- 4028 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KADIN VESİKALIYSA
KADIN VESİKALIYSA
Kadın vesikalıysa bütün kapılar kapanır yüzüne. Sadece kendisine mi? Çocuklarına da kapanır kapılar. Sanki suç onlarınmış gibi. Bir cüzamlı gibi davranır toplum. Yada yüzüne kezzap atılmış bir kadın gibi kimse göz göze gelmek istemez dışarıda onlarla. Kadın vesikalıysa gurbette yaşar hayatı, kaçar yaşar duygularını, sevemez, aşık olamaz, ağlayamaz, dokunamaz, gülemez. Yani yoktur genelevin dışında.
Başka bir deyişe dışarısı da bir başka genelevdir. Bir genelevden çıkar, bir başka genel eve girer. İçerde parayla becerirler birileri dışarıda toplum becerir hep birden kadını. Vesikalı olmak bir yerde cehennemin tapusunu almak gibidir. Zira toplumda “ibadet de kabahat de gizlidir.” O vesika kabahatin açığa çıkmasıdır. Yani “şu’yu vukuundan beterdir” yani dedikodusu olayın meydana gelmesinden beterdir dedikleri bir olaydır vesika almak.
Ama kadını satan için taksi plakasından farksızdır bu vesika. Onun için ticaretin yasal hale gelmesidir Aslında dünyanın en eski mesleği olan fahişelik hiçbir kadının isteyerek yaptığı bir iş değildir. Ama vicdansızlar bunu kabul etmez. Derler ki çamaşıra bulaşığa gitsin kadın. Ama işine gelmiyor derler. Aç bacağını oh gelsin paralar der vicdansızlar. Oysa gerçek böyle değildir.
Gerçek kadının çaresizliğidir. Sahipsizliğidir. Karısını satan erkekler vardır. Açlık insana her şeyi yaptırıyor. Onların hayatı “Vesikalı Yarim” filmindeki gibi hiç olmamıştır. Yani sevilmemişlerdir. Sevmemişlerdir.
Nedir vesikalı kadına aşık olmak peki?
“Bir vesikalıya aşık olmak, ruhu orospu olana aşık olmaktan daha güzeldir. “
“Bir vesikalıya aşık olmak ilk başlarda düşündüren, zamanla güldüren bir olaydır.”
“Bir vesikalıya aşık olmak; başka bir bakış açısıyla özellikle de cinselliğin tabu olduğu bir toplumda fazla açılamayan yurdum erkeğinin, nadir sayıda cinsel birleşiminin etkisiyle aşık olduğunu zannetme hissi de olabilir. Kimileri bunu aşk zanneder ama değildir. Tıpkı kendisini kaçıran ya da rehin alan kişiye aşık olmak gibi paranoyak bir durumdur. Ortada böyle bir durum yok ve gerçekten aşık olmuşsan kötü tabii.”
“Bir vesikalıya aşık olmak hayatın gerçekten ne kadar acı olduğunu anlamaya başladığın zaman dilimidir.”
“Bir vesikalıya aşık olmak hayat senin hayatınsa, pek güzel olan durumdur.. Ha, kadın hayat kadınıysa da hiç bir gariplik, anormallik yoktur. Lakin biz ne kadınlar gördük köpek altında, ne adamlar gördük eşek üstünde. Bunları garipsemek, sorgulamak varken, bir insan bir diğer insana âşık olmuş, ne güzel işte, bize ne? Allah mutlu etsin.”
“Bir vesikalıya aşık olmak hiç de imkansız bir durum değildir. Gece kulüplerindeki “Nataşa’larla” evlenmek için çatır çatır karılarını boşayan erkekler gördüm. O erkekler ki sorsan, namus ve bakirelik kavramları üzerine mangalda kül bırakmazlardı. Olan onlara el değmemiş bir bakire olarak gitmiş, yıllar boyu onların kahrını çekmiş zavallı karılarına oldu. Konudan çıkmayalım; ben bu bakirelik konusu yüzünden kızları hırpalayan, örseleyen, hor gören, etiketleyen, zor durumda bırakan tüm erkeklerin bu durumu yaşamasını (bir fahişeye aşık olmasını) diliyorum.”
“Bir vesikalıya âşık olmak; otuzlu yaşlarının başında idi kadın; fahişe kadın, orospu kadın, deniliyordu bazen. Bir fahişeye âşık olmak, genç ise yirmili yaşlarının sonuna üç kala hayatta kalmıştı. Otuzlu yaşlarına demleniyordu. Özlenen şey ile beklenen şey arasında gidip geldiği bir dönemde, elleri cebinde yozlaşmış hayatının tam orta yerine sıçmak için hazırlanıyordu.
Herkes bilir ki bir fahişeye aşık olmak dünyanın en asil ve en melun şeyidir, neyidir, şeyi, duygusu. Evet. herkes bilmese de ben yazar olarak bilmek zorundayım bu gerçeği. Bir genç düşünün, İstanbul’un Laleli arka sokaklarında gece yarısına beş kala balkabağına dönüşme tehlikesi ile karşı karşıya.
Uyuşturucu satıcılarının, zencilerin, mültecilerin çarpık çurpuk evlerinin, yaldızlı yanan sönen tabela asılı otellerin, ellerinde tespih ile volta atmaya hazır bekleyen gençler ile dolu yol üstü kıraathanelerin arasından geçen bir genç.
Ömrü geçmek bilmeyen ama yolun sonuna yaklaştığını hisseden bilge bir adam. O adamın Ferrari’si yok ama en kırmızıdan bir suratı var, en bayatından benzetmeleri, bir hayat hikayesi var bir sayfaya sığmayacak.
Yarım sayfa bilemedin, öyle çok bir iddiası yok. Cebinde noktalı virgülleri ile dolaşıyor terk etmekten ve edilmekten korkuttuğu edilgen anlarda. Kararlarını verdiğinde keskin oluyor dönüşleri ama ters istikamete gidiyor hep başından. Kaçış onunkisi.
Kendinden söz ederken bir arkadaşım diye bahseden korkak utangaçlardan, çekingenlerden, kemirgenlerden ve sürüngenlerden. Kendisine karşı saygısı yok, başkasına olsun. İnsanlardan kaçan, onlardan nefret eden aynı zamanda bir o kadar muhtaç ki insanlara, kendini acındırmaya, ilgiye hasret yapayalnız kaderini teselli eden iyi niyetli bir orospu ruhlu hasta şizofren. frengiye yakalanmasını öyle çok isterdim ki, onu korkutacak hiçbir endişesi kalmasın geride.
Tüm insanlık aleminden ve kendisinden deli dolu nefret etti zamanında, şimdi ise kendi halinde, kambur kumbur kamber olmak için düğünlere giden bir adam.
Geçmişi bırak geleceğe bak. o kadar kolay mı? Kolay. zor olan kolay. Kolay olan zor.”
Bir vesikalıya aşık olmak! Düşüncesi bile insanı korkutuyor. Kıbrıs’ta yaşayanlar bilir. Lefkoşa, Güzelyurt yolu üzerinde onlarca night club var ve hepsinde de birbirinden seksi Rus, Moldovyalı, Ukraynalı vb. kadınlar var. Ortak özellikleri şudur. Hepsinin paraya ihtiyacı var ve hiçbiri bu işi zevk için yapmıyorlar. Kimisi öğrenciymiş zamanında mezun olmuş ama para kazanmak için 6 aylığına Kıbrıs’a gelmiş. Kimisi evli hatta çocuğu bile var ama para kazanmak zorunda olduğundan kıbrısa gelip bu işi yapıyor.
Kimisinin ne işi ne de parası yok ve bunların asıl amacı Kıbrıs’tan maddi durumu iyi olan bir erkeği kafalayıp kendine aşık etmek ve aile kurabilmektir. Kıbrıs’ta bu gibi kadınlarla evlenen adamlar var. Şu an bu kadınlarla aile kuranlar var fakat düğün günü Rus kadının bütün altınları alarak Rusya’ya kaçtığı ve adamın milyarlarını götürdüğü gerçeği de vardır. Bunun yanında bu adamları mahkemelerde boşanmak için davanın düşmesini beklemeye mahkum etmişlerdir.
Sanıyorum ki bir erkeğin yapabileceği en büyük çılgınlık bir hayat kadınına aşık olmaktır. Edinebileceği en büyük yaşam tecrübesi de her halde kadınla yaşadıklarıdır.
bir gün bana bu hikayeleri anlatan arkadaşımla sohbet ederken merakla sordum. Bir insan nasıl hayat kadınına aşık olabilir diye. "seninde 35 yaşına geldiğinde hayatında kimse olmazsa aynısını yapabilme ihtimalin var !" cevabı çok basitti ve sanırım 35’ime gelene kadar bunu anlamam mümkün değil.”
Yurdumun insanı bir vesikalıya aşık olmayı böyle algılıyor işte.
Kadın vesikalıysa tecavüze uğraması hukuken normaldir. Nasıl olur demeyin aynen şöyle olur.
Yıllar önce N. K. adlı bir kadın tecavüze uğramıştı. Tecavüzcüler yakalanmış ve hak ettikleri cezaya çarptırılmışlardı. Ancak Yargıtay N. K.’nin bir hayat kadını olduğunu belirterek verilen cezayı çok bulmuştu. Olay günlerce medyada tartışılmıştı.
Çünkü mahkemenin kararından çıkan sonuç şuydu: Bir kadın hayat kadınıysa, tecavüze uğraması da normaldir... Oysa böyle bir anlaşıyı dünyanın hiçbir hukukunda bulamazsınız. Suç suçtur, mağdurun kimliği işlenen suçu ortadan kaldırmaz ya da hafifletmez.
Bakın vesikalı kadının namusu hakkında vatandaş ne diyor?
“Namus kavramı yalnızca kadınlara atfedilemez. Bir kadın hayat kadını ise ve hayat kadını olmak namussuzluk ise bu namussuzluğu kadın tek başına yapmıyor. Toplumdan o kadının bu işi icra etmesi yönünde bir talep gelmese o kadın başka işler yapmak durumunda kalacak...Yani bu bir arz ve talep meselesi...O kadınla birlikte olan ve hatta evli olan adam namuslu, ama kadın namussuz olacak öyle mi? Böyle bir çifte standartı kabul etmek mümkün değil. Ortada bir suç varsa bu iki kişinindir. Ortada bir suç yoksa burada kadın da suçsuzdur. Kadın karalanıp, adamın aklanması abesdir.”
Vesikalı kadınlar her toplumun dramıdır. Çünkü dünyada kadın hakları tam olarak gerçekleşmemiştir. Ne zamanki kadınlar cinsiyet ayrımcılığından kurtulur yani bu iş sona erer işte o zaman vesikalı kadınların dramı sona erer. İnsanlar evlenemiyor. Çünkü iş bulamıyor. İşsizlik erkeği geneleve itiyor. Buda vesikalı kadınların dramını devam ettiriyor.
Ülkemiz de bu dram en vahim şekli ile yaşanıyor. Kadınlar baba baskısı ile evden kaçıyor. Bu defa fahişeliğin çukuruna düşüyor. Vesikalı kadınların çoğunun doğu kökenli olmasının nedeni budur.
Birde vesikalı dönmeler vardır. Onların durumu da en ez vesikalı kadınlar kadar vahimdir. Hatta daha vahimdir. Çünkü talep azdır.
Bir gün her Türk kadının anne olma hayalini ve yuva kurma düşünü gerçekleştirmesini diliyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.