- 1277 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
dursun akçam ve kaf dağı... ardahan öyküleri- 277
Dursun Akçam’ı anlamak!
Edebiyat Bilimi’yle veya Edebiyat Teorisiyle bir kaba koyup oradan anlamak mı olur?
Bugün açık oturum vardı. Dursun Akçam vakfında konuşmacıları dinledim. Dört sunum ile eleştiri veya değerlendirme yapıldı.
Değişik ve özgün yaklaşımlar fikir adamlarının sanat anlayışıdır.
Ben de kendi görüşümü Dursun Akçam ve "Kaf Dağı’nın Ardı" adlı eseri ile yapmak isterim. Dursun Akçam’ı senelerdir merak ederim, araştırırım.
Dursun Akçam ve eserleri ilkinleyin, Ardahan EMPRESYONİZM’idir.
Andre Gide’in Paris ve Sen Nehri’ne dediği neyse; onunla bağdaştırırım.
"Empresyonist ressamlardan evvela biz Paris’i ve Sen Nehri’ni göremiyorduk. Görmüyorduk."
İnsan mekanı, uzayı kavramlarla görürmüş, böyle diyorlar.
Hani o meşhur meseldir:"Algısız kavram; kavramsız algı kör gibidir."
Dursun Akçam’ın Kavramsallaştırılmış edebiyat satırları benim kavramım oldu ve ben Ardahan’ı o vakit algılamaya başladım. Görmeğe başladım.
Dursun Akçam’dan önce bu EMPRESYONİZM’İ kendi namıma sistematik olarak diğer yazarlardan istifade edemedim.
Ardahan’ı onun fırçasından sonra cesaretle görmeğe başladım.
Bir yazar için daha ne olabilir ki mutluluk verici!
Ve Ardahan resim edilmemişti. Resimleri yapılmıştı ama neredeydiler?
Sanatın altın aynasına Ardahan poz vermemişti.
Diğer sanat dallarının eksikleriyle Ardahan kültürel vizyona Dursun Akçam’la erişmiştir.
Ardahan vizyonları Andre Gide’in dediği gibi onun eserleriyle gerçekleşti.
Ardahan sanat i mgelerini gençler, sanatçılar, okuyucular algılamağa, algılatmağa başladılar.
Kültürel bir seviyeye akşamdan sabaha gelinmiyor. Zihin bilim bunun çok zor olduğunu söyler. Zihnin inşaası gıdım gıdım gelişen safhaymış. Ve zihinler eğitilmeden uygarlık çabalarının neticesiz kalışlarına da taaccüp etmemeliymişiz.
Zihinde başlar; zihinde bitermiş her şey!
Herhangi bir yerde olağanüstü anlatılar dinlemişimdir. Eşşed-i billah bu doğrudur. Ya bunu aktarmak! Yazmak’a ne buyrulur?
Yazmasak n’lur? Şifahi topluma devam ederiz. Tahriri, onunla evrensel edebiyata başa çıkabilir ve yaşar oluruz.
Dursun Akçam aktarmanın ilk prototip güçlüğünü Ardahan Edebiyat’ı namına yapmıştır. Başarıyla yapmıştır. Ayrıca Köy Romanında diğer murakıplarından öndedir.
Kaf Dağı’nın Ardı’nda ile Türkiye yazarları arasında onda gördüğüm ama diğerlerinde görmediğim Hermeneutik vargıları derç etmek isterim.
Hermeneutizm’e geçmeden Dursun Akçam’ın eserini gerçekçi bulanlara itirazımı söylemem lazım.
Bir şahsın başından geçen gerçekçi bir roman değildir: Kaf Dağının Ardı...
Ayrıca Sosyal Gerçekçilik kapsamına almak Kaf Dağını, çok zorlama olur.
Büyük sanatçılara hep yapılagelen bir yanlışlık Dursun Akçam’a da yapılmış olur.
Büyük eserleri en iyi kritize etmenin yolu; çağdaş ölçütlerdir ki onlarsa ehven-i şerdir. Kafiyet sağlamaz. Yeterlilik biçemez!
Güncellemek, büyük eserleri eleştirirken yenilemek ve geliştirmek gerekir.
Bu ise disiplinler arası ve çok disiplinler; okumak, bilmek, uygulamak demektir.
Dursun Akçam Kaf Dağında... kendi sembolü üzerinden yoksul diğer bahtsız çocukların alayını başarıyla imliyor. Bu büyük sanatçılarda olan meziyettir: TİPOLOJİ kurmak.
Açık oturumda bu ayırda varanı; inan Allah’a görmedim.
Kaf Dağında tipolojinin soyutlama estetiği o denli harikadır ki; okuyucu gerçekle KURMACA’yı ayıramıyor.
Sanat bu değil miydi?
Sanatçının aradığı bu değil midir?
Kurmaca hakimiyeti büyük sanatçıların bizleri by pass ederek yarına aşmasıdır. Bu da sanatçıyla aşkınlığın antantıdır ki bizler bunu bilebilme kudretine nail oluruz ya da olamayız.
Gel gelelim Kaf Dağına: "Kaf Dağının Ardı" nerededir ve neresidir?
Yazar Kaf Dağında yitirdiklerini arıyor. Orayı kerteriz almış. Orayı arıyor; oraya göre sorguluyor.
Aşkınlık ileri olabileceği gibi geriye de olur. Geleceğe ve geçmişe.
Kaf Dağı’nın Ardı’na göre her şeyi miyara vuruyor.
Yazar orayı hissediyor. Bazen çokta iyi biliyor.
Ölçek’te yaşadıkları ve hayat realizmini yargılıyor. Böyle mi olmalıydıyı ise sormadan geçemiyor.
Ne olmalıydı ki?
Neye göre olmalıydı?
Evrensel sorun olarak aynı yaklaşımı büyük eserlerde görürüz?
Gazap Üzümlerinde; aynı dram yaşanır? Oranın da Kaf Dağı’nın Ardı vardır: "Wheat Peach" kampı Kaf Dağı gibidir. Hangi manada ama?
Dursun Akçam Kaf Dağında Wheat Peach’den farklı bir altınçağdan geldiğimizi hissettirir.
Beliğ ve vazıh kılmaksız fakat.
Düşünür vari yazarlar da bu olmayan yer (ÜTOPİA) işlenir, işlenmiştir.
Akçam da işlemiştir.
Kaf Dağı ve Ardı; Kafkasya insanlarının büyük, faş olmuş sırrıdır.
Mistifikasyon, düş ve düşlemi yazar real- politik göstergelerle göstermiştir.
Yazar derinde, içerikte ise tarihsel büyük bir ülküyü Kafkasya insanlarının insanlaşma serüveninde izahsız vaz etmiştir.
KAF DAĞI’NIN ARDI!..
Kirzioğlu M. Fahrettin Kaf Dağını şöyle şuyulandırır:
" Kuzey- Doğu Sibirya’dan, Doğu Sibirya’ya arazilerinden arazileri hatıralarında alıp gelen sarı saçlı, göğgözlü, uzun boylu güzel insanların Deşt-i Kıpçak’tan Demirkapı Derbent’ten inip Kafkasya diyarında duraklamaları. Paralel iklim, diyar, göç katar katarları, Partya’dan, Belh’ten Gürgan’dan, Horasan’dan Karaşın kaşlı, karagözlerle Arsaklılar namıyla Çıldır Karsak’ta duralaması.
Kür- Çoruk havzası mı denmez? Cavaketi mi dersin! Çinistan’dan gelmiş Arsaklara Gagavan mı demezler!
Kıpçak- Kumania’dan yani Ukrayna hattından gelen Sakalar, İskender zamanında: 3000 sene önce Kür- Çoruk havzasına indiler. Sakalar yani Kıpçaklar birde Afganistan’ın üstünden Çin’e doğru indi ve geri dönerek Partya’da, Horasan’da karakaş, karagözleriyle Arsak, Karsak namıyla Kaf Dağı’na kondular. Saka’lar, İskit’ler aynı namdandır. Karsak’lar, Part’lar, Çinçavat’lar, Gogaran’lar( Gagavanlar) arazilerin, zamanların, insanların esmer, sarışın Kür- Çorukta Kaf Dağı namıyla şuyulandırılmasıydı."der.
Kafkasya’da antropolojik bir kaderin insanları yaşadıkları hikaye, dramatik veya esenlik ne olursa olsun: Şuyulandığı zemin Kaf Dağı’nın oralardır.
Ahıska Atabeklik çağı ve "Ahıska’nın neresi harika değil ki baba!" Adigön Acarlara tarafı mı?
Ahıska’nın içi; kapıda, bacada kiraz ağaçları. Posof çayı Ahıska’yı ikiye ayırır. Eski Ahıska’nın olduğu mahalle RABATİ. Ahmediye Camii ve Atabeg İshakpaşa sarayı çağdaştır.
Ahmediye camiinin içinde olduğu kaleyi NUŞİREVAN yaptırdı derler. Hamamlar medresesi ya!
Ahılkelek, Hırtıs, Altunkale, Çıldır, Ardahan, Doğubayazıt, Yusufeli, Oltu, Narman , Göle, Posof.
KARIOĞLU Manuçer Atabeg’in Altunkale’de haberi oldu ki; Serdar Lala Mustafa Paşa Cincorop’ta ordugahı kurmuş ve haber saldı...
" Manuçer Atabeg gele, hele bir gelsin!"
Anasının oğlu Manuçer Atabeg, Serdar’ın otağına vasletti. "Osmanlı İmparatorluğuna dahloluyoruz." dedi. "Müslümanlığa geçiyoruz."dedi. Eman aldı. Eman verdi Serdar ona!
Yazar Ahıska kökenlidir, Ahıska muhaciri ailenin çocuğudur.
Şavşetli imamlara heveslenmesi, köylerde hocalık yapmayı denemesi, meslek arayışı ve bireyselliğini keşfiyle, hayat varlığını irdelemeye tabi tutmasıyla açıklayabiliriz.
Ahıska Medeniyetinde Weberian çalışkanlık ve meslek erbablığı meziyetdir.
Bilim adamları Ahıska havalisinin, Protestan Almanlar gibi bireysel varlıklarında hayatı, iş ve eylem bütünlüğüne ram etmiş olarak kabül ederler..
Stalingrad savunmasında, Stalin, sosyologların meşveretiyle savunma hatlarına Ahıskalıları ve o havalinin askerlerini sırf o saikle sürmüş ve başarılı olmuştur.
Yazarımızın, adı geçen eserinde bireysel çalışkanlık ve donanımla zamanların, asırların modern çağla anlamlanabileceğini gayet başarıyla kestirmiştir.
Ve öğretmenlik sanatını da kullanarak okuyucuya, öğrenciye hayat sırlarından birini fısıldıyor:
İŞLENMEK!
" DİL DE, FİKİR DE ,İŞ DE BİRLİK"
Yazar bu minvalde Jack London’ın Martin Eden’de becerdiği stratejiyi, kendi üzerinden modernizm’in gelişini karşılayarak başarıyor ki, o Ahıska’lı çalışkanlığını modernizmden evvel çözmüş, insanları seyrederek büyük bir anlama taşıyabiliyor.
İnsan çalışır, kazanır, meslek edinir ve tüm insanlara aktarır.
Büyük yazarların eserlerinde büyük anlam’ı görürüz.
Büyük yazarları eserlerinde ki büyük saptamalara anlam ve ruh katmalarıyla biliyoruz.
Carmen’de Prosper Merimee: Carmen’in uğrunda erkeklerin kırılmasından zevk aldığını sadistçe haz aldığını tespit eder. Büyük bir anlamdırma Merimee’den önce kimsece yapılmamıştır. O vazifeyi Merimee yapmış ve haklı olarak şöhret bulmuştur.
Kaf Dağı’nın Ardı’nda, büyük anlamlar ve anlam nedir?
Bir tane anlam üzerinden iz sürmek olmaz.
Önerim Kaf Dağı’nın Ardı için Hermeneutik metodoloji olmalıdır.
Kafkasya kavimler kapısıdır ve tarih önceliği mevcuttur.
Dmanis Adamı ilk insan kafatası Baş geçitte bulundu. Borçalı Ahıska’nın ardında ki Karsaklılar ve Şemsettin Hanlığın diyarlarıdır.
Yazar "DMANİS ADAMI"ndan sezgisel haberi yoktur, diyemeyeceğiz.
1.7 milyon senelik bir fosildir Dmanis Adamı.
Kaf Dağı’nın Ardı nelere sahneymiş?
Dede Korkut’un hikayeleri Kaf Dağı alametleridir. Horasan, Çinistan, Tatelet, Aral, Tebriz, Asminza, Hokam, Bezirhana, Mecidiye ve Cavaketi yer, arazi, ve diyarıyla şumüllenir.
Moğollardan, Partya’dan hatıra kalma sekiler. İç dekorasyonuyla evler. " SAÇ"ta ekmek pişirdiğimiz. Çinistan’dan hatıradır unutulmasın!
OCAK’ta ateş kaladığımız. Horasandan gelmedir: Ateş gedeler’in diyarından.
Yazar ev içi tasvirlerinde derin kavimler güzergahını ev içi nesnelerle ne güzel bezemiştir ve anlatmıştır. İnterior tasvirlerinde görsel nesneleri seçerken medarlarını tek, tek görebiliyordum. Yatağın altında iç çamaşırlarını değiştirme sahnesindeki oda mesela.
Kaf Dağı’nın Ardı... somutlayarak bize şuyulandırma yollu gösterdiği zamanda yolculuk güzergahında hercümerç olmuş yığınların, kavimlerin, şenlikli şadlıklı anların kirvalıkların, lisanların dizildiği yazıların yazıldığı kaderlerin değiştirildiği, komşuluk ve kardeşliğin DADAŞ olduğu... bu eserin verdiği: Büyük anlam olarak altını çizmek isterim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.