- 932 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
HUZUR EVİ 22
SAPANCA GÖLÜ muhteşem değil mi?
Huzurevinde işler çığırından çıkmıştır. Herkes Yarenle Rıdvan’a ulaşmaya çalışıyorlardı. Arkadaşları birlikte olduklarını bilmiyorlardı. Müdür, polise haber vermişti ama haber kaybolma saatinin üzerinden yirmi dört saat geçmesi gerektiğini söylediler. Karakollar aranmışlardı ama yoktular, demek ki başlarına bir bela gelmemişti. Hastaneler arandı en azından büyük hastaneler, hastanelerde de yoktular. Demek ki başlarına kötü bir şey de gelmemişti. Rıdvan müdüre konsere gideceklerini söylemişti ama ne konseri olduğunu sormamıştı onun içinde bilmiyordu.
Müdürün aklına paralar geldi. Hiç paraları düşünmemişti,’’Aman Allah’ım bunlar paraları alıp da kaçmasınlar?’’ dedi. Hemen Rıdvan’ın odasına gitti. Kapı kilitliydi, Şaduman’ı çağırdı. Odaların yedek anahtarları ondaydı. Odaları temizleyen Şaduman dı, anahtarlarda onda duruyordu. Şaduman hemen kapıyı açtı. Müdür, Şaduman’ı kenara itip hemen odaya girdi. Önce çekmecelere baktı paralar yoktu, sonra yatağının başındaki komidinin çekmecelerini aradı orada da yoktu. ‘’Nereye koymuş olabilir diye düşündü. Aklına gardolap geldi muhakkak oraya koymuştur’’, dedi. Gardolabı açtı, giysiler vardı, giysileri yatağın üzerine fırlatmaya başladı. Sanki gözü dönmüştü, Hırsla söyleniyordu ‘’Allah’ın cezası nereye koydu şunları?’’ diyor bir yandan da küfürler savuruyordu. Şaduman şaşkın neler olduğunu anlamadan bakıyor, Müdür beyin yaptıklarına anlam veremiyordu. Müdürüne, ‘’Müdür Bey ne arıyorsunuz söyleyin belki ben yerini biliyorumdur. Biliyorsunuz odaları ben temizliyorum’’, dedi. Müdür ise gözü dönmüş bir şekilde onu azarladı ve işine bakmasını söyledi. Şaduman merak etse de çaresiz işinin başına döndü.
Müdür’ün paralarla ilgili planları vardı, en azından yarısını tırtıklamak istiyordu. Aslında çok salaklık etmişti. Rıdvan ilk paralardan bahsettiğinde, Arif’in ona borcu olduğunu söyleyebilirdi. Orada kafası hiç çalışmadı, paranın büyük bir bölümünü alabilirdi. Tekrar elbise dolabına bakmaya başladı. Evet, bir mağaza torbasını gördü, hemen alıp içine baktı. İçinde bir zarf vardı. Büyük kabarık kalın bir zarftı. Hemen zarfı açtı içinde paralar duruyordu. Bir Oh çekti, sonunda bulmuş ve rahatlamıştı.
Hemen torbayı alıp odasına gitti. Şaduman’a odayı toplamasını söyledi. Sonrada,’’ Rıdvan kaç para olduğunu biliyor mu acaba? Saydı mı ki saysa bana şu kadar para var derdi?’’, Rıdvan la konuşmalarını aklından geçirdi. ‘’Rıdvan öğle bir şey demedi, o da burada kaç para olduğunu bilmiyor’’, dedi. Hemen zarftan iki deste dolar alıp çekmecesine attı. ‘’Nasıl olsa bu kadar çok paranın içinden, iki deste eksildiğini anlamaz’’, dedi. Torbayı da masasındaki dolaba koyup kitledi.
Polis araştırmaya başlamıştı, cep telefonları açık olmadığından sinyal tespiti yapılamıyordu. Müdür, polise konsere gittiklerini ama ne konseri olduğunu bilmediğini söylemişti. Akşam şehirde olan bütün konserleri ve yerlerini tespit ettiler. Biri altmış diğeri altmış beş yaşlarında ki, iki ihtiyar hangi konserlere gitmiş olabilir diye düşündüler ve ona göre araştırmayı daralttılar. Olasılıklar azalmıştı. Bir tane Halk müziği konseri, bir tane Sanat müziği konseri ve bir de klasik müzik konseri vardı. Konser verilen yerlerin adresleri alınıp oralara ekipler gönderildi.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------
Öte yanda Sapanca aşkların en güzeline ev sahipliği yapıyordu. Yaren çok mutluydu, Kadın olduğunu hatırlamanın hassını yaşıyordu. Bunca yıl sonra bunları yaşamak da varmış demek ki dedi. Rıdvan ise yine denizlerin fatihi ve demirledikleri limanların çapkın delikanlısı olduğu yıllara dönmüştü. Aynada kendine bakıyor, yüzünü inceliyordu. Çapkınca bıyık altından gülümseyip, ‘’Vay anasını be sende daha çok iş var oğlum’’,dedi. Bu erkeklerin kendini beğenmişliği ve erkekliğini ispatlamasıydı. Kendini yaşlı olarak görmemek ve isterse çok şeyler yapabileceğini kanıtıydı. Bunları düşünüyor bir yandan da kendi kendine konuşuyordu. Sonra bir ıslık çalmaya başladı, papatya gibisin beyaz ve ince şarkısını çalıyordu. Yatakta uzanan Yaren’in yanına gitti, başını karnına koyup yanına uzandı. Bir yandan da ıslığa devam ediyordu.
Islık çalmayı bıraktı, yarene doğru dönüp sokuldu. Göğsüne bir öpücük kondurup, ‘’Ne düşünüyorsun’’, dedi. Yaren, başını ondan yana çevirip elini Rıdvan’ın saçlarının arasında gezdirdi. Parmaklarının arasından beyaza yakın gri saçları kayıyordu. Tavana baktı, bir iki saniye öğlece hareketsiz kaldı. ‘’Ne mi düşünüyorum? Bu yaşta bana yaptıklarını düşünüyorum. Bunca yıldır kendimi kapattığım, hapsettiğim hayatımı düşünüyorum.
Yıllardır kadınlığımı bilmeden geçen ömrümü düşünüyorum. Sen bunları bana yaşattığın için seni daha çok sevmeli miyim? Yoksa senden nefret etmeli miyim? Onu düşünüyorum’’, dedi. Rıdvan merakla,’’Benden neden nefret edeceksin ki, ikimizde birbirimize teşekkür etmeli ve daha çok sevmeliyiz’’, sonrada ‘’Huzurevinde yaşamaya başlayınca artık benim için hayatın bittiğini düşünmeye başlamıştım. Taa ki’’, dedi. Aklına huzurevi gelmişti.
Orayı tamamen unutmuşlardı. Haber vermemişlerdi, Müdüre gece geleceklerini söylemişlerdi. Tamamen akıllarından çıkmıştı, kim bilir nasıl merak etmişlerdi. Yataktan ok gibi fırladı. Yaren şaşkın şaşkın bakıyordu, ‘’Ne oldu’’, dedi. Rıdvan, ‘’Huzurevini aramayı unuttuk kim bilir nasıl merak ettiler. Telefonlarımız nerede, cep telefonu’’, hemen ceketinin cebine baktı ordaydı. Şarjı bitmişti. Yaren kendisininkine baktı onunda şarjı yoktu. Resepsiyonu aradılar. Cep telefonlarının markalarını söyleyip varsa iki tane şarj aleti istediler.
Oda servisindeki genç çocuk iki tane şarj aleti ile geldi. Hemen telefonlarını şarja taktılar, şarj olmaya başlamıştı. Yaren’’Birlikte olduğumuzu söylemeyelim. Müdür konsere birlikte gittiğimizi biliyor değil mi?’’ diye sordu. Rıdvan evet anlamında başını salladı. Yaren,’’O zaman konser den sonra yeğenim aradı, sesi çok kötü geliyordu. Kocasıyla yine kavga etmiş adam çekip gitmişti. Beni çağırdı ve yanında birkaç gün kalmamı istedi. Telefonun şarjının bittiğinin farkında değildim diyeceğim ‘’ dedi. Rıdvan yalanı akıllıca buldu ve ‘’Tamam’’ dedi.
Yaren huzurevinin numarasını tuşladı. Telefona Müdür çıktı, söylemeyi planladıklarını söyledi. Müdür çok telaşlandıklarını polise hastanelere haber verdiklerini heyecanla anlatıyordu. Rıdvan dan haberi olup olmadığını sordu. Yaren de konserden sonra telefon gelince ayrıldıklarını ondan haberi olmadığını söyledi. Meraklanmış gibi numara yapıyor, bir yandan da telefonun ahizesini kapatıp, kıs kıs gülüyordu. ‘’Rıdvan Beyden haber alırsanız beni de arayın lütfen’’, dedi. Telefonu kapatır kapatmaz ikisi de kahkahalarla gülmeye başladılar. Sanki evden kaçıp da, gizlice buluşan sevgililer gibiydiler. Birde bunun için yalan söylüyorlardı.
Telefon etme sırası Rıdvan daydı ama hemen aramadı. Peşpeşe ararlarsa şüphelenebilirlerdi. Kafasından neler söyleyeceğini geçirdi. Yaren, Rıdvan’ın muzır halini görünce gülmeye başladı. ‘’Sen ne diyeceksin ‘’, diye sordu. Rıdvan da, ‘’Bekle de gör ‘’, dedi. Telefonu tuşladı. Yaren’in elinden tutup yanına çekti. Telefonu onun da duyabileceği şekilde kulağına yaklaştırdı.
Telefon çalıyordu, ikinci çalmada Müdür telefonu açtı. Rıdvan konuşmaya başladı,’’ Müdür bey, arayamadığım için kusura bakmayın. Telefonun şarjı bitmiş, yeni şarj aleti bulabildim’’, Müdür telaşla konuşup duruyordu. Çok merak ettiklerini başlarına bir şey geldiğini düşündüklerini anlatıyor da anlatıyordu. Rıdvan, Müdürün sözünü keserek’’Müdür bey ben akşam konserden sonra, Yaren hanımı yeğenine bıraktım. O sizi aramıştır veya arar. Sonra aklıma huzurevine gelmeden önceki kırığım geldi. Onu aradım beni özlediğini söyledi. Bende onun yanına geldim, siz anlayın artık. Ben birkaç gün gelmeyeceğim beni merak etmeyin. Ben halimden memnunum, tamam mı hoşa çakalın Müdür Bey ‘’ dedi. Rıdvan gülmeye başladı.
Yaren, Rıdvan’ın karnına vurup, ‘’Eski bir kırık he öylemi’’,dedi. Rıdvan’a küsüp ondan uzaklaştı. Rıdvan arkasından yakalayıp sarıldı. Saçlarından öptü, ‘’Ne deseydim hı, Yarenle aşkımla otel odasında doyasıya aşk yaşıyoruz mu deseydim. Bana uyar hemen arayım söyleyim istersen’’, dedi. Bir eli karnında bir eliyle de saçlarını ensesinden çekiyor ve ensesini öpüyordu. Yaren, ona doğru döndü. Dudaklarını dudaklarına gömdü. ‘’Tamam, ama bir daha eski kırık, yeni kırık lafı duymak istemiyorum’’, dedi. Ağlamaya başlayacak çocuk gibi dudaklarını büzdü, cilve yapıyordu . Kendine kendisi bile şaşırıyor, neler yapıyorum böyle diyordu.
Rıdvan, ‘’Hadi bakalım prenses, gölü gezmek için iki saat vaktimiz var. Hadi bırak beni de çıkalım’’, dedi. Yaren de isteksizce ‘’Tamam ama neden iki saat, gezebilecek miyiz? O kadar sürede’’, dedi. ‘’Gezdiğimiz kadar güzelim, iki saat sonra seninle burada işimiz var’’, Rıdvan diyerek gülümsedi. Yaren’in yüzüne kocaman memnun bir gülümseme yerleşti. Elele tutuşup odadan çıktılar.
Otelin bahçesi çok güzeldi, her tarafında laleler vardı. Bahçeye serpiştirilmiş kamelyalar ve oralarda oturan insanlar vardı. Rıdvan ile Yaren göle doğru yöneldiler, göl çok güzel gözüküyordu. Gölün etrafında turistik tesisler, oteller, kafeler vardı. Mavi ile yeşilin buluştuğu yerdi Sapanca gölü. İki aşık sanki cennetteydiler, etrafa hayran hayran bakarak yürüyüş yapıyorlardı. Rıdvan, parktaki güllere den kimse görmeden bir tane koparıp kaçtı. Yaren de kenarda kıs kıs gülüyordu. ‘’Gül hırsızı var diye bağırayım mı?’’ dedi. Rıdvan gülü, ona verip, ‘’Benim gibi adama kıyabilecek misin?’’ dedi
Yaren, Rıdvan’a sarılıp ‘’Keşke gitmesek hep burada kalabilsek. Burası cennet gibi hayatımın sonuna kadar burada yaşayabilirim’’, dedi. Rıdvan da Yareni göğsüne bastırıp,’’ Gerçektende yaşamak ister misin? Aslında hiç de fena fikir değil. Burada küçük bahçeli bir ev alırız veya kiralarız. Sen bahçesinde çiçekler yetiştirirsin, bende, domates biber, maydanoz yetiştiririm sonra seninle tartışırız. Bunu düşünmek lazım aslında, yarın emlakçılara bakalım mı? Ne dersin’’. Yaren düşündü.’’Olur bakalım ama acele karar vermeyelim, hem ev alacak kadar parayı nereden bulacağız’’, dedi. Rıdvan, sevdiği kadına gülümsedi. ‘’Sen merak etme sevgilim, senin karşında zengin adam var. Unuttun mu ben kaptanım emekli olurken bayağı yüklü bir ikramiye aldım. Küçük bir ev alabiliriz belki, param yetmezse kiralarız bizde’’, dedi.
İki sevgili gölün ve manzaranın tadını çıkarıyorlardı. Gölde motor restoran gördüler, Yaren motorları çok seviyordu. Hemen neşeyle ellerini çırptı, ‘’Yaşasın bak burada motor restoran var, ben çok severim’’, dedi. Rıdvan, Yaren’e sarıldı. Onun böyle çocuksu hareketlerini çok seviyordu. Birileri görürse diye düşünmeden Yaren’in dudağına küçük bir öpücük kondurdu.
Elinden tutup, ‘’Bizde burada yemek yeriz’’, diyerek motora bindirdi. Üst kata çıktılar, burası alt kat gibi kapalı değildi. Açık havada yemeklerini yiyeceklerdi, gölün içinde, suyun üstünde, Yaren çok heyecanlandı. İlk motorun sahibi geldi, gülümseyerek hoş geldiniz dedi. Ayaküstü gölle ilgili sohbet ettiler. Yaren ile Rıdvan Sapanca gölünü çok beğendiklerini söylediler. Burasının yaşamak için çok güzel bir yer olduğunu ve belki yaşayacaklarını anlattılar. Adam hoş sohbet biriydi. Sonra garson menüyü getirdi.
Yaren tatlı su balığını oldum olası sevmezdi, onun içinde hiç yememişti. Kokusunu sevmiyordu, kuralını bozmayacak ve göl balığı yemeyecekti. Menü ye baktı, deniz balığı da vardı. Hamsi yemeye karar verdi, Rıdvan da yemek seçimini yarene bırakmıştı. Balığın yanına güveçte üzeri kaşarlı soslu karides istedi. Yaren, ‘’Biz yemek yerken motor gölde bizi gezdirse, ne güzel olurdu. Gölün ilerileri ve kıyılarını da görmüş olurduk’’, dedi.Rıdvan ellerini yıkamak için Yaren den izin istedi.
Hemen Kaptan’ın yanına gitti, yemek yerken motorla gölde gezinti yapabilirler mi diye sordu. Kaptan motorun iskelede durduğunu söyledi ama Rıdvan ısrar etti. Kaç paraysa verebileceğini ve kendisinin de kaptan olduğunu söyledi. Motorun kaptanı para lafını duyunca tamam dedi, pazarlık yaptılar. Motor iskeleden ayrılıp gölü ve çevresini gezdirecekti.
Rıdvan, Yaren’in yanına gitti, gölü seyrediyordu. Adam sevdiği kadına baktı, onu gerçektende çok sevdiğini bir kez daha anladı. Çok güzel gözüküyordu, öylece onun güzelliğini seyretti.
Neşeyle yanına gitti, ellerini tuttu öptü. ‘’Mutlu musun, ben senin yanında çok çok mutluyum. Senin yanında yaşımı unuttum’’ dedi. Sevdiği kadın, adamın ellerini aldı ve avuçlarını öptü, ‘’Bitmesinden korkacak kadar mutluyum, bende senin yanında on yedi yaşında toy kız gibi oluyorum’’, dedi. Motor çalıştı ve hareket etmeye başladı. Yaren sevinçten çocuk gibi ellerini çırptı, ‘’YAŞASIN’’, dedi. Rıdvan ona baktı, şimdi şu anda ona sarılıp öpmek ve sevişmek istedi.
Gölün muhteşem güzelliğinin içinde motor ağır ağır yol alıyordu. İki aşıkta, manzaraya ve birbirilerine aşık olmuş bir şekilde yemeklerini yiyorlardı. Sonra ikisi birbirlerine sevgiyle ve aşkla baktılar ve SENİ SEVİYORUM dediler.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
10.5.2012
YORUMLAR
Aşk her yerde aşktır. Önemli olan ikinci bahar aslında. Çünkü karakter tamamen oturuyor. Yaşanmışlıkların tecrübeleri olgunlaştırıyor. Tebrikler sevgili arkadaşım. Güzel bölümdü. Sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
İki ihtiyarın aşkını kıskandım...
Eşim için yazdığım şiirlerden birini burda paylaşacağım.
Görün bakalım ihtiyarların aşkını;
HER YERDE SEN
Dışarıda lapa lapa
Kar yağıyor.
Düşen her kar tanesi,
Bana seni hatırlatıyor.
Yağmur olsa ne değişir.
Düşen her damla
Yine seni hatırlatır.
Aklımdasın her anınla…
Her yerde sen,
Her şeyde sen
Düşen her damla sen,
Parlayan güneş sen
Bulutlar sen, rüzgar sen
Yapraklar sen, çiçekler sen
Şarkılarımda sen
Hayallerim sen,
rüyalarım sen...
Sensiz yaşam,
Anlamsızdır, bilsen
Kadir Tozlu
27/12/2006
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
efendim çok derin bir hayel gücü var sizdeve en ince ayrıntısına kadar hiç şaşırmadan işlemişsiniz çok güzel bir aşk hikayesiydi bari okumala yaşayalım bizde napalım bana nasip olmadı böyle yaşamak tebrk ederim sizi yazan kaleminizi hayel gücünüzün en doruklarda olması dileğimle saygılarımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
teşekkürler
saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
AYSE 09
çünkü güzel şeyler çabuk biter bitmesin sevgileri birden ömürlük olsun derim ben
ve harikasın sen
bir önceki gibi yazı güzelinden bir anlatımla yazılmış.
Tavsiyem aşk hikayeleri veya romanları yazınız.sanki daha başarılısınız.
kaleminiz daim olsun.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
teşekküler
saygılar