ARABİSTAN Üzerine...
MEDİNE PAZARLIĞI...
Medine’de yiyecek üzerine alışveriş durgun. Öyle istediğini bulmak ve yemek zor. İstediğin
derken öylesine sıradan bir yeme imkanı yoktur...Basitinden bir tavuk bile temin etmek ha
deyince mümkün değil.Aha şurada aha burada, araya araya git babam git...Lokanta türü bir
yere zaten rastlayamazsınız.
Meyve tarzında bir şey için zaten manav yok gibi bir şey...Ancak sokak üzeri seyyar
araba satıcılar var. Onlar da, aynı bizimkiler gibi zabıta korkusuyla elleri ayakları dolaşıyor..
Sen almak peşinde iken, o kaçtı kaçacak...Seyyar arabasını süren öyle bizdeki beş on metre
değil yüzlerce metre uzağa caddeden caddeye kaçıyor. Acınaklı bir durum...
Meyve olarak, bizdeki ithal muzlar oraya da gelmiş Afrika ülkelerinden. Kocaman iri taneli
ne siyah ne de sarı olmayan, patlıcan moru üzümler var. Elmalar mevcut...Almak istediğin
meyveyi ya salkım salkım ya da tane tane terazi kefesine koyuyorsun. Uzattığını alıyor,
üzüm ,elma ve muz ne varsa hepsini aynı terazi kefesine dolduruyor...Hesap makinası
ellerinde bir iki tık mık hemen istiyor : "on riyal, onbeş riyal"...Öyle küsurat yok. Hepsi
bir arada tartılıyor ve hepsi birden hesaplanıyor..Ama nedense, hep on , onbeş, yirmi riyal
tutuyor...Bildikleri türkçe de bu, on onbeş gerisi riyal...Riyalı da söylerken biz Türklerin
çoğu lira demiş gibi anlıyoruz. Riyal, liranın kardeşi gibi... Çok güzel anlaşıyoruz !
Bize çocukken, öğretmenlerimiz bas bas bağırır : "elma ile armut toplanmaz" der kulak
çekerlerdi...Araplar, bu konuda bizi geçmişler bırakın toplamayı hepsini birden çarpıyor
ve hesap makinasıyla "bu iş bu kadar" deyip bitiriyor.
Ben , hala elmanın, üzümün ve muzun birlikte bir arda tartılıp nasıl hesaplandığını hiç
anlayamadım. Ama, bir husus var ki elma ile armudu bir araya getirmiyorlar...O da bize
ait bir uygulama ki elmayı hep armutla düşünmüşüz...Öyle ki, elma bahçelerinde bile
hemen yanıbaşına armudu komşu etmişiz...İşte bu yüzden de, "elma ile armut birlikte
toplanmaz" diye atasözü mertebesinde laf etmişiz ! Halbu ki, Araplar bu işi ne güzelce
çözmüş. Armudu hiç piyasaya bile sokmamış....Elma, üzüm ve muz çok güzel dost olmuş
hepsini bir arada ver gitsin !
Velhasıl, ben artık farklı düşünmeye başladım. Her kim hacca gitse, muhakkak bazı yiyecek
alıp da gitmesi bana ters gelirdi...Şimdi onlara hak veriyorum ! Kavurma kıyma alıp gidenler
hatta birkaç ekmek alıp da götürenler çok yerinde bir hareket içindeler...Arabistan, bu
konuda mahrumiyet bölgesi. Normal bir ekmeği bile kuyruğa girip, bekleyip alıyorsun.
Peynir, hiç gözükmüyor...Bizdeki, çeşit çeşit peynirler orada karga gibi gözünde tüter !
Başkaca söze gerek var mıdır ?!...Yanlış anlaşılmasın, gayem kötülemek ya da karalamak
değildir. Gördüğümü ve yaşadığımı ifade ediyorum. Şunu da belirteyim ki, boğazımla
başım belada değildir. Biliyorum ki, oraya yemeye ve içmeye de gidilmiyor...Asıl olan
orada ibadettir ! Ama, ibadet de olsa yeme-içme olmadan nasıl yerine getirilir ?!
Allah, işimizi rast getirsin ve günahlarımızı affetsin...
YORUMLAR
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler.
Gidecek olanlara ışık tutacaktır.Aslında ben de gidenlerin elma götürdüklerini duymuştum.
Bu konuda bizim memleketimiz cennet gibi.Hem ucuz hem de her şey bol.
Buyurduğunuz gibi gerçi insan oraya ibadet etmeye gidiyor ama yemeden de olmuyor.
Paylaşım için teşekkürler efendim.
saygılar.
ÖZELÇİ
sizi çok iyi anlıyorummedinede yiyecek sorunumuz olmadı yemekler güzel çıkınca insan fazla bir şey istemiyor
mekkedede her şey var insan boğazına düşkün değilse sorun yok
ben giderken yanımda gidenlere bir şey götürmeyin demiştim nerden bileyim yemek seçtiklerini bana çok kızmışlardı
dedim ya benim için sorun değildi hiç bir şey götürmemiştim şimdi gitsem yine götürmem
ama çok kişi götürsün derim
saygılarımlasınız
orası bereketli yer milyonların üzerinde insan yemek yiyor düşününce nasıl yetişiyor
akla durgunluk