- 583 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ALEX'İN GÜNLÜĞÜ-4
Kulağım sesin geldiği yöne iliştiğinde, küçük kaset çalardan çıktığını görmemle birlikte dizlerimin üzerine çöktmüştüm.
Ta ki arkamdan gelen, beni ayağa kaldırana kadar.. Ağlamışlığımı ancak kalkarken hissedişim, gömleğime düşen yaşların verdiği ıslaklıktandı.
Boynum bükük yerdeki mavi motifli halı desenlerine bakarken başımı bile kaldıramazken, halıya bakan gözlerimin önüne küçük bir kağıda yazılmış notu okumamla, yerdeki bakmaktan vaz geçip yanımda bana kağıdı uzatana bakmaya karar vermiştim.
Noto gözleriin doluluğundan dolayı bulanık okumuştum ama okumuştum.Karşımda duran eşim Lisa’nın benzeri olan kadın donuk bakışlarıyla yine göz kapaklarını aşağı indirip yukarı kaldırmasıyla bende ona başımı eğrek anladımdemiştim.
O esnada ensemdeki yaranın ve o metal nesne yüzünden sızılı bir ağrı hissetsemde, Mary ve Sam’in yokluğu karşısındaki acının yanında hiç kalıyordu. Kadın uzattığı kağıtların haricinde diğer bir sarı kağıdı cebime koymuştu.
Üzüntü ve çaresizlik daha bir kaç saat önce beni yolda yürüten dizlerimin titreyişini hissedebiliyordum.Şokta olmasaydım oturduğum kentte küçük ölçekli bir deprem olduğunu ve bundan oturduğum evinde etkilendiğini sanabilirdim.
Şu an daha yüksek şiddetli bir depram olmasını ve bu binanın altında kalmayı daha çok isterdim. Asıl sarsıntılar beynimin içinde gerçekleşiyordu bunu biliyordum.Her okuduğum kağıt parçası rihter ölçeğindeki beynimdeki şiddeti artırıyordu.
İçimdeki çaresizlik arttıkça artarken beynimden gelen sinyaller ayaklarımı , kollarımı ve diğer uzuvlarımı kontrol ettirmemi zayıflatmaya başlamışlardı.Gözlerim odaların ve şu an bulunduğum koridorun daraldığını söylüyordu bana.
Hatta birazdan koridorun karşılıklı duran iki duvarı birleşecek o sarı saçlı kadınla beni arasına alacak kağıt inceliğine getirene katar düzleyecekti. Duvarlar yapmasada ailemin şu anki yokluğu beynimi kağıt kadar sıkmış düz bir levha haline getirmişti beni.
yanımda duran kadının ince parmaklı elleri dirseğimin üstünden kolumu tutup sallamasıyla lavha düzlüğü kafamı toparladım.Ama hiç irkilmeden. Kafam yuvarlaklaşmaya başlar gibi okuduklarımı yapmak üzere yatak odasının yanındaki banyoya girdim.
Kadın kapıda beni bekleyecekti. Tuvalet kapağının üstünü açmadan öylesine otudum cebimdeki diğer kağıdı ağır el yordamıyla çıkarıp okumaya başladım bu diğerlerinden uzun bir yazıydı.
Her ne kadar içime su döker gibi olsada Sam’i Mary’i ve Lisa’yı görene kadar asla içim rahatlayamazdı onu gayet iyi biliyordum. Derin bir nefes alırken çamaşır makinasının yanındaki kirli leğenin içindeki çamaşırlara gözüm ilişti.
Oturduğum yerden ok gibi fırlayıp beyaz fayansın üzerine çöktüm.Leğenden rast gele çamaşırları saçar gibi çıkarıp dağıttım. Geçen hafta noelde onlara aldığım mary’nin pembe kazağını,Sam’in mavi kaşkolunu, Lisa’nın kırmızı beresini çiğerlerimin en son noktasına çekercesine kokladım.
O an kirlik oldukları ve onların kokusunun sinmişliği niyetine Tanrı’ ya ne çok dua ettim ve ne kadar öyle kaldım farkına varmadım bile taki dışardan kapı iki defa tıklanana kadar. Öksürür gibi yapıp kapıyı çalan kadına duyduğumu belli ettim.
Ama o benim bunları yaptığımı görseydi belkide daha geç kapıyı çalardı belkide. Ayağa kalktım son kez derin bir nefes daha çektikten sonra. O an karşıma yüzlerce binlerce kişi sıralasalar onaların içinden ailemi koklayarak bulabilirdim bir av köpeği gibi.
Ama öyle bir şansım yoktu av köpeğinden çok biz zaten bir av olmuştuk.En çokta ailem.Kendimi düşünecek durumda değildim tabiki de.
Söylenenleri yapmak üzer fayans yüzeyden dizlerim vedalaşıp, küçük adımlarımla lavaboya yaklaşıp rast gele musluğu açtım. Bunu elimi yıkamak için yapmadığımı bende bu kapının dışındaki beni göremeyen o kadında gayet iyi biliyordu.
Musluk suyu boşa akıp duruken karşımdaki aynaya sırtımı dönüp enseme bakmaya çalıştığım.Önce hafifce ensemdeki tmpon bezini yarım kaldırıp ensemde o yaralı yere baktığım an, üstüme vuran tavan lambası o metal nesnenin ışıltısını aynaya yansıtmıştı.
Yavaşca tekrar eskisi gibi enseme yapıştırdım tamponu tutan bantı. Kolumu ecza dolabına uzattıp ecza dolabınınkapağıı açtım. Benim için bırakılmış tornavida,kimlik ve diğer küçük eşyaları gri pantolonumun sol cebine yerleştirdim.
Kapı ikinci kez iki defa çalınınca kapıya doğru yürüyüp o kadınla yüz yüze geldiğinde kadınında pardesösünü giyinmiş olduğunu gördüm...
"daksilli klavye çok güzel ama yinede klavye yoruyor....Alex’ e söz vermeseydim bu kadar yorulmazdım.Alex’ görmedim bana yazdıklarından biliyorum sadece....
YORUMLAR
ala tebrikler devamı gelir umarım
düşünen konuşan ve yazan bir
topluma doğru saygılarımla
DİLEK YILDIZI
Öncelikle değerli ve güzel yorumunuz için teşekkürler.
Şimdilik sıkılana kadar yazacağım. Seri olarak düşünmedim.
Saygılarımla...
Değerli kalem bu sıralar fazla yorum yazamıyorum yoğunluktan ama inan okuyorum eserlerinizi...selamlar ve hürmetler yine güzel bir bölümdü...
DİLEK YILDIZI
Canınız sağolsun.Okuduğunuzu bilmek bile benim için fazlasıyla büyük bir onurdur.
Saygılarımla...
DİLEK YILDIZI
Ama en çok sevindiğim şey onları okumanıza rağmen beni okumanız.
O kişilerin eski yazılarınıda okuyun daha iyi anlayacaksınız beni.
Şiirinizi okudum...şiirciyseniz eğer o dediğimden başlayın..ilk yazınız şiir olduğuna göre...Hoş geldiniz deftere...
saygılarımala....
ilkbaharım
DİLEK YILDIZI
Ellerinden öperken her zaman... yürekten saygılarımı sunarım sana her daim..
İYİ Kİ VARSIN ANNEM....