- 566 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÖPRÜ DEYİP GEÇMEYİN
Köprüler…
Her biri ayrı ayrı ne hikayeler ne anılar barındırırlar her bir çelik halatın, taşın, kararmış tahta korkuluklarının ruhunda. Uykuya dalarlar geçmişin yıpranmış yorgun uğultularında.
Tarih sayfalarının sosyal yaşamın içinde ne çok izler bırakmışlardır bilinen bilinmeyen.
Beş on metrelik iptidai köprücükler bile ne yaşanmışlıklar görmüş geçirmiştir üstünden geçen her ayak izinde kim bilir.
Köprüler yaptırdım gelip geçmeye…dese de ozan.
Köprülerden geçmek öyle kolay sanılmamalı yine de. Öyle ya…
Manevi alemin kıldan ince kılıçtan keskin Sırat Köprüsünden örneğin, geçmek her kula nasip olur mu?
Dünyevi alemde daha köprü projesi tamamlanmadan köprülerin getirdiği çılgın Rantla kendinden geçmeye benzer mi bu geçiş hiç?
Birinci Boğaz Köprüsü’nün temel atma töreni 1970 yılında 21 pare top atışıyla halka duyurulmuştu.
Aralık 1972’de ilk tabliye köprüye gerilen çelik halatlara, salıncak sistemiyle monte edilmeye başlandı. Kulelerin tepesindeki vinçler yardımıyla ve palangalar vasıtasıyla içi boş tabliyeler askı halatlarına bağlandılar. Tabliyelerin yukarı çekilmesine köprünün ortasından başlandı ve sırasıyla iki uca doğru eşit sayıda çekildi.
Aynı yıl; 6 Mayıs 1972 de insanlık yiğitlik unutulmazlık tarihine nakış nakış, pırıl pırıl işlenen Deniz Gezmişler İp’e çekilmişti.
Ancak infaz sırasında DENİZ’in ayakları altına konulan masanın uygun şekilde yerleştirilmesi tabiyelerin askı halatlara bağlanması kadar rahat ve kolay olmamıştı.
Boyunun uzunluğu bilindiği halde masa bilhassa yüksek tutulmuştu.
O da bu nedenle uzun süre ruhunu teslim edememiş sonunda kendi gayretiyle devirmişti masayı.
Köprü 30 Ekim 1973 de Cumhuriyetin 50. yılında görkemli bir törenle ve “Nice Açılışlara” dilekleriyle açılmıştı.
Dilek Rabbimin katına ulaştı. Ve 1986 yılında Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün temelleri atıldı.
İktidarda Turgut Özal vardı.
Hani şu dereden tepeden. Şuradan buradan derlenip toplanmış Papatyalı masaların. Bal tutan parmakların usta dizaynırı. Ne tür rüzgarlar olduğu hala çözülememiş olan Değişim Rüzgarlarının mucidi…
Gelelim henüz proje aşamasında seyreden, ancak bu haldeyken bile doymak bilmeyen salyalı aç kurtların delice saldırısına uğrayan 3. Köprüye…
İktidar kadrosu. Yandaşlar. Partidaşlar ve malum toplum…
Ve ortada Yağma Hasanın taştan topraktan ranttan oluşmuş nefis Böreği…
Yemeyen Namert!
Son karışına kadar talan edilmiş. Sahiplenilmiş. Buraların gizli fotoğrafları çıkmış ortaya. Başbakanın bile bunlardan haberi olmadığı söyleniyor. Günahı söyleyenlerin boynuna. Bilmem…
Bilmediğim bir şey daha var. Bunlar bunca dünyevi serveti neyle, nasıl taşıyacaklar öteki aleme? Nasıl geçirecekler Sırat Köprüsünden?
İki ekmek, bir kilo meyve gideri bile olmuyor cüzdanımızda çoğu zaman.
Bu durumda bizlerin Sırat’ı değil yürümek, kuş gibi uçup geçmemiz gerekmez mi sizce de!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.