- 1784 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EKSİK BİR YANIMIZ..!!
Saygı değer okuyucularım,
Sizlere ulaşabilmek,yüreğimdeki duygu ve düşünceleri paylaşabilmek,bunu yaparken de bilgisayarın tuşlarına dokunabilmek,bir kalem tutabilmek eksik yada yanlış kurduğum bir cümlenin farkına varıp silmek yeniden yazmak,,sonra sonra balkonun camını açıp dışarıdaki evimin hemen yanıbaşından E-5 karayolundan geçen araçları izlemek bunu yaparken de torunum Sare nur’u kucağıma alıp birlikte ve onunla konuşmaya çalışmak (beş buçuk aylık) olduğu için konuşamıyor malumunuz,ona tuhaf tuhaf kendimce sevgi cümleleri kurmak anlamadığını bilerek onu güldürmeye çalışmak bile ne güzel bir haz biliyormusunuz….yüreğimin bir yerlerinde yaradılıştan beri var olan bir eksikliğimin varlığını bile bile..!!
Nemi bu…?
Sizinle paylaştığım ve içinde ibret-i alem için yazdığım bu haftalık köşe yazımı okudukça ne olduğunu bulacaksınız zaten tıpkı siz değerli okuyucularımın da doğuştan beri var olan bir eksikliğinizi anlamış olacağınız gibi..! okudukça beni anlayacağınızı düşünerek son cümleyi okuduğunuzda gözlerinizden bir damla yaş döküldüğünün farkına varıp ve halinize, sahip olduğunuz değerlerinize içinizden gelerek şükredeceğinizden eminim.
Bu gün küçük kızımı okuldan almaya erken gittim.Onu beklerken okulun ikinci katından kızım bağırdı baba yukarı gel diye.birazda korkarak koşa koşa çıktım merdivenleri.sınıftan içeri girdiğimde o küçük öğrencilerin beni alkışlarla karşılamaları tuhafıma gitti.sürpriz oldu benim için meğerse ne kadar çok küçük hayranım varmış.Aslında onlara küçük demek hata bence.sebebine gelince teknoloji o kadar ilerlemiş ki şimdi çocuklar bilgisayarla öylesine iç içe girmiş ki bütün dünyada olan biteni her konuda her alanda ne oluyor ne bitiyor yakından takip ediyorlar.bunlar olumlu yanları tabi olumsuzluğunu ise başka bir gün sizinle paylaşacağım inşallah.
İnternet sitelerine girip oradan her türlü şeyi anında dinleyebiliyorlar,okuyabiliyorlar indirebiliyorlar sosyal paylaşım sitelerinden paylaşabiliyorlar.Yani şaka bir yana artık kimsenin gizlisi saklısı yok değerli okuyucularım..! bilgisayarınızın tuşlarına bir isim yazın tak karşınızda neyi var neyi yok seriliyor gözlerinizin önüne..! Neyse,Türk halk müziği dalında ki uğraşlarımı eserlerim benden daha iyi biliyorlardı.ve geçmişim de şu anda neler yaptıklarımı kırk kafadan anlatmaya çalıştılar,,tabi o ortamda ne anlayabildiysem, yinede buna çok sevindim.ona cevap ver diğerine cevap ver şaşırdım kaldım.birde bağlama getirmişler,, öğretmenleri Serkan bey hadi hocam dedi..aldık bağlamayı elimiz değim yerinde ise.Çaldık söyledik grup olarak isteklere yetişmeye çalışmanın imkânı var mı her kafadan kırk ses çıkıyor.bildiğimiz kadarı ile çaldık söyledik güzel vakitler geçirdik.
Bunlar tabiî ki çok anlamlı benim için ama asıl konumuza giriş yapalım şimdi.
Bir çocuk isminin Ayhan olduğunu daha sonra öyrendiğim o küçük ama yüreği mangal kadar olan genç dostum,,beni çok iyi tanıdığı belli olan o çocuk birden “Hocam”dedi siz yürümekte bile çok zorluk çeken bir öğrencinize nasıl futbol oynatmayı başardınız diyince dondum kaldım…!! Şimdi bunu sizlere anlatarak kendi yaptıklarımı ön plana çıkarmak gibi bir derdim yok tabi ki.ama ona anlattım nasıl olduğunu.Bu soru bana biraz planlı gibi gelmişti.çünkü 10-16 Mayıs tarihleri arasında bilmiyorum hangi ukala beyinli kişi yada kurum bu tarihleri böyle ENGELLİLER HAFTASI DİYE adlandırarak atıfta ve lütufta bulunmuş araştırmadım ama bu yazıyı kaleme alma fırsatı verdikleri için kendilerine teşekkürlerimi arz ediyorum.
Eskiden o Cenabı Allahın izin verdiği kadarı ile dünyaya gelen o nur’ane canlı varlık, fakat diğer canlılara göre vücudunun bir uzvundan eksik olarak yaşama şansına nail olmuş o insan meyvesine sakat denilirdi sonra sonra özürlü denmeye başlandı daha sonralar ise engelli deniyor zaten günümüzde.Güya sakat yada özürlü demek çok ağırmış da engelli diye nitelendirilirse daha bilimsel olurmuş daha insancıl olurmuş diye hafifletici sebep olarak ,adlandırarak düşüncesinden hareketle o yukarda verdiyim tarihlerde onları hatırlamak için engelliler günü olarak kutlanır olmuş bir zaman sonra…!!
Şimdi siz değerli okuyucularıma yüz puanlık bir soru.engelli olanlar o uzuvlarından eksik olarak yaşama şansı takdir buyrulmuş insan meyvelerimi yoksa asıl engelli olan bizlermiyiz,,varın düşünün bir an….
Bir varlık düşününki sadece uzuvlarının biri veya bir kaçı eksik diye adına sakat özürlü ve ya engelli diye adlandırılsın.ve bir varlık düşünün ki ta doğuştan akıl iz’an düşünce saygı sevgi sadakat yokluğundan eksik yaratılmış olsun,,şimdi sizce hangisine ve ne demeli değerli okuyucularım.Bana katılın ve ya katılmayın,kızın veya kızmayan hiç de önemli değil kuracağım bu cümleden sonra.”aslında sakat olan özürlü olan engelli olan” kendisine her şeyim her uzvum sağlam maşallah ve yerinde diyen,kendini bu şekilde gören bizleriz.
Şaşırdınız değimli..! bir de bir deyim uydurmuşuz güya “her insan bir engelli adayıdır” diye.Hani ne derler al sana bir kaya nereni dayarsan daya ,,işte o misal.Oysa bilmemiz gereken,idrak etmemiz gereken şu ve çok önemli,Cenabı Allahın yarattığı her canlı bir uzvundan,bir duygusundan bir histen bir nimetten eksik yaratılmıştır.unutmayın ve buna inanın bu konu benim üniversite de tez olarak hazırladığım bir çalışmamdı.
Şimdi bu ne demek demeyin okuyun ve beni az veya çok anlayacağınızı göreceksiniz.
Hiç şahit oldunuz mu değerli okuyucularım, tek Allahın kuluna denk geldiniz mi ? hayatından mutlu olan dört dörtlük bir yaşam süren bir canlı varlık gördünüz mü duydunuz mu..malı mülkü serveti yatı katı olandan tutunda,hiçbir şeyi olmayanına kadar.İkisini ayıran tek nokta ,sadece hamd ve şükürdür.Zengin hamd etmez fakir olmadığı için şükreder sadece ama iki örnekte de olduğu gibi ikisinde de bir eksiklik var mutlaka.Yada başka hangi tanımlamaları yaparsanız yapın ve düşünün sadece.Olan memnun değil olmayan değil.seven memnun değil sevmeyen hiç değil.ağlayan memnun değil gülen memnun değil,acı tatlı var yok evli bekâr,dul genç ihtiyar velhasılı kelâm ne ile örneklendirecek olursanız olun mutlaka ama mutlaka bir eksiklik var bedenlerinin, yüreklerinin, ruhlarının bir yerinde…! Doyumsuzluktan tatminsizlikten bahsetmeyeceğim bile o konuyu açarsak içinden “Çapan oğlu””çıkar diye hiç girmeyeceğim o mevzu’ya..!
Ee,o zaman bir uzvundan eksik olana niye engelli diyerek hor görmenin hakir görmenin onun haline üzülmenin yada güya sanki çok güzel bir halt işlemişiz gibi belli tarihlerin aralığını isimlendirerek o her insan kadar eksiği olan bu insan meyvelerine falanca günü filancaların günü diyip lütuf bağışlamak kimin ne haddine.Yine bu tarihler aralığında kutlanacak olan Anneler günü içinde aynı şey geçerli.Kim her nasıl ne şekilde o CENNETİN bile analarımızın ayaklarının altına serildiği o Cenabı Allahın bu kadar değer verdiği insanlara bir gün’ü ayırıp lütfetmek kimin ne haddine ….
Sakın bunada şükür demeyin...!! kendinizi ve o emeklerini ödeyemeyeceğimiz ana’larımızın gönüllerini rencide etmiş olursunuz.Dünyadaki yaşayan tüm anaların ellerinden öpüyorum saygıyla hürmetle,,vefat etmiş olanların mekânı cennet zaten emin olun.
Kapitalizmin,yalnızca tüketim üzerine kurulmuş,Yahudi bir sermayenin insanları kullanmasından ve ceplerindeki son kuruşuna kadar argo bir terimle söyüşlemesinden başka kime ne kârı var görülmüş mü…!Bu tür şeylere alet olmayın demeye cem, buna da zaten hakkım yok fakat bir düşünün sadece,düşünün demekle de bende bu zihniyete uşaklık etmiş olmam merak etmeyin çünkü, düşünmek son kuruş olan rızkımızın elimizden alınmasıyla eş değer değil.
Yıllar önce Bir eğitimci olarak hasbel kader bir kamuda görev yaparken,bu Allahın bazı uzuvlarından eksik yaratılmış insan meyvelerine adamıştım kendimi.Buna yetiştirme yurtları da dahildi.Devletin tüm imkânlarını kullanarak onlar için ne yapılabilinir noktasından hareketle,Müdürlüğünü yaptığım bir kurumda onlar için haftanın yedi günü kurslar açarak öğretmenler görevlendirerek alanlarında uzman antrenörlerle sözleşmeli olarak anlaşarak yüzme kursları başlatmıştım,jimnastik kursları açmıştım ve bir adım daha ileri giderek anne babaları örgütliyerek dernekler kurmuştum.(Türkiye Jimnastik Sevenler Yardımlaşma ve Dayanışma)derneğinin ilk kurucusu ve başkanlığını yapmayı Allah bana nasip etmişti.O zamanki şimdi isimlerini bile unuttuğum anneler ve babalar dan,benim yanımda destek olan kurucu arkadaşlarımdan Allah razı olsun.onları saygı ve hürmetle yad ediyorum.
Yani özetle onları acımak üzülmek yada şu ismi vermeyelim bu isim daha uygundur bu şekilde rencide olmazlar diyerek yılın bazı tarih aralıklarını babamızın malıymış gibi şu haftası bu haftası diye kutlamak hiç kimseye bir şey kazandırmıyor.İnsanların duyguları ile oynamaktan bir adım öteye geçemiyor maalesef.Daha sonraki yıllarda bu faaliyetlerle de yetinmedim,kendi alanımda bir spor okulu açarak o çocuklarımıza birde futbol dalında hizmet etmeye çalıştım az veya çok bu konuda başarılı olduğuma inanıyorum çünkü bu gün canlı örnekleri var.Yürümekte bile zorlanan o çocuklarımızı bir gözünüzün önüne getirin ve daha sonra onlarla futbol maçı yaptığınızı şöyle bir hayal edin ve o mutluluğun tadını hissederek sizinde böylelikle o çocuklarımıza bir katkınızın olduğunu göreceksiniz.hayal etmekle düşünmekle olsa bile.o tadı yüreğinizde mutlaka ama mutlaka tadacaksınız o hazzı duyacaksınız emin olun.
Tüm canlılar bir engelli adayı değildir…! tam tersi bir duygu ve düşüncesinden bir hissinden bir iyi niyetinden mutlaka ama mutlaka eksik yaratılmıştır Gecenin ve gündüzün sahibi tarafından.ee o zaman gelin bu 10-16 Mayıs tarihlerini hep birlikte kutlayalım şampanyalar patlatalım,pastalar keselim ,kendi kendimize değil hep birlikte dünyadaki tüm canlı varlıklar olarak gülüp eğlenelim…haksızmıyım……
O bir uzvundan eksik olarak doğmuş veya daha sonra bir eksikliğe maruz kalmış Cenabı Allahın bir sıfatını taşıyan o nur’ane varlıklara birey olarak ne yapabiliriz noktasından hareketle biraz beyin jimnastiği yaparak bu tüketim toplumu haline dönüşmüş dünyada ne üretebiliriz onun düşüncesinde ve eyleminde faydalı olmanın bir yolunu mutlaka ama mutlaka bulacağınıza inanıyorum kendi çapınızda da olsa.O zaman eminim ki beni daha iyi anlamış olursunuz ve şu anda içinizden geçirdiğiniz o ukala yaftalamasının ne kadar haksız olduğunu anlarsınız.Çünkü bende ilk başlarda öyleydim ve bu gün bu noktadayım.Ve şu ölümlü dünyada hak baki olursa bir gün er veya geç arkamda insanlık adına bir atom çekirdeğinin parçalarının bir zerresi kadar da olsa bir iz bırakabilmenin mutluluğunu ve onurunu yaşayarak gözlerimi yumup son nefesimi huzur içinde vereceğim. ve O anda kelimeyi şahadetimi getirerek ruhumu beni bir duygu ve düşünceden eksik yaratan rabbime kavuşurken,bu geçici mekân olan dünyada kendimin eksikliğini tamamlayarak ruhumu teslim edeceğim için en azından gözlerim açık gitmeyecek diye seviniyorum..!
Tabi bu yazımdaki sözlerimi akıl ve iz an,dan ,duygusu ve hisleri ,beyni ve yüreği,kalp gözü ebedi billah kör olarak eksik yaradılmışlar için bir mana ifade etmediğini bile bile kaleme aldım.hele hele umut tacirliği yapan ve bunu bir lütuf gibi dağıtarak insanların duygu ve düşünceleri ile onursuzca, şerefsizce oynayan, hayatları karartan o aciz ve çürük niyetli iki cihanda da yeri ve yüzü olmayan zavallılar okusa da okumasa da zaten anlamalarına imkân da yok,onlar yüzüne tükürüldüğü zaman “Nisan yağmuru yağdı” diyip geçiştirebilecek kadar bu duygudan eksik yaratılmış aciz kullar için nasıl olsa fark etmez zaten.Çünkü onlar insanlık ve sevgi nimetinin gücünden eksik yaratılmışlardır.
Bundan daha bir engellilik olabilirmi…! Asıl engelli olanlar onlardır,zaten kendilerini çok iyi bilirler.Başkalarının acıları üstüne kendi mutluluklarını inşa edecek kadar zavallı ve aciz kullardır onlar.Yinede Allah onlarında her ne kadar hak etmeseler de onlarıda islah etsin diyerek onlara benzemeyelim.Yoksa ne farkımız kalır o zavallı sevgi ve vicdan yokluğundan eksik yaratılmış kullardan…!
Değerli okuyucularım sevgili dostlarım; unutmayın her işin başı sevgi.
Selam saygı ve dua ile,
“”Yüce Rab kâinatı sevgi üstüne kurmuşsa “oku” emrinden de önce neden birbirimizi sevmeyelim geç kalmışlık geç değildir”””
….((..K.TİRYAKİ SÖZLERİ..))..
Sevgiyle kalın
Kenan TİRYAKİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.