- 11841 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
OSTEOPAT-FİZYOTERAPİST İBRAHİM MAYDA İLE SAĞLIK ÜZERİNE SÖYLEŞİ
SORU:Sayın İbrahim Mayda, biz sizi gerek görsel ve gerekse yazılı basından ’Halk Sağlığı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyan’ üzerine yaptığınız çok değerli açıklamalarınızdan tanıyor olsak da, bir de sizi kendi cümlelerinizden tanımamız mümkün müdür?
CEVAP: 1967 Tunceli doğumluyum. 1985 yılında liseyi okul birinciliğiyle bitirip 1993 yılında Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi-Rehabilitasyon Bölümünden mezun oldum. 1997-2002 yılları arasında Ortopedik Manuel Terapi (Basic) eğitimini tamamladım. 2004-2009 yılları arasında İFAO’yu (Almanya) bitirip Osteopat ünvanını aldım. Mesleğimle ilgili 100’den fazla bilimsel eğitim ve sertifika proğramına katıldım.Alanında uzman danışman olarak çok sayıda radyo ve televizyon proğramlarına katıldım. 1993’ten beri kendi kliniğimde serbest olarak çalışmaktayım.
SORU: Osteopati nedir? Ülkemizde ne kadar biliniyor ve bir Osteopat’ın yetkileri nelerdir?
CEVAP: Osteopati ; Vücudu bir bütün olarak görmektir. Örneğin; belinizde bir problem varsa klasik tıp orayla ilgilenir ve orayı tedavi eder. Ancak osteopatide hastalığın kaynağının neresi olduğunu buluruz. Bunun için hastadan iyi bir hikaye alırız (ki iyi bir hikaye ile teşhisin % 85 - 90’ını koyarız). Sonra görsel muayene (inspenksiyon), manuel muayene (palpasyon) , deri muayenesi ve organ muayenelerini yaparak sorunlu bölgeyi buluruz.
Ülkemizde osteopati yok denecek kadar çok çok az biliniyor. Çünkü biz yeni bir mesleğiz. Ben ülkenin ilk Osteopatlarındanım ve 2009 mezunuyum (2009 IFAO).
Ülkemizde Osteopat’ın hali hazırında resmi olarak bir yetisi olmayıp Sağlık Bakanlığımızca hazırlanan ’’Tamamlayıcı Tıp Yasası ’’ TBMM’de kabul edildi. TamamlayıcıTıp Yasasıyla birlikte çıkacak olan yönetmeliklerle mesleğimizin yetkileri resmi olarak belirlenmiş olacaktır.
SORU: Çağımızda omurga fıtıkları çok çabuk yakalanılabilen bir hastalık haline dönüştü. Sizce GDO lu besinlerin omurga hastalıkları üzerinde ne kadar etkisi olabilir?
CEVAP: GDO’lu besinler immün (bağışıklık) sistemini çökertir. Bağışıklık sistemi çökünce de vücudumuzda normal şartlarda olmaması gereken bakteriler (stafilokoklar-streptokoklar) anormal bir biçimde çoğalır. Çoğalan bu bakteriler disklere yerleşir ve orada inflamasyon (yangı yaparak) ödem oluşturur ağrı ve hareket kısıtlılığı yaratır. Sonuçta bu hasta karşımıza ’’Disk Herni’’si (bel ya da boyun fıtığı) olarak çıkar.
SORU: Omurga fıtıklarının sebepleri nelerdir? Manipülasyonla (elle tedavi) hastalığı tamamen iyileştirebilir mi? Ne zaman ameliyat olmak gerekir?
CEVAP: Çocuk emeklerken denge merkezi T 5-6 (sırt omurları) hizasındadır, ayağa kalkınca (iki ayaklı) ağırlık merkezi L 4-5’e iner ve boyun bölgesinde debunu dengelemek için C 5-6’ya yük biner. Genelde fıtıklar da bu iki bölgede oluşur. Ağırlık merkezindeki bu yer değiştirme başlı başına bir fıtık nedenidir. Ayrıca aşırı kilo alma, sigara içme, alkol alma, kazalar, bilinçsizce yapılan maniplasyonlar da fıtık nedeni olabilir.
Omurganın biomekanik rahatsızlıklarından maniplasyonun yeri % 1- 2 kadarıdır.Maniplasyonla hastalığın tamamen iyileştiği tesadüfidir. İlgili segmenti kullanamaz. Örneğin düşük ayağınız oluştu ve çekemiyorsunuz , idrarınızı tutamıyorsunuz, cinsel fonksiyonlarınız kayboldu, v.s. Bunlar bel fıtığı için ameliyat endikasyonlarıdır. Boyun fıtığında ameliyat endikasyonlarında ise hastanın elinde, kolunda, omuzunda güç kaybı olur ve bir şey kaldıramaz. Ancak cerrahiden önce iyi bir osteopat muayenesi şart olmalıdır ve cerrahi öncesi hastanın beslenmesi asidikten baziğe çevrilmeli ve rafine şeker, tuz, tahıl, baklagiller, hazır yiyecek ve içecekler hastanın diyetinden çıkarılmalıdır.
SORU: Romatizma nedir? Çeşitleri nelerdir? Tedavisi yapılırken halk arasında doğru bilinen yanlışlar hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz?
CEVAP: Romatizma; otoimmün bir hastalıktır. Bağışıklık sisteminin çökmesidir. Öncelikle klasik tıptan ayrı düşünüyorum. Ağız florası ve bağırsak florası bozuk mu bunlara bakmak gerekiyor. Dişlerini fırçalarken dişetleri kanıyor mu, ishalse eğer günde kaç sefer dışkılıyor, kabızsa kaç günde bir büyük tuvalete çıkıyor, dışkısı yüzüyor mu? Dışkı yüzüyorsa pankreasta lipaz enzim değeri düşmüştür. Bunu da ayrı değerlendirmek gerekir.
Beslenmesi nasıl? Tahıl, baklagiller, hazır gıdaları, kızartmayı çok mu tüketiyor? Kısaca vücuda
serbest radikalleri çok mu alıyor?
Romatizma nasıl ve ne zaman başladı, ne oldu da hastalık başladı? Nasıl bir çocukluk ve ergenlik dönemi geçirdi? Baskıya şiddete, tacize maruz kaldı mı? Annesinin hamileliği nasıl geçti v.s. Psikonöroimmünolojik açıdan da değerlendirip muayene ve tedavisini yapmak gerekiyor.
Romatizma konusunda halk arasında doğru bilinip yanlış yapılan birşey yok. Çünkü atalarımız vücut dillerine göre davranırlar ve lokman hekimler, içmeler, güneş ışığından faydalanmak, sıcak kuma yatırmak, sülük salmak gibi doğal tedaviler yaparlardı. Bağışıklık sistemimizi hep bir tutmak gerekiyor ki romatizma ile başa çıkabilelim. Bunun için de çıplak gözle güneş ışığı almamız gerekiyor. Güneşte dolaşırken ışığın etkisinden korunmak için bir şapka kullanılabilir.
SORU: Kadınların menepoz dönemlerinde kemik erimesine yakalanmalarının nedenleri nelerdir? Bunun üstesinden gelmek için ne yapmak gerekir?
CEVAP: Östrojen hormonu kemikleri uyarır ve kuvvetli olmasını sağlar. Menapozla birlikte bu uyaran ortadan kalkacağından kemik erimesi (osteoporoz) olabilir. Bunun için de özellikle fizyoterapistler tarafından yapılacak doğru egzersiz, doğru beslenme, güneş ışığı, açık alanda günde 45 dk. civarı yapılacak yürüyüşler uygundur. Güneş ışığı D 3 vitamini kaynağıdır.
Hastanın hikayesi teşhis ve tedavide çok önemli olduğundan öncelikle iyi bir hikaye alıyorum. Aslında hasta hikayesini anlatırken hem teşhisini koyuyor hem de bize tedavisini sunuyor. Gerek duyarsam beslenmesini, uykusunu, yaşamşeklini v.s. düzenlemeye çalışıyorum. Sonra hastaya diyorum ki -’’siz bana güvendiniz’’. -’’ bir hafta kadar da ben sizi gözlemleyeceğim, ben de size güvenirsem tedavinizi devam ettiririz’’. Aradaki bu güven oluşursa tedavi de normal seyrinde gideceği için birkaç seansta hastayı tedavi ediyorum.
SORU: Sindirim sistemi omurga hastalıklarına davet çıkarır mı? Beslenme şeklimiz nasıl olmalı?
CEVAP: Sindirim sistemimizin her bir parçası (mide, bağırsak, karaciğer v.s. gerek göğüs kafesi ve karın içi organlarından her biri) 1-5 omurgaya asılıdır. Bazen sadece iki omurgaya da asılı olabiliyor. Bu organların çalışmasında gerginlik olursa örneğin kabızlık, karaciğer yağlanması gibi bağlandıkları omurgalarda da bir süre sonra ödem ve ağrıya neden olacaklardır. Beslenme şeklimiz et, ot, kabuklu gıdalar, sebze, meyve, yumurta tarzında olmalıdır. Kısacası balık, et, yumurta (et olarak hareket eden hayvan eti, balık olarak da deniz balıkları olmalıdır, çiftllik hayvanlarından da uzak durmalıyız. % 30 - 35 yağ(sızma zeytinyağı, köy tereyağı), % 30 - 35 karbonhidrat (mevsiminde yetişen meyve ve sebzeler) olmalıdır. Diyetimizde bunu da doğal meyvelerden almalıyız.
SORU:Kilonun insan yaşamı üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir ve insan anatomisini nasıl bozar?
CEVAP:Fazladan almış olduğumuz 1 kg. bele 10 kg, dizlere 25 kg ve ayaklara 50’şer kg yük bindiriyor. Kilolu olmak kişinin kendisine işkence etmesinden başka birşey değildir. Kilo sonucu ilgili eklemlerde osteofitler oluşur ve kireçlenmeler gelişir. Kalp, akciğer rahatsızlıklarına, şeker hastalığına, tansiyon, alzheimera neden olabilir.
SORU: Sayın İbrahim Mayda, sizin bir hastanız olarak diyebilirimki; hayata dair taşıdığınız tek gaye ’insanlığa hizmet’... Sağlık konusunda size ulaşan her sancılı sese umut oluyorsunuz. Her şeyden önemlisi insana değer veriyorsunuz... Size yöneltilen hiç bir soru cevapsı kalmıyor.
Halk sağlığı adına yaptığınız çalışmalar var mı? Bu çalışmalardan bize bahseder misiniz?
CEVAP: Halk sağlığında koruyucu fizk tedavi ve rehabilitasyon adı latında bir dvd.’m ve doğal beslenme ve sağlıklı yaşam adlı altı sayfalık bilgi haznesi kitapçığım var olmakla birlikte halk sağlığında komplimanter fizik tedavi ve rehabilitasyon adlı kitap çalışmam devam ediyor. Ara ara organize olmuş insanlara ücretsiz seminerler vermekteyim.
Sayın İbrahim Mayda, Ülkemizin sizin gibi ulvi gönüllere ve mesleğine aşık akademisyenlere çok ihtiyacı var. Sorularıma cevap verme inceliğini gösterdiğiniz için size müteşekkirim. Hem okuyucularımız ve hem de kendi adıma bu çok değerli söyleşi için teşekkür ediyorum.
Amacım insan olabilmenin erdemliğiyle yaşamaktır, sevgi ve bilgi paylaşıldıkça çoğalır...
Sevgi ve saygılarımla...
YORUMLAR
Sayın Akboğa,duyarlı yüreği ve bilgi dolu kalemiyle sosyal,kültürel konularda
toplumu aydınlatıcı,topluma işik tutan ve halk sağlığını da ilgilendiren konuda
çok önemli ve yetkin bir uzmanla anlamlı bir söyleşi yapmış,şiir ve söz sanatında gösterdiği seçkin ve özel başarıyı, söyleşi dalında da en başarılı şekilde soru tekniği ile ortaya koymuş. Bütün bunları okyucuyla paylaşma erdemini göstermiş.
Alanında Çok değerli ve yetkin bir uzman olan Sn. İbrahim Mayda'ya ve Usta kalem A.Akboğa'ya ayrı ayrı okuyucu olarak teşekkür borçluyuz. Çok yaygın ve önemli konular üzerinde söyleşi ile insanları aydınlatmışlar. Aydınlıkları sonnsuz ve sağlıkları yerinde olsun ...
Her şey paylaşıldıkça kolaylaşır. Hayat zaten paylaşmadır.Bilgi paylaşımı arttıkça
toplumsal sğlık, kültür ve duyarlılık daha zengin ve yararlı sonuçlar verir.En iyi dileklerim ve selamlarımla.
Yahya Aksoy
Gelincik55
sonsuz hürmetlerimle...
Gelincik55
saygımla