AŞKA DAİR
Aşk neydi sahi? Geceleri uyumadan önce onun hayalini kurmak mı, yastığınla bütünleşip gözyaşları mı akıtmaktı? Ya da kalbin aklı rehin alıp gözleri köreltmesi miydi acaba… Belki de en kutlu hazine, insanı içten içe eriten en ulvi acıydı. Aşk öyle bir şey ki karşıdan bakıldığında küçücük ve gereksiz bir dünya içine girildiğinde yok olunacak kadar acı ve mutluluk dolu bir yer. Aşkı anlatmanın ve anlamanın en güzel yolu aşık olmaktır aşık olan ancak varır acının demine…
Uyanıkken gözlerde hüküm süren, uyurken rüyaları esir alan aşığın yüreğine milim milim sızan, bedeni ruha aklı kalbe esir etmekti belki de... Aşk zahmet getirir çünkü platoniktir. O ilk bakıştan sonra Müebbette hazırdır aşık ne zaman ağzını açıp ona dair bir şeyler karalasa,
Yüreği tökezler, boğazında düğümlenir sözcükler yutkunur...
Söyleyemediği ne varsa yüreğinden sızıp dökülür mürekkebinden bir biri ardına şiir olarak
Ve o sözcükler o anda bir toz zerresi kadar gelir aşığa anlatmaya yetmez, sözcükler kifayetsiz kalır.
Artık yürek gitmek ister sevgi kokan zamanlara,
Yok, olmak ister onsuz gecen her günde ve inanmak istercesine sarılmak ister belki de
Bir daha bırakmamak, son nefesi beraber verene kadar.
Gözler bir uçurum gibi gelir sanki o ilk bakıştan sonra…
İçine düştükçe sonu gelmeyen bir girdap yok ettikçe var ediyor insanı... Aşığın yüreğindeki içsel değişim o anda başlıyor hiç kuşkusuz. Onun gözleri baktığı her yeri yakıp yıkarken aşığın gönlü hiç şüphesiz o küllerden var olmayı o küllerden doğmayı bilmektedir. Onun hayali sabahlara kadar ölümü solumak, tabutlara girip teneşirde yatmanın ürperti ruh halını yaşamaktır çoğu kez ÖLÜM adından bile ürperiyor değil mi insan aşk ta yaşarken ölümü tatmak değildir mi sizce?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.