- 1111 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hikaye ve Hikayeci
Her şeyin bir hikayesi olduğu gibi herkesin de bir ’hikaye’si var!..
Hikaye, hikayecide hayat bulur!..Bazen de hikayeci de hikayede!..Ya bizlere ne olur o esnada bilinmez ama gelin bu hikaye ve hikayeciye uzaktan bakalım!..Bakalım neler oluyor?..
Günümüz insanı da eskiden olduğu gibi hala bu geçmişe dair olanı merak ediyor,ilgileniyor.Yeri geldiğinde kendine tutulan bir ayna varsayımı ile kendini hikayecinin değil, hikayeye konu olanın yerine koyuyor.
Hikaye kahramanı veya kahramanları başarılı ise;kahraman kendisi,kahramanın figüranları ise ailesi ve yakın çevresi oluyor bir anda!..Ya başarısız ise hikayenin kahraman veya kahramanları?..İşte o zaman durum bir anda değişiyor. Hemen oracıkta alelade buluşturulan ’dış mihrak’lara ya da tanımını bile yapamadığı ’kader’ine atıyor!..Çoktan seçmeli cevaplar bir bir elenip tekten cevap şıkkı bulunup, bir çırpıda söyleniyor:’yapacak bir şey yok!..Kader!..’
Hikayede anlatılanların ne kadar gerçek olup olmadığı,olağan veya olağandışılık,bire bin katılan veya katılaşmışlığı sulandırılan yapay tatlandırıcılarla bezenilen,absürt,sıradan veya sıra dışılık ..tüm bu ve buna benzer dizilimler ve kurgular ilk etapta sorgulanılmaz!..Sadece soyut bir empati ve dinlenilen ortam durumlarına göre değişkenlik gösterilebilen empati kurma ve kurgulama halleri hikayenin konusunu da değiştirebildiği gibi o esnada içeriye ve konuya bir şekilde dahil olan ’yabancı’nın hikayenin seyrini değiştirdiği gibi baştaki niyet bazen hiç de umulmadık akıbetlere değin yol alabilir!..Ya da ani elektrik kesintisinde yaşanılan o geçici ’şok’lara da sürükleyebilir dinleyeni ve anlatanı da!..Kesinti kararsızlık getirse de bulunulan dolambaçlı yollar her daim imdada yetişen bir ’acil servis’in el birliği ile başka mecralara da başka başka hallerde yol aldırtabilir!..
Bu gibi durumlarda hikaye adeta hikayecinin kontrolünde hikayeden hikaye çıkartmaya değin gidebilir!..Hikayeci başarılı ve pratik zeka ise konu bütünlüğü bozulsa da çok heyecanlı bir filmin arasında yapılan zaptan sonra daha heyecanlı bir filme yumuşak geçiş yapılıp bir daha öncekine geri dönülmemesi gibi bir durumu da yaratabilir!..Ki dinleyen/ler bunu fark etse bile ’aman bu daha güzelmiş!..’ deyip anlatıcıyı suçlayamazlar bile!..
Ortaokul yıllarında o meşhur ’Bakmak ve görmek’ kıstası vardı.Anımsıyorum.Anımsarsınız..
John Berger’in ’way of seeing’yani ’görme biçimleri veya görme yolları’ diye Türkçe’ye çevirebileceğimiz daha sonraları ise Ziya Gökalp’te farklı biçimde bize uyarlanış biçimi ile ’Bakmak ve göremek arasındaki fark’olarak hayat bulan o meşhur kıstas veya paradoks hikaye ve hikayeci için de geçerliliğini koruyan ve koruyacağa benzeyen bir durumdur!..
Bu konuya vakıf en güzel kurgu, anlatıcı yönünden Sunay Akın,dinleyici olarak da Hıncal Uluç’tan sonra bizler geliriz!..Ayakkabılarını aya bırakan astronot hikayesi buna en güzel örnektir!..Siz aya çıkan astronot olduğunuz bir anda misafirliğe gidilen bir Türk aile reisi halini alabilirsiniz öykünün sonunda!..
Hikaye anlatmak hikayeyi anlatmak değildir!..Hikayeden anlatmak da değildir!..Hikayeden hikayeye tat katmak yeri ve konumuna göre türibün desteği kaygısından uzak olmadan hikayeden hikaye/ler çıkartmaktır!..
Sonuç olarak; her şeyin ve herkesin bir hikayesi vardır.Ama hikayecisi olursa hikayeniz ’hikaye’olur!Ha yoksa bir hikayeciniz yine sonuç değişmez!..Hikayeniz ’hikaye’olur..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.