- 958 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kırkikindi
Rüzgâr…
Maviye duyulan özlemleri taşır yüreğinde…
Bir de benim sencil düşlerimi… Ki ben ne kadar sencilsem; sen o kadar bencildin aslında… Anlamazdın içimden geçenleri, kavurucu sıcakta yürürken, küçük bir gölge ile gülümseyebilmeyi… Dans eden kelimelerin arasında saklı duran sızıları…
Kayıp zamanın sakladığı, akreple yelkovan arasında bir yerlere tutsak edilmiş deniz kızı, nasıl ki güneşe bakamadığın anlar olur ve o günün gecesinde ay büyüler seni… Ay büyütürken sessizliğimi, işte o vakitlerde geldim sana…
Derin yaralarımda adın yazarken, dalga sesini andırırdı her harfin… Karaya öfke duyduğunda, bir tiryakinin ciğerlerinde oluşan katran misali kimsesizlik işlerdi içime. Sesinde kaybolurdum…
Anlamazdın…
Anlaşılmazdım çoğu zaman…
Masallardaki uzak diyarların sakinleri gibiydim senin için, uzaktan gelen ses, ne dediği belli olmayan bir mırıldanma oluyordu güneşin küskün zamanlarında. Yağmurlar sicim gibi yağarken dört bir yana, eylül kokuyordu sensizlik…
Islanan ruhun sancıları daha çileli oluyordu çoğu zaman “ki sen” bilirsin… Bu zamanlarda her şarkı farklı anlamlar katarken benliğe, dipte bir yerde baygın halde oluyordu ruhlarımız...
Ortak sonlar aynı acıları yaşatır, kimse ne hissettiğini bilemez sanırsın, oysa bir kişi daha vardır sen gibi ya da ben gibi.
Yine de anlamadığın zamanlar olur…
İncinir ruh/um/… Hasretin son bulduğu, kırkikindi yağmurlarında…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.