- 2812 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
ATATÜRK'Ü BIRAKIN ARTIK
Yazıma başlamadan önce şunu belirteyim. Ben tarihçi değilim, siyasetçi değilim. Bir hatam olursa şimdiden özür dilerim. Ben Türk’üm Türklüğünle gurur duyan bir türküm. Ben Müslümanım iyi ki de Müslüman bir anne babanın çocuğu olarak doğdum Allah şükrediyorum. Şükür olsun Türk ve Müslüman olarak doğdum ve yaşıyorum.
Başka bir ülkede yaşayamam bundan eminim. Benim yaşadığım yerde camim olacak ezanımı duyacağım hem de Peygamberimiz zamanında okunduğu gibi değişmeden. Çünkü ben Peygamberimizin ümmetiyim. Benim yaşadığım yerde ay yıldızlı bayrağım dalgalanacak. Ezan, annemin sesi gibi yumuşak, sevecendir. Bayrağım, babamın kolları gibi güçlü ve şefkatlidir. Siz beni nasıl nitelendirirseniz nitelendiririn umurumda değil, ben dışarıda Türkçeden başka dille konuşanlara dahi sinir oluyorum.
Bu kadar çok, geçmişime soyuma sopuma, dilime, bayrağıma bağlı olmamın bir sebebi de geçmişimdir. Geçmişte atalarımın çok zulüm görmüştü. Atatürk ben ona Atatürk demeyi sevmiyorum. Aslında o da pek sevmezmiş kendisine Atatürk denmesini. Kendisine Gazi denmesini istermiş. Gazi Paşa benim dedelerimi Yunan zulmünden kurtarmıştır. Cumhuriyetten sonra oradaki Türklere zulümler arttığı için Türkiye ye getirmiş. Şu anda yaşıyor olmamın veya babamın belli olmasının sebebi Gazi Paşadır.
Size Yunanistan da dedelerime neler yapıldığını anlatmak isterim. Birinci ağızdan yani dedemden dinledim. Dedem Türkiye ye geldiğinde 15 yaşındaymış yani aklı başında ve yaşadıklarını unutmayacak kadar yaşı büyükmüş. Anneannem ise daha iki yıl önce öldü, oda geldiğinde 13 yaşındaymış Benim anlatacaklarım birinci ağızdan ve yıllarca dinlediklerimdir. Bunların belgeleri yok doğru, ama beyinlere kazınmış anıları var bence daha etkili. Tarihçiler belgesi olmayana tarih denmez diyor ama bu da benim tarihim. Kendi imkanlarıyla Rumeli den Türkiye ye kaçarken yollarda bir buçuk milyon Türk’ün öldüğü ve sağ kalanların torunlarının tarihidir.
Osmanlı devleti Rumeli’yi alınca oralarda Müslümanlık ve Türklük yayılsın diye ve oradaki insanları asimile etmek için bizleri Anadolu dan Rumeli’ye göndermiş. Dedikleri gibi olmuş yada olmamış o konulara girmeyeceğim. Oralara gönderilen biz Türkler, oralara kök salmışlar ve oraları vatan bilmişler. Osmanlı gerilemeye ve çöküşe başlayınca oradaki halkını unuttu. Balkan savaşları ve daha birçok savaşta oralarda yaşayan Türklere olan olmuştu. Zaten Osmanlıya düşman olan Rumlar acısını Türklerden çıkarmışlardı. Nasıl mı?
Anneannemin ağzından bire bir yazıyorum.’’ Kızım biz gavur memleketinde yaşarken akşamları evde ışık yakmazdık. Kandil, mum, gaz lambası ne varsa yakmazdık. Karanlıkta otururduk, neden biliyor musun? Akşam olup da hava karardı mı, Rum eşkiyalar ışık gördükleri evleri basarlardı. Erkekleri kurşuna dizerler, kadın ve kızlara tecavüz ederlerdi keyiflerine göre öldürürler veya sağ bırakırlardı. Sonrada evi ateşe veriri, yakar ve giderlerdi.
Çok kadın ve kız bu aşağılanmaya ve namuslarının kirlenmesine dayanamayıp intihar etmişti. Bir tanesini bende gözlerimle gördüm. Daha çocuktum tecavüze uğrayan komşumuzun onbeş yaşındaki kızı intihar etmişti. Benin anneannemde yanarak öldü, eşkiyalar dedemlerin evini içindeyken ateşe verdiler ve anneannem yanarak can verdi. İşte biz böyle zulümler gördük. Sonra duyduk ki Anadolu da Cumhuriyet kurulmuş, bizler çok sevindik. Rumlar ise kurtuluş savaşında yenildiği için hırslarını bizden çıkarıyorlardı. Sokaklarda evde hiçbir yerde can güvenliğimiz yoktu. Bizim gibi köylerde yaşayanlar daha çok çekti, çünkü oralarda polis asker yoktu olsa da korumuyorlardı. Sonra dediler Gazi Paşa Yunanistan dan Türkiye ye gelmek isteyenleri getirtiyor.
Hemen elimizde ne varsa üzerimizdeki giysilerle ve eşkiyadan sakladığımız üç beş kuruşla gemilere doluştuk. Gemilerle İstanbul’a getirildik. İskele tam bir mahşer yeriydi, orada anne babasını kaybeden çok çocuk oldu. Sonrada Gazi Paşa nereye gitmek isterseniz oraya gidin dedi. Bizde buralara geldik. Buralardaki Rumlar savaştan sonra kaçmışlar. Bizim orada bıraktığımız gibi onlarda her şeylerini burada bırakmışlardı. Bizde onların evlerine yerleştik. Çok çektik oralarda kızım çokkk Allah razı olsun mekanı cennet olsun Gazi Paşam bizleri orada ki zulümdan kurtardı.
Şimdi de dedemin anlattıklarına geleyim. Dedem çok bilgili kültürlü bir adamdı. Bir çok tarih ve coğrafya kitapları vardı. Dedemin babası, dedesi, Yunanistan da eğitim görmüşlerdi. Dedesi medrese okumuş, bilgili adammış. Dedemin babası dedesi hafızmışlar. Türkiye ye geldiklerinde köyde imamlık yapmışlar. Dedem Rumca, Arapça, Osmanlıca ve Türkçe yazar okur konuşurdu. Hatta çocukken bana bile Rumca birkaç kelime öğretişti. Hesap kitap işlerini hep eski yazı yani Arapça rakamlarla yapardı. Birde onun anlattıklarını yazmak istiyorum.
Kızım ben Yunanistan dan geldiğimde 15 yaşındaydım, her şeyi çok iyi hatırlıyorum. Eşkiyalar evlerimizi basar, kurşuna dizerler kılıçtan geçirirlerdi. Hatta amcam kılıçtan kurtulmuştu. Sonra babaannenin abisi Yemen de şehit olmuş orada da gömülmüştü. Yani biz Yunanistan da yaşıyoruz diye Osmanlı için savaşmadık diye düşünme. Ta oralardan Yemene savaşmaya gitmiş ve şehit olmuştu. Yunanistan dayken zulüm eden sadece eşkiyalar değildi. Yüzyıllardır dostça yaşadığımız ve dost bildiğimiz halkta zulüm ediyordu. Osmanlı bizleri koruyamıyordu çünkü her yer savaş meydanıydı. Sokağa çıkamıyor, tarlamızda çalışamıyorduk. Geceleri karanlıkta sessizce oturuyorduk. Bu Yunan gavurunu Gazi Paşa Eğeye dökünce iyice azıttılar işi ve akla gelmeyecek işkenceler yapıyordular. Kızsın torunumsun diye sana bunları anlatamam.
Sonra dediler Gazi Paşa Yunanistan da yaşayan ve Türkiye ye gelmek isteyen Türklere gemi yolluyormuş. Bizler çok sevindik, elimizde ne varsa satmaya çalıştık ama kimse almıyordu. Nasılsa bizler gidince onlara kalacaktı. Bizde elimizde ne varsa alarak gemilere bindik. Gemi hınca hınç doluydu, neredeyse yükten batacaktı. Sonra İstanbul’a geldik. İskele mahşer yeri gibiydi. O kalabalık ve kargaşada amcam küçük kızını kaybetti. Daha beş yaşındaydı ve biliyorsun 1981 de uzun aramalarım sonucunda Burdur da buldum. Geldiler tanıştık kaynaştık. Çok çektik kızım çok.
Sonra gemiden inince, askerler hafız ve hocalar bizimle gelsin dediler. Babam, dedem, amcam askerlerle gittiler. Biz çocuklar, kadınlar diğer amcam ve dayımlar herkes korkuyla bekliyorduk. Saatler sonra Amcam, babam, dedem geldiler. Giden herkes gelmedi ama bazılarını bırakmamışlardı. Herkes merakla neler olduğunu nereye götürdüklerini sordu. Dedem anlatmaya başladı.
‘’Bizi büyük geniş bir yere topladılar. Sonra Gazi Paşa geldi, sizler hafız mısınız diye sordu? Herkes hafızsız diye cevap verdi. Paşa da o zaman sizler Kurana inanıyorsunuz, onun Allah’ın kelamı olduğuna inanıyorsunuz öylemi diye sordu. Yine herkes evet inanıyoruz demişler. Paşa ‘’Bakalım ne kadar çok inanıyorsunuz görelim. Burada kalmak için Kuran-ın üzerine basıp geçeceksiniz. Basmayan olursa onu geri yollarım veya öldürürüm. Basın bakalım şimdi ya da basmadan geçin’’, demiş. Herkes nasıl olur falan diye konuşmaya başlamış. Basmayanın kelle gidecek veya Yunan gavuruna geri dönülecek diye korkmaya başlamışlar. Askerler hafızları sıraya dizmiş yere de Kuran-ı Kerim koymuşlar. Kimileri üzerine basıp geçmiş kimileri de basmayız o bizim kutsal kitabımız demişler. Askerler kurana basanla basmayanları ayrı sıralar halinde dizmişler.
Sıra benim dedelerime gelmiş Paşa karşıdan izliyormuş. Asker hadi üzerine basın demiş. Dedelerim Gazi Paşaya bakıp bizler Elhamdülillah Müslümanız, yerdeki Kuranı yerden alıp öpmüşler. Bizim kitabızdır, biz bunun içinde yazanları bile bile nasıl üzerine basıp geçeriz demişler. Belki bizi öldüreceksiniz veya tekrar zulüm gördüğümüz topraklara yollayacaksınız. Ne olursa olsun biz canımız için, kelle korkusuna dinimizi değiştirmeyiz demişler. Kutsal kitabımıza da basmayız demişler. Dedemleri de Kur-an basmayanlarla aynı sıraya almışlar. Gazi Paşa ‘’İşte gerçek dindarlar ve hafızlar, sizlersiniz canınız pahasına da olsa dininizi satmadınız. Gidebilirsiniz ve istediğiniz yere yerleşebilirsiniz’’ demiş. Dedem daha sonra Kur-an a basıp da geçenleri görmedik demişti.
Buradan tarihçilere sesleniyorum. Rumeli den, oradaki zulümden kaçarken eşkiyalar, o ülkenin askerlerinden ve halkından çektiklerini araştırıp yazsınlar. Zorunlu göç sırasında yolda gördükleri katliamları, zulümleri ve eziyetleri yazsınlar. Zorunlu göç sırasında eşkiyalar ve askerler ses duyup da gelirler ve katliam yaparlar korkusuyla çocuklarını yol kenarına bırakan anneleri yazınlar. Yine göç sırasında yollarda ölen bir buçuk milyon Türk, Osmanlı soydaşlarımızı araştırıp yazsınlar.
Buradan da Atatürk’ün dinsiz olduğunu veya Müslüman olmadığını idea edenlere cevaptır umarım. Atatürk Elmalı Hamdi’ye Kuran-ı Kerim’i Türkçe ye çevirtti. Meal ve tefsir kitapları yazdırdı, ve İslam dinine birçok katkıda bulundu. Sizce Müslüman olmayan biri bunları yapar mıydı, üstelik ülkenin tek hakimi iken her şey onun iki dudak arasında iken yapar mıydı?
Atatürk ezanı Arapça okunmazsını yasakladı ve Türkçe okuttu. Peygamberimiz, İslam’ın ilk kabul edildiği zamanlarda resim yapmayı yasaklamıştı, hangi tür resim olursa olsun yasaktı. Serbest bırakılsaydı şu anda kıble yerine Peygamberimizin resminin önünde namaz kılıyor olurduk. İslamiyet oturduktan sonra ve Müslümanların neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayınca insan figürleri dışında resmi serbest bırakmıştı. Yani o zamanın şartlarına göre hareket etmişti.
Atatürk de o zamanın şartlarına göre hareket etmişti. Cumhuriyetin ilk yıllarında halifeliği ve saltanatı kaldırıldığı için din tacirleri bunu hazmedemiyordu. Sürekli eski şeriat devleti kurmaya çalışıyorlar, eski düzenin geri gelmesini istiyorlardı. Çünkü o düzen de güçleniyorlar halkın inançlarını sömürüyorlardı. Atatürk de onlara fırsat vermemek için sert önlemler almıştı. Tamam, tekbirler çok sert olmuştur. Gerçek dindarlara da olan olmuştu ama dedikleri gibi kurunun yanında yaş da yanar.
Atatürk, İlah, tanrı, peygamber ve melek değildir. Atatürk dinsiz, kafir, şeytanda değildir. Atatürk insandır, etten kemikten, yanlışları, doğruları olan bir insandır. Her insan gibi onunda sevapları günahları vardır, onunda hataları olmuştur. Atatürk sıradan bir insan değildir ama sağ duyusu olan geleceği gerebilen akıllı bir adamdır. Kahraman cesur bir asker, işini belen politikacı, halkını düşünen devlet adamı ve ülkesini düşmanlardan kurtaran bir liderdir. Herkes böyle görürse zannedersem sorun kalmaz.
Herkesin Atatürk’ü sevmek için bir sebebi olmalı. Aşırı dindarlar, radikaller sizlere soruyorum. Atatürk eğer yeni devlet kurmasaydı, savaşmasaydı Osmanlı yıkılmayacak mıydı? Osmanlı devletini Atatürk mü yıktı. O olmasaydı padişah ve halifeliğin kalacağını mı düşünüyorsunuz. Hiç de öğle değil, Osmanlı bitmişti yıkılmıştı. Eğer Atatürk olmasaydı, Kosava gibi Batı Trakya da ki soydaşlarımız gibi olurduk. Oğullarımız sünnetsiz olurdu, mezarlıklarımız talan edilmiş, camilerimiz yıkılmış olurduk. En önemlisi acaba babamız hangi milleten olurdu.
Dini vecibelerini yerine getirenler bu kadar rahat dinlerini yaşayabilir miydi? Tesettürlüler ve kapalılar bu kadar rahat kapanabilir miydi? Dinsizler bu kadar rahat konuşabilir miydi? Gecenin bir yarısı isteyen istediği yere gidebilir miydi? Böyle aşağılanmadan özgürce yaşayabilir miydik?
Atatürk’ü sevmek için herkesin en az bir sebebi olmalı.Benim birçok sebebim var ama en önemli sebebim. Benim dedelerimi Yunan gavuru elinde çaresiz bırakmayıp getirdiği için minnettarım. Allah ondan razı olsun. Mekanı cennet olsun, peygamberimize komşu olsun. Kabri nurla dolsun. Herkes artık onun üzerinden siyaset yapmasın. Sorun bence iki ayrı uç fikrin Atatürk’ü kendi saflarına çekme mücadelesidir. Atatürk sayesinde prim yapmaktır. Atatürk’ü artık rahat bırakın, mezarında rahat uyusun.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
12.5.2012
YORUMLAR
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ATA İÇİN NE YAZILSA AZDIR BU YAZIDA
TEVFİĞİN ŞREFSİZ ŞİİRİ GEDİ DUYARLI
YÜREĞEİNİZ VE YAZAN KALEMİNİZ
DAİM OLSUN SAYGI VE SELAMLARIMLA
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
anılarınızdan alınacak çok ders var.Ayrıntılı ve uzun, bu kısa yorumlara sığmaz.
özetlemişsiniz verilecek dersi, Tarih bilgisi ve bilinci olmayanlar geleceklerini
kaybederler.Bugün dünya ülkesi olan Türkiye'nin her taşında ve işinde Gazi Mustafa Kemal var.
Bunu anlamak isteyenlere kısa ve çarpıcı ders veren yazınızdan dolayı kutluyor,sağlık ve
başarılar diliyorum.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
sevgili arkadaşım beğeni ile okudum yazını öncelikle kutlarım ve ben bu konularda susup neyzene bırakıyorum benim yerime o konuşsun.
sevgilerimle.
Şerefsiz
Ne ararsın tanrı ile aramda?
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda,
Başı açığa neden türban sorarsın?
Rakı, şarap içiyorsam sana ne?
Yoksa sana bir zararı içerim.
İkimizde gelsek kıldan köprüye,
Ben dürüstsem sarhoşkende geçerim!
Esir iken mümkün müdür ibadet?
Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et.
Senin gibi dürzülerin yüzünden,
Dininden de soğuyacak bu millet.
İşgaldeki hali sakın unutma!
Atatürk’e dil uzatma sebepsiz.
Sen anandan yine çıkardın ama,
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz!
Neyzen Tevfik
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Sevgili Eray yazında bir göçmen öyküsünü okudum. Duygulandım, yeni yaşanmış gibi. Yunanistan'
da yaşanan kıyımlara,tecavüzlere sanki şimdi yaşanmışca üzüldüm. Bizim de akrabamız, tanıdıkları
mız vardı böyle göçmen.
Atatürk tüm onu yıkmaya çalışanlara karşın ayakta kalacak ölümsüz bir gerçek liderdir. Lider vasfı taşımayanlar onunla yarışamazlar,
selâm ve sevgilerimle..
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
Bu yazdıklarınızı Atatürk düşmanları okusun derdim ama okusalar da neye yarar... Adamların içine nifak girmiş... Ordu AKP milletvekili bir soysuz da Yunanlıların İzmir'i işgaliyle başlayan ve yine İzmir'de denize döküldükleri tüm olayların (Kurtuluş Savaşımızın) yalan olduğunu söyleyebiliyor...
İşte böyle insanların yönetiminde Türkiye...
Çünkü sözkonusu kişi hakkında henüz bir soruşturma açılmadı...
Kadir Tozlu
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
önce şunu sormak lazım diye düşünüyorum vatan olmasa din olurmu din olsa vatan olmasa olurmu işin özü önce vatan sagılarımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekkür ederim
saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
Güzel yazı akıcı bir anlatım kutlarım,
M.KEMAL ATATÜRK,şüpesiz önemli bir liderdir o,günün şatlarında büyük işler başarmıştır,
Gazinin eleştirilmesinden korkup üzülmeye gerek yok yapılan hiç bir eleştiri o,nun büyüklüğünü gölgede bırakamaz.
ancak ATATÜRKÜ,kulanarak milleti sömüren zihniyete karşıda dikkatli olmak gerekir
yazınızın bir bölümünde türkçe den başka dilde konuşanlara kızdığınızı belirtmişsiniz,
sevgili Eray hanım budurum aslında bizim ülkemizin güzelliği ve zenginliğidir unutmamak gerekir ki
balkanlardan göçeden soydaşlarımızın geldiği bu anadolu topraklarını o,faklı lisanları konuşan insanların dedeleri savaşarak korudu.
dolayısıyla bu ülkede yaşıyan herkez bu ülkenin tadını çıkarıp özgürce yaşıyabilmeli yani sevgiyle saygıyla farklılığımızın ve zenginliğinliğimizin keyfini sürebimeliyiz,,,
Saygı sevgilerimle.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
okuduğunuz için çok teşekkür ederim
saygılar selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
okuduğunuz için çok teşekkür ederim
saygılar selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
Ne güzel anlatmışsın Atamızı,O nun miras bıraktığı bu devleti keşke ileriye götürebilseydik,keşke O nu anlamayanlara anlatsaydık,suçluyum,suçluyuz eray......
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
SEVGİLER
Öncelikle Göç diye bir kitabı geçen sene okudum.Araştırma kitabı.anlattığınız yüzlercesi o kitapta var.Sadece yunanistanda değil Tüm balkanlarda müthiş bir Müslüman ve Türk kıyımı yapıldı.tahmini ölen insan sayısı 6 milyon civarında.
Balkan harbi ve sonrası yapılanlar tarihin en büyük soykırımlarından biridir.gelin bakın hiç bir avrupalı ağzına almaz maalesef bizleri yönetenlerde.
sizlerin dedeleri batıda,bizlerin dedeleri doğuda aynı zulmü yaşadık.ermeni ve rus birliklerinin yaptıkları ibretlik kıyımdır.Ama bakınız Ermeni soykırımı konuşulur.Türk soykırımı hiç ağıza alınmaz.
hata bizlerde eray hanım,tarihin bilmeyen, başka milletlerin kültürüne hayran,insan yetiştirirsek olacağı budur.
Dünya Mustafa Kemal'i imrenerek anarken biz kendi insanımıza atamızı anlatamadık.
birileri Atayı kendi çıkarına kullanmakta,birileri düşman belleyip kendi çıkarına kullanmakta.
ne hazin değilmi?
güzel yazınızı ibretle okudum.elinize sağlık.ama ne yazık balık beyinli Milletiz,geçmişi çabuk unutmak gibi bir yapımız var.
Yazmalı okumalı anlatmalıyız.Mücadele bu yönde olmalı.
tebriklerimle.sağolunuz.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
SAYGILAR
Çok güzel bir yazıydı, öncelikle kutlarım.
İslam dînini sömüren, Atatürk'ü unutturmaya çalışanlardan nefret ediyorum.
Aynı zamanda Atatür'çüyüm deyip bundan çıkar sağlamaya çalışanlardan da.
Kısaca hiçbir değer siyasete, çıkarlara alet edilmemeli.
Selam ve sevgimle.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekkürler
saygılar
Sevgili Eray,
Bir Adam... Ki herkese adam demek zordur.!
Eğer Atatürk olabilmiş ise, tabii ki onun dirisiyle de, ölüsüyle de uğraşacaklardır. Onun hakkında yazacaklar, konuşacaklar, az bilenlere çok bilmişliklerini öğretecekler.
O halde hepimiz konuşalım. Eski tarihleri bozup, yeniden tarihler yazalım... Nereden nereye geldik onu bile unutalım.
Biz zaten hep böyle değil miydik ki, bayramlarda bayraklar asan, çocuklarımızı istediğimiz okullarda özgürce okutan ?
Şimdi ne farkımız var ki ?
Tebrik ve teşekkürle.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekkürler
sevgiler
Yazınızı ilgi ve beğeni ile okudum.
Bu anlatılanların hepsi doğrudur ve bu halkın bir kısmı bu acıları çekmiştir.
Bende 1922'de Balkanlardan göç etmiş bir ailenin çocuğuyum. Benzer yaşanmışlıkları ben de büyüklerimden dinlemiştim.
Tüm çarpıtmalara rağmen bu millet Atatürk'e herşeyini borçludur.
Yazınız sebebiyle sizi kutlar, saygılarımı sunarım.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
teşekkür ederim
saygılar