- 2998 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SABIR BİR MÜCADELEDİR !
SABIR BİR MÜCADELEDİR !
Sabır, insanın başına gelen , ona büyük üzüntüler veren musibetlere karşı koyması ve bunların üstesinden gelme mücadelesidir. Bu mücadelenin zafer tacı selamettir. Sabır gerçeğe olan inancın verdiği dayanma ve mücadele gücüdür . Ayın geceye sabretmesi onu nasıl aydınlık hale getirirse, hayattaki her tür olumsuzluğa sabır da insanı aydınlıklara taşıyan bir kurtuluş anahtarı olur. William Shakespeare ‘’ne yoksuldur sabrı olmayanlar ‘’ der.
Timur’a demişler ki; "yahu her harbi kazanıyorsun. Bu ne iştir? Yıldırım Beyazıt’ı mağlub ettin. Bu ne haldir?" demişler. Timur, soruyu soran adama demişki; "parmağını ver" . Adamın parmağını alıp kendi ağzına götürmüş, kendi parmağını da adamın ağzına götürmüş. İkimizde ısıracağız. Harb bir ısırma sanatı¬dır." demiş. Ve ikiside ısırmaya başlamışlar. Bir süre sonra Timur’un karşısındaki adam dayanamayınca "aaaa" demiş ve bağırmak için ağzını açmış. Timur elini adamın ağzından çekmiş. Ama adamın parmağını ısırmaya devam etmiş. Bir müddet daha bağırttıktan sonra bırakıvermiş.Demiş ki; "İşte sabır budur. "Aaa" demek sana fayda vermez, bana fayda verir. İşte sabır budur.
Sabretmek bir mücadele biçimidir. Hatta en güç ve en güçlü mücadeledir. Çünkü sabır denilen erdem, katlanmayı değil göğüs germeyi anlatır. Göğüs germek ise içinde bulunulan zor durumların verdiği acılara katlanıp , o zorlukları yenmek için onunla mücadele etmek demektir. Bu yüzden sabır denilince pasif , bekletici ve boyun eğici bir eylem akla gelmemelidir. Sabır aktivite ve canlılıktır. Elif Şafak’ın ifadesiyle ‘’sabır öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü görebilmektir ‘’
‘’ Fakir bir genç adam geceleyin kulübesinde uyurken, uyku ile uyanıklık arasında odasının ışıkla dolduğunu gördü. Gaipten gelen bir ses ona şöyle dedi : ‘’Bundan böyle Allah için çalışacak ve kulübenin önündeki büyük kayayı bütün gücünle iteceksin !’’ Bunun Allah’tan gelen bir emir olduğuna inanan adam ertesi sabah kayayı ,itmeye başladı. Daha ertesi gün, ve izleyen haftalar Güneşin doğuşundan batışına kadar taşı itti durdu. Aylar süren uğraşı sırasında kaya yerinden bile kımıldamadı. Kendine bunun için niye yazık ediyorsun ? Onu yerinden oynatman zaten mümkün değil, vs.’’ Böylece gence görevi yerine getirmenin imkansız olduğunu, dolayısı ile başarısızlığa uğradığı duygusunu aşılamaya çalıştı. Bu tür düşünceler onun şevkini daha da kırdı ve ümidini git gide yitirdi.’’ Doğru ya, kendimi bu iş için niye paralıyorum ki ? ‘’ diye kendi kendine söylendi.’’Bundan sonra azcık bir kuvvet harcayacağım. Bu da yeter de artar bile. Koca kaya yerinden kımıldamayacağına göre.’’ Ve kararını duasında Allah’a bildirdi.’’Allahım, uzun zamandır durmadan dinlenmeden senin dediğin gibi hareket ettim. Bütün gücümle istediğin her şeyi yaptım. Her gün yoruluyorum ama kayayı bir milim bile kımıldatamıyorum. Neden böyle ? Neden başaramıyorum ?
Gaipten bir ses şefkatle cevap verdi:’’ Ey kulum, uzun zaman önce sana emrime uymanı istediğimde kabul etmiştin. Sana görevinin kayayı bütün gücünle itmek olduğunu söylemiştim ve sen de yapmıştın. Ben sana hiçbir zaman onu yerinden oynatmanı beklediğimi söylemedim ki ! senin görevin onu itmekti. Şimdi gücünün tükendiğini ve başarısızlığa uğradığını söylüyorsun. Kendine bir bak bakalım. Kolların daha da güçlendi, pazıların daha da büyüdü. Sırtın ağırlıklara daha dayanıklı hale geldi. Bacakların kalınlaştı ve kuvvetlendi. Taşı itmeye başladığından çok daha kuvvetlisin şimdi. Evet kayayı kımıldatamadın. Ama senden istenen emre itaat etmen ve sadece onu itmendi. Kayayı yerinden oynatacak olan Ben’dim. Hatasını anlayan genç, ertesi gün kendi görevinin kayayı yerinden oynatmak değil, onu var gücüyle itmek olduğunu düşünerek verilen görevi yerine getirdi. İkinci gün, üçüncü gün derken kaya yerinden kımıldadı.O zaman kayayı yerinden kımıldatanın kendisi değil Allah olduğunu anladı Biraz daha uğraştığında, kaya biraz daha oynadı ve kenara yuvarlandı. Altından da kendisine ömür boyu yetecek kadar büyük bir hazine çıktı.’’(1)
Sabır zamanla her şeyi ortaya çıkarır. Tüm görünmez sırlar onla görünür hale gelir. Ünlü bir düşünür şöyle der ‘’Herşeyde var bir usûl, sabırda zafere yol . Sık dişini azıcık, dolabildiğince dol ‘’ Sabır kendisi acı da olsa meyvesi tatlı olan bir ilaçtır. Bu ilacı gülümseyerek yudumlayanlar bilmişlerdir ki ‘’ Allah sabredenlerle beraberdir ‘’!
1- İlham Öyküleri, Murat ÇİFTKAYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.