SON
Bu gün yine, sağlıklı ve mutlu olduğum bir gün.
Su akışının sesi kulaklarımda, üşüten tatlı bir rüzgar tenimde, ufuklar, küçük büyük tepeler, etekleriyle beraber önümde, kırların yeşili, gökyüzünün mavisi, şehrin renkli insan görüntüleri, gürültüsüyle, cıvıtısıyla bütün alem karşımda.
Hep böyle gidecek sanırız! sanki hiç bitmeyecek, bu mutluluklar, bu mücadele. Çocuklar hep çocuk, büyükler hep büyük, yaşlılar hep yaşlı...
Ama hiç farkına bile varmadan sona doğru yaklaşıyoruz. O son geliyor ve hazırlıksız bir şekilde bizi alıp götürüyor.
Bir gerçek varki çok acı! o da şudur; bir gün iştahla yediğimiz bir yemek son yemeğimiz olacak,
belki sabah kahvaltısı, belki öğle yemeği, belkide akşam. Huşu içinde kıldığımız bir namaz son namazımız olacak. Son işimiz yarım kalacak belkide. evladımıza son kez bakacağız ama farkında bile olmayacağız. Bir gün son kez güleceğiz bu dünyada.
o son geliyor ama biz hiç farkedemiyoruz.
Bir gün yer yüzünde adımız bile kalmayacak, bütün görüntümüz sessiz bir mezardan ibaret olcak.
Bu akışına kapıldığımız hayat, hiç aklımıza getirmediğimiz ölümle son bulacak. bir gün bütün sevdiklerimizden ayrılacağız. Hemde o ayrılıkların en acısı, en felaketiyle.
Bütün kaçınılmazıyla yaklaşıyor herbirimize ölüm.
Ağaç üzerinde kuruyan bir yaprak gibi yaşlanıyoruz.