Fen-Edebiyat ölmesin...
Pedegojik formasyonlar kaldırılıyormuş, yani fen-edebiyat fakültesi mezunlarını dershaneler 400 lira maaşla köpek yerine bile koyamıyacakmış. Yani bilim adamlarına "sen öğretmen bile olmazsın" deniliyormuş...
Başta bahsetmek istediğim şey, fen edebiyat fakülteleri, bilimsel hipotezler yolunda gerçek anlamda akademisyen yetiştiren kurumlardır... Yani "aydınlar" sınıfını geliştirir. Türkiye’de her üniversitede fen edebiyat fakültesi var, ve sürekli kimyager, fizikçi, biyolog veyahut türkolog yetiştiriliyor... Peki iş imkanı? Kaç tane labaratuvar var bu ülkede? Kaç tane araştırma enstütüsü? Kaç tane arkiyoloji çalışması? Kaç tane bilimsel hareket var bu ülkede? Kaç tane hastahane biyolog veya kimyager arıyor?
Peki fen-edebiyat fakültelerinde ki eğitim? Bir fizikçi, kimyacı, veya biyolog kaç tane labaratuvardan geçip, test edilip alıyor o diplomayı? Final haftalarında kaç sayfayı ezbere bilmek zorunda bir biyoloji bölümü öğrencisi? Kaç tane formülü yanyana koymaya mahkum bir fizikçi? Hiç düşündünüz mü Allah aşkına, nasıl yetişiyor bunca adam?
Bu zor süreçlerin hepsinden geçip, yaşamak vaveylasına bari öğretmen olayım hayatımı geçindireyim diyen binlerce mağdurdan, üstüne formasyonlar alınıyor... Yani öğretmen bile olamazsınız diyorlar...
Devletimiz sendikaların ağzına bir kaşık bal sürüp mahkeme açtırtırken, Sağcı solcu sendikalar bir araya gelip, bu fakültelerin ömrünü bititrirken, kaç kişinin canı yanıyor?
Temel bilimleri öldüren bu ülkenin liderleri, bizi yobazlaştırırken, halkın en önemli bilim dallarını sadece zengin piçlerinin gelip zaman geçirdi kitlelere mahkum ederken, hiç mi içleri sızlamıyor?
Fen Edebiyat fakültesi ölüyor beyler bayanlar...
Akademisyenler ölüyor, bilim ölüyor... Ve eli öpülesi halkımız her zamanki gibi,
uyuyor...
Hüseyin Özkaymak