- 864 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
HUZUR EVİ 20
Resimde ki sanatçı Münir Nurettin Selçuk’tur.
Huzurevine sabah olmuştu, güneş bütün ihtişamıyla doğuyordu. Sanki gökyüzüne asılmış ateşten bir tepsi gibi parlıyordu. Rıdvan erkenden kalktı ve bahçeye çıktı. Bahçedeki bir banka oturup güneşin doğuşunu izliyordu. Bu günde yaşadığı için, üstelik yeni güne sağlıklı uyandığı için Allah’a şükretti. Güneşin doğuşunu izlemek bu güzelliği görmek, yaşamak çok güzeldi. Uzun süre hiç kımıldamadan oturdu, sadece güneşi ve bulutları izledi.
Hayallere daldı, çok uzaklara gitti. Sonra Yaren aklına geldi, yüzü aydınlandı ve yüzünde kocaman bir tebessüm belirdi. Her şeyi hazırlamıştı bir eksiklik veya aksaklık olsun istemiyordu. ‘’Yaren ya kabul etmezse’’ diye düşündü, içine karamsarlık çöktü. ‘’Yaren kabul eder, hem neden kabul etmesin ki onunda duyguları aynı, benim ona hissettiklerimi o da bana hissediyor. Söylemese de bunu biliyorum’’, dedi. ‘’Böyle kendi kendime konuşurken biri beni görse bana deli der, her halde. Ah Yaren ah beni bu yaşta ne hallere soktun kendi kendime konuşur oldum. Delisin sen oğlum’’, diye güldü.
O banka da kaç saat oturduğunu bilmiyordu. İçi ürperdi biraz üşümüştü. Sonra kolundaki saate baktı saat dokuza geliyordu. Arkadaşları kalkmaya başlamışlardır diye düşündü. Banktan kalktı, yerde yiyecek aramak için eşelenen kuş ürkekçe bir iki adım attı. Kanatlarını kocaman açtı ve hızla kanat çırpıp havalandı. Havalanırken ağzındaki solucanı düşürdü. Solucan tıpkı bir akordeon gibi hareket ederek kaçtı. Belli çok korkmuştu.
Rıdvan yerdeki karıncaları gördü, kendinden büyük yiyeceği taşımaya uğraşıyordu. Başka karıncalar ise tek sıra halinde yüzüyorlardı, belli ki yuvalarına gidiyorlardı. Arkalarında incecik şerit halinde yol bırakıyorlardı. Rıdvan doğaya hayran kaldı. Her canlının bir işi vardı ve her canlının bu dünyada olma sebebi vardı. Bu dünyaya geldiğine göre kendisinin de bir geliş sebebi vardı. Yaradan sebepsiz bir şey yaratmazdı. Allah’a bir daha hayran oldu ve inancı arttı.
Binanın merdivenlerinden yavaş yavaş çıkmaya başladı. Sonra döndü bahçeye baktı. Bahar gelmişti ve doğa kış uykusundan uyanmıştı. Bütün ihtişamı ile yeniden doğmuştu, sonra kendi duygularını yokladı. Duyguları da uykusundan uyanmış ve yeniden doğmuş gibiydi. Sanki yıllar sonra kim olduğunu ne olduğunu anlamıştı. O insandı, erkekdi ve galiba aşıktı. Yok buna galiba denmez düpedüz aşıktı. ‘’Vay anasını be Rıdvan Efendi yaşlandık derken liseli yüzü sivilceli yeni yetmelere döndün ha’’dedi kendi söylediği hoşuna gitti bir kahkaha patlattı.
İçeriye girdi, bazı arkadaşları kalkmış salonda dolaşıyorlardı. Kimisi kahvaltıya kadar gazete okuyordu. Aslında okumuyorlar, göz gezdiriyorlardı. Ahmet’i gördü, yanına gitti. Ahmet, Rıdvan’a bakıp, kuşkulu ve meraklı gözlerle ‘’Sende bir şeyler var’’, dedi. Rıdvan da’’Yok bir şeyim nereden çıkarıyorsun arkadaşım?’’ gibi lafı geveledi. Ahmet ise arkadaşının gözlerindeki mutluluktan ve çocuksu muzır bakışlarından bir şeyler planladığı anlamıştı. ‘’Var sende bir şey vaar bana yutturamazsın ama hadi hayırlısı bakalım’’, Rıdvan da ‘’Hayırlısı’’, dedi.
Herkes sabah telaşındaydı. Kimi gözlüklerinin camlarını siliyor, kimi kılık kıyafetini düzeltiyordu. Herkes sabahları telaş ve koşuşturma içinde olurdu. Aslında bu yaşta ne kadar koşturulursa, bazıları bastonla bile zor yürüyebiliyordu. Bu yaşlılıktan kurtulmak mümkün olsaydı. Tekrar gençlik yıllarına dönme şansı verilse yaşlılar neler verirlerdi. Ah yaşlılık dar gelen bir ayakkabı gibisin canımızı acıtıyorsun içimizi kanatıyorsun ama yalın ayakta gezilmiyordu. Ah gençlik, evden kaçan asi çocuk.
Ah gençlik, kıymetini bilemedik ve hiç geçip gitmeyecekmiş gibi sandık. Ne yazık ki bir çok şeyleri erteledik ama yanıldık. Sonra yaparız dedik ve o sonralar hep sonraya kaldı. Birde baktık ki sonralar bitmiş. Gençlik bitmiş, zaman geçmiş, güç ve enerji gitmiş. Gençlik gitmişti yapma istediklerimiz yerinde duruyordu. Kaçan zamanı yakalamak için koşturmak lazımdı ama olmadı ve keşke dedik, keşke yapsaydık ertelemeseydik hayalleri.
Rıdvan ‘’Bana ne oluyor bu sabah’’,diye düşündü. ‘’Eğer ertelemeseydim ve sonralara atmasaydım. Hayatımda keşkeler olmasaydı, şimdi şu koca dünyada bir başıma kalır mıydım?’’,diye sordu kendine. Sonra çocuk sahibi olmayı ertelemeleri aklına geldi. Oysa ne kadar çok seviyordu çocukları ama ertelemeler ve sonralar engelledi çocuk sahibi olmayı. Gençken çocuk yapmak için vakti yoktu. Şimdi ise çok geçti artık ve bir başka bahar yoktu hayatında.
Sonra aklına Yaren geldi onu ertelemeyecekti. Onu sonralara atmayacaktı. Onu kaybetmeyecekti, ne olursa olsun. Baba olmak için başka bahar olmasa da aşk için şimdi bahardı işte. Şimdi aşkın mevsimiydi. Sonra Yaren’i merak etti, nerede kalmıştı acaba diye düşündü. Bu gün büyük gündü, süprizleri vardı. Yarenin odasına gitti kapıyı tıklattı. İçeriden Yaren’in kadife gibi yumuşak, bülbül gibi neşeli sesi geldi ‘’Kim o’’ dedi. Rıdvan, ‘’Benim’’ dedi. Etrafına bakındı, kimsenin duymayacağından emin olup, ‘’Seni kaçıracak adam’’. Kapı açıldı, Yaren’in yüzünde muzır bir tebessüm vardı. ‘’Sende kaçırmama gönüllü gibisin hı’’dedi Yaren’e. Yaren, ‘’Kim bilir belki öyle, belki de değil’’, dedi. İkisinde de az sonra yaramazlık yapacak çocukların muzır ifadeleri vardı yüzlerinde.
Rıdvan,’’ Erken çıkalım, öğleden sonra saat iki gibi olur mu?’’ dedi. Yaren ise ‘’Akşam değil mi konser’’. Rıdvan ‘’Akşam değil saat dörtte önce konsere gideriz sonra, sonra SÜPRİZ’’. Yaren’’ Ah tabi ya sürpriz ne olduğunu söylemediniz ya aşk olsun size’’. ‘’Aşk olsun tabii ki, istediğimde o’’, dedi Rıdvan. Yaren’in yanakları kızardı, içinden’’Utandın mı liseli aşık’’ dedi. Bir yandan da kahvaltı tabaklarını almışlar boş bir masaya oturmuşlardı.
Yaren kahvaltıdan sonra hazırlanmaya başlayacağını söyledi. Kahvaltılarını ettiler, üzerine birde karşılıklı keyif çayı içtiler. Yaren, ‘’Müdüre söyleyeceksin değil mi?’’ diye sordu. Rıdvan, ‘’Evet söyleyeceğim,haberi olsun merak eder’’, dedi. Birlikte masadan kalktılar.
Yaren hazırlanmak için odasına Rıdvan ise Müdürün odasına gitti.
Müdür odasında dosyalarla ilgileniyordu, Rıdvan’ı görünce gözlüklerini çıkardı. Rıdvan’ı odasına buyur etti. Sıradan hal hatır sorma muhabbetlerinden sonra Rıdvan Müdüre Yaren Hanımla bir konsere gideceklerini akşam yemeğinde olmayacaklarını söyledi. Müdür sorun olmadığını haberinin olmasının yeterli olduğunu söyledi. Müdür, Rıdvan’a paraları ne yaptığını onlarla ilgili konuşmaları gerektiğini arkadaşlarına açıklanması gerektiğini söyledi. Rıdvan gelince konuşup halledeceklerini, paraların odasında olduğunu söyledi. Rıdvan müsaade isteyip çıktı, odasına gitti.
Yaren odasında telaşlanmıştı. Kendi kendine hem konuşuyor hem de giysi dolabını açmış ne giysem diye kıyafetlerine bakıyordu. Çok heyecanlıydı, sanki ilk kez bir erkekle dışarıya çıkacaktı. Sanki evden gizlice kaçıp sevgilisiyle buluşacakmış gibi hissediyordu.
İşaret parmağını çenesine koydu düşündü. İlk önce duş almalıyım dedi. Hemen havlusunu alıp banyoya girdi, ılık bir duş iyi geldi. Duştan çıkıp saçlarını kuruladı, saçlarını kokladı. Her banyodan sonra saçlarını ve tenini koklardı. Saçları mis gibi leylak kokuyordu, şampuanını özellikle leylak kokusunu sevyordu. Kolunu kokladı teni de mis gibi lavanta kokuyordu. Bir ohh çekti. Saçlarını kuruttu, saçlarına baktı yeni boyamıştı. Beyazları daha çıkmamıştı, saçları kızıl kestane rengiydi. Saçlarını kurutup fırçaladı, prıl pırıl parlıyordu. Yüzüne, vücuduna ve ellerine nemlendirici krem sürdü. Kremin gül kokusu onu mutlu etti. ‘’Çiçek bahçesi gibi kokuyorsun kız’’, diyerek güldü.
Sıra ne giyeceğine karar vermeye gelmişti. Çok şık olmalıydı, Rıdvan hayran olmalıydı. Öncelikle pantolon mu, etek mi giyeceğine karar vermeliydi. Kadına etek daha çok yakışırdı. Kadın dediğin, kadın gibi gözükmeliydi. Cilveli ve işveli olmalıydı. En uygunu etekti ve etekte karar kıldı. Sonra üzerine gömlek mi buluz mu dedi. Konser öğleden sonra olacaktı ama akşama sarkar diye düşündü, sonra arkasından belki bir akşam yemeği yerlerdi. Belki de süprizi buydu, şık bir yerde akşam yemeği çok güzel olurdu. Onun için şık olmalıydı, göz alıcı olmalıydı, Rıdvan’ın başını döndürmeliydi. Yine kararsız kalmıştı.
Bluzlarına ve gömleklerine baktı, gece için olabilecekleri ayırdı. Birini eline aldı, çok taşlı ağır kaçardı. Sanki düğüne mi gidiyoruz değip bıraktı. Başka bir buluz eline aldı inceledi, buda fazla ben buradayım diyordu. Bu da olmaz dedi. Bütün bluzlarını denedi ama hiç biri istediği gibi güzel durmadı. Gömleklere geçti, allı güllü bir gömleğine baktı. Sonra altına siyah bir etek tuttu aslında güzel olmuştu ama sonra karar değiştirdi yok olmadı dedi. Kocaman bir off çekti ben ne yapacağım ne giyeceğim diye paniğe kapıldı.
Tekrar elbise dolabına baktı. Belki kenarda köşede güzel bir şey kalmış olabilir diye düşündü. Birkaç elbisesi ve birkaç etek, pantolon bluz vardı. Aradığı şeyi sonunda bulmuştu evet bu olmalı bunu giymeliyim dedi. Bu çok güzeldi ve üzerine çok yakışıyordu. Altına biraz topuklu siyah ayakkabıların seçti, sonra çantalarına baktı. Şık küçük bir siyah çanta ayarladı tamamdır dedi. Kulağına şık bir küpe, boynuna bir kolye kombinasyonu oluşturdu. Kadınların hazırlanması ondan uzun sürüyor, bir sürü aksesuarımız var dedi
Öte yandan Rıdvan, hemen duşa girdi. Duşunu aldı, tıraşını oldu. Sakallarını düzeltti, losyonunu yüzüne vurdu sonrada kokladı. Mis gibi freş kokusu banyoyu sardı. Saçları zaten kısaydı kurutmaya gerek yoktu. Elbise dolabının başına geçti, takım elbiselerine baktı. Bahar gelmişti havada çok güzeldi. Bej rengi takım elbisem mi yoksa siyah takım elbisemi giysem diye düşündü. Siyah her zaman için şık dururdu. Sonra göbeğine baktı sanki biraz göbek bağlamıştı, göbeğine vurdu siyah göbeği de saklar. Sonra içine beyaz gömlek, her zaman için siyahın içine beyaz gömlek olmalı diye düşündü. Sonra çekmecesini açtı kol düğmelerine baktı içlerinden birini seçti. Sıra kravat ve kravat iğnesine gelmişti. Kırmızı üzerinde beyaz ince çizgileri olan bir kravat buldu bu olur dedi. Ardından taşlarla süslü çok şık bir kravat iğnesi seçti. Ayakkabı en kolayıydı siyah ayakkabı olmalıydı. Ayakkabılarını aldı, boyadı parlattı her şey hazırdı. Öğle yemeği saat birdeydi yemekten sonra hazırlanıp çıkacaklardı. Saatine baktı, daha vakit vardı.
Cebinden cüzdanını çıkarttı, kimliğine ve kredi kartını kontrol etti. Hepsi tamamdı, paralarına baktı pek fazla parası yoktu. Çekmeceden reklam filminde oynadıklarında verdikleri paralar daha zarfta duruyordu. Zarfı aldı, içinden paraların yarısını alıp cüzdanına koydu. Arif’in verdiği paraları koyduğu çantayı dolaptan aldı. Çantanın içinden zarfı çıkardı, içinden bir deste dolar aldı. Tekrar çantayı dolabına koydu. Aldığı bir deste dolara baktı belki gerekmezdi ama yanında bulunsa iyi olurdu. Onuda diğer zarftaki paraların içine koydu ve zarfı ceketinin iç cebine yerleştirdi. Cüzdanını da ceketinin diğer iç cebine koydu.
Yaren çok heyecanlıydı ve Rıdvan’ın süprizini çok merak ediyordu. Çok güzel bir akşam geçirmek istiyordu. Rıdvan’ın yüzü gözünün önüne geldi, heyecanlandı avuçları terledi ve yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Bana neler oluyor böyle diyerek gülümsedi. Burada ki arkadaşlarına akşam Rıdvan’la çıkacağını söylememişti, Rıdvan’a da söylememsini rica etmişti. Bilmelerini istemiyordu, gereksiz dedikodu çıkmasını istemiyordu. Arkadaşlarına eski dostlarınla buluşacağını söylemişti. Şimdilik en doğrusu buydu.
Rıdvan da Yaren’i düşündü içi titredi. Gözlerinin içi gülüyordu, yüzüne kocaman sıcacık bir gülümseme oturdu. Elleri terliyor, kalbi hızlı çarpıyordu. Rıdvan, utanmasa bu yaşta aşık olduğunu bile düşünebilirdi. Sonra birkaç saniye düşündü, ‘’yoksa ben aşık mıyım, oğlum sen bal gibi aşıksın oh be ’’ kendine itiraf edince rahatladı. Saatine tekrar baktı öğlen olmuştu. Öğle yemeği vaktiydi, heyecandan canı yemek yemek bile istemiyordu. Yinede biraz yemeğe karar verdi. Yemek salonuna gitti. Yarende ordaydı, yemek alıp yediler. Birbirilerine bakamıyorlardı. Sanki birbirlerine baksalar konuşsalar kendilerini ele verecekmiş, arkadaşları anlayacak gibi geliyordu.
Yaren ve Rıdvan odalarına gittiler. İkisi de önceden hazırladıkları giysileri giydiler. Yaren hafif bir makyaj yaptı. İkisi de Huzur evinden kimseye çaktırmadan sessiz sedasız kaçarmışcasına çıktılar.ayrı çıktılar. Rıdvan bahçeye çıktı bahçenin giriş kapısının önünde bekledi. Yaren de on dakika sonra geldi.
Rıdvan, Yaren’e baktı nefesi kesildi. Yaren muhteşem gözüküyordu, çok güzeldi. Üzerindeki turkuaz mavisi bir kadına bu kadar mı yakışırdı. İçinden bir off çekti. Şimdi şu anda onu sarılımak ve öpmek istedi. Sonra içinden ‘’ Ah Yaren benim erkek olduğumu hatırlatın, unutmuştum’’ diye geçirdi. Sonra silkelendi kendine geldi. Yarene,‘’Sen nefesimi kesiyorsun, çok güzel olmşsun’’dedi. Yaren de utangaç ama mutlu, ‘’Teşekkür ederim, sizde çok şık olmuşsunuz’’ dedi. Rıdvan yarenin elini tuttu,’’Artık sizli bizliyi bırakalım. Hadi kaçalım, kimse görmesin’’, dedi ve birlikte güldüler. Yoldan geçen taksiyi çevirip bindiler.
Taksiciye adresi verdiler, yola koyuldular. Yaren ‘’çok heyecanlıyım, tam bir müzik ziyafeti çekeceğiz’’, dedi. Aslında ikisi de heyecanlıydı, Yaren süprizi merak ediyordu. Rıdvan bu gecenin istediği gibi geçmesini istiyordu, inşallah bir terslik çıkmazdı. Taksi konser salonunun önünde durdu. Salonun lobisinde kalabalıktı, konsere gelen çoktu. Sanatçının şarkılarını herkes severek dinlerdi. Çok büyük bir bestekardı, hal böyle olunca da kalabalık oluyordu. İkisi de çok heyecanlıydı, birbirilerinin yüzlerine bakamıyorlardı.
Sanki liseli gençler gibi okulu kırıp gizli gizli geziyorlarmış gibi hissediyorlardı. Sanki kapıda anne babaları belirip kulaklarından tuttukları gibi eve götürecekmişçesine hissediyorlardı. Gözleri kapıya takılıp kalmıştı. Tam o esnada konserin başlayacağına dair anons yapıldı, herkes içeriye girdi. Rıdvan elindeki davetiyeden koltuk numaralarına baktı, yerlerini bulup oturdular.
Sahneye önce sunucu çıktı. Münir Nurettin Selçuk’un hayatını anlattı. Bazı eserlerinin isimlerini söyledi, şarkıları hakkında bilgi verdi. İlk önce koro Aheste çek kürekleri şarkısıyla başladılar, ardında Kalamışta şarkısıyla devam ettiler. Sonra sanatçının başka güzel şarkılarını solo olarak seslendirdiler. Sanatçılar sırayla, Aziz İstanbul, Dönülmez Akşamın Ufkundayız, Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın ve daha bir çok güzel şarkılarını seslendirdiler. Muhteşem bir konserdi, Yaren ile Rıdvan mest olmuştu. Nerdeyse nefessiz dinliyorlardı. Her bir şarkı başka bir aleme götürüyordu dinleyenleri. Çok ama çok güzel bir akşam geçiriyordu, rüya gibi bir akşamdı. Konser bitti, rüya gibi gece bitmişmiydi acaba.
Yaren gecenin bitmesine üzülmüştü, keşke daha bitmeseydi. Yaren’in aklına Rıdvan’ın süprizi geldi. Şık bir yerde güzel bir yemek diye düşünürken, Rıdvan sessizliği bozdu. ‘’Konseri beğendin mi, çok güzeldi değil mi?’’, diye sordu. Yaren’’Rüyadaymışım gibi çok ama çok beğendim. Şarkılar solistler çok ama çok güzeldi. İyi ki gelmişiz ve beni getirdin sana çok teşekkür ederim’’, dedi. Bunları söylerken de mutluluk ve heyecandan kalbi duracak gibiydi. Yaren’in mutlu olması Rıdvan’ı da mutlu ediyordu.
Konser salonundan çıktılar, bir taksiye bindiler. Yaren merak içindeydi. Rıdvan bir şey söylemiyor, Yaren de soramıyordu. Beklemekten başka çaresi yoktu. Rıdvan, Yaren’in gözlerinin içine baktı ve içinde kendisini gördü. Artık süprizi için emindi ona soracaktı. İnşallah hayır demez dedi.
Yaren’in kulağına eğilip, ‘’ Süprizi merak ediyorsun değil mi sana bir şey sorabilir miyim?’’, dedi. Yaren merakla ve heyecanla, ‘’ Sorabilirsin tabiî ki’’, dedi. Rıdvan, ‘’Sana süprizimi açıklıyorum. Bu gece huzur evine gitmeyelim. Sapanca da bir otelde rezervasyon yaptırdım. Akşam yemeğimiz de orada hazır. Ben her şeyi ayarladım. Kırma beni Sapanca ya gidelim. Yanlış anlama sana bir şey yapmamsen istemediğin müddetçe, korktuğun buysa iki oda ayırttım. Sen istemeden sana dokunmam’’, dedi. Yaren şaşırmış ne diyeceğini bilemedi. Böyle bir sürpriz beklemiyordu, ne diyebilirdi ki bu mümkün değildi. Bu gece dönmezlerse millet neler düşünecekti. Düşündü, Rıdvan’a baktı, ‘’Olmaz, huzurevine dönelim. Gelemem herkes ne düşünür’’,dedi. Aslında gitmek istiyordu ama utanıyordu galiba. Rıdvan, Yaren’in gözlerine baktı. Yaren’in gözlerinden derinlerden bir ses gidelim dermişçesine bakıyordu. Rıdvan, sevdiği kadına baktı. ‘’Kusura bakma seni dinlemeyeceğim ve seni kaçırıyorum’’, dedi.
Taksi şoförüne dönüp, ‘’Sapanca ya götürür müsün?’’, diye sordu. Taksici de’’Olur götürürüm, abi’’, dedi. Rıdvan, soföre sevinçle ‘’Sür o zaman Sapanca’ya’’, dedi. Yaren şaşkın, içten içe de mutlu sesini çıkartmadan koltuğunda sesizce oturuyordu. Rıdvan,Yarenin ellerini avuçlarının içine aldı. Gözlerine baktı ve ‘’ Seni seviyorum’’, dedi.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
7.5.2012
YORUMLAR
ne o rıdvan yareni kaçırmışmı oldu evlenince artık huzur evine dönmeyecekler değilmi nasıl olsa parada var oradan onu ben bilirim der gibi sesler geliyor kulağıma bakalım bundan sonra ne olacak kolay gelsin saygılrımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
sevgili dost kalem..
yazmaya devam ediniz..
emin olun biz okumaya devam edeceğiz...
sevgilerimle..
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
yaşlıda olsa onlarında yüreği var....yine bir güzellikti..... saygılar sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Nerelerdesiniz sizi bu yılki etkinlik yoruyor kendinizi çok fazla yormayınız
Evet hangi yaşta olursa olsun yürek aynı aslında aynı kalmıyor ama bazen üzerinndeki kabuğumu kırıyor yaşlılık örtüsünü mü yırtıyor bilinmez ama o yaşta aşık olmak da herkese nasip olmaz. Okuyan gözleriniz dert görmesin inşallah
Selam ve sevgiler
İlk kez okuyabildim serinizi. Güzel akıcı bir anlatımla devam edecek seriniz. Tebrik ediyorum. sEVGİLER...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Sayfama hoş geldiniz mutlu ettiniz. Okumanıza sevindim vaktiniz oldukça diğer bölümleri de okumanızı isterdim. Bütünlüğü açısından. Evet bunu roman olarak tasarlıyorum ve öyle başladım, bilmiyorum sonuç nasıl olur. Zaman gösterecek. Her zaman sayfamda sizi görmek isterim. Şiir ve yazılarımı okumanız mutlu eder
sevgiler
Sevgili Eray böylesi ,uzatılarak,ya da değişik bir tabirle ballandırarak anlatımları sevmiyorum ama seni sevdiğim için sabırla okudum.'Çok sabırsız biriyim'
Birbirlerini seviyor hoşlanıyorlarsa, iyi ki kaçtılar diyorum.
Hep gençler kaçacak değil ya..
tebrikler,
sevgilerimle..
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekkürler
selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekkürler
selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekkürler
selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekkürler
selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekkürler
selam ve sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekkürler
selam ve sevgiler
glenay
onları yaz bence. Biraz da merak bırak okuyanlara. Ben henüz sabredip bir roman yazmayı başaramadım ama okuduklarımdan anladıklarımı söylüyorum. İyi akşamlar.. sevgiyle kal..
Önceki heyecanlı olaylar gitti, bir aşk öyküsüne dönüştü...
Sonunu merak etmeye devam ediyorum.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Bahar geldi kanlar kaynamaya başladı aşk var bundan sonra bakacağız teşekkürler okuduğunuz için
saygılar
okuduması inanın mutlu ediyor.güzel bir bölümdü.sıcak sevgiler vardı yazıda.
tebrik ederim.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
çok teşekkürler
selam ve saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgilirmle