- 3743 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
SÜT İÇTİM DİLİM YANDI
Süt içtim dilim yandı/döküldü kilim yandı/ben kilimde değilim/bahçemde gülüm yandı.
Jandarma çavuşuyum/yol verin savuşayım/beni çavuş sanmayın/bölüğün başkanıyım. Diye sürüp giden ve tadı birçoklarının anılarında kalan oldukça eski bir türkünün sözleri bunlar.
Günümüze gelindiğinde ise ne o ana sütü gibi helal temiz ak sütlerden, ne bırakın çavuşun, paşaların hükmünden bile eser kaldı. Elimizde kala kala Yaratan’ın bile adam etmekten vaz geçip, kendi hallerine bıraktığı yüz karası bir toplum kaldı. AK SÜT’e bile Kara çalındı göz göre göre…
Kanal D nin akşam ana haberlerine daldım. Aslında haberlere değil Mehmet Ali Birand’a takıldı gözlerim. İlk dikkatimi çeken kayışı saks mavisi dedikleri renkte kocaman kol saati. Kendisi de ilgili kolundaki saatle. İki de bir hem göz atıyor hem seyircinin gözüne sokuyor. Saatin zamanı göstermesinin dışında başka gizli saklı özellikleri var mı onu bilmem tabi..
Koyu lacivert takım elbisesi. Açık mavi gömleği ve mavi-beyaz iri papatyaların süslediği göz alıcı kravatıyla yine çok afili. Ağzı kulak sınırlarını aşmakta bu akşam ne hikmetse. Pür neşe her nedense. “Yarın malum Cuma günümüz.” diye giriyor söze. Ne demekse..Anlayamadım. Televizyonu arada bir kısa süreliğine açar arkamı dönerim. Gazete okumam. Bu nedenle lafın öncesini bilmiyorum. Ama ülkenin geçmişini de geleceğini de çok iyi bildiğine inananlardanım. Yüzünde alaycı mı yoksa “oh olsun size!” der gibi anlaşılmayan kocaman gülücükler..
“Sakın çocuklarınızı engellemeyin Bırakın içsinler doya doya. Hiçbir şey olmaz. Olmadı zaten. Sütü bilmedikleri içmedikleri için bünyeleri bir an tepki verdi yalnızca” demez mi!?
Sen ki yılların gazetecisi. Seyyahı. Yazarı-çizeri. Karnı tok sırtı pek adamlarından biri olarak ülke gerçeğinden bu kadar habersiz misin? Sütün ne olduğunu nasıl bilmez bu toplum? Asıl geçim kaynağının tarım ve hayvancık olduğu bu topraklarda hem de. Köyde kırsalda çocuklar sütü hayvanların memelerinden içerlerdi. Kasaba ve şehirlerde sokak sütçüleriyle başlayan süt görmüşlükleri Menderesin Amerika’nın boyunduruğuna girmenin ve ülkenin anasını satmaya kalkışmanın ilk adımı sayılabilecek Marşal Yardımının dış kökenli ürünü Süttozunun okullara dağıtılmasıyla sütün neye benzediğini bilmeyen çocuk mu kalmıştı? Üstelik ne hastalanan ne içtiğine pişman olan çocuğa hiç rastlanmamıştı.
İktidarın elebaşıları dizilmişler sıra sıra. Ellerindeki süt kutularını dikiyorlar başlarına. Kutuların üstünde “iç sütü ol akıl küpü!” yazısı. Bak bu oldu işte. Çocuklardan çok sizin hakkınız. Sizlere yakışır o sütlerden içmek asıl. Rusya’daki Çernobil olayının ardından o dönemin sağlık bakanının televizyonlara çıkıp radyasyonlu çayı şifa niyetine höpürdettiği aklıma geldi de…Hey gidi günler hey…
Bu ülke 1960 lı yıllarda makine yağlarını halis zeytinyağı sunumuyla İtalya gibi zeytinyağının beşiği olan bir ülkeye satmaya kalkmanın rezaletini yaşamamış mıydı?
Hiç biri sütte kusur bulmuyor. Çocukların bünyelerinin süte karşı duyarlı olduklarını söylüyorlar söz birliği etmişçesine. Hele o 6 çocuklu sağlık bakanı Akdoğan…
Öğretmenlere düşermiş çocukların sağlığıyla ilgilenmek. Onların süt hassasiyetlerini gözetmek kollamak onların işiymiş daha çok da.
Vay canına..Hem eğitsinler. Hem bilgilendirsinler. Hem aile hekimi olsunlar öyle mi? Sizin o vitamin azgını saygısız terbiyesiz her türlü bedavacılığa alıştırılmış ve öğretmen düşmanı olarak ortalıklara saldığınız çocuklarınıza. Bu gün yine iki öğretmen hastanelik oldu öğrenci saldırısından. Bu günün yetişkin canavarları da bir zamanlar çocuktu! Bunu da mı bilmezsiniz?
Güneşten kat kat büyük KARADELİK Dünyadan çok çok büyük gezegeni yutmuş Ah keşke o deliğin yolu bizim buralardan geçseydi diyecek oluyorken…
Ey taşına toprağına kurduna kuşuna kurban, eşsiz toplumunA hayran olduğum yüz akım gururum ülkem. Aslında o KARADELİK seni çoktan kara deliğinin içine çekmiş ama sen kendi karanlıklarının içinde uyurken mışıl mışıl o deliğin farkında olamıyorsun diyor iç sesim buna karşılık…
Dünyanın en zengin 3. Ülkesiymiş. Vallahi ben birinci sırada olduğundan adım gibi eminim. Öyle olmasaydı eğer her şey böylesine BEDAVA olur mydu? Dağıt dağıtabildiğin kadar. Saç- savur saçıp savurabildiğin kadar.
Sınav sorularından diş macununa. Beyaz eşyadan Hac ziyaretlerine kadar saymakla bitmeyecek insan aklına zarar daha neler de neler…
Bunların faturasını da insanlığını yitirmemiş bir avuç kimselere yükle her zaman ve her şeyde olduğu gibi.
YORUMLAR
TÜLİN ÖZTUNÇ
Selam ve Sevgilerimle.
Okul olmayan, varsa da ya tuvaleti ya da öğretmeni olmayan, elektriği suyu olmayan köylere yandaş firmayı desteklemek ve yakındaki seçimlerde oy alabilmek uğruna çamaşır-bulaşık makinesi, mobilya, buzdolabı dağıtmanın adına sosyal devlet diyen at gözlüklüler : Bunları dağıtmak sosyal devlet olmanın gereği ise ; niçin seçimlerden bir ay önce dağıtılan malların toplamı, daha önceki bir yıllıkta dağıtılanlardan daha fazla ?
İzmir Belediyesinin yıllardır dağıttığı ve hiç bir sağlık sorunu yaşanmayan ve 37 kuruştan alınan sütlerin yerine, yandaş firmaların bozuk sütlerini 53 kuruşa alıp , hiç bir denetime tabii tutmadan çocuklara dağıtmak ve zehirlendiklerinde ise yandaşlara zarar gelmesin diye son derece komik mazeretler üretmek sosyal devletin gereği mi oluyor yoksa sosyal vurgunculuğun gereği mi ?
TÜLİN ÖZTUNÇ
TÜLİN ÖZTUNÇ
Bilgilerinize.
Tülin hanım sizi daha yeni farkettim ve fovari listeme aldım,düşündüklerimi yazıyorsunuz,beğenerek okuyorum internette zaman geçirsem de çok farklı kesimlerden çok farklı özellikler taşıyan eşim,dostum arkadaşım var özellikle bazı malum kesimler ki bunlar azınlıkta da değiller ağız birliği etmişcesine"olacak tabi o kadar bal tutan parmağını yalar,sen de tut balı yala parmağını diyorlar" saygılar selamlar gönderiyorum bir gün inşallah bir yerlerde karşılaşırız gönül birliği edenlerin bir gün mutlaka bir noktata buluşacaklarına inanıyorum.
TÜLİN ÖZTUNÇ
Esenlik ve aydınlık yarınlar diliyorum.
bu anlamlı yazıya yorum yazamıyorum
düşüncelerime tercüman olmuşsunuz
yürekten kutlarım.
TÜLİN ÖZTUNÇ
Sağ olun var olun.