- 552 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BEYAZ ŞEHİR
Üşüyorum…Öyle soğuk ki bu şehir;ne ellerimi ne de ayaklarımı hissedebiliyorum.Rüzgarla vals yapan karlar,oturduğum kaldırımın kirli yüzünü örtmüştü.Güneş bile ısıtmıyor bu kenti,kirlenmeye mahkum karları…
Şehri izliyorum oturduğum duraktan.Bir yandan kardan adamı üşümesin diye saran çocuklar,diğer yandan da buz kesmiş bedeni ile dayak yiyen dilenci çocuk…İki ayrı hayatı anlatıyordu.
Camları mutluluk ateşinden buharlaşmış evler görmemezlikten geliyordu yandaki üç beş odunla ısınmaya çalışan gecekonduları.Yüksekten izliyordu PVC pencereleriyle,tüten bacasıyla…
Elinde şekeriyle yürüyen çocuk çarpışıverdi çıplak ayaklı yaşıtına.Ayakları soğuktan moraran çocuk,karşısındaki sıcak renkli şekerleri görünce içini sıcacık duygular kaplamıştı.Karşısındakinin ise gözü şekerlerden çok,morarmış ayaklara takılmıştı.İkisinin beyninde de aynı soru vardı:
KARŞIMDAKİ İNSAN MI?
Bir diğer sokakta da uzun saçlı,güzel ve daha on altısında olan bir genç kız vardı.Her hüzünlü hıçkırışında bir tokat daha yiyiyordu onu sarhoşlara pazarlayan adamdan.Sonra duran arabaya fırlatıyordu güçlü kollarla…
Bembeyazsın İstanbul bembeyaz…O kadar beyazsın ki kaybolmuş içindeki isyankar insanlar…
Gideceğim otobüs geliyor durağa,kapısı açılıyor ve beni davet ediyor bu kentin BEYAZLIĞINDA kaybolmaya…