Aya & Güneşe Dair
Başlamadan; umutsuz olmanın ve hep kara kara şeyler yazmanın "bence" bir mahsuru olmadığını belirtmek istedim, ne yazacağımı tam olarak bilememekle beraber...
Aslında birileri okuyor diye kafa şişirmemeliyim belki; sırf içini dökmek benimkisi, acının veya dramların, rezil saadetlerimin belki en hamı, en gerçeği aslında bu kime yazdığım belli olmayan mektuplar...
Pek mecalim olmaz benim, idare edilebilecek kadar yaşayabiliyorsam sorunda etmem zaten bir takım şeyleri. Bu duruma bağlıyorum şimdiki iki ayrı hayatın, aslında sadece senin yaşadığın benimde sadece nefes alıp verdiğim hayatın, tam orta göbeğinde sancılanmamı. Ama herşey; sende takdir edersin ki, karşılıksız sevememeler değil elbet, benim en büyük düşmanım kendim bunu biliyorum yeni bir kabuk yaratacaksam, hayat artık batmaya başladığı şu sıralar; kendimin bir çoğunu çöpe atarak başlamalıyım. Sorun sen veya nasıl göründüğün değil en azından en büyük problem bu değil buna eminim...
Daha böyle nasıl desem güçlü olabilirim, kolay yolu seçmeden savaşmalıyım belki de çok geç olmuştur artık. Hiçbirşey belki net olamadığındandır bu saçma sapan, nereden gelir nereye gider hiç bilemediğim düşünceler. Kim bilir belki seninde hoşuna gider sana mektuplar yazmam?
Neyse; Cuma bugün yarında Cumartesi işte, benle sen gibi; birbiri ardında, hiç kavuşamamış iki sevgili. En sevdiğim iki gün, geceleri sarhoşken, gündüzleri ilk sigaramı içiyorken hiç acelem olmadan seni düşünebileceğim, bir sürü saatler... Okursan eğer bu mektubu diye bitirmekten de sıkıldım ya, ama umut işte olmazsa olmuyor numaramı hiç değiştirmedim bilmek istersin belki, kimbilir şeytan işte aklına düşerim, hiç çekinmeden ara; aradan hiçbir yıllar geçmemiş gibi sevgililer olmaya hayatımın her saniyesi hazırım, ay ve güneş ateş ve su gibi...