Yüreğimin Markası
hayrettin taylan
*Tanıdım. Kendime bana tanıtan bir yürek cevherini. İçimin markasını arıyordum. Bir sevda ermişi olarak kendime sevi bir marka arıyordum ki o çıktı karşılaşılmaz denilen ne kadar imkansızlık olmasına rağmen.
-Hiçin içindeki bütün Çinleri içime aşk kılara setlerini, hadlerimi, ilklerimi, istediğim, beklediğim, her şeyi aşk kılarak geldi sahilime.
Ben zaten bir ömür ona hazır berrak bir okyanustum. Sevda yunuslarımla kulaç açmıştım onu ılırsı dünyasına.
*Merhaba dedi.
-Bütün aşklar merhabayla başlar, merhabasız bitermiş.
***O’ydu. İşte bütün iştelerimin işi. O’ydu , içimde içlenmiş her şeyin nakkaşı. Yüreğimde birikmiş bütün özlemlere, sevgilere, sevdalara, acılara, ayrılıklara, en güzellerle, en hüzünlü demlere şifreli bir marka olmaya gelmişti.
*************************************
Onsuzluğu eriten, içsel kavlar büyüten beni kendimle yakıp kavuran isimsiz alevlerin adılıydı.
*Yanıştı yangınlarıma. Yanaşmış bir huzurun yüklemi olarak öznemi kavurdu, savurdu sevda kitabında.
*Yanmıştık bir kerenin bin kezinde. Ben ve sen arasında yaşanıyor, bize gelin oluyordu yaşadığımız her şey.
Yanılgılarıma kadar yakmıştı.Bir yakarış sözlüğündeydi.Her bilinmeyen, her isimsiz, sahipsiz, anlatılmayan, anlaşılmayan sözcüktü.
*Hecelerine kadar yanıktım ona. Yalnız benli harflerle özel bir alfabe olmuştuk. Gözleri ayrı yazardı yaşamayı.
-En çok damla alfabesiyle yazıldım onsuzluğa.
****Damlalarını satın alan ünlemlerin ünlüsüydüm. Ünüm onun gözyaşlarından sonra kalakalışlardaydı.
Onu tanımış olmanın iç ve dış piyasasında değerim vardı. Onunla yaşadıklarım , yaşamadıklarım da yok satardı.
Her şey O’na.O , her şeye kafiyeli demler gibi yazılıyordu yazgımda.
*********************************************
O’ndan başka , o(n )bir gelir mi ki eşitsiz kaldığım aşk mizanında. Ben çok ağırdım onu severken.
*Yaşam hafifti, sevda uçuşkan, ruh dirençte, algılar açık denizlerde, yürek bütün özlenen dalgalarda…
-Yaşamak kendine yaşamak olarak kalmıştı.
O’nu yitirirsem ya?? ? İşte bu soru gitsin içimdeki dehlizlerden. Zihnime mıhını vurmasın beli bükülmüş sorular.
Zihin kendine zahirdi...Kendi mistik uzantılarını topluyordu. İmkansız olana bütün olanaklarını sunuyordu.
-Mantığın tığıyla örüyordu onlu demlerin yaşama kattıklarını. Onu yaşamak berraklara işlenmişti.
*Artık ,aşk bir kaderden başka bir kadere kederlerimin bakracını kalaylamak üzere yoldaş etmişti
Sevi Simurg’yla …
-Beni de uçaracaktı onun sevgisi. Kanatsız uçuyordum. Onun aleminden O’nun alemine.
***Tasavvuru reddediyordu, onun meyline giden her şey. Hoşluğunu tümleyen algıların k’alemi
İçimdeki tetiklerin terkibi olarak uzanıyordu cümlelere.
****************************************
-Onu sevmek dünyan en özel lezzeti olarak sunulmuştu. Yani Bursa’nın kestane şekeri, Elazığ’ın orciği, Çankırı’nın kır pidesi, Urfa’ ve Adana’nın kebabı, Hatay’ın künefesi, Malatya’nın kayısı, Van’ın otlu peyniri… gibi uzar giderdi kültürel tatlarım .Karışırdı adı t’a’dıma.
Ben buradaysam, bu tatlara alışmışsam bu yücelmiş aşkın hüznü de aşktandır. Ona kendimi alıştırmıştım.
-Bir gün giderse de dahası yok. Yani yokluk son yokluk yoklamasını yüreğimde deniyordu.
Böyle bir sevda bitemezdi.
***Dile gelsin betikler. Yüreğin mecazları ağlasın sıcak hayalimde.
Hiçbir şey başka bir hiç için içini sunamazdı. Aşk yürekle yazılır, yazılar onun boyası.
Aşk gözlerle başlar, gözlerle yazılır yüreğin defterine. Damlalarla biter.Her şeyi damlalar siler ya da yeniden yazardı.
*Aşkın silgisi damlalardı. Yaşanmışlığı, yaşanacakları, hiç yaşanılmayacakları silerdi ya da yeniden yazardı.
*İlk ağlamak değil asıl son ağlamaktı bütünleri tekil eden O’na doğru bir çizen.
Onu yitirmek demek başkasının kitabında yeniden yazılmak anlamını taşırdı.Ya da özünden iç gözüne kadar gidip bir süre başka suretlerin görsel, hazsal, işitsel, içsel devinimlerine serilmekti.
Ya da olmayan bir dünyaya gitmek.Bütün kozmiklerin dilinde olmaktı. Yakılmamışlara yakarmaktır.
-Onun nefesi yok, onun hevesi yok.Onun cemalini içinde mumya olarak bırakıp yapma destanlar gibi yazılmış kadere gitmekti O’nsuz.
*Uzakta olacaksın. Uzaklar uzunu çok ucuza satacak.
Masalların ortasında kalmış gibi sırtımda heybemle. Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik.
-Ama gittik işte.
Olabilirliği tartıyorduk. Olasıl düşler uçurumunda. Düşmekle onda kalmak aynı kalıyordu.
O’na yakınken, onsuzluğu mengeneye vermenin kara haberindeydim. Sür manşetten verilmişti kendi yazgımın haberi.
-Yüzümde hala ona son bakarken kalanların anaforu varken şimdi hangi simyanın son karışımı kadar hecelene hecelene biteceğim kendimden öte O’suzluğa.
*Yanımda yüreğime yamalanmış onun yanı varken hangi yanın yangınında dirileceğim.
*Aşkın sol ve son yanı dışında başka yanı var mıydı ki bilemedim.
-Önüme baksam görecek gibiyim;ama önümde uçurumlar, meşki tuzaklayan hazlar kuyusu, huylu kendi huyundalığı özetleyen ömür şifreleri ve şifresiz yayın yapan nefretler, önyargılar, acılar, unutulanlar ve de unutulamayanlar.
-Şimdi yüreğimde marka olmuş O varken. Nasıl hitap edeceğim yokluğuna. İflas etmiş çok ünlü bir işadamı gibi elimde kalan son parça bakışıyla yetinsem ne ye yarar ki?
Sussam, aşk konuşsa. Konuşsam aşk susar mı ki içimde.
Sen desem özel kalır.
-O , desem daha üçüncü tekile kadar dayanmaz aşk. Aşk hep ben ile sen arasındadır. Aşk üçüncü tekili sevmez.
*Aşkı bitiren hep üçüncü şahsın kafiyesiz duruşudur.
Kim O….
-Tekiller yetmedi.
Biz… Aşkın hasılatıdır biz. O yoksa biz demenin demosunu hangi aşk telinde çalabilirim ki?
Siz…
-Çok resmi kaçıyor .Oysa aşkta resmiyet yoktur.Aşkın resmiyeti , kuralı ,sınırı yoktur.
Peki ne diyeceğim Yüreğimin Markasına.
*Bu , Türkçeyle anlatılmayacak anladım. Hangi yabancı dille anlatsam ki.O yoksa yabancıdır artık.
-El sözlüğü.
-Acep hangi yabancı ellerdesin, hangi yabancı sözcükle sana seslensem.
Sözcüklerin bu kadar yetersiz kaldığı yetim sevdamda kendime bir sözcük seçtim
-Onu kullanıyorum hiç kimse sen dahil bilemeyeceksin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.