevgimin samimiyetine sığınıp “Sen kelek kavunsun oğlum” demiş saatlerce çok gülmüştük beraberce.
Bugün anneler günü.. Hüzün dolu içim. Çiçekçi arıyorum ona götürmek için kırmızı veya beyaz bilindik renklerden olan güllerden değil. Ona en özelini en güzelini arıyorum. Sarı güllerde karar kılıyorum. En güzeli en tomurcuklusunu alıyorum.
Bindiğim Minibüste yaşlı bir ihtiyar soruyor “ Kime bu güller “ Anneme diyorum. Allah ömür versin diyor. İşte o an bitiyorum.. Diyemiyorum. Annem öldü diyemiyorum. Birkaç hafta önce kendi elimle ebedi mekânına koyduğumu ama hiç içime ölümünü içime sığdıramadığım, kabullenemediğim gerçeğe yine yok sayıp yanımdaki ihtiyara; Ben onun kabrine gidiyorum diye s ö y l e y e m i y o r u m.
Papatya çiçeklerinin uçlarında yağmurun göz yaşları kalmış ekliyorum kendiminkini de. Sarı gülleri baş ucuna dikiyorum. Toprağını avuçlarken yüreğimin eksildiğini içimde onunla bir şeyler bittiğini hissediyorum.. Bugün anneler günü. Yağmurun düzlediği toprakta bir parmak izi bile yok.. İçim yanıyor diyen çocukları hala öğlen uykusunda. Oysaki içinde anne özlemi ile yanan bir yabancı; çocukları uykuda olan annelerinin başında.
Kendi kendime diyorum; “Ne garip dünya” Yasinlere salıyorum kendimi. Bir yetmez bir daha diyorum. Gözyaşlarımı akıtıyorum.
A n n e c i ğ i m .. Bugün anneler günü. Seni çok özledim. Kızma bana olur mu? Bu sarı gülerlide sana getirdim. Dostluk adına.....Vefa adına.....
Mekanın Cennet olsun Nevriye anneciğim...
F!aruk KÜÇÜKTAŞ 13.05.2012
YORUMLAR
KEMAH_LI
KEMAH_LI
Mehtap Yıldız
bilmukabil aynı hürmet üzre..
dua ile