- 564 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ALEX'İN GÜNLÜĞÜ-1
Mavi mürekkepli bir kalemle çizgili bir kağıda fazlasıyla okunaklı ve güzel bir şekilde yazılmış yazıydı. Kağıdı cebime koyarken ellerimi gözlerime götürüp ovaladım.Zihnimde az önce okduklarım vardı sedece.
Adımlarımı hızlandırıp ofis binasına girmek üzereyken hayatımdaki ikinci farklılık işareti daha görünmüştü.
Karşı yolun karşısında duran kasketli orta yaşlı ve uzun boylu adam yeşil ışık yanmasına rağmen karşıya geçmemişken işe yetişme telaşımla ben o karşı ofis binanın bulunduğu yöne geçmiştim.
Umursuzca adamın yanından tam gececektim ki kasketli adam araçlar için yanan sarı ışıkta kendini yola attı o esnada omuzuma çarpmayıda ihmal etmemişiti. Onca zaman kırmızının yeşile dönmesini bekle bekle yeşilde geçme sonra at kırmızı yanmak üzereyken yap.
Bunu eşim Lisa yapsa belki anlardım karşıya geçince bana sarılacak diye beklediğini sanırdırdım.Neyse o adamı ilk kez görüyordum ezberini yapmış olduğum bu işlek caddede.Bunları kafamdan kenarı atıp cebimde duran notun içindekileri düşünmeye devam ettim.
Ofis binasından girerken uykulu gözlerle gördüğüm her tanıdığıma sırıtır gibi yüzümü sahte glümseme ile doldurur başımla selamlar günaydın derdim.Yaptığım en güzel ve tek rol buydu belkide.
Çalışma masamın yanında duran koltuğa daha oturmadan patronun Jack masamın karşısına dikildi elindeki bir tomar kağıdı masanın üzerine bırakıp hiç bir şey söylemden çıkıp gitti.
Üçüncü fakrlılık da bu olmuştu benim için.Beş dakika geçiktim için neden azarlamamıştı beni.Yoksa cebimde okuduğum kağıttakilerine ait o da mı birşeyler biliyordu. Masanın üstündeki evrakların üzerinde her zamanki ofis evralarının yazılı olduğu kağıtlardı.
Bir an önce işe koyulup raha çalışmam için ceketimi koltuğun arkasına asıp gömleğimi bileklerime kadar iki defa katladım.
Koltuğa oturmadan önce kollarımı iki yana gerip vücudumu esnettim her zaman ki gibi oturmadan önce parnceremin Jalusizini iki parmağımla aralamamla kapatmam bir oldu. Az önce ışıklarda omzuma çarpan adam geçmiş olduğu kaldırımlarda öylece durmuş çalıştığım ofis pencereme doğru bakıyordu.
Gözlerini ve alnını görmeme imkan olasada şapkasının eğiminden benim baktiğım pencereme baktığı şüphe götürmez bir gerçekti.Ani bir ürpertiyle parmaklarımı jalusinin arasından çektim bir çırpıda.
Hemen koltuğuma gömülüp iki elimin avuçları arasına koydum yanaklarımı. Neler oluyordu.Tamam sıradanlıktan sıkıldımda bu kadarı birden bire benim için çok fazlaydı.Ve neden ben seçilmiştim.
İhnimi toplayamıyordum.Elimi ikinci cebimdeki kağıda atmak istediğim an.Çeketimi koltuğa astığımı hatırladım. Hafifçe yana doğru eğilerek oturduğum koltuğa astığım ceketin cebine elimi attım.
Çebimden bir değil iki kağıt çıkmıştı.Kağıtların rengi farklıydı. Beyaz olan kağıdı açıp okumamla birlikte dizlerim titremeye başladı.Diğer kağıtta okuduklarıma karşılık sanki yazılmıştı sanki.
Tek tek defalarca okudum ikisini ayrı ayrı.İkinci mesajı az önce karşıya geçerken omuzuma çarpan kasketli adam bırakmıştı.Bu kesindi çünkü okuduğunu anlamam için, "Jaluziden ikinci defa bana bak şapkalı adam."
Neden yaptığımı bilmesem de öyle yaptım. O an şapkasını eliyle tutup sırtını dönüp gitti.
Gidip lavaboda yüzümü yıkadım üç kez üst üste. Jack’in bıraktığı evrakları akşama kadar bitirdiğimda gece karanlığını şehrin üzerine örtmüş.
Herkes yorgunluğunu atmaka için can atar adımlarla sokaklarda ağır adımlarla kaldırımları doldurmaya başlamıştı.
Kalabalığa karışarak bende ilerledim.Ama ters yöne bana verilen msj daki ıssız sokaklara doğru bilerek ama korkak adımlarla yürüdüm. Kalabalığın tenhalığa döndüğü dar bir sokağa vardığımda küçük bir sesle olduğum yerde durdum.
Sesin geldiği nesnenin soğukluğunu bile ensemde yeterince hissediyordum.Ki o soğukluk, soğuk kanlı olmasam bacak aramda sarı su olarak ayaklarımı bile ıslata bilirdim.
Horozu yeni çekilmiş kalibresi belli olan magnum "klik" diye ses çıkarılıp enseme dayanmıştı arkamı dönecek cesaretim yoktu.Bu sesi ve soğukluğu daha öncesi bilmesemem şaşkın bir insan olarak bin kere rrefleks gereği dönerdim.
Boynuma baskı uyglayan namlu benim adımlarımı sürdürmemi suskunluğuyla sürdürüyordu.En azından patlamazısı sessizde olsa boynumdaki deri bu sesleri çok iyi duyuyordu ve be söylenmeyen bamlunun itikleme hızıyla yürümemi sürdürdüm.Ses çıkarmadan can korkumla...
"klavye yorgunluğu...bitmedi...Alex’i gönderdiği notlarından tanırım...
YORUMLAR
DILEK YILDIZI KARDESIM.YAZILARINIZI OKUMAYA BASLADIM. YENI KATILDIM HAYLI YAZIM VAR BENIMDE BASLAMADIM.İNSALLAH BASLIYACAGIM SAYGILAR........
DİLEK YILDIZI
bak bende senin gibi yeni sayılırım.Beş altı aydır yazıyorum. Bak ben sana söylediğim usta kalemleri okumanı öneririm.
şiir seversen (sera. nesirde aynur engindeniz ve kemnur) bunlar benim örnek aldıklarımdan bir kaçı. Ve daha nice okuyamadıklarım var. Bence siz dediğim yazarlardan başlayın. Sadece önerim..Saygılarımla ve içtenliğimle...
ilkbaharım
DİLEK YILDIZI
şiir okursan sera.
nesirde ise aynur engindeniz ve kemnur.
bu arada ben ne nesir ne şiir düzgün yazdığım yok.
dediğim gibi yeniyseniz eğer benim ki öneri sadece.
beni okumayın diyemem.Oları okuduğunuzda beni daha iyi anlayacağınızdan eminim.
saygımla...