- 974 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞANTIMDAN FIKRALAR-8
Yeter
Merhum babaannemin bardağına çay koyarken mutlaka bize “yeter” derdi. Bunu bardağa ne kadar çay koyduğumuzu gördüğünden değil, alışık olduğu üzere yaptığını bildiğimden bir gün ona bir şaka yapmıştım. Bardağına çay koyar gibi yapıp biraz beklemiştim. Tabi ki o her zaman olduğu gibi “yeter” demişti. Sonra bardağını ona uzattım. Bardağın boş olduğunu görünce şaşırdı ve sordu?
“Neden bardağıma çay koymadın?”
“Sen ‘yeter’ dedin ya babaanne”
Bazen de çay koyma görevini babaannem üstlenirdi. Ancak gözleri iyi görmediğinden bardağa denk getiremezdi. Çay sofraya dökülmek üzereyken bardağı hafifçe iterek demliğin altına denk getirmeye çalışmoştım. Ne var ki bardağı itmemdeki nedeni farklı yorumlamış olacak ki o da demliği hareket ettirerek çayı yine sofraya döktü.
Aşağıdan Vuruyorlar
Hani şu daire kapısının dışında beklerken bitişik komşunuzun zili çalar bazen. Komşu kapıyı açar ve sizin çaldığınızı sandığı için “buyur” der veya öyle dercesine size bakar. Siz de “Aşağıdan bastılar” dersiniz. O da apartman kapısı otomatiğine basar. Buraya kadar her şey normaldir. Ancak kapılarda her zaman zil çalınmaz. Örneğin evde küçük çocuk olduğunu bildiğimiz bir evin kapına geldiğimizde çocuğun uyanmaması için zili çalmak yerine hafifçe “tık tık tık” yaparız. Ben de bir şaka niyetiyle “tık tık tık” diye vurdum bir gün komşumun kapısına. Kapıyı açtığında ise;
“Aşağıdan vuruyorlar!” dedim.
Tabi ki başka bir gün aynı şakayı komşum bana yaparak intikamını aldı.
Tavan Arasında Bişii Var
Çok sevimli olduğu kadar son derece yırtıcı hayvanlardır gelincikler. Çevrelerinde kendinden küçük hayvanlara yaşama hakkı tanımazlar. Bunlara fareler de dâhildir. Ancak insanlarla bir arada bulunmayı da hiç tercih etmezler. Buna rağmen bazen evlerin tavan arasına yerleştikleri olur. Eski ahşap evlerin tıkırtılarından varlıkları anlaşılır çünkü tavan arasında bir baştan bir başa yüksek tonda tıkırtı ile koşarlar. Aslında fareleri kovalamaktan çıkan sestir bu.
Evde büyüklerimiz bu tıkırtılar konusunda konuşmaları çok ilginçtir;
“Tavan arasında bişii var…”
“He! Tavan arasında bişii var”
O bişiinin ne olduğunu asla söylemezler. Çünkü o yukarıda yazdığımız ismi söylersek evi terk edeceğine inanılır o bişiinin.
Saklambaç Numaraları
Şimdiki çocuklar bilmez belki de saklambaç oyununu. Oysa çocukluğumuzda en fazla oynadığımız oyundu bu. Ve ben zaman zaman muziplikler yapardım.
Yaz sıcağında fındık bahçesinin serinliğinden yararlanmak istedi annem ve komşu kadınlar. Onlar fındık ocaklarının serin gölgesinde oturup elişi ve sohbet yapadursun, biz çocuklar da saklambaç oynamaya karar verdik. Kardeşim ebe oldu ve yumdu gözlerini. Ben de annemlerin yanında sanki oyunda yokmuş gibi oturdum. Kardeşim gözlerini açtı, yanımdan bana biraz da şaşkın şaşkın bakarak geçti. Geçmesiyle de yerimden fırlayıp sobeledim.
Aynı numarayı başka bir gün bir komşunun çocuğuna yapmak istediğimde beni görür görmez sobelemişti.
Kazan çatlatma dedikleri numarayı herkes bilir. Ebe, birine başkasının ismiyle seslenirse kazan çatlamış olur. Bunun için zaman zaman elbiseleri değişirdik. Ama ben başka bir muziplik denedim. Gizlendiğim yerin 1-2 metre ötesine gömleğimi attım. Ebe olan kardeşim gömleğimi görecek kadar yakına gelince gömleğe döndü ve bu numarayı yememiş gibi söylenmeye başladı;
“Vay ve! Bizim…”
Devamını getiremedi. Çünkü ben aniden yerimden fırladım, o daha ne olduğunu anlayıp hareketleninceye kadar yanından hızla geçip sobeledim.
Kendi Cebine Saklama
Promosyon olarak cep takvimleri (cep ajandası) verirdi bankalar eskiden. Merhum babam bir akşam böyle bir cep takvimi getirdi ve ailede en yüksek sınıfta öğrenci olduğumdan bana verdi. Ama her şeyde olduğu gibi ağabeyim benden almak istedi. Ben de vermemek için direndim ve o görmeden sakladım. Ağabeyim saatlerce aradı durdu ve bir türlü bulamadı. Arayıp bulamadığı takvim kendi ceketinin cebindeydi oysaki...
Nasılsa Annem Çıkarttıracak
Eşim giyim konusunda çok titizdir. Hangi renk gömleğe hangi renk pantolon ve hangi renk çorap gider, yalnızca o bilir. Ben bunu bir türlü kavrayamadım. O nedenle kendi başıma giyinemem. Giyinsem, o renk bu renge gitmemiş diye çıkarttıracaktır.
Bir gün en küçük oğlum da herkes harıl harıl giyinmekle meşgulken giyinmemiş bekliyordu. Ağabeyi ona seslendi;
“Sen daha giyinmemişsin. Ne bekliyorsun?”
“Giyinsem, nasılsa annem çıkarttıracak!”
Kolundan Akan Günah
Sübyan mektebinde hocanın abdest için söylediği aklımıza yer etmişti;
“Abdest alan kişinin dirseğinden akan suyla birlikte günahları da akar gider.”
Merhum halam bir gün abdest alırken yakınından geçmek gafletinde bulundum ve tabi ki dirseğinden su damladı. Bu hoşuma gitmedi. Düştüğüm sıkıntıyı ağabeyim de fark etmişti;
“Halamın kolundan günah damladı, değil mi?”
Oruç Tutmayanın Önünde İftar
Ağzımda sık sık “aft” denilen yaralar çıkar. Bazen canımdan bezdirir beni. Ramazan falan da anlamaz. Bir ramazan günü ağız içini tamamen kaplamıştı aftlar. Yemek ne mümkün… İlaçlar da aldığım için birkaç günlüğüne oruç tutmamaya başladım. Çalıştığım iş yerinde iftar vakti herkes kumanyasını açtı güzel güzel iftarını ediyor. Çok yerindim ve şu şakayı yaptım onlara;
“Ayıp ayıp; Hiç saygı kalmamış sizlerde… Oruç tutmayan birinin gözleri önünde iftar edilir mi?”
(devam edecek)
Kadir Tozlu
YORUMLAR
Hocam gene güldürdünüz beni,yazılarınızı okudukça çocukluk anılarım canlanıyor sizin anılarınız bizim anılarımıza karışınca tutamıyorum kendimi kıkır kıkır gülüyorum .Benim bir erkek kardeşim var muzip ki ne muzip ..yaşantınız onu bana hatırlatıyor. .... bakarsınız bir gün ben de yazarım bu gibi güzel anıları ..Çok çok güzeldi paylaşımınız gülümsettiğiniz için teşekkürler hocam. saygı ve selamlarımla.
Saklambaç Numaraları
Şimdiki çocuklar bilmez belki de saklambaç oyununu. Oysa çocukluğumuzda en fazla oynadığımız oyundu bu. Ve ben zaman zaman muziplikler yapardım.
Yaz sıcağında fındık bahçesinin serinliğinden yararlanmak istedi annem ve komşu kadınlar. Onlar fındık ocaklarının serin gölgesinde oturup elişi ve sohbet yapadursun, biz çocuklar da saklambaç oynamaya karar verdik. Kardeşim ebe oldu ve yumdu gözlerini. Ben de annemlerin yanında sanki oyunda yokmuş gibi oturdum. Kardeşim gözlerini açtı, yanımdan bana biraz da şaşkın şaşkın bakarak geçti. Geçmesiyle de yerimden fırlayıp sobeledim.
Aynı numarayı başka bir gün bir komşunun çocuğuna yapmak istediğimde beni görür görmez sobelemişti.
Kazan çatlatma dedikleri numarayı herkes bilir. Ebe, birine başkasının ismiyle seslenirse kazan çatlamış olur. Bunun için zaman zaman elbiseleri değişirdik. Ama ben başka bir muziplik denedim. Gizlendiğim yerin 1-2 metre ötesine gömleğimi attım. Ebe olan kardeşim gömleğimi görecek kadar yakına gelince gömleğe döndü ve bu numarayı yememiş gibi söylenmeye başladı;
“Vay ve! Bizim…”
Devamını getiremedi. Çünkü ben aniden yerimden fırladım, o daha ne olduğunu anlayıp hareketleninceye kadar yanından hızla geçip sobeledim.
Kendi Cebine Saklama
Promosyon olarak cep takvimleri (cep ajandası) verirdi bankalar eskiden. Merhum babam bir akşam böyle bir cep takvimi getirdi ve ailede en yüksek sınıfta öğrenci olduğumdan bana verdi. Ama her şeyde olduğu gibi ağabeyim benden almak istedi. Ben de vermemek için direndim ve o görmeden sakladım. Ağabeyim saatlerce aradı durdu ve bir türlü bulamadı. Arayıp bulamadığı takvim kendi ceketinin cebindeydi oysaki...
Nasılsa Annem Çıkarttıracak
Eşim giyim konusunda çok titizdir. Hangi renk gömleğe hangi renk pantolon ve hangi renk çorap gider, yalnızca o bilir. Ben bunu bir türlü kavrayamadım. O nedenle kendi başıma giyinemem. Giyinsem, o renk bu renge gitmemiş diye çıkarttıracaktır.
Bir gün en küçük oğlum da herkes harıl harıl giyinmekle meşgulken giyinmemiş bekliyordu. Ağabeyi ona seslendi;
“Sen daha giyinmemişsin. Ne bekliyorsun?”
“Giyinsem, nasılsa annem çıkarttıracak!”
superbaba
Yorum için teşekkürler...
sizde az değilmişsiniz eğlenceli birisiniz anladığım kadarıyla
tık tık tık süperdi
çok güzel anektotlar tebrikler
saygıalr
superbaba
Yorum için teşekkürler...
Gözümde canlandırdım da, anlattıklarınızı, gülümsemeden edemedim, Hocam. Düşündüm de, çok saf , ama bayağı saf bir çocukmuşum ben. Kızkardeşim arı kovanına çomak sokup onları ürkütünce "Ben zarar vermedim, o halde onlar da bana zarar vermezler" diye düşünüp kendimi arılara sokturacak kadar...
Selâm ile.
superbaba
Yorum için teşekkürler...
Kadir Tozlu
efendim yine herzamanki gibi çok güzellerdi tebessüm ederek okudum emeğinize yüreğinize sağlık saygılarımla selamlar
superbaba
superbaba
Yorum için teşekkürler...
superbaba
İsmi hazır...
Sevgi Pınarı...
Yorum için teşekkürler.