- 1341 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Aşkın Sis Karartması
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Ne kadar farklıyız birbirimizden ve bir o kadar yakınız. Asla dokunmadı elim toprağım kokan tenine, gözlerim gözlerinde durmadı henüz, yağmuru birlikte koklamadık hiç. Olmayacak düşlere gidip seni aramak gibi saçma sapan eylemlerin oluyor affet. Henüz birlikte utanmadık, heyecanlı anların sessizliğini paylaşıp birlikte seyretmedik gece yıldızları. Birbiriyle yarışan kalp vuruşları olmadı, sevdalı kıyılarında yan yana durmadık hayatın.
24.04.2012 Boğaz sabah 03:49
Ressamı sen olan bir umudun resminde henüz yeni kazanmışken hayat renklerini, diri yalnızlığın ortasında flu renklerinde kendi resmime veda ediyorum. Martı uykusuzluğunun tenhasına sinmek istediğim gecenin bana darağacı saatlerinde boğaz üstünde alkol sınırında iki perdelik gösterisinde İstanbul; avutmadı gecesine sığınsam da denize düştü hüznüm.
Ay vardı tek hecenin sızısında katre katre mazeretimin resmine asılı kalmış. Kolları binlerce gümüş yoldu yürüdüm geçtim şavkında durmaksızın, karıştı matem cümlelerinden oluşan şarkılar sessizliğin içine. Siyahın duldasın da koynuna saçılmış yıldızları tuttum gözlerimin neminde, dilime kadar gelen kaç nefreti yarım bıraktım, yara aldım. Küfrüme sığmayan kaç düşüncenin eğildi boynu, ezildim kaldım duruluğun hissizliğinde. Ellerim soğuğun da İstanbul, biraz taş biraz zül.
Sabah Üsküdar sahili karşıma demirlemiş, akıp giden boğaz geçip giden ömrüm, beklediğim yok, beklentim yok, adımda sessizleşen sevincin gözlerimden dökülüşü bir o kadar sessiz bir o kadar derinden. Sabahın tülü hafiften kalkarken İstanbul mahmur, gecenin yorgun makyajından sıyrılarak uyanıyor. Binlerce yıllık arzuların sesini taşıyan kalabalıkların akıntısını yeni başlattı zaman ve kaç okka eder bilmeden yürekler safça oluruna bıraktı yakarışımı.
Taksimde saat kaç, yelkovanın peşine yürüdü mü kaldırımlar. O işaretler çığırtkan duvarlara vuruyor olmalı, tanımadığım biri simit kokusuna uzandı mı, dudağın arzusu aldı mı tadını. Şefkatli bakışlar buluştu mu sokağın kıyısında, viranesinde yaşamın döküntülerini gizlemeden yaşamak zorunda kalan o genç susuşlara. Bu şehrin dilinden anlamak zor, boğazın suları gözlerimde akarken bu şehrin seni sevmesinden nefret ettim.
Kadın düşüncesinin basitliğine denk gelir mi diye üşüdüm, senin beni sevmen. Utangaç haziran beklemelerim var keskinliğinde düşüncenin. Şiirler yazın bizi, son mevsime karalayın yaşanacaksa sevda.
Öznesinden özgürlük kapan yüreğimin dilinden; seni büyütüyorum günden güne, sen habersizliğin saflığında.
Kalabalık akışlara bıraktım çarpıntılarımı, belirsizliğin içinde kalışım mutlu ediyor. Bunca zaman peşinden koştuğum sevgiye inancım yok artık. Farklı kelimeleri kurmalıyım sana sevdayı anlatırken ve hikâyesini biriktirmeli her sevda kendi yürüyüşünde. Ben seni masal içinde bulmalıyım, gökten ne kadar elma düşerse düşsün, sen bana “düş”meli.
Sana sahipsiz bedenimin ruhsuzluğunda kendi ruhunu yaşatma özgürlüğü sunmak tek dileğim..
AsevimLİ
YORUMLAR
Ali Sevimli
Farkında olmadan kullanım varsa (umarım yoktur ) çok özür dilerim hem okuyandan hem kimden aklımda kalmışsa.Teşekkürler ilginize.
Neva Ney
ALINTI derken; cümle başkasına ait demek istememiştim:(
yazınızdan alıntıladığım cümle manasında kullanmıştım ...Eleştirim cümlenin içeriğine yönelikti. Okuyucu sizin anladığınız anlamda algılamamıştır umarım... Günün elit yazısına -istemdışı-ı gölge ettim sanırım.. çok ama çok özür dilerim:(
Ali Sevimli
Neva Ney
başarılarınızın devamını diliyorum.. saygı ile
ilhanbuyukcebeci
Şimdi ayırdına vardım, ilk okumada gözümden kaçmış.
Sadece bir kadın gözüyle değil ama benim gözümde de, bir olumsuzlama, bir küçümseme var tümcede.
Haklı bir itiraz bence.
*
"Yukarıda (alıntıladığım) cümle dışında"
"Alıntılamak" yerine (ki o da doğru)
"Yukarıya aldığım cümleniz dışında" diye yazılsaydı, belki daha açık olurdu.
İki Dosta da sevgi ve saygılar.
Goethe'nin sözüyle:
"Doğruya, İyiye, Güzele"
ilhanbuyukcebeci
Dost Ali'ye yazmış olduğum yorum/yanıtta da belirttiğim gibi;
sitede -ne yazık ki- çoğu okumalar yüzeysel ve sığ.
Tamamen övgüye koşullu.
Halbuki gerekli olan "eleştirel okumalardır"
Siz de öyle yapmışsınız. Dikkatli bir okur olarak. Yazmaktan önce okumalı insan. Çok okumalı. Hem biçem hem biçim olarak kendini bulmalı.
En başta gelen koşul da güçlü bir dilbilgisi ve şiirli bir Türkçe.
İyi ki varsınız.
Dostlukla,
Neva Ney
Yapıcı elştirileri ucuz övmelere tercih ediyorum ben de- yol almak adına...daha iyisine varmak adına...
İyi ki varsınız. Sonsuz saygımla.
Ali Sevimli
Tekrar teşekkür ederim ilginize ne güzel oldu bu sohbet şeklinde geçen yorumlar.
iç sesinizi hissettim dersem yanılmamış olurum herhalde..
selamlarımla..
kutladım..
Ali Sevimli
Sevgili Sevimli,
Yazıyı Üsküdar yakasından okudum. Sıcak, içli.
*
"Ellerim soğuğun da İstanbul, biraz taş biraz zül."
Bu tümcenin ilk kısmını (ellerim soğuğun da İstanbul," algılayamadım. Düşüklük mü var, ben mi çözemedim.
Acaba, ' Ellerimin soğuğunda İstanbul' mu?
**
Sevgi çokça.
Ali Sevimli
Ben bu yazıyı yazarken değil ama kafamda kurarken gerçekten oradaydım yani İstanbul boğazında teknede. Karaköy açıklarında.İlginize teşekkürler.
ilhanbuyukcebeci
Benim sorduğum "tümcecik" için,
dört-beş tümce kurmuşsun anlatabilmek için.
Güzel şeyler ama o tümcecikten çıkmıyor.
Dilbilgisi açısından eksik-sıkıntılı gibi geldi bana.
Sitede -ne yazık ki- hem şiirler hem yazılar için, üyelerden son derece yüzeysel (bir iki kişi dışında) okuyup geçmeler geliyor.
Selam-sabah uçurmalar...
Bu da çıtayı yükseltmek adına hiçbir katkı sağlamıyor yazar-çizer arkadaşlara.
Eleştirel okumalara her zaman,
sevgiler.
Ali Sevimli
Ali Sevimli
Ali Sevimli
O qué
Kıskanma olayına gelince, onur duydum, teşekkür ederim.