- 1204 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ölümsüz sevginin hikayesi....
Umutla gözlerimi açtım bu sabah yine davetsiz gelen ve gelmeye alışkın olan güneşle beraber.Bir hikaye yazdım.
Mutfağa girip benim hala çözemediğim ama senin her defasında "hmmm!.. Bu çaydanlıktaki çayın lezzeti bir başka oluyor" dediğin pembe çiçekli çaydanlıkla çayı koydum.
Masaya iki kişilik kahvaltı sofrasını hazırladım.Ortasına , hani bu eve taşındığımızda alt komşumuz Jale Hanım’ın aldığı gümüş vazo varya onu yerleştirdim. İçinede senin aldığın beyaz papatya demetini koydum.Yumurtayı senin sevdiğin gibi az pişirdim.
Beraber kahvaltı yaptık.Salona geçtik sonra. Her pazar olduğu gibi televizyonun karşısındaki çift kişilik koltukta battaniyenin altında DVD’de flim izleyecektik. Sen DVD’ye flimi yerleştirip yanıma geldin.Yine her sefer olduğu gibi ayrılık sahnesinde gözyaşlarımı tutamadım. Sen gözyaşlarımı silerken "hadi hazırlan dışarıda dolaşalım" dedin. Koşarak odaya gidip altıma mavi bir kot, üzerine senin aldığın kırmızı kazağı giydim. Eşarbımı bağlayıp vestiyere yöneldim. Kabanımı alıp sana döndüm."ben hazırım" dedim. "Bak üzerim kalın giydim. Sana söz veriyorum yolun yarasında üşüdüm dönelim diye tutturmayacağım."
Hadi...
Hadi ama,.. Bir kerecik daha geçte önümden son kez kokunu duyayım bedeninde!..
Off!.. Ölümsüz sevginin hikayesini yazayım dedim ama, olmuyor işte.
SEN OLMADAN ÖLÜMSÜZ SEVGİ
OLMUYOR.
ÖLÜMSÜZ SEVGİ OLMADAN
BU HİKAYE YAZILMIYOR...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.