Kum Fırtınası
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Dışarıda serindi gece. Nisanın 28’i için fazlasıyla serin. Ama yüzündeki bozuk ifadenin nedeni, dışarıdaki hava şartları değil, bundan birkaç saat önce gördükleriydi.
Maria’nın evlenme olasılığını hiç düşünmemişti. Bunu duyduğu ilk an far görmüş tilki gibi kala kaldı. Bu ani şoku salondan acil bir işi çıktığı bahanesiyle kalkarak gizleyebildi. Ardından soluğu ucuz bir barda alıp, kör kütük sarhoş olana kadar içti.
Kusacak gibi olduğu için duraksadı. Kaldırımın kenarına oturdu.
“Nasıl olur bu?” diye bağırdı. Cadde boyunca uzanan evlerden, süslü dükkanlardan çıt çıkmıyordu.
“Siz uyuyun, uyuyun!” diye ikinci kez bağırdı.
-Bir ay önce-
Emily büyük bir öfkeyle içeri girdi. Fernando’nun kulaklıklarını bir hışım çekerek fırlattı.
“Ne zaman beni dinleyeceksin?”
“Artık aynı şeyleri söylemeyi bıraktığın an.”
“Lanet olsun. Aşka inanmayan bir adamla birlikte olduğum için”
“Lanet okuma”
“Lanet olsun, lanet olsun”
“Peki… Bu seni mutlu ediyorsa… devam et”
“Sen kimseyi özlemez misin? Gerçekten sevmez misin?”
“O hislerim köreldi benim, bak aşka inanmadığımı biliyordun, bunu sadece biyolojik hormonsal bir duygu olarak gördüğümü defalarca söylemiştim, şimdi neyin kavgasını yapıyoruz?”
Emily sustu. Fernando’nun gözlerine baktı. Onun içinde koşturan atları, kum fırtınaları görürdü her baktığında. Ama bu sefer farklıydı. Bu seferki bakış, Emily’e sadece onun duygu yoksunluğunu gösteriyordu. Usulca kalktı dolaptan bir valiz çıkarıp elbiseleri alelade doldurmaya başladı, Fernando kulaklığı tekrar takıp kucağındaki dizüstü bilgisayara döndü.
İntikam, ihtiras… Bu duygular bile yoktu karşısında duvar gibi duran adama. Bir kâğıda uzandı, gidiş notu bırakmak için sonra vazgeçti, oyuncak ayısını ve diş fırçasını alıp, anahtarını mutfak masasının üzerine koydu, usulca kapıyı çekti.
Fernando Emily’nin gidişini mutfağa içecek soğuk bir şeyler almak için gittiğinde fark etti. Anahtarı eline almasıyla, yarım yamalak, ifadesiz bir gülüş eklendi dudaklarına.
-Üç hafta önce-
Boston’nun en gözde kafelerinden biriydi.
O kahvesine uzanırken karşı masaya bir kız oturdu. Fernando kıza önce sakar bir bakış attı. Ardı sıra engel olunamayan uzun bakışlar. Kendini çok tuhaf hissetti sanki baş aşağı yatmıştı da beynine kan hücum ediyordu. Kız geniş alınlıydı. Dalgalı, kahverengi saçları sırtına kadar düşüyordu. Ve o parıltılı bakışları. Yanında kocaman bir müzik aleti vardı. Kemandan çok daha büyük.
Ama kız kısa bir süre sonra kalktı.
Eve geldiğinde çok büyük bir heyecan vardı içinde.
“Onu bulacağım” diye mırıldandı.
Fernando iki hafta boyunca her gün o kafeye uğradı, bazen iki kere uğradığı bile oldu.
Ama ismini dahi bilemediği o kızı bir türlü göremedi.
-akşam-
Eve döndüğünde, Bill’e bir arkadaşının düğün merasimine birlikte gideceklerine söz verdiğini hatırladı.
Takım elbise giymekten nefret etmesine rağmen giydi. Bu akşam gökyüzünde çırçıplak bir dolunay vardı. Sanki neredeyse gökyüzünün tamamını kaplamış, bencil bir ay.
Salona girdikleri anda Fernando geldiği için pişmanlık duydu. Çünkü en sıkıldığı yerler, bu tarz merasimler idi. Bir tarafta Bill’in kolundan çekiştirerek onu tanıştırdığı insanlar, bir tarafta tanıştığı insanlarla yaptığı zoraki sohbetler…
Biraz ilerleyince Fernando durakdı, kafede haftalar önce gördüğü kızın sahnede beyaz, kısa bir elbiseyle çello çaldığını gördü. O anda inanmadığı birçok şeye büyük bir inanç duydu. Sahne tarafına doğru yaklaşıp bu sefer işini şansa bırakmamak istedi.
Kız bir süre sonra çalmayı bırakıp, aşağı indi. Bill de Fernando’nun yanında gelmişti. Tam bu sırada Bill:
“İşte bak, seni nikahlanan çiftle tanıştırayım” dedi
“David ve Maria”
Fernando yutkundu. Elini uzatırken:
“Hiç nikâh gününde çello çalan bir gelin görmemiştim” dedi.
David uzatılan ele uzanırken:
“Maria’yı tanısanız bunu yadırgamazdınız hiç” dedi.
Nun
YORUMLAR
Bir erkegi anlamak ne kadar zor ise yazmakta o kadar zor.Guzel anlatimdi.Ama sanki diger oykulerden daha basit anlatima sahipti.Cok daha guzel oykulerini okudum. Yinede gunun seckisi olarak gormek guzeldi.Yuregine saglik.Saygilarimla.
O qué
Sağ olun, var olun güzel yorumunuz, yapıcı eleştriniz için .
Sevgilerimle hep
Efendim !.. Demek ki diyorum , seviyenin de hududu yokmuş ... Öyle ya !.. Güzelliğin hududunun olmadığı gibi ...
Aksi halde ; '' Her an ayrı bir şandayım , ayrı bir güzellikteyim '' der miydi Allah ?..
Düşüncedeki incelikte , yazıp çizmede , söyleyiş ve dinleyişteki asalette ... Letafet ve zerafette ... Velhasıl gönül damağımıza çalınan lezzet adına , güzellik adına her ne varsa , sayın sayabildiğiniz kadar ... Hudut yokmuş meğerse ... O zaman ne durmalı , ne de beklemeli ... İleri ama hep ileri varmalı ... Değil mi efendim ?..
Akarı olmadığı için ; üstüne çör çöp toplayıp kokan göller gibi değil de , cari nehirler gibi çağlamalı ... Her nefes , dem be dem !.. Zira dem bu demdir , dem bu demdir , dem bu dem !..
Her seferinde gönül damaklarımıza farklı lezzetler çalan nazenin kaleminizi en kalbi saygımla selamlıyor , eserinizi tebrikler ediyorum efendim !.. Bizi doğuran ruh annemize , aşka selamlar olsun !.. O kadar hoştu ki ...
balıbey tarafından 5/6/2012 4:50:28 PM zamanında düzenlenmiştir.
O qué
Saygılar, sevgiler hep
O qué
Sevgimle hep
Sevgili Sinem,
Demek ki , ayın da bencili olup , bütün dünyayı kaplayabiliyor. Doğrusu ay ,belki dünyayı kaplayabilir de,ya kendi kuralları ,kendi bencillikleri ile her şeyi kaplamaya çalışan , gerzeklere ne demeli? Aşkın kuralı var mı acaba? Bu ,nasıl bir satranç oyunu ki, bazen piyon şahı alt edebiliyor?
Yazılarınla , ufaktan racon kestiğinin, insanlara bir şeyler öğrettiğinin de ,farkında mısın?
Eline sağlık, çok güzel olmuş. Teşekkürler.
O qué
Çok çok teşekkür ederim, hem yorum hemde kurdela için düşündüklerinizden..
Sevgiler, saygılar
Tebrikler, okuması keyif veren çalışmanıza, finalde ki sürpriz çok güzeldi, sizin yazılarınızda gözler böyle sürprizlere aşina.
Tekrar tebrikler, selam ve sevgiler sevgili Nun.
O qué
Daima saygı, sevgimle..
bence devam etmemeli ,sadece çellonun sesini dinlemekten başka yapacak bir şey yok gibi ,bizim kız hemen evlendirmiş maria'yı iyi yapmış :))
lacivertiğnedenlik
O qué
gerçi O senin sonda güzel olurdu ama.
çok şiddetli *))
devam etmeli....Bence devam etmeli bu hikayenin devamı olmalı yazarsın sen Değerli sinem...
O qué
Bence böyle flu kalsa daha güzel olur sevgili Ali.
Çok teşekkür ederim varlığına
Sevgimle
Nun'umm
Tebrikler narinim :)
Hikayelerinin en çok gizemli kalışını seviyorum..
O qué
Varlığın ne güzel....
Teşekkür ederim güzel yorumuna sevgilerimle.
aşk vazgeçilmez olan değildir asla
tam tersi vaz geçmektir
gerçek bu
sevgimle sinem
hayırlı olsun
O qué
aslında ikisi de
Aşk vazgeçilmezden, vazgeçmektir ölerek.
Teşekkür güzel yorumun için sevgili Mehtap.
Sevgilerr
yazık ya aşk işte ne denir yemeyenin malını yerler mi kısmet değilmişmi yazık ama sen bilmeden aşık olduğun kasının nikahına aslında kızın haberide yoktu aşkan buna kendi kendi gelin güvey olma derler çok güzel bir hikayeydi
tebrikler
sevgiler
O qué
En neşeli yorumlar yazan kesinle sizsiniz:))
Çok teşekkür ederim güzel yorum için.
Sevgilerimle
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
bu devam edecekmi ederse bu beceriksiz aşık kızı bbulamayan yani neyse çello ustası olsun ve o koca şehirde ondan başka usta olmasın kızımızın kocası daha ilk geceden kızın bam teline bassın ve çellonun bam teli kopsun sonra kız tamir edecek bam telci arasın bizim esas oğlanı bulsun tamirci diye çocuk çellonun bam telini tamir ederken kızında gönül telini titretsin
SONRA DA
Telgrafın tellerine kuşlarmı konarrrrr
Her sevdiğine yavrum tellemi bağlar
Diyeceksin ki kız evli ihanet var ama kocası gay sen bilmiyorsun ben onu bir adamla gördüm gayet samimilerdi spordan geliyoruz dediler ama pek samimiydiler. Kızın kocası esmer döşü kıllı kara gözlü kara kaşlı değilimiydi
tamam sustum iyice zırvaladım ha kabul
yav be sadece kurdela takmışsın tebrikler diyecektim
sevgiler
Aşk...
Kazanımın kaybediş ile düellosundaki kırık ayna parçalarıdır bazen...
Ne güzeldi...
Tebrikler nûn...
O qué
Sevgilerimle daima.
O qué
Galiba aşkın en önemli özelliği o.
Çok teşekkür ederim güzel yorumun için, varlığın için sevgili şairim.
Daima sevgilerimle...
O qué
Hikayedeki Fernando ve Maria Aysudan. Diğer iki isim de diğer defter üyelerinden olsa fena mı olur:))
Çok teşekkür ederim yine güzellik kattın sayfama.
Daima sevgilerimle.
Ah Marrrrriaaaaaa!
Tebrikler Sinem...
Yahu şu kurguları okudukça içerliyorum ben yaaaaaa...
Harikaydın... :)
O qué
Üzme sen tatlı canını böyle saçma sapan kurgular için:)
Çok teşekkür ederim, sevgimle daima.
O qué
Saygılarımla daima...
Finaline kadar soluksuz okudum.Gerçekten kader denen tesadüfler zinciri mi yoksa insanın bencilliğimi kaybettirip bulduruyor aşkı?Yutkunan bir final olması çarpıcı olmuş.Değerini bilmeyen insanın ceketinin cebinde kalan sahipsiz bir alyans gibi çaresiz,yalnız olması ne demektir diye düşündürdü.Eşini bulamayan ruhun nasıl kıvranıp soğuk mevsimlere lanet okuduğunu.Duygularını karın altına gömüp,iz bırakmadan üzerinde yüremeye çalışmak hayatın,bu çok acı verici olsa gerek.Ve çello,günün süprizini o yaptı.:)Cello ve aşk ikisi de güzel ruhların yüreklerin ellerine bırakılırsa okşamayı biliyorlar benliklerini.Yoksa çürümeye yüz tutmuş,nemli gözlerin suskunluğu oluyorlar.Etkileyici ve yine sizden bir yazıydı.Kutluyorum.Kaleminize yüreğine sağlık.İlhamınız daim olsun.Sevgiyle...
O qué
Sevgiler, saygılar...
GREENDAY
BÜYÜK LOKMA YE: '' “O hislerim köreldi benim, bak aşka inanmadığımı biliyordun,
BÜYÜK KONUŞMA: '' Kendini çok tuhaf hissetti sanki baş aşağı yatmıştı da beynine kan hücum ediyordu.''
ALMA MAZLUMUN AHINI: '' bunu sadece biyolojik hormonsal bir duygu olarak gördüğümü defalarca söylemiştim, şimdi neyin kavgasını yapıyoruz?”
ÇIKAR AHESTE AHESTE: “İşte bak, seni nikahlanan çiftle tanıştırayım”
Çok çok güzeldi. Ellerine sağlık.
Selam ve sevgilerimle.
O qué
Selamlar, saygılar
Güzel bir öykü olmuş sevgili sinem , biri çelloya aşık diğeri çelloya aşık olana,insan kaçmak istiyor salondan ..
Başka bakmışsın maria ve fernando'ya çakıl taşları hiç çarpışmamış ,kum fırtınasından habersiz maria ,bazen düşler böyle değil midir ,birini seversin sessizce ay yarım bakar ,çıldırır kalbinde belki de.
.
Ben bu öyküyü yazsaydım başka bakardım ,kalemin güzelliği de burada ,öyküler bir başka öyküleri doğurur ,hayal gücü ,başka akışlar ,başka öykülere gidiştir her zaman
sevgiler ,istersen başka kelimeler de verebilirim sana :)))
O qué
Kaçalım o salondan:)
Beğendiysen ne mutlu bana , güzel yorumun, güzel kelimelerin için teşekkürler.
Yeni kelime ?
Senin kelimeler pek uçuk zor tuttum hepsini avucumda almım:)))
Mesela aynı kelimelerle bir hikaye de sen yazsan?
Nasıl olurdu acaba, çok farklı olacağı kesin.
Sevgimle!!
lacivertiğnedenlik
vereyim vereyim ne olur :))