TERLEMEK
Tam olarak hatırlamıyorum. Sene ya 1981 ya da 1982 yılları olacak. 12 Eylül Cuntasından iki yıl sonra yani. Olağanüstü koşulların olağanüstü psikolojisini henüz atamadığımız yıllar.
Ölü küllerin üstümüzde olduğu yıllar.
Yani silkinemediğimiz yıllar.
On İki Eylül’ü her anlattıklarında büyüklerimiz; ürküntüyle birlikte ben de şu çağrışım olmuştur her zaman: Asker postalları ve yaramazlık yapan çocuklara ’’seni askere veririm ’’sözü.
Uzun lafın kısası dedim ya daha yeni bitmişti.
Mahallede ablamın da içinde olduğu kavga.
Yer Diyarbakır’ın Xançepek mahallesi.
Diyarbakırlılara nazaran ablam daha dişli çıkmış ve bir kızı dövmüştü.
Hem de küçük duvarın üstünde itekleyerek yere düşmesine, dizini kanatmasına sebep olmuştu.
Kapımızın önünde sinirden ağzından köpük çıkan kadın ve elinde dizi kanayan kızı.
Kadın ’’utanmisiniz. Kızın kızımı bahçede iteklemiş atmiş. Bir de banqacisınız(*)’’
Annem; ’’eze vıra bı xeydım(**)’’diyor yarım Türkçe yarım Kürtçeyle.
Ben de (5_6) yaş halimle bilge edasıyla düşünüyorum yeni öğrendiğim Türkçeyle.
’’Kadın kızımı terletmiş diyor buna kızacak ne var. Neden kızıyor ki’’
Bilmem ki iteklemenin ne olduğunu.
Yine bilmem ki anladığım terlemenin iteklemekle alakasız olduğunu.
Bunu epey bir zaman düşünüp durdum.
Taa ki okula başladığım senede Mersin’de zorlanarak öğrendiğim Türkçeyle kıyaslayıp anlamını sorana dek.
Ablam’’ilahi sen de bunu böyle mi biliyordun. Ben onu iteklemiştim.’’
Ablam da bilemezdi ki o yaşta benim iteklemenin anlamını çakaramadığımı.
Ben mi suçluyum O mu suçlu terlemekle iteklemeyi birbirinden ayırt edememekde.
Ben de çıkaramadım doğrusu.
Kürtçeyi de Türkçeyi de çözmeme rağmen.
Bildiğim tek şey yoğun kişilik bölünmesi. Dualizm.
(*)Babam Diyarbakır Türkiye iş Bankasında muhasebeci olduğu için mahalle O’nun torbalarla para sahibi olduğunu sanırdı. Bilmezlerdi ki kira derdinden muzdarip olan bu adamın ayın başıyla sonunu zor getırdığını.
(**)Ben ona kızacağım.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.