- 1020 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Kemoterapi Azabı - 2
Hastane raporumun arkası; bu karaladıklarımla doluydu.
Ağzımdaki kelimeler batıyor dilime,
Lavabodaki ayna batıyor yüzüme,
Elimi, yüzümü sürekli yıkamam gerekiyordu, ufacık bir mikrobun bulaşma olasılığına karşın. Doktor hep bebek gibi dayanıksız olduğumu söylüyordu…
Ellerimi yıkamak için lavaboya girdiğimde, kendime bakmak için geçtiğim aynanın karşısında, ayna bile batıyordu yüzüme. Çünkü bu aynanın karşısında gördüğüm “Ben” hiç bana benzemiyordu.
Ellerimi yıkamak istemiyordu, su batıyordu ellerime, koku… Bu koku hiç gitmiyordu ne burnumdan, ne genzimden, ne de nefesimden. Ağzımdan boğazıma kadar doluydu bu koku ilk zamanlarda ve sonraları tüm vücuduma yayıldığını hissediyordum. Damarlarımdan giren ilaç ruhuma kadar işliyordu. Artık tüm doğam değişmiş, ben sanki başka birisi olmuştum. Vücuduma uygulanan acılardan daha çok ruhuma uygulanan ama aslında kimsenin farkına bile varmadığı şeyler acıtıyordu yüreğimi… En çok ruhum acıyordu. Değişen kendim batıyordu Ruhuma…
Sonra eski sağlıklı halimdeki anılar çarpıyordu yüzüme, onlar da batıyordu. Yüzümü yıkıyordum, sonra kurulamak için havluya uzanıyordum. En yumuşak havlular bile batıyordu yüzüme, acıtıyordu. Dikenli tel olmuştu havlunun yumuşak iplikleri. Kısacası her şey acıtıyordu canımı, canım o kadar azalmıştı ki artık…
Baktığım her şey yüzümü acıtacak gibi geliyordu, aslında tüm hücrelerim acıyordu, bir çoğu ölüyordu zaten biliyorum. Kalanlara yükleniyordu sanki diğerlerinin acısı, daha bir çok acıyordu, halbuki kalanlar daha çok zarar görmüş, ölmekten son anda kurtulmuş çok zayıf hücrelerdi. Her şey canımı yakacak gibi hissediyordum ve yüzümde sürekli bir acı çeker ifadesi vardı, dudaklarım hep büzüktü, yüzüm hep ekşi…
Hiçbir şeyin artık iyi geleceğini zannetmiyordum…
Geçmeyen bir hastalığım vardı, geçmeyecekti. İlaç yutmaktan ve damarlarımdan verilen o zehirden artık nefret ediyordum, bıkmıştım. Aslında nefret kelimesi de az kalırdı, belki bu ilaçlar olmasa iyileşirdim…
Bundan sonra hiçbir şeyin tadını alarak yiyemeyeceğimi düşünüyordum, çünkü o ilaç öyle çok işlemişti ki; ağzımın bile tadı, olmayan tadı o olmuştu. Şekerde bile o vardı, herkes bana ağzımın tadı düzelsin diye, şeker yedirmeye çalışıyordu ama yediğinde değil asıl tat, ağzında çünkü… O hiç geçmeyen bir tat’tı ağzımda…
Neyse ki ilaçlar beynimi uyuşturmuyordu, acıdan uyuşuyordum sadece, canlı canlı acımı yaşıyordum, en şiddetlisinden. Böyle zamanlarda kendimi kitap okumaya veriyordum. Okuyabiliyordum da, yapabildiğim tek şeydi ve tek arkadaşım. Bir anlığına da olsa, kitabın içinde kendimi bulabiliyordum, ne zamandır kaybettiğim kendimi bulabiliyordum. Kitabın içindeki kahramanların yerine koyuyordum kendimi, kısacık bir an için de olsa hayallere dalıp, unutuyordum acılarımı. Neyse ki, hayallerim ölmemişti…
Küçüklüğümden beri hep kahraman olmak isterdim, aslında her çocuk ister bunu sanırım. Hep yaşadıklarımın az olduğuna inanır, kitaplardakiler kadar büyük yaşamayı isterdim. Zaten hastalandığımda da çocuktum ben, yine böyle hissetmem normaldi ve güzeldi de, belki biraz daha büyük olsam her şey daha zor olacaktı. Daha çok söz dinliyor, daha çok sabrediyordum acılara…
Gücüm ise hep, kitaplardaki kahramanlara yetiyordu,
Onlar oluyordum bazen,
Bazen de onlarla konuşuyordum…
Ne desem dinliyorlardı…
Ne zamandan beri böyle umutsuzdum? İlk zamanlarda aslında daha umutluydum, onca ayların geçmesine rağmen, doktorların bir şey bilmeden, anlamadan yürüttükleri tahminleri karşıma dikilip, bilmiş gibi söylemelerine rağmen hala umutluydum. Böyle olmasa belki daha da iyi olabilirdim…
Kötü bir şey vardı evet, insan içindekini bilmez mi? Ben o yaşta anlamıştım içimde kötü bir şey olduğunu. Doktorlardan birisi bilmem kaçıncı ameliyatımda teşhis olarak “kötü huylu habis” artık her ne demekse, demişlerdi… Sanırım kanserden daha kötü bir şeydi. Kanser diyememişler, böyle bir şey demişlerdi demek ki…
Son rapora kadar ne olduğunu hiç anlayamadım. Ama içim hissetmişti işte, Ben artık “Kanser’dim” Profesör’den önce bilmiştim bana ne olduğunu. İçimi açıp, defalarca, onlar bakıyorlardı ama yine de içimde ne olduğunu ben biliyordum.
Benden bir başkası bilemezdi ki zaten,
İçimi bir ben bilirdim…
Dokuz-Mayıs-İkiBinOnİki*08:30
Nevin Akbulut
YORUMLAR
altı ay oldu kemo biteli..
bilmem bir daha ne zaman kapımı çalar..
varsın çalsın..
korkmuyorum ondan..
ilgiyle okudum duygularınızın kağıda yansımasını...
sevgili seçilin söylediği gibi adaşız...
az buz değil...
bayağı kalabalığız..
sevgili adaşım..
rabbim sadece güç versin ardından merhametini üzerimizden eksik etmesin..
sevgilerimle..
Kıpkırmızı
Benim ki zor oldu biraz, herkesin ki öyle olmuyor....
Sevilay hn. üzüldüm çok, ama atlatmışsınız, bir daha ne zaman kapımı çalar demeyin :( İnşaallah çalmayacak, her geçen gün biraz daha iyi olacağız Allah'ın izniyle,
Hem Allah kuluna taşıyamayacağı yükü yüklemez, hem de şifasız hastalık vermez,
Üzüldüm inanın Adaş olduğumuza,
Saygı ve Sevgilerimle,
SEVİLAY DİLBER
metastazlarım var..
ama bu benim için hiç önemli değil..
nefes alıyorum ya..
gerisi önemsiz..
sevgilerimle..
Kıpkırmızı
benim de tedavim bitmişti bir kaçtım hastaneden, 3 yıl uğramadım :(
O kadar canımı yaktılar ki...
(( Seçil Nimet ))
Ürperttiniz içimi, gözlerime hücum ediyor yaşlarım...
İkinizi de seviyorum, öpüyorum ya birde doya doyaaa... :)
" Hekimden sorma, çekenden sor " demişler. Ne kadar empati yapabilirim dense de yaşayanı kadar asla hissedilemeyecek bir duygu bu elbet.
Bizler maalesef ancak yaşlandığımızda gençliğimizin, hastalanınca da sağlığımızın farkına varıyoruz.
Oysa ki gören gözün şükrüne vakıf olabilmek için ara sıra karanlıkta gözlerini de kapayıp yürüyebilmeli insan ki Yüce Allah' ın lütf-u keremine hamd edebilsin.
Rabbim şifalar versin sizlere ve ağzınızın tadı hiç bozulmasın İnşallah.
Sevgi ve saygı ile...
Kıpkırmızı
Amin, cümlemizin ağzının tadı bozulmasın hiç, neyimizi kaybedersek, o değerli oluyor bizim için...
Dediğiniz gibi kaybetmeden önce farkına varmak dileğiyle,
Güzel yorumunuza çok teşekkür ederim...
Sevgi ve Saygılarımla,
Kıpkırmızı
İnşaallah hep birlikte,
geçti, gitti, bitti zaten :)
Rabbime şükür,
Ben de yüreciğinden öpüyorum masmavi :)
"" Zaten hastalandığımda da çocuktum ben, yine böyle hissetmem normaldi ve güzeldi de, belki biraz daha büyük olsam her şey daha zor olacaktı. Daha çok söz dinliyor, daha çok sabrediyordum acılara… "" BU SÖZLER BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLALARDI...:(
HAKLISIN NEVİN HANIM, ÇOCUK OLMAK ÇOK DAHA ANLAYIŞLI OLMAKTIR. SÖZ DİNLEMEKTİR... RABBİM O GENÇ BEDENİNİZE VE O ÇOCUK RUHUNUZA Kİ HEPİMİZİN BİR YERLERİNDE SAKLIDIR O ÇOCUK HALİ, UZUN VE SİHATLİ ÖMÜRLER VERSİN..
DUALARIMLA DAİMA.
Kıpkırmızı
Allah razı olsun İnci hn :) Mutlu ettiniz beni, Dualarınızda olmak en güzel şey, en güzel hediyedir benim için... Aynı şekilde ben de....
Çocuk yürekleriniz solmasın, içimizdeki çocuklar ölmesin...
Sevgilerimle,
çok ama çok üzüldüm içim acıdı sizin kadar acıması mümkün değil Allah şifanızı versin inşallah
inşallah bir gün geçer
sevgiler
Kıpkırmızı
Yorumunuza çok teşekkür ederim.
Sevgi ve Saygımla,
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
acil şifalr
Kurgudur diye okudum ama içindeki duygular battıkça içime anladım kurgu olmadığını...
Ve aslında dün bizi neyin çektiğini birbirimize...
ADAŞ'ız biz ADAŞ...
Ne garip sanki kendi kalemimden çıkmış gibi acılar,
henüz 16 ay oldu kemoterapilerim biteli ama ne hikmetse benden aldıkları gün gibi aşikar hala...
Daha güçsüz bedenim ve ruhum ne acılara dayandı kemoterapi günlerinde.
Ama şimdi "ıııh" deyip sırtını dönenler bile acıtıyor canımı...
Bu yazı başka oldu şimdi, bende yazmıştım bir kaç kemo yazısı, lütfen okur musunuz?
Dr. Burçin'i öncelikle...
Az evvel biir şey paylaştım...
DAYANACAKSIN ÇOCUK !
DÜNYA İSTEDİĞİN GİBİ DÖNMESE DE... Seçil Nimet...
Sevgimle tüm şifalar üzerimize olsun inşaallah...
Kıpkırmızı
Evet biz Adaş'ız, Kader Arkadaşı'yız... Komşuyuz, Biz her şey olduk ....
Benim 5 yıl oluyor biteli ama artık ben eskisi gibi değilim hiç, o'nun izi hiç gitmiyor, adını bile anmak istemiyorum aslında, andığımda tadı hala içimde... Bunu anlatsam da anlayamaz kimse ancak sen ve senin gibi adaş'larım anlar...
Aynen ben de öyle, o dönemde kendime çok kızıyordum, hiç bir şey için asla asla bir daha üzülmek yok diye, şimdi yine tabiatım değişmemiş, bir değişmeyen bu kalmış... Sırtını dönüp gidenlere, haksızlık yapanlara, anlamayanlara bile üzülüyorum.... Değişmiyoruz aslında sadece dış görünüşümüz değişiyor...
Kader arkadaşım, beni anladığına sevindim, acılarımı paylaştığına da, ama istemezdim yaşamanı benim gibi.... Geçmiş ama bayağı olmuş... Sen de bir gün 5 yıllar geçireceksin nice nice inşaallah, sağlıklı ve huzurlu !!!!
En önemlisi iki şey, Seni hiç bırakmasın....
Dün Üsküdar buluşturdu bizi burada, demek ki aslında bu içimizdeki şey çekmiş birbirimize,
Sevgilerimle,
(( Seçil Nimet ))
Akşam o Kız KUlesinin karşısındaki aletlerin olduğu parktaydık oğlumla...
Sonra Simit Sarayında oturduk 21:00' e kadar inanın baktım kavuniçiye çalan saçlı bir kadını görebilir miyim diye...
Eğer görsem duygudamlacıklarııııııııı diye hafiften seslenecektim ama ortaya öyle bağırınarak değil...
Mevlâm karşılaşmamızı istedi demek ki, ki aylardır pek alakadar değiliz birbirimizle, ne garip hep okuyordum paylaşımlarınızı ama sayılı yorum yapmışımdır...
Hayırlısı Allahtan, şifa olsun bize inşaallah...
Dr. Burçin'i okumanızı tavsiye ediyorum...
Birde aklıma ben kemoda hep kavun isterdim o geldi dayım bal küpü kavunları getirirdi yinede tat alamazdım. Ağzımın tadı yoktu çünkü, ağzımın tadı... :'((
Sevgiyle öpüyorum sizi...
Sevgiyle...
Kıpkırmızı
Hem komşu, hem adaş ız :)
Benimde canım hep şeker isterdi o zamanlarda ama şekerden nefret ediyorum şimdi, sadece çikolatadan soğuyamadım, ağzımın tadı hiç yoktu ki... Kırmızı ilaç almayanları ne kadar şanslı görürdüm, her şeye rağmen kırmzıı dan vazgeçemedim, saçlarım işte yine kırmzıı hep :)
Okudum Dr. Burçin'i, elbette kendimden bir şeyler buldum çook buldum...
Teşekküer ederim...
Sevgilerimle,
Ben de öpüyorum ...
İnanmak ve umut etmek... Ve sabır... Başka diyecek ne var ki?
Not: Doktorların bir hafta ömür biçtiği bir tanıdığımız bu zor hastalığı atlattı ve şu an gayet sağlıklı bir şekilde beş yılını doldurmak üzere. Diyeceğim, Allah'tan ümit kesilmez. Sapasağlam bir insanın son nefesi olabilir aldığı veya ölmesine kesin denilen insan yıllarca yaşayabilir. Öldüren de, yaşatan da ancak O'dur. Vade tamam olmadan, öldürmeye kanserin bile gücü yetmez.
Selâm ve dua ile...
Kıpkırmızı
Benim de 5 yılı geçti, doktorların dediği her zaman tutmuyor, onlar da her zaman bilemezler tabii.. Allah bildirmiyorsa...
Nice ölecek diyenlerin hala sağlıkla yaşadığına bende şahit oldum...
Allah'ım tüm hastalara acil şifa ve sabır versin...
Gerisi düzeliyor Allah'ın izniyle,
Sevgi ve Saygılarımla,
Bazen hayatımızdaki üzücü dönemleri hatırlamanın hatta onları kayıt altına alıp hiç silinmeyecek şekilde ömrümüze perçinlemenin doğru olup olmadığını düşünüyorum. Unutmak nimetinden de yararlanmayı bilmeli insan.
Allah tüm hastalara şifa versin.
Kıpkırmızı
Ayrıca sağlığımızı da daha iyi kıymetini bilmemiz içindi...
yorumunuz içinve okuduğunuz için teşekkür ederim, iyi günler..
Saygı ve Sevgilerimle,